Besin alerjisi yetişkinlikte azalır

Besinlere bağlı olarak, bağışıklık sisteminin tepkisi sonucu oluşan aşırı duyarlılık reaksiyonları “besin alerjisi” olarak tanımlanıyor.

Besin alerjisi yetişkinlikte azalır

Besin alerjilerinin tanısı, solunum yolu alerjilerine oranla daha zor konulmakta. Çünkü besin allerjilerinde, solunum yolu allerjilerinde olduğu kadar güvenilir testler bulunmuyor.

Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Alerjik Hastalıklar Uzmanı Prof. Dr. Oktay Taşkapan, ”Tanısı zor konulduğu için, tedavisinde de güçlüklerle karşılaşabiliyoruz. Neden olan besin biliniyorsa öncelikle ondan uzak durmak gerekir” dedi, besin alerjisi ile ilgili soruları yanıtladı.

Toplumda görülme sıklığı nasıldır?
“Gerçek” besin alerjisi prevalansı, batı ülkelerinde yapılan çalışmalarda yüzde 2–4 oranında bulunmuştur. Çocukluk döneminde 2–3 kat daha sık olduğu bilinmektedir. Ülkemizde bu oranların biraz daha düşük olduğu söylenebilir.

Besin allerjisi, çocuklukta çok sık görülen bir alerji türüdür. Yetişkinlikte ise oldukça azalır. Oysa neredeyse her 5 kişiden biri, kendisinde besin ya da besinlere bağlı allerji olduğunu düşünür. Sürekli besin tükettiğimiz için, vücutta ortaya çıkan pek çok değişimin, çoğu kez yanlış olarak, besin ya da besinlere bağlanması bir ölçüde doğal kabul edilmelidir.

En çok hangi besinlere karşı alerji görülür?
Genel olarak çocuklarda süt, yumurta ve yer fıstığı; erişkinlerde ise yer fıstığı, balık ve kabuklu deniz hayvanları, besin alerjisinin en sık nedenini oluşturmaktadır. Ülkemizde yer fıstğı allerjisine çok daha az rastlanıyor.

Yalnızca besinlerin yenmesi değil; deriyle teması ya da buharlarının solunması da duyarlı bireylerde allerjik reaksiyon geliştirebilmektedir. Erişkinlerde, bazı solunum yolu allerjenleriyle, besinler arasında çapraz reaksiyonlar da oluyor; en tipik örnek huş ağacı polenleriyle elma arasındaki ilişki. Hastanın huş ağacı polenine karşı allerjik nezle ya da astımı varken, elma yediğinde de dudağında, ağzında ve dilinde kaşıntı ve şişme olabiliyor. Buna “oral allerji sendromu” diyoruz. Çoğu kez bu tip klinik tablolar gözden kaçabiliyor.

Belirtileri nelerdir?
Ürtikeryal döküntülerden (deride kabarma ve kızarma), astım nöbetlerine; gastroenteritten, şoka dek giden klinik tablolar ortaya çıkabilir.

Hangi tanı testleri kullanılır?
Çeşitli deri testleri ve kanda kuşkulanılan besinlere karşı antikor gelişip gelişmediğini belirlemeye yönelik özel testler (spesifik IgE) yapıyoruz. Çözülemeyen bazı durumlarda, kuşkulanılan besin ya da besinler, hastaya verilerek tanıya gidilebilir. Ancak, bu tip “provokasyon” testleri çok tehlikeli olabildiğinden, acil girişim için gerekli koşulların varolduğu, hastane ortamında, sıkı bir gözlemle yapılmalıdır.

Tedavi nasıl planlanır?
Besin alerjisinin tanısı da, tedavisi de özen gerektirir. Temel yaklaşım, neden olan besinin saptanıp ondan uzak durulmasıdır. Tedavide hastalığın durumuna göre bazı ilaçlar öneriyoruz, yine bazı ağır olgularda, gelişebilecek anafilaktik şok olasılığına karşı hastaların otoenjektörlü adrenalin taşımalarını istiyoruz.

Besin alerjisinde son yıllarda aşı tedavileri yapıldığına ve bazı başarılı sonuçlar alındığına ilişkin veriler var, ancak bunlar hala deneysel düzeyde. Şu anda besin alerjilerinin tedavisinde, duyarlılığı ortadan kaldırmaya ya da azaltmaya yönelik, aşı uygulamıyoruz.

Sayfa Yükleniyor...