"DAEŞ bu sefer daha uzun savaşacaktır"

Irak eski Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık El Haşimi, Irak'ta Musul'un DAEŞ'ın elindeki son toprak olduğunu belirterek, "DAEŞ bu sefer daha uzun savaşacaktır" dedi.

"DAEŞ bu sefer daha uzun savaşacaktır"

Irak eski Cumhurbaşkanı yardımcısı Tarık El Haşimi NTV'de soruları yanıtladı. Musul operasyonuyla ilgili konuşan Haşimi, DAEŞ'ın sokak savaşlarına girişeceğini ve bu sefer daha uzun savaşacağını söyledi. 

Musul operasyonu için ne düşünüyorsunuz ve ne kadar süreceğini düşünüyorsunuz?

Tarık El Haşimi: Musul sorunu ve operasyonlar biliyorsunuz dün başladı ve bölge için yeni bir sorun çıkaracak. Musul en son DAEŞ grubu için güvenli bir yer olarak sayılmaktaydı. İki tarafın gücü arasında DAEŞ bu sefer daha uzun süreli savaşacaktır. Çünkü Musul onların ellerinde bulunan en son yerleşim birimidir. Buna rağmen bugün uluslararası koalisyonla arasındaki dengesizlikten dolayı yüz yüze savaşmayacak vur kaç metodunu uygulayacak. Sokak savaşına girişecektir. Kendilerini veya araçları patlatarak savaşacak veya şehri bırakıp gitmesi gerekiyor.

2012 yılında ayrıldınız ama Musul’daki yapıya baktığınız zaman bugün IŞİD’e karşı halkta bir direniş gösterecek mi?

Tarık El Haşimi: Durum eskisine göre değişti şüphesiz. Musul DAEŞ’in eline düştüğü zaman halk bir kurtuluş umuyorlardı. Mezhepsel rejimden kurtulmak istiyorlardı, ayrımdan kurtulmak, ileri gelen kişilerin izlenmesinden kurtulmak istiyorlardı. Ama bunun daha kötü alternatif olmasını ummuyorlardı. Zulüm karşısında başka bir seçenek kalmamıştı. Sadece mezhepsel değil varlığımız amaçlanıyordu. Uluslararası toplumun bize yardımcı olacağını umuyorduk. Ama bu örnek aynı zamanda yabancı bir müdahalenin sonucunda geldi. Nuri El Maliki hapishanelerdeki El Kaide liderlerini serbest bıraktı ve çöle gitmeleri için araç temin etti. Irak ordusuna onlara karşı savaşmamalarını söyledi. O zaman 3 milyar dolar değerindeki silahları DAEŞ’e teslim etti. Biz gerçekten bunu beklemiyorduk. Musul’daki halkımız bu görüntüyü ortadan kaldırmak istiyorlar.

Ninova muhafızları olarak bilinen grup da katılıyor operasyona. En azından Sünni bir birliğin de içeride olması bu operasyona destek vermesi nasıl değiştirir tabloyu?

Tarık El Haşimi: Önemli olan daha önceki deneyimler. Özellikle Irak ordusu mezhepsel. Irak ordusunun içinde gittiği yerlerde DAEŞ’in planladığı planı tamamlıyordu. Ondan dolayı bugün yaşanmaz olan illerimizi görüyorsunuz. Evlerde hırsızlık yaptılar, mescitleri yaktılar, kimlik üzerinden insanları tutukladılar. Bundan dolayı biz dedik ki amaç Musul’dan DAEŞ’in kovulmasıysa o zaman Musul halkına izin veriniz ki özellikle Başika kampında eğitim gören onlar kendi görevlerini üstlensinler. Bunların herhangi kinleri ve mezhepsel durumları yoktur. Birkaç gün önce medyada bu Haşdi Şadi’nin liderlerinden biri, 'Biz Musul’a gireceğiz, özgürleştirelim ve Hüseyin’i öldürenlerden de intikam alacağız'. Ne ilgisi var Musul’u kurtarmanın ne ilgisi var terörizmle savaşmanın 1400 yıl önceki bir meseleyle ilgili. Musul’u yakmaya yıkmayı denemek istiyorlar. Bundan dolayı Türkiye hayır dediği zaman haklıdır. Bu mezhepsel kargaşa komşu ülkeleri de etkileyecektir.

Türkiye operasyonun dışında tutulmuş gibi görünüyor şu anda. Türkiye'nin olması neyi farklılaştırırdı? Türkiye’nin bu operasyona katılmaması ne anlam ifade ediyor?

Tarık El Haşimi: Biz ümit ediyorduk ki Türkiye'nin rolü eğitim, yardım ve aynı zaman koordinasyon çerçevesinde olması gerekiyordu. Türkiye'nin ortak olmasını istiyorduk. Amerikan yönetimi öyle görünüyor ki Türkiye'nin ortak olmasını istememektedir. Özellikle de operasyonun yönetilmesinde. Sadece eğitimsel durumla yetindi şimdilik.

Mezhepsel bir çatışmada önleyici bir rol oynayabilir miydi?

Tarık El Haşimi: Türkiye'nin Irak’taki stratejisi ile İran’ın stratejisi arasında karşılaştırma yaptığınız zaman kimin Irak’ın içinde amacını gerçekleştirdiğini öğrenebilirsiniz. Türkiye'nin gizli bir ajandası söz konusu değildir. Türkiye'nin yeniden bu konuda stratejisini gözden geçirmesi gereklidir. Başika’da olması Türkiye'nin Irak’ın bütünlüğünü etkilemiyor. Türkiye'nin milli güvenlik meselesini Irak anlayışla karşılamamaktadır. Sadece milli egemenlik üzerinde durmaktadır.

Dün bir heyet gitti bugün biraz yumuşamış gibi görünüyor. Sizce bu kriz çözülebilir mi?

Tarık El Haşimi: Ben gerçekten Türkiye ile Irak arasında gerilimin artmasını istemiyorum. İki, taraf aynı masada diyalog kurmalı. Bazı taraflar krizi daha da arttırmak için çalışıyor. İran hiçbir zaman Türkiye'nin oradaki varlığını istememektedir. Irak hükümeti neden bugüne kadar sustu bugün dile getirdi. Türkiye hiçbir zaman Irak’ın egemenliğine zarar vermeyi düşünmemiştir. 60 ülkenin askerleri var bunlar egemenliği çiğnemiyor mu? Bu meselenin yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Ümit ederim bu sorun çözülebilecektir.

Musul’un geleceğiyle ilgili nasıl bir mutabakata varıldığına dair sinyal geldi mi size?

Tarık El Haşimi: Irak gerçekten egemenlikten bahsettiği zaman aslından Türk ordusunun Musul’un içine girmesinden korkuyorlar. Ama Türkiye asla böyle bir şey söylemedi. Sadece Irak hükümeti sınır hattının güvenli olacağını garanti ediyorsa, bütün terör örgütlerinin ortadan kalkmasını garanti ediyorsa, Esad gibi sorunlar yaratmazsa o zaman Türkiye bundan memnun olacak. Askıda kalan mesele budur.

Musul fiilen parçalanıyor gibi, bu durum Irak’ı daha da vahim bir tabloya sokar mı?

Tarık El Haşimi: Sorun bütün bölgelerde var. Bağdat’taki merkezi hükümette sorun var. Sadece Musul değil halihazırda Musul diye bir sorun var ama diğer yerlerde de sorun var. Sadece Musul’u çözüp diğerlerini askıda bırakmamamız gerekiyor. Eğer Bağdat hükümeti vatandaşın hükümeti olursa, adalet hükümetini oluşturursa bütün Iraklılara tek gözle bakarsa o zaman iş değişir. Ama ayrımcılık, rastgele tutuklama, canice idam hükümlerini uygularsa o zaman hayat imkanı vermez. O zaman başka alternatifler arayışlarına gireriz. Ben yaşam için bir fırsat arıyorum. Bütün Irak halkını oluşturan kesimlerin bir yuvarlak masada bir araya gelmesi lazım.

Çok mümkün görünüyor mu bu sizce?

Tarık El Haşimi: Hala fırsatlar söz konusudur. Hiçbir zaman ümidimi kaybetmem. Bizim bölgesel ve uluslararası bir desteğe ihtiyacımız var. Birleşmiş Milletler veya bir devlet bütün grupları bir masaya çağırırsa o zaman sorun çözülebilir. Bölgenin tamamının istikrarsızlığı İran rolünün belirsizliğidir. Bu kargaşadan herkes zararlı çıkar. İran’ın tutumu düzeltilirse Iraklıların masaya çağırılması zor değildir. Uluslararası desteğe ihtiyacımız vardır sadece. Bugün Irak, İran’a bağlıdır. Bugün siyasi kararlar Tahran’da alınmaktadır Bağdat’ta değil. devletlerinin Irak meselesinde İran’la konuşması gerekiyor ki Türkiye, Suudi Arabistan ve İran bir araya gelirlerse ilk önce Suriye ve sonra Irak dosyasında anlaşırlarsa o zaman tünelin ucunda bir ışık görünebilir.

Sayfa Yükleniyor...