Kıbrıs müzakerelerinde 'Enerji kaynakları' oyun değiştirici olabilir

Emekli büyükelçi Mithat Rende, Cenevre'deki Kıbrıs görüşmelerinin sonuçsuz kalması sonrası uyarılarda bulundu: Kıbrıslı Rumlar (GKRY) enerjide epeyi yol aldı. Türkiye'nin bu alanda oyun dışı kalmaması için yapması gerekenler var...

Kıbrıs müzakerelerinde 'Enerji kaynakları' oyun değiştirici olabilir

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres'in  çağrısıyla İsviçre'nin Crans Montana kasabasında iki toplumun liderlerinin yanısıra garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere Dışişleri Bakanları ile AB temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen, ilki geçen Ocak ayında yapılan İkinci Kıbrıs Konferansı sonuçsuz sona erdi. Bazı gazeteler  'BM Kıbrıs'ta havlu attı' şeklinde başlık attı. Havlu gerçekten bir süre için atılmış görünüyor. Ama diplomaside pes etmemek, sabırlı olmak, taraflardan herhangi birini mağdur etmeyecek yaratıcı çözümler üretmeye devam etmek önemli.

Kıbrıs müzakerelerinde 'Enerji kaynakları' oyun değiştirici olabilir - 1 Mithat Rende

Kalıcı  çözüm için Kıbrıslı Rumların ciddi bir tutum değişikliğine gitmeleri gerekecek. Adadaki Türk Toplumunu azınlık statüsüne indirgeme ve zaman içinde eritme sevdasından vazgeçmeleri için  onları zorlayıcı  eylem ve faaliyetlere ihtiyaç var. Bu yaklaşımın sürdürülebilir olmadığını anlamaları için bugünkü konumlarının ciddi bir biçimde sorgulanması gerekir. Adada iki egemen üssü bulunan İngiltere'nin de Kıbrıs'ta iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı federal bir devlet yapısına geçişin  uzun vadeli çıkarlarına ve adadaki varlığına tehdit oluşturmayacağı kanaatine varması önemli. İngiltere bu sonuca varırsa çözüm sürecine ciddi katkılarda bulunabilir. Kapsamlı çözüm İngiltere'siz olmaz.

Müzakerelerde konuların birbirleriyle bağlantılı olduğu, tüm temel meseleler üzerinde anlaşmaya varmadan herhangi bir hususta veya ana başlıkta mutabık kalınmış sayılmayacağı (nothing is agreed until everything is agreed) ilkesi kağıt üzerinde  geçerliliğini korumakla birlikte Kıbrıslı Rumlar'ın bazı hususlarda edindikleri kazanımları ceplerine atıp, ödün vermeden  ilerlemeyi tercih ettikleri anlaşılıyor.  Toprak ve yönetim şeklinde olduğu gibi Ada'nın  enerji kaynaklarını  tek taraflı kararlarla değerlendirme  faaliyetleri bu  başında geliyor.

Kıbrıs müzakerelerinde 'Enerji kaynakları' oyun değiştirici olabilir - 2 Akdeniz'de Kıbrıs adasının güneyindeki enerji sahalarının haritası

Kıbrıslı Rumlar enerjide  epeyi yol aldı. Mısır Lübnan ve İsrail'le Münhasır Ekonomik Bölge( MEB) sınırı anlaşmaları imzalayan Rumlar, sözde MEB'inde keşif  için 13 ayrı saha/ parsel belirledi. Bu parsellerden 1,3,4,5 ve 6 cısı Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de ilan ettiği  kıta sahanlığıyla örtüşüyor. Türkiye kendi kıta sahanlığı ile örtüşen parsellerde  herhangi bir arama faaliyetine izin vermeyeceğini ve önlemek için her türlü tedbiri alacağını duyurdu.

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yetkililerinin müteaddid uyarıları ve birlikte hareket etme yönündeki çağrılarına rağmen Rumlar  tek taraflı kararlarla bazı enerji şirketlerine arama lisansı verip, sondaj/ arama faaliyetleri başlattı. Nitekim ABD'li Nobel ve İsrailli Delek Şirketi sözde GKRY MEB'indeki 12 nolu parselde doğal gaz keşfi gerçekleştirdi. Afrodi adı verilen sahada kanıtlanmış doğal gaz rezervinin 128 milyar metreküp seviyesinde olduğu ifade ediliyor. Uzmanlar bu kaynağın tek başına projelendirilecek boyutta olmadığını, sürdürülebilir şekilde değerlendirilebilmesi için İsrail'in Leviethan sahası gazıyla birlikte el alınması gerektiğini savunuyorlar.  

Israil'in Leviethan sahasından üretilecek doğal gazın deniz altında inşa edilecek bir boru hattıyla Türkiye'ye ulaştırılması yönünde İsrail tarafıyla bir anlaşmaya varılması halinde Kıbrıs doğal gazımın da aynı boru hattıyla Türkiye pazarına ulaştırılması teorik olarak mümkün. Ancak bunun için Kıbrıs Türklerinin bu kaynaklar üzerindeki eşit haklarının teslim edilmesi gerek.  

Enerjide oyun dışında bırakılan Kıbrıslı Türkler hangi tedbirlere başvurdular?

Kıbrıslı Rumlar'ın Ada'nın enerji kaynaklarının tek sahibiymiş gibi hareket etmeleri üzerine  Kıbrıslı Türkler de gerekli tedbirlere başvurdular. Bu kapsamda öncelikle Türkiye ile bir kıta sahanlığı  anlaşması sonuçlandırdılar. Ardından Ada'nın kıta sahanlığında toplam 7 saha/parsel belirleyerek bu sahalarda petrol doğal gaz arama lisansını TPAO'ya verdiler.

Bu arada İtalyan ENİ şirketinin, Mısır MEB'inde, Ağustos 2015'te Zohr sahasında gerçekleştirdiği büyük doğal gaz keşfi, deyim yerindeyse  Doğu Akdeniz'in enerji jeopolitiğini değiştirdi. Bu keşif bir çok enerji şirketinin Doğu Akdeniz'e odaklanması sonucunu doğurdu.

Bölgede oyun değiştirici olarak tanımlanan 849 milyar metreküplük büyük keşfin Mısır'ı 2021'den itibaren enerji ihracatçısı  konumuna getirmesi ve İsrail gazına olan ilgisini azaltması bekleniyor.

Zohr sahasının sözde GKRY MEB'inde yer alan 11 ve 12 nolu parsellere  yakınlığı Kıbrıslı Rumları da harekete geçirdi. GKRY açtığı yeni ihalelerle Exxon Mobil, Qatar Petroleum ve Total şirketlerine arama lisansları verdi. Total Şirketinin çok yakın bir gelecekte sondaja başlaması öngörülüyor. Mısır'ın Zohr sahası benzeri büyük bir keşif yapması halinde Kıbrıslı Rumlar'ı müzakere masasına çekmek daha da güçleşebilir. Doğal gazdan sağlayabilecekleri geliri Kıbrıslı Türklerle hakça paylaşmalarını beklemek ise iyimserlik olur.

Bu durum karşısında Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye nasıl bir haraket tarzı benimsemeli?

Kıbrıslı Türkler Kıbrıslı Rumlar'ın Ada'nın enerji kaynakları konusunda sürdürdüğü tek taraflı faaliyetlere itirazını sürdürmeli. Bu çerçevede, Ada'nın doğal kaynaklarına, kapsamlı bir çözüm çerçevesinde mutabık kalınacak bir paylaşım formülüne kadar, eşit ölçüde sahip olduklarını dile getirmeleri ve bu görüşlerini başta BM ve AB olmak üzere ilgili örgüt, kurum ve uluslararası topluma  iletmeleri yararlı olur. Ancak bununla yetinmemeleri ve Türkiye ile  işbirliği içinde, vakit geçirmeden eyleme geçmeleri gerekir.

Bu çerçevede  Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak ilan edilen ve arama lisansı TPAO'ya verilen alanlarda sondaj faaliyetlerine başlanması  yaralı olur. Arama faaliyetlerinin başlatılması için derin denizlerde keşif gerçekleştirmeye müsait bir sondaj gemisinin veya platformun kiralanması veya satın alınması şart. Geçmiş deneyimlerimiz böyle bir gemiyi kiralamanın verimli olmayacağı hatta önlenceği yönünde. Benzer bir önleme faaliyeti sonucunda Türkiye'nin Barbaros Hayreddin Paşa Gemisini satın almak durumunda kaldığı hatırlanacaktır. Bu durumda platformun satın alınması tek seçenek olarak kalıyor. Bunun için yaklaşık 200 milyon Dolarlık bir kaynağa ihtiyaç olduğu uzmanlarca dile getiriliyor. Alınacak sondaj gemisi Akdeniz'in  batı kıyılarımıza yakın sahalarında, ayrıca Karadeniz'de sondaj faaliyetlerini sürdürmesi mümkün.

Platformun satın alınmasından sonra arama faaliyetlerine Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin  belirlediği  G parselinde  başlanabilir. Bu parsel  Afrodi gaz sahasının yer aldığı 12 nolu parseliyle örtüşüyor. G parseli  Mısır'ın yeni keşfi Zohr  ve İsrail'in Leviathan  sahalarından da  çok uzak değil. Bu nedenle potansiyeli yüksek bir bölgede ve delinecek kuyunun kuru çıkması ihtimali diğer parsellere nazaran daha az.

Ada'nın Güney'inde platform kurup sondaj faaliyetlerine başlarken bu faaliyete yönelik yüksek sesli itirazların ve yol açabileceği krizin iyi yönetilmesi gerekir. Öncelikle platformun güvenliği sağlanmalı. Bunun için gerekli siyasi irade en üst düzeyde dile getirilmeli, Türk Deniz Kuvvetlerine, lüzum görülecek konuşlandırmaları yapması talimatı verilmeli.

TPAO'nun derin deniz sondaj gemisiyle  başlatacağı hidrokarbon (petrol/ doğal gaz ) arama faaliyetlerinden olumlu sonuç alması, başka bir değişle ekonomik değerde petrol veya doğal gaz keşfi gerçekleştirmesi Kıbrıs'ta oyun değiştirici nitelikte olacaktır. Bu durumda Kıbrıslı Rumlar'ın etekleri tutuşacak  ve ne kadar oyuncu varsa devreye sokarak müzakerelere dönme çağrısı yapacaktır. 

Neticede, Kıbrıslı Rumlar'ı sürdürdükleri uzlaşmaz tavırlarından vazgeçirmek için Kıbrıslı Türklerin sürdürülebilir kalkınma hamlesinin ileriye götürülmesi, bu amaçla gerekli yatırımların yapılarak kuvvetli bir alt yapının oluşturulması çok önemli. Bunun yanısıra dost ülkelerin ve uluslararası toplumun Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımalarının sağlanması yönünde yoğun faaliyet yürütülmesi  zamanı da geldi. Türk tarafının Ada çevresinde önemli hacimlerde petrol veya doğal gaz keşfi ise Kıbrıslı Rumlar'ı kapsamlı çözüm yönünde zorlayacak diğer önemli bir gelişme olacaktır

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Dünya
  • Kıbrıs
  • Birleşmiş Milletler

Sayfa Yükleniyor...