Home page

Haber Menüsü


Yazara e.posta atmak için resmin üzerine tıklayın.
 
En büyük günah
 
Avrupa’daki futbol atmosferini bilen biri için Cuma gecesi Detroit Pistons-Indiana Pacers maçında yaşanan kavganın neden bu kadar büyütüldüğünü anlamak zor olabilir öncelikle bunu açıklayalım.
 
NTV-MSNBC
 
21 Kasım 2004—  ABD’de spora bakış açısı Avrupa’dan bir hayli farklı. Amerika’da profesyonel spor bir eğlence olarak görülüyor. 1977’de Kermit Washington’ın Rudy Tomjanovich’e attığı yumruk halen gelmiş geçmiş en acı olay olarak hatırlanıyor.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Üzerine kanımca yaşayan en iyi basketbol yazarı olan John Feinstein’in “Yumruk” isimli bir kitabı bile var. Kitabın başlığının altında ise tek bir satır yer alıyor: “NBA tarihini ve tüm oyuncuların yaşamını değiştiren an.” Şiddet, Amerika’da eğlence olarak görülen spor için o kadar uzak bir konu ki bu yaşananlar haklı olarak “NBA tarihinin en kara gecesi” diye niteleniyor. 2 seneye kadar Feinstein’in “Yumruklar” isimli devam kitabını okuyabiliriz.
       Öncelikle geçmişlerinde öyle gergin bir rekabet olmamasına karşın geçen sezon Doğu finalinde karşılaşan ve bol faullü, düşük skorlu sert bir seri oynayan Detroit Pistons ve Indiana Pacers arasında bu sezonki ilk randevunun oldukça gergin geçmesi zaten beklenen bir şeydi. Üstelik yaz aylarında Jermaine O’Neal’ın “Ben ve Jamaal Tinsley sakat olmasa finale zor çıkarlardı. Şanslarıyla şampiyon oldular” sözleri de havayı daha da gerginleştirdi. Elbette Indiana’nın geçen yıl “En iyi savunmacı” ödülü için Ron Artest hakkında yaptığı geniş çaplı lobi ve hazırladığı savunma kasetlerini oy verecek medyaya dağıtırken dolaylı olarak Artest’in Ben Wallace’dan daha iyi savunmacı olduğunu belirtmelerini de es geçmeyelim. Sonunda ödülü iki sezon üst üste kazanan Ben Wallace’dan kapmayı başardı Artest. Bütün bunlara iki takımın bu sezon da Doğu’nun favorileri olduğu gerçeğini eklerseniz bir bombanın hammaddesini elde edersiniz. Ki dolaylı da olsa bunun önemli bir etkisi var.
       Olayın üzerinden 2 gün geçtikten, görüntüler defalarca izlenip, taraflar görüşlerini açıkladıktan sonra her şeyi bir özetleyelim.
NBA'de bugüne kadar yaşanan en utanç verici olay olarak nitelendirilen kavganın ardından tribünler ile kavganın başlamasına neden olan Indiana Pacers'ın yıldız forveti Ron Artest'e sezon sonuna kadar oynamama cezası verildi. 9 oyuncunun toplam 143 maç ceza aldığı kavgada 7 taraftarında yaralandığı resmen açıklandı.

       Bitime 2 dakika kala Indiana 10 sayı öndeyken müthiş bir çift el smaç yapıp çemberde bir süre sallanan Ron Artest, boyalı alanı “No Fly Zone” (Uçuşa yasak alan) ilan edip bunu da NFZ kısaltması ile kolundaki dirsekliğe yazan Ben Wallace’ı kızdırmış olmalı. Hemen iki sonraki pozisyonda Artest’in turnikesini 7. sıraya yolladığı inanılmaz bir blokla cezalandıran Wallace, smacın acısını fazlasıyla çıkardı ancak bunun altında kalmayacağını gösteren Artest, bitime 49 saniye kala takımı 15 sayı öndeyken soldan smaca giden Wallace’ı biraz sert bir faulle durdurdu.
       Buraya kadar her şey birbirini pek sevmeyen iki takım arasında maçın sonucundan bağımsız ayrı bir rekabetin bir parçasıydı. Artest’in de faulü o kadar sert değildi. Genelde inanılmaz fiziksel gücü ve sert oyununa karşın son derece nazik biri olarak bilinen Ben Wallace hiç beklenmedik bir şekilde iki elini yumruk haline getirip Artest’i darbe sınırındaki bir sertlikle itti. Muhtemelen geçen hafta ağabeyini kaybetmenin psikolojisi içinde sahada son dakikada olanların tetiklediği bir olaydı.
       NBA’in belki de fiziklerine oranla en kuvvetli iki oyuncusu karşı karşıya gelince etki fazla oluyor elbette. Wallace’ın hareketi o denli sertti ki Artest bile 3-4 adım geriye gitti. Bir an karşılık vermeyi düşünür gibi görünen Artest sukunetini korudu ve ağzını dahi açmadı ama Wallace bağırarak üzerine gelmeyi sürdürdü. Araya giren hakem Tommy Nunez Jr. ikiliyi ayrı tutmayı başardı.
       Artest de gidip masa hakemlerinin masasına uzandı. Bu arada kafasının içinden geçen binlerce düşünceyi baskı altına alabilmek için tüm olan bitenle dalga geçmeyi tercih ederek bacak bacak üstüne attı, hatta yanda maç anlatan yorumculardan birinin kulaklığını alarak müzik dinliyormuş taklidi bile yaptı. İçindeki savaşçı ruh ona darbe aldığı, hatta aşağılandığını bağırırken bu sesi duymamak için kafasını boşaltmaya çalışıyordu. Bu sırada Ben Wallace bağırıp çağırmayı sürdürürken kafasındaki bantı çıkartarak Artest’e fırlattı.
       Artest bir an doğruldu ama karşılık vermek yerine yeniden yattı. Tüm bu sırada artık yenilgi belli olduğu için The Palace’ın tribünleri %75 oranında boşalmış, tam hakem masasının arkasındaki tribünde kalan az sayıda taraftar da sürekli olarak olayların olduğu yöne doğru muhtemelen dostane olmayan şekilde bağırıyordu. Tam bu anda beyaz şapkalı mavi sweatshirt’lü henüz ismi belirlenemeyen bir taraftar elindeki bira bardağını Artest’e fırlattı ve tam kafasından vurdu.
Gözü dönen Artest tribüne fırlayıp, kahverengi giysili adının Mike Ryan olduğu belirlenen bir taraftarı yakalayıp 'Sen mi yaptın?' diye bağırmaya başladı ve bu anda bir anda ortalık savaş alanına döndü.

       Gözü dönen Artest tribüne fırlayıp, kahverengi giysili adının Mike Ryan olduğu belirlenen bir taraftarı yakalayıp “Sen mi yaptın?” diye bağırmaya başladı ve bu anda bir anda ortalık savaş alanına döndü. Tribüne çıkan Stephen Jackson ilk gördüğü Detroit formalı bir taraftara yumruğu yapıştırıp koltukların arasına indirdi. Çok sayıda taraftar Artest ve Jackson’a saldırdı. Bu sırada Pacers oyuncularından Eddie Gill ve Fred Jones ile Detroit’in eski oyuncusu, şu anda radyo yorumculuğu yapan Rick Mahorn tarafları ayırmaya çalışıyordu. Bu sırada gri giysili şişman bir adam Fred Jones’a arkadan birkaç yumruk indirdi. Bu kişinin üzerinde bir akreditasyon vardı ve Ben Wallace’ın ağabeyi olduğu iddia edildi.
       Tam tribündeki bu olaylar yatışır gibi olduğu sırada sahaya inen birkaç Detroit taraftarı olayları yeniden ateşledi. Biri arkadan Ron Artest’e vurdu ve Artest ilk defa şiddete başvurarak bu adama bir yumruk attı ama muhtemelen yumruk isabet etmedi, çünkü adam halen ayaktaydı. Beyaz Detroit formalı bir taraftarla Jamaal Tinsley arasındaki itiş kakışın ardından Tinsley adama bir tane vurdu. Olayı gören Jermaine O’Neal 10 metrelik bir depar atarak inanılmaz bir hızla adama çok çok sert bir yumruk vurdu.
       Yerdeki bira nedeniyle dengesini kaybeden O’Neal yere düştü. Vurduğu adam da yere serildi. Tribünde kalan az sayıda taraftar bu sırada delirmişti. Sahaya patlamış mısır, bira ve ellerinde başka ne varsa yağdırmaya başladılar. Soyunma odasına giden Indiana oyuncuları adeta birayla yıkandı. Hırsını alamayan Jermaine O’Neal zorlukla soyunma odasına götürüldü. 1-2 dakika sonra Jamaal Tinsley bir temizlik sopasıyla sahaya dönmeye çalıştı ama Indiana görevlileri onu geri dışarı çıkarttı.
       Bu bilgiler eşliğinde olayların en önemli aktörleri olan kişiler açısından bakmak gerekirse öncelikle saha içi ve dışının iki farklı yer olduğunu anlamak gerekli. Saha içinde büyük bir mücadele veren oyuncuların inanılmaz bir adrenalin içinde çok duygusal tepkiler verebilir. Örnekleri defalarca gerçekleşmiştir. Ama olan biten her şey sahada kalır. Saha dışına taştığı anda bambaşka bir platformda incelenmesi gerekir. Bunu unutmamak gerekir.
Ağabeyinin ölümü, maçın atmosferi, sahada olup bitenler vs onu bildiğimiz nazik Wallace’dan çok farklı bir psikolojiye sokmuştu. Haksızdı, duygularına kapıldı ama ne yaptıysa sahada yaptı.

       Ben Wallace: Gereksiz yere Artest’e vurdu. O tip fauller her zaman olabilir. Üstelik hakaretlerini, tahriklerini hiç kesmeden devam ettirdi. Ağabeyinin ölümü, maçın atmosferi, sahada olup bitenler vs onu bildiğimiz nazik Wallace’dan çok farklı bir psikolojiye sokmuştu. Yaptığı her şeyi diğer oyunculara ve sahada yaptı. Haksızdı, duygularına kapıldı ama ne yaptıysa sahada yaptı.
       Stephen Jackson: Olaylar tribüne sıçrayınca hiç alakası olmadığı halde direk kavgaya ilk dalan isimdi. Sorgusuz sualsiz ilk önüne gelene vurdu. Kavga büyüyünce tamamen mantığını yitirdi ve olayların bar kavgasına dönmesine sebep oldu.
       Jermaine O’Neal: Bir noktada kendisine bir sandalye fırlatıldı. Bu yumruğu attıktan önce mi sonra mı bilinmiyor. Ancak en şiddetli darbeyi vuran isimdi. Tamamen kontrolünü yitirdi.
       Detroit seyircisi: Alkolün etkisi ve milyoner sporcularla yaşanacak bir kavganın milyonlarca dolar potansiyel tazminat içermesi ile kavgaya gönüllü dalanlar çoktu. Kalanlar da ellerindeki her şeyi Indiana’lı oyunculara attılar.
       Ron Artest’e gelince... İşte kritik nokta bu. Belki de tüm bu olayda en sakin kalmaya çalışan ve hatta kurban olan Artest aslında esas dinamiti ateşleyen kişiydi. Olayları sahadan tribüne taşıdı. Ortalık bar kavgasına dönünce daha sonra Jackson ve O’Neal’ın yaptıklarının daha sorumsuz olması o kadar da önemli değil. Bir kere çizgi aşılmıştı çünkü. Bir kişi o çizgiyi aştığı ve taraftarları işin içine kattığı anda her şey bambaşka bir platforma taşınıyor. Ve işte bu nedenle Artest’in yaptığı şey asla ama asla affedilemez. Neden yaptığı anlaşılabilir ama affedilemez.
Tahrik ne kadar büyük olursa olsun Artest yanıt vermemeliydi. İnsani olarak 'Az bile yaptı' denilebilir. Ancak olayın insani, hukuki, nedensel tarafı bizi değil, mahkeme ve Artest’i insan olarak tanıyanları ilgilendirir.

       Tahrik ne kadar büyük olursa olsun Artest yanıt vermemeliydi. İnsani olarak “Az bile yaptı” denilebilir. Ancak olayın insani, hukuki, nedensel tarafı bizi değil, mahkeme ve Artest’i insan olarak tanıyanları ilgilendirir. Bu olayı uzaktan takip edenler ve basketbol perspektifinden bakanlar için Artest bir basketbolcudur. Ve bir basketbolcu olmaya karar verdiği gün, kontratı imzalayıp, üzerine o formayı geçirdiği gün bazı şeyleri baştan kabul etmiştir. O formanın getirdiği sorumlulukları vardı Artest’in. Tahrik ne denli büyük olursa olsun, sahaya ait olan o formayı saha dışına çıkarmamalıydı. Orada Ron Artest değil, Indiana Pacers’ın basketbolcusu olmalıydı. Olamadı.
       Her şey bir tarafa o formanın sorumluluğunu yerine getiremedi. Polisler, askerler, doktorlar, hatta hemen her iş kolunda çalışanlar benzer durumlarla karşılaşıyor. İnsanlar işlerini, kendilerinden başka bir şeyi temsil ettikleri anda; iş kimliği, bireysel kimliğin önünde olduğunda farklı davranmak zorundadır. Polis, kendisine bıçakla saldıran, küfreden bir hırsızı ölümüne dövmüyorsa, düşman topraklarda her tür tahrike karşın askerler sivillere dersini vermiyorsa, ailesinden birini kaybeden hasta yakını lanet okuduğunda doktor yanıt vermiyorsa bunun nedeni bu kişilerin melek olmasından değil, işlerinin gereğini yapmalarıdır.
       Ron Artest, o formayı giydiği anda bazı özgürlüklerinden feragat ettiğini bilmek zorundaydı. O forma içinde olduğu sürece Ron Artest değil Indiana’nın 91 numaralı oyuncusu çünkü o.
       Ancak herkes hata yapabilir. Nitekim bu olaydaki kişiler de hata yaptı ve muhtemelen NBA tarihinin gördüğü en ağır cezalarla karşılaşacaklar. Tahminim Wallace’ın 5-7, Jermaine O’Neal ve Stephen Jackson’ın 8-12 maç arası ceza alacağı yönünde. NBA kuralları gereği oyuncuların yıllık aldığı ücretler 82 maç üzerinden hesaplanıyor ve cezalı oldukları her maç karşılığında almaları gereken yıllık ücretin 82’de 1’i kesiliyor. Yani bu cezalar yaklaşık olarak Wallace’a 500 bin, Jackson’a 1 milyon, O’Neal’a ise 1 milyon 750 bin dolar civarında bir para cezası da getiriyor. Detroit organizasyonuna verilecek ceza konusu ise hayli karışık ama eşi benzeri olmayan sertlikle bir yaptırım olacağı kesin.
       Artest’e gelince... En azından bu sezonun tamamında ceza almalı. Çünkü o en büyük günahı işledi.
       
ALLAH AKIL FİKİR VERSİN
       
Yaşanan tüm olayların ardından yaklaşık 100 taraftar sabaha karşı Indianapolis Havaalanına giderek Detroit’ten dönen Indiana Pacers’lı oyuncuları birer kahraman gibi karşılayarak destek vermiş. NBA her geçen gün daha da tanıdık görüntülere sahne oluyor.
       
BİR SATIR ÇOK ŞEY ANLATIR
       
17 Kasım’daki Golden State deplasmanında Chicago Bulls pivotu Eddy Curry, 17 dakika, 4 sayı, 2 ribaunt, 1 asist, 7 top kaybıyla oynadı! Curry bu sezon 4.4 top kaybı ortalaması ile NBA’de 4. sırada yer alıyor. Üstelik sadece 27 dakikada. Evet bu kendisine 86 milyon dolarlık maksimum kontrat vermediği için takımı Chicago Bulls’a küsen ve ayrılmak isteyen Curry.
       Acaba rakipleri diğer 4 Bulls oyuncusuna baskı yapıp topu Curry’ye vermeleri için boş bırakmayı düşünüyor mudur?
       
KONFİÇYUS’UN İZİNDE:
       “Hangi Pazar? Bir yılda 52 tane Pazar var”
       Denver Koçu Jeff Bzdelik
       Nene’nin beklenenden çok daha uzun bir süre sahalardan uzak kaldıktan sonra pazar günü oynamayı planladığına dair yaptığı açıklama sorulduğunda.
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları