Home page
Haber Menüsü


‘Siyah Giyen Adamlar’la söyleşi
Ülkemizde Cuma günü gösterime girecek olan filmin başrol oyuncuları Will Smith, Tommy Lee Jones ve yönetmen Barry Sonnenfeld NTV Londra muhabiri Zafer Arapkirli’nin sorularını yanıtladı.
Zafer Arapkirli / Londra
    25 Temmuz—  Film ilkinde olduğu gibi dünyadaki uzaylı yaratıklarla ilgili konuları kontrol eden, gayri resmi devlet kuruluşu “Men in Black (MIB) - Siyah Giyen Adamlar” için çalışan ve galaksiyi mutlak bir yokoluştan kurtarmaya çalışan Ajan K ve Ajan J’in maceralarını konu alıyor.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 


       
       “Men in Black”in ilki çok başarılıydı. Türkiye’de ve dünyada büyük ilgi gördü. İkincisi de ilkinin tekrarı tadında mı yoksa tamamiyle farklı mı?

       Will: İnsanların, ikincisinin ilkinin bir tekrarı sanmaları çok normal bir davranış. Yoksa hayır. İlkinde mesela rollere adapte olabilme sürece olamadı. Ancak ikincisi çok doğal bir ortamda çekildi. Ajan J ve ajan K ve diğer oyuncular hepsi tekrar bir araya geldi ve çok iyi çalıştılar birlikte.
       Çizgi kahramanlarla çalışmak nasıl birşey peki?
       Tom: Bu çok garip bir durum aslında. Ve birisi tam siz çekim yaparken ve siz farkına bile varmadan çekip gidebiliyor. Neticede, hepimiz oyuncuyuz ve para kazanmak için rol yapıyoruz. Bir köpeğe yada tenis topuyla konuşmak bize zevk veriyor... Tüm bunlar size bir sahnenin nasıl olması gerektiğine dair bir fikir veriyor. Asılnda naptığınızı biliyorsanız hiç de zor değil çizgi karakterlere çalmak.
       Çizgi ve bilim-kurgu filmleri seyreder misiniz?
       Will ve Tom: Kesinlikle.
       Bu filmi çekerken size o deneyiminiz yardımcı oldu mu peki?
       Tom: Film yaparken ayaşdığınız her türlü deneyim size yardım eder. Ben özellikle bilim kurgu sinemasını ve de edebiyatını çok seviyorum. Çizgi filmler keza. Çigi karakterlerin nasıl konuştuğunu, yürüdüğünü, hissetiklerini anlamaya çalışmayı da.
       Bir komedi filmi çekmeye gelince, bir söyleşinizde, kendinize ait bir mizah anlayışınızın olmadığını ancak başkalarininkini seyrederek ve dinleyerek bir mizah duygusuna sahip olduğunuzu söylemiştiniz. Bu zor mu yoksa kolay birşey mi?
       
Tom: Eğer çalıştığınız yönetmen ve diğer ekip doğru kişilerden oluşuyorsa
        çok kolay. Size ilham kaynağı olabilecekse eğer. İnsanlar görmek istediği sürece, o kadar film yapacağız. Hatta görmek istediklerinden bir tane daha fazla. Ne istiyorlarsa.
       Filmde, siyah kostümün sihirine “cool” (Kıyak) olmasının dışında gizli bir anlamı yüklü mü?
       Will: Hayır. Cool olması ama gerçekten cool olması tek anlamı siyah kostümün. Tabii siyah güneş gözlükleri.
       Filmdeki en komik sahnelerden birisi postanede geçen sahneydi. Postacılar çok anlamsız, yarda yalnızca kendi aralarında anlaşılan bir dil ve ifade ile konuşuyorlardı. Sizce, bu sahne yüzünden potanelerden tepki alır mısınız sizce?
       Will: Umrumda değil. Biz de onları düşünen yegane insanlar olalım bari.
       Barry gibi bir yönetmenle çalışmak nasıldı?
       Will: Barry gibi başka bir tane yokki. Bu sefer nasıldı? Bir tane o.
       Tommy:Çok zeki bir adam. İletişim kurarken fazla ingilizce konuşmuyor, ellerini çok iyi kullanıyor! Ellerini nasıl kullandığını anlamaya başlıyorsun. Kesinlikle Seinfeld vari bir kelime hazinesi var.
       Sanırım ikinizinde Barry ile aranızda kimyasal bir bağ var. Bu seferde onunla çalışmaktan zevk aldınız mı?
       Will: Her an, her saniye çok keyifliydi. Tommy’nin diz kapaklarını görmek güzeldi mesela. Bir de şu 1m 90cm boyundaki kocaman tavuk kadın o asansör topukları yüzünden setin ortasında yere düştü. Çünükü bu dünyanın hiçbiryerinde olmamıştır. Çünkü bu kadın bir tavuk kadındı ve tavuk kostümünü göstermeye gelirken düşüverdi.
       
YÖNETMEN BARRY SONNENFELD ANLATIYOR
       


       
       Sizi ilk önce, Men in Black’in 2. bölümü için tebrik ederim. Sizin harika bir yönetmen oluşunuzun dışında filmin bu kadar başarılı olmasındaki diğer faktörler neler acaba? Oyuncu kadrosu mu? Filmin başarılı bir çizgi roman tadında olması mı?
       Barry: Sanırım başarımızı bir tek faktöre bağlamak güç. Ancak Will ve Tommy’de karizmaya sahip iki oyuncu. Bir de rollerine bağlılıkları ve rollerini algılamaları konusunda çok başarılılıar. Will, aptal, komik ve enerji dolu. Tommy ise tüm bu özelliklere tepki vererek müthiş bir ikili oluşturuyorlar. Bir de sanırım Men in Black’te portresi çizlen dünya çoğu insanın görmek istediği türden. Somut ve hepimizin düşündüğü, hayal ettiği bir dünya. Film, bir komedi, bizim yarattığımız bir dünya ve Tommyş ve Will’in yeteneklerinin mükemmel bileşimi.
       Will ve Tom ile yaptığım röpörtajda sizin çok özgün bir yönetmen olduğunuzu söylediler. Bunun sırrını anlatır mısınız biraz?
       Barry: Bence Tom ve Will’in kafalarında benim yönetmenliğimle iligili bir fikir oluşmuş. Ben de kendi kafamda ne istediğimi tam bilen bir yönetmenim. Komedinin nerede olacağını, oyuncularımın nerede ne yapacağını bilen bir yönetmenim. Biraz, Tom ve Will’i, eğer ben o sahneyi oynuyor olsaydım, nerede ne yapardım diye düşünerek ne yapacaklarını söylüyorum. Benim oyunculuk yeteneğim yok, yakışıklıda değilim ancak ne istedğimi çok iyi biliyorum. Ancak çok heyecanlanan, ve bu heyecan yüzünden nutkum tutlan ve bunu dile getiremeyen bir tarafımda oluyor bazen. Ama böyle bir durumda Tom ya da Will’e gidip, (tabii ben kendi sesimin taklidini onların benimkini yaptığı kadar iyi yapamıyorum) onlara derdimi anlatabiliyorum. Onlar benim ne demek istediğimi anlıyor ve yapıyorlar.
       Siz görüntü yönetmenliğinden film yönetmenliğine geçtiniz sanırım. Bu nasıl etkiledi şimdiki film yönetmenliğinizi?
       B: Ben kendimi hiçbir zaman tam olarak bir görüntü yönetmeni olarak görmedim. Kendimi, daha çok yönetmen’in “bir arkadaşı” olarak değerlendirdim! Yönetmene bazen ukalalaık yapıp, kamerayı kendi kafama göre yerleştitir, hareket ettirirdim. O zamanda bir film yönetmeni nedir onu anlamıştım. Teknik olaylara hakimdim. Prodüksiyona da çok hakimdim. Bu da beni film setinde çok rahat hareket etmemei sağladı hep.
       Men in Black’i çekerken en çok keyif an hangisiydi?
       B: Genellikle, o günün sonunuda en keyif verici sahnenin filmin sonundaki en keyif verici sahne olduğu hiç olmamıştır. Benim en büyük korkum bir sahneyi çekmek size ne kadar keyif verirse o sahneyi bitirmenin o kadar zor olması. Örneğin bu filmde çekilmesi en zor sahne, Grand Central tren istasoyunun içindeki bir kasada yaşayan tüylü yaratıkların dünyasını çekmekti. Günlerimizi aldı. Sesler kötüydü, açılarda karar vermek çok zordu. Ancak film bittiğinde bu sahnenin en çok sevdiğim sahne olduğuna karar verdim.
       Bazı sahneleri çekerken Steven Spielberg’den fikir aldınız mı yine?
       B: Hayır bu filmde onunla birlikte çalışmadık. Kendisi 3 filmi aynı anda çekiyordu. Ancak bazı sahnelerin tasarımı onun tasarımcısı yaptı. Biz de tasvip ettik.
       Men in Black’in 3.sü yapılacak mı?
       B: Belki olur bende sizle 5 yıl sonra tekrar men in black hakkında sohbet ediyor olabilirim.
       
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları