'Stresi yaratan yorumlama şeklidir'

Diyabet hastalarının aşırı sinirli ve stresli olabildiklerini belirten Psikolog Saliha Küntüz, “Stresi yaratan çevre ve olaylar değil, sizin onu yorumlama şeklinizdir” dedi.

'Stresi yaratan yorumlama şeklidir'

Kan şekerindeki dalgalanma, hastada aşırı sinirlilik ve strese neden olabiliyor. Bu da kişinin hem özel hem de sosyal hayatında sıkıntı yaşamasına yol açabiliyor. Özel bir hastanede düzenlenen Diyabetle Yaşam konferansında konuşan Klinik Psikolog İdil Saliha Küntüz, diyabet hastalarının sinirlerini kontrol etmeleri için hastalıklarını tanımalarının şart olduğunu söyledi.

Aşırı sinirlilik haliyle baş edebilme yollarından bahseden Küntüz, “Hastalar teşhisi kabullendikten sonra da belirli korkular yaşayabilir. Korku çok normal bir duygudur. Ancak korkularınızın üzerine gitmedikçe onlar büyüyerek sizi içine alır. Korkularınızı yenmeniz için onları tanımanız gerekir. Unutmayın ki ne düşünürseniz, otomatik olarak öyle hissedip o şekilde davranırsınız. Daha gerçekçi düşünmeye başladıkça daha gerçekçi hissedersiniz” dedi.

STRES YÖNETİMİNDE GERÇEKÇİ OLUNMALI
Stresle başa çıkmak için alkol ve sigara kullanmak ya da tıkanırcasına yemek gibi davranışların gelişebildiğin belirten Küntüz, “Bunlar ilk başta rahatlatıyor gibi görünse de bir süre sonra çöküş kaçınılmaz olur” dedi ve şöyle devam etti:

“Stresi yaratan çevre ve olaylar değil, sizin onu yorumlama şekliniz olduğundan, başa çıkmada daha alternatif düşünceler ve yollar deneyerek strese verdiğiniz tepkiyi kontrol edebilirsiniz. Birçok diyabeti olan kişi, hastalıkla bağlantılı olarak ileride sakat kalabileceğinden korkar. Oysaki bunun olmaması için alınacak tedbirler elbette ki vardır. Bununla beraber iğne korkusu nedeni ile insülin alma zorunluluğunun yarattığı endişe ve panik büyük olabilir. Bu konuda sağlık çalışanları en kolay yöntemleri öğretip, destek oldukları gibi bir uzmandan da yardım alınabilir.”

KRONİK HASTALIKLARDA SOSYAL DESTEK ÇOK ÖNEMLİ
Psikolog Küntüz, yaşam boyu devam eden diyabette hayatı kolaylaştırmanın yollarını da anlattı. İşte Küntüz’ün önerileri: “Mümkünse çevrenizden, ailenizden, arkadaşlarınızdan kopmayın. Yeni etkinliklerle, hobilerle yaşamınızı renklendirin, hobi üretim demektir. Size keyif verecek uğraşlar bulmaya çalışın, böylece bir şeyler üretebildiğinizi görerek özgüveninizi arttırabilirsiniz. Hiçbir şey yapamıyorsanız kısa ve düzenli yürüyüşler yapabilirsiniz. Hastalığınız ile ilgili en doğru bilgileri almaya çalışın. Bunu da ancak uzmanlardan alabileceğinizi unutmayın. Hastalığınız ile ilgili doğru adımları atmak ve hayatınız üzerinde kontrol hissetmek için bu şart. Madem bu hastalık düzelmeyecek ve destekleyici tedavilere devam edeceksiniz, seyirci kalmadan sizin de eşlik etmeniz ve yapabildiğiniz ölçüde süreci yönetmeniz, tedaviyi ve hayatınızı kolaylaştıracaktır.”

AYAKLARINIZIN ALTINA AYNA KOYARAK KONTROL EDİN
İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Serdar Fenercioğlu ise diyabetin önemli komplikasyonlarından birinin de ayaklarda görüldüğünü söyledi. Dr. Fenercioğlu, “Sağlıklı bir ayakta çatlak, yara, kaşıntı olmaz ve diğer vücut bölgelerinden farklı bir renkte ve sıcaklıkta değildir. Diyabet ayakları; ayağı besleyen damarları ve kan dolaşımını bozarak veya ayak sinirlerine verdiği zararla his kaybına yol açarak iki şekilde etkileyebilir” dedi.

Dr. Fenercioğlu, diyabetin ayaklarda oluşturduğu hasarı en aza indirmek için bazı önlemler almak gerektiğini belirtti, “Ayakta kızarıklık, sıcaklık artışı, hassasiyet ve şişlik enfeksiyonun belirtileri olabilir. Böyle bir belirtiye rastladığınızda doktorunuza başvurun. Her gün ayaklarınızı kontrol edin. Parmak aralarınıza bakın, küçük çizik, yara, kesik olup olmadığına bakın, ayağınızın altını görebilmek için ayna kullanın, ayaklarınızı her gün yumuşak bir sabun ve ılık suyla yıkayın” dedi.

Sayfa Yükleniyor...