Davutoğlu ve Akıncı'dan ortak basın toplantısı

Davutoğlu, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile KKTC Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda ortak basın toplantısı düzenledi.

Davutoğlu ve Akıncı'dan ortak basın toplantısı

Başbakan Davutoğlu, 64. Cumhuriyet Hükümeti'ni kurduktan sonra, gelenek olduğu üzere ilk ziyaretini KKTC’ye yapmaktan büyük mutluluk ve gurur duyduğunu dile getirdi.

Görüşmelerin tam bir ortak anlayış ve perspektif içerisinde gerçekleştiğini vurgulayan Davutoğlu, “Birinci husus, Türkiye-Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki ilişkilerdir ki zaten herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, başbakanlık görevini üstlendikten sonra eğer ilk ziyaretini KKTC'ye yapmayı gelenek haline getirmişse, bu şu anlama gelir; Türkiye, bir ülke olarak, bir millet olarak her zaman Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıslı Türklerin hür iradesiyle kurulan KKTC’nin yanındadır” ifadesini kullandı.

"KKTC HALKI ÖRNEK BİR TAVIR SERGİLEMİŞTİR"

"Bütün imkan ve kapasiteleriyle, her şeyiyle, her zaman olduğu gibi KKTC’nin yanında olduğumuz mesajını, ana vatandan, Anadolu’dan Kıbrıs’a, KKTC'li soydaşlarımıza getirmekten de büyük mutluluk duyuyorum" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bu çerçevede Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin sağlam demokrasisi, ekonomisi ve çok sağlam kültürel altyapısıyla güçlü şekilde ayakta durması, hepimizin ortak hedefidir. Bugün Avrupa demokrasilerinde az görülen olgunlukta, her zaman kendi iradesiyle yöneticilerini belirlemiş olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı bu anlamda ulaştığı siyasi olgunluk bağlamında örnek bir tavır sergilemiştir ve Sayın Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesi sonrasında da bu demokratik atmosferin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde en belirgin şekilde yaşıyor olmasından ve hükümet yapısı itibarıyla da geniş tabanlı bir hükümet kurulmuş olmasından büyük memnuniyet duyduk."

"TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TAVRI AÇIKTIR"

Ahmet Davutoğlu, gelecek dönemde 4 yıl boyunca KKTC’ye her türlü katkıyı vermeye devam edeceklerini, görüşmelerde ele alınan ikinci hususun ise KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi arasında yürüyen müzakereler olduğunu belirtti.

Davutoğlu, müzakereleri çok kapsamlı şekilde ele aldıklarını dile getiren Davutoğlu, son gelinen aşamayı, Kasım ayında 6 kez liderlerin bir araya gelerek yaptıkları görüşmelerdeki intibaları KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’dan dinlemekten ve bilgi almaktan büyük mutluluk duyduğunu kaydederek, "Görüşlerimizi paylaştık. Türkiye Cumhuriyeti’nin bu konudaki tavrı açıktır" dedi.

"Aynen 2004 yılında, Annan Planı ve referandumunda olduğu gibi kalıcı, adil, barışçıl bir çözümün oluşması yönünde her türlü katkıyı vermeye hazırız” ifadesini kullanan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çözüm için de iki kesimliliğe, adil ve siyasi eşitliğe dayalı yeni bir Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğması ve iki kurucu devlet temelinde birlikte yaşamanın güzel bir örneğini sergilemesi hepimizin ortak hedefidir. Bugün çevrede yaşanan büyük krizlere baktığımızda Suriye’de, Lübnan’da, Filistin’de, bütün Doğu Akdeniz’de, hatta daha geniş coğrafyada yaşanan krizlere baktığımızda Kıbrıs’ta yürüyen müzakerelerin, bir krizden bir çözüme gitmek bağlamında olumlu yönde seyreden tek süreç olduğu aşikar. Bu olumlu sürecin en kısa zamanda netice alacak şekilde nihayete ermesi hepimizin dileğidir. Bu müzakerelerde biz her zaman KKTC’nin ve Sayın Akıncı’nın yanında yer aldık, bundan sonra da yer almaya devam edeceğiz.

Gönül ister ki 2004 yılında muhtemel ulaşabilecek bir çözüme ‘hayır’ diyen Kıbrıs Rum Kesimi, bu kez daha olumlu bir tavır takınsın ve kaybedilen bu 11 yıldan sonra adaya kalıcı barış ve istikrar getirecek, iki halka bir arada, ortak bir adada yaşama imkanı verecek olan bir çözüme gidilmesinin önü açılsın. Bu noktada BM’nin yürütmekte olduğu görüşmelere, Türkiye şimdiye kadar olduğu gibi katkı vermeye devam edecektir. Diğer garantör ülkelerle birlikte Türkiye Cumhuriyeti, Kıbrıs’taki çözümün asli unsurlarından biridir ve bu katkıyla nihai çözüme ulaşılması konusunda gereken adımları atmakta tereddüt etmeyecektir."

Daha geniş bir bağlamda bakıldığında, Doğu Akdeniz'in çok zengin doğal kaynakları ve önemli stratejik konumuna rağmen son dönemde bir kriz bölgesi olarak anıldığına işaret eden Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Suriye’de 4-5 milyon insanın göç etmek zorunda kaldığı, yoğun bir iç savaşın yaşandığı, şehirlerin tarumar edildiği ortamda, Lübnan’da iç barışın tam olarak kurulamadığı, Filistin’de iki devletli çözümün hayata geçirilemediği bir Doğu Akdeniz coğrafyası içinde Doğu Akdeniz’in iki asli unsuru olan Türkiye ve Yunanistan, onların adadaki uzantıları anlamında Türk ve Rum, Kıbrıs Rum halkı eğer bir araya gelebilir ve bir çözüme ulaşabilirlerse bu, Doğu Akdeniz’in gelecekteki kaderini değiştirecek ve Doğu Akdeniz’i bir refah bölgesi haline getirecek olumlu bir gelişme olur."

"BİRLİKTE BİR BARIŞ HAVZASI OLUŞTURULMASI YÖNÜNDE ADIM ATMA VAKTİ"

KKTC’de hem Kıbrıslı Türklerin barış ve huzur içinde yaşaması hem de Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin çıkarlarının korunması anlamında her türlü tedbiri aldıklarını ve almaya devam edeceklerini vurgulayan Davutoğlu, "Nihayet geçtiğimiz pazar günü, Avrupa Birliği-Türkiye Zirvesi’nde açıkça ortaya çıktığı gibi Türkiye-AB ilişkileri son derece olumlu atmosferle yeni bir döneme girmiş bulunuyor. Orada gördüğümüz olumlu atmosferin adaya da yansıyıp, ta tarihin derinliğinden bu yana Avrupa halkları arasında yer alan Türk ve Yunanlıların, Rumların hep beraber Avrupa kıtası içinde birlikte bir barış havzası oluşturulması yönünde adım atmaları vaktinin geldiğini biz düşünüyoruz.”

"BU ADIMI KIBRIS'TA ÖNCE ATABİLİRİZ"

Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğinin sadece bir ülkenin birliğe katılması değil, aynı zamanda bir kıtanın geleceği, küresel barış, dinler, kültürler arası barış anlamında da büyük, yeni bir adım niteliği taşıyacağını ifade eden Başbakan Davutoğlu, "Bu adımı Kıbrıs'ta önce atabiliriz. Müslüman ve Hristiyanların, Türkler ve Rumların yan yana barış içinde yaşadığı bir Kıbrıs Adası, Ortadoğu'ya güzel örnek olacağı gibi Avrupa'da da İslamofobi'nin yaygınlaştığı, ön yargının arttığı bir dönemde Avrupa'da da yeni bir çığırın açılmasına vesile teşkil edecektir" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu gösterilen misafirperverlikten dolayı teşekkür ederek, "Her ne suretle olursa olsun, iyi ve kötü her şartta Türkiye Cumhuriyeti'nin KKTC'nin yanında olduğunu 78 milyon adına bir kez daha buradan duyurarak inşallah önümüzdeki dönemde daha güzel vesilelerle yine bir araya gelmeyi ümit ederek sözlerime son veriyorum" ifadesini kullandı.

Bir gazetecinin, Brüksel'de Rum yönetimi lideri Anastasiadis ile sohbetinin ilgi uyandırdığını belirterek, değerlendirmesini sorması üzerine Davutoğlu, bunun özel bir görüşme olmadığını, bütün liderlerle yaptığı gibi ayaküstü, medeni ortamda, hal-hatır sorma şeklinde görüştüklerini belirtti.

"Orada da vurguladım, Brüksel'de, bütün Avrupa Birliği forumlarında, KKTC temsilcisi eksik oldukça aile fotoğrafı eksik kalır" diyen Davutoğlu, çözüm olması ve adanın bütününü temsil eden liderlerin bu forumlarda olmasına yönelik temennisini dile getirdi. Başbakan Davutoğlu, "Sayın Anastasiadis ile olan ayaküstü, diğer liderlerle birlikte yaptığım konuşma da karşılıklı medeni, insani bir sohbet mahiyeti taşıdı" diye konuştu.

"KRİTİK KONULAR HALA DEVAM EDİYOR"

Başka bir gazetecinin, Kıbrıs'ta çözüme ne kadar yakın olunduğunu sorması üzerine, Başbakan Davutoğlu, "epey bir mesafe alındığını" belirtti. 2004'teki referandumu, o sürecin birikimini hatırlatan Başbakan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Kıbrıs dosyası, bir müzakere dosyası bağlamında dünyada en teferruatlı düşünülmüş, konuşulmuş, tartışılmış dosyalardan biridir. Müktesebatı çok zengindir. Herkes karşının görüşlerini büyük ölçüde bilir ve Birleşmiş Milletler müktesebatı da yeni çözüm üretmekte son derece zengin bir geçmişe sahiptir. Önemli olan Kıbrıs sorununda, siyasi irade. Yani güçlü bir siyasi iradeyi ortaya koyup, bu çözümün olması gerektiği. 2004'te çok zor şartlarda Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC'de yaşayan Türkler, çok zor şartlarda güçlü bir siyasi irade sergilediler ve referandumda 'Evet' dediler. Aynı güçlü iradeyi maalesef güneyde, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafında görmedik. Ümit ederiz ki bu sefer bütün bu müktesebat üzerinde varılacak sonuçlar ki kritik konular hala devam ediyor, hala konuşulması gereken kritik konular var. Bunlarda mutabakatta kalındıktan sonra bu sefer güçlü bir siyasi iradeyle olumlu bir netice alırız diye ümit ediyoruz. Önemli olan müzakerelerin karşılıklı anlayış içinde doğru istikamette seyretmesi."

"İŞİN ZOR TARAFI GEÇTİ"

Bir gazetecinin, "Asrın Projesi'nde Türkiye'nin tavrı nedir, suyun yönetimi konusunda?" sorusu üzerine, Başbakan Davutoğlu, "Gerçekten 'Asrın Projesi'. Herhalde 1974 yılında Anadolu çocukları Kıbrıs'a doğru bir özgürlük mücadelesi için yola çıktıklarında bir gün aynı güzergahtan dünyada gerçekleşmesi kolay görünmeyen bir projenin, bu sefer Anadolu'nun suyunun, aynı güzergahta Kıbrıs Adası'na bir bütün olarak ve Kıbrıslı soydaşlarımıza da öncelikli olarak geleceğini kimse düşünemezdi. Geldi, bunu gerçekleştirdik" karşılığını verdi. Davutoğlu bu konuda hiçbir masraftan kaçınılmadığını belirterek, şunları kaydetti:

"Çünkü bu bizim için herhangi bir ekonomik proje değil, stratejik ve psikolojik boyutu son derece derin,çok önemli bir mesaj projeydi, Anadolu ile Kıbrıs Adası'nı tekrar bağlamak. Barış açısından da önemli proje. Çünkü biz daha ilk günden gelecek suyun sadece Kıbrıslı Türklere değil, Kıbrıslı Rumlara da zamanla iletileceğini ve bir barış projesi olduğunu da gündeme getirdik. Elhamdülillah, bu da gerçekleşti, bir hayal gerçek oldu. Şimdi bu suyun, gelen suyun en iyi şekilde yönetilmesi ve Kıbrıslı soydaşlarımıza en iyi şekilde takdim edilmesi önem taşıyor. Bu yönetim modeli suyun gelmesi gibi önemlidir. Çünkü biz Türkiye'de daha önce yaşadığımız tecrübelerden de biliyoruz, suyun varlığı ayrı bir şey ama suyun yönetimi konusunda doğru bir tavır olmazsa, doğru bir yöntem geliştirilmezse 1994 öncesinde İstanbul'da su olmakla birlikte yönetilemediği için su kesintileri vardı. Onun için bir model etrafında çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı ile biraz sonra da Sayın Başbakan'la da bunları konuşacağız, bu su Kıbrıslı Türklerindir artık. Önemli olan en doğru yöntemle bunun kullanılması, bir ara formüller, yöntemler üzerinde düşünüyoruz, hiç merak edilmesin. Kıbrıs'ta işin zor tarafı geçti, Kıbrıs'a su geldi."

Kıbrıs'ta boru hatlarının sağlıklı şekilde yenilenmesine de ihtiyaç duyulduğunu dile getiren Davutoğlu, "Bu konuda da Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak gereken çalışmayı yapacağız. Ek bir yatırımla bütün altyapıyı yenileyerek bu suyun sağlıklı bir şekilde kullanılmasını sağlayacak tedbirleri de alacağız. İnşallah birlikte en doğru yöntemi de bulacağız" dedi.

"YENİ HÜKÜMET HAYIRLI OLSUN"

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu Cumhurbaşkanlığı'nda ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Akıncı, yeni kurulan hükumetin hayırlı olmasını diledi.

"Türkiye'de ve bölgede istikrara en çok ihtiyaç duyulan bu dönemde, başarılı bir dönem geçirmelerini yürekten diliyorum" diyen Akıncı, KKTC ile Türkiye arasındaki yakın ilişkinin, sadece coğrafyadan değil tarihten ve kültürel bağlardan kaynaklandığını vurguladı.

Akıncı, Kıbrıs'ta yarım yüzyıla yakın zamandır çözüm için uğraş verildiğini, müzakerelerin 47. yılını doldurduğunu söyledi.

Kıbrıs müzakerelerinde gelinen noktada, yarım yüzyıllık soruna, her iki halkın da onay verebileceği bir çerçevede çözüm bulma gayretinde olduklarını belirten Akıncı, "Bu konuda mesafe aldık. Önümüzde aşmamız gereken engebeli bir yolun olduğunu da biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin ve Türkiye'nin bir bütün olarak bu sürece vermekte olduğu katkı, destek, her zaman yanımızda hissettiğimiz bir destektir. Önümüzdeki müzakere sürecinde de Türkiye'nin yakın ilgi ve desteği bizimle birlikte olacaktır" diye konuştu.

AB ile Türkiye arasında yeni bir açılımın doğmasının, KKTC açısından sevindirici olduğuna işaret eden Akıncı, "Türkiye'nin 11 yıldır ara verilen AB-Türkiye zirvesinde buluşulması, birtakım fasılların yeniden açılacak olması, KKTC'yi de yakından ilgilendiriyor" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin yıllardan beri özlemini çektiği AB'de hakkettiği yeri almasını Kıbrıslı Türkler olarak da çok arzuladıklarını bildiren Akıncı, bir yandan Kıbrıs sorununu çözme mücadelesini sürdürürken diğer yandan Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin gelişmesini görmekten mutluluk duyduğunu dile getirdi.

"Kıbrıs'ta bir çözüm, Türkiye'nin AB ile ilişkilerini daha da geliştirecektir" diyen Akıncı, "Kıbrıs'ta bir çözüm, Doğu Akdeniz'de olası enerji kaynaklı gerginlikleri bertaraf edecek. Ve enerji koridorunun Türkiye üstünden geçerek AB'ye yönelmesiyle, Kıbrıs'ta gerginlik yerine yeni bir iş birliği ruhunun doğacağı, Doğu Akdeniz'de istikrara da ciddi katkı yapacağını değerlendiriyorum" ifadelerini kullandı.

"MÜZAKERELERDE ÖNEMLİ İLERLEMELER KAT ETTİK"

Müzakerelerde AB, ekonomi ve güç paylaşımı konularında önemli ilerlemeler kat ettiklerine dikkati çeken Akıncı, şu an müzakerelerde yoğunlaştıkları mülkiyet konusunda da gelişmeler yaşandığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, müzakerelerde toprak ve garantiler konusunu en sona bıraktıklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Garantiler konusunun en sona kalmasının anlaşılır bir yanı var. Garantiler meselesi üç garantör ülkeyi ve iki toplumu ilgilendirmektedir. Dolayısıyla beş tarafın bir arada olduğu bir platformda ele alınması son derece doğal. Neyin garanti edileceğini bir ortaya çıkaralım, ondan sonra garantiler konusunu konuşuruz. Mülkiyet konusunda kabul edilebilir bir noktaya ulaşırsak tünelin ucunda bir ışığı görebileceğimizi değerlendiriyorum."

Sayfa Yükleniyor...