Feminist edebiyatçılardan Emrah Serbes'e; Hırpala da görelim bakalım

Feminist Edebiyatçılar Platformu, son romanı Deliduman'ı eleştirenlere “Sizi gerçekten hırpalarım. Ondan sonra her aynaya baktıklarında beni hatırlarlar” diyen yazar Emrah Serbes’e açık mektup yazdı.

Feminist edebiyatçılardan Emrah Serbes'e; Hırpala da görelim bakalım

Televizyona da uyarlanan Behzat Ç'nin yazarı olan Emrah Serbes, 19 Ağustos 2015’te Kanaltürk’te yayınlanan “Bunu Konuşalım” programında, romanını eleştirenlere “Ben ne Elif Şafak’a benzerim, ne de Orhan Pamuk’a benzerim. Eğer beni hırpalarsanız, ben de sizi hırpalarım. Asla arkanızdan konuşmam, asla yazı yazmam, asla polemiğe girmem ama sizi gerçekten hırpalarım. Ondan sonra her aynaya baktıklarında beni hatırlarlar” diye seslenmişti.

Feminist Edebiyatçılar Platformu, Emrah Serbes’e yazdıkları açık mektupta bir yazarın romanları hakkında eleştiri yazanları fiziksel şiddetle tehdit etmesini eleştirdi.

Deliduman üzerine kadın eleştirmenler tarafından yazılan eleştirilerde, romandaki dilin maçoluğuna vurgu yapıldığını vurgulayan feminist edebiyatçılar, hırpalanmakla tehdit edilmenin ironik olduğunu ifade etti.

Platform, Serbes’in kullandığı dile de gönderme yaparak “Kalemden de kelamdan da kumu yeterince dövdüğüne kani olana dek uzak dur. Çünkü aslanım, bundan böyle Feminist edebiyatçılar olarak Söz’ümüzü sizin gibilere kaptırmaya niyetimiz yok” gibi ifadeler de kullandı.
"Maço dili ifşa ediyoruz"

Feminist Edebiyatçılar Platformu’nun Emrah Serbes’e yazdığı açık mektup şöyle:

Emrah Serbes’e ve Maço Edebiyat Dünyasına Açık Mektup

Nitelikli edebiyat eleştirisi, nesnel ölçütler koyabilecek ödül jürilerinden yoksun, hatır gönül ilişkileri, cinsiyetçi dedikodularla bezeli edebiyat dünyasında, romanları hakkında eleştiri yazanları fiziksel şiddetle tehdit eden bir yazar eksikti, çok şükür o da oldu. Nasıl mı?

Emrah Serbes, boks yapıyor. Emrah aynaya bakıyor.

19 Ağustos 2015’te Kanaltürk’te yayınlanan “Bunu Konuşalım” programında “Romanımı herhangi bir nedenle hırpalarlarsa, ben de onları hırpalarım; yazı yazmam gerçekten hırpalarım. Ondan sonra her aynaya baktıklarında beni hatırlarlar” yorumunu yaptı.

Deliduman üzerine kadın eleştirmenler tarafından yazılan eleştirilerde, romanın özellikle maço diline vurgu yapılırken, boksör yazarı tarafından hırpalanmakla tehdit edilmek ironiden öte bir şeydir.

Emrah Oğlum Aynaya Bak! Kumu Döv.

Kalemden de kelamdan da kumu yeterince dövdüğüne kani olana dek uzak dur.

Çünkü aslanım, bundan böyle Feminist edebiyatçılar olarak Söz’ümüzü sizin gibilere kaptırmaya niyetimiz yok.

Emrah’ın dili, memlekette akademide de uzantılarını bulacağımız, edebiyat dünyasının bir temsilidir. Aynada kendini hırpalayan biçare erkekliğin biyografisidir.

Tüm ezilenlere aynayla başka bir ilişki, başka bir dil lazım. Bir firar şart.

Bizim de ağzımızı bozmamızda fayda var.

Türkiye’deki edebiyat dünyasında ataerkil iktidar çarkına eleştirel bakan, özgürlükçü kadın, gay, trans, queer yazarlar, geçmişten bu yana hegemonik erkekliği benimseyen erkekler ve bunların işbirlikçileri kadın, gay yazarlar, eleştirmenler ve okurlar tarafından maddi manevi hırpalanıyor zaten. Bin bir bedel ödüyor.

Biz de kum torbasına vuralım madem çünkü öfkemiz daha az değil.

Fatma Aliye, Halide Edip, Suat Derviş, Sevim Burak, Leyla Erbil, Sevgi Soysal, Tezer Özlü, Latife Tekin ve daha pek çok kadın yazar tüm bu şiddete direndi ve hegemonik erkekliğin dışında kalan kadınların, i.nelerin, dönmelerin, o..ların, yoksulların, engellilerin ve doğanın deneyimlerini anlatan özgürlükçü bir dili ilmek ilmek ördü. Örgünün şişleri ellerimize, yüreklerimize battı zaman zaman. Kan revan içindeki kadın/trans/queer yazarlar bilir bunu.

Maalesef, “Kol kırılır yen içinde kalır” duruşu sergileyenler, maço dili sineye çekenler, ataerkiye direnenlerin yalnız ve güçsüz kalmasına, maço dilin şiddetinin artmasına katkıda bulundu ve bulunmaya devam ediyor.

İlişkileri girift, mafyatik ve oldukça kirli bu dünyanın temizlenmesi ve özgürlükçü bir dilin güçlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Piyasa yazarlığını, despotik kurallarını kabul etmiyoruz, her türlü Faşizmle kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz diye haykıranlar, cinsiyetçi dili ve mekanizmayı sorgulamadan içselleştirip, içinde konumlananlar, davalarının içtenliğine, bütüncüllüğüne hakikaten inanıyorlar mı?

Yaratıcı öfkenin adresi hegemonya ve tahakküm ilişkileridir.

Deli-kanlılık ne sınıfa bakar, ne cinsiyete ne de bedenin mükemmel gücüne...

Yürektedir ve kalemimizin mürekkebindedir.

Buyurun meydan! Tüm romanları, eleştirmenleri, ödül jürilerini, yayınevi ve dergi editörlüklerini, dergi kadrolarını, dergi kapaklarına taşınan isimleri, köşeleri kapmış yazarları, sempozyumları, panel konuşmacılarını, soruşturmaları, röportajları mercek altına alıyoruz.

Cinsiyetçi, şiddet içeren, egemen erkek zihniyetin ötekilerine düşman, maço dili ifşa ediyoruz. Hırpalayın da görelim bakalım.

Sayfa Yükleniyor...