Haftanın filmleri

Bu hafta 3'ü yerli, toplam 7 film vizyona giriyor.

Haftanın filmleri

MARS’TA İNSAN BULUNDU!
“MARSLI”

“O, dünyanın en ünlü adamı. Sorun şu ki, Dünya’da değil”.. Andy Weir’in ayrıntıcı bir bilimsellikle süslenmiş, yer yer NASA güzellemesi gibi de okunabilecek romanı, bu ifadelerle başlıyor. Hayranlık uyandıran bir akıcılığa sahip olan kitabın filme çekilmesi kaçınılmazdı. Neyse ki işinin ehli bir ekibe teslim edilmiş şansımıza. Oraya geleceğiz ama bilmeyenler için önce konuyu özet geçelim: NASA’nın insanlı Mars görevinde ekip üyeleri şiddetli bir fırtınaya tutulur. Astronotlardan Mark Watney kaza geçirir ve öldü sanılarak ekibi tarafından kızıl gezegende terk edilir. Bundan sonrası, Mark için hem hayatta kalma, hem de hayatta olduğunu bir şekilde Dünya’ya bildirme savaşına dönüşür. Mark zeki bir botanikçidir. Onun son derece sınırlı olanaklara rağmen zekasını ve dayanıklılığını kullanarak hayatta kalma çabası, sonrasında dünyaya hayatta olduğunu bildirmeyi başarması, tüm gezegenin bir numaralı haberi haline gelir. Zamana karşı verilen büyük bir kurtarma operasyonu başlar. Weir’in romanı, birbiri ardına o kadar güzel sahneler sayfalar ki, kendinizi zaten ister istemez bir filmde hissedersiniz. İş sinema olunca, kitabın uyarlamasında ilk başta görünen bazı anlatım zorlukları da akıllıca yöntemlerle aşılmış görünüyor. Örneğin Mark’ın okuyucuya sürekli yaptıklarını anlattığı günlüğü, filmde video kayıt yöntemiyle capcanlı bir anlatım şeklinde karşımıza çıkıyor. Bilimkurgu türüne daha önce “Blade Runner”, “Alien” gibi başyapıtlar kazandırmış efsanevi yönetmen Ridley Scott için aslında kolay bir lokma bu. Kitabın aşırı ayrıntılı biçimde aktardığı olayların perdeye genel olarak nasıl yansıtıldığı ise asıl merak konusu. Oyuncu kadrosu da isabetli duruyor. Başrolde, geveze ve zeki karakterlere daha önce de hayat veren Matt Damon var. Ayrıca Sean Bean, Kate Mara, Jessica Chastain, Jeff Daniels, Michael Pena ve Chiwetel Ejiofor da rollerine cuk oturmuş görünüyor. “Marslı”, romanı hiç okumayanlar için zaten izlenesi bir arzu nesnesi, ama okumuş olanlar için de, edebiyat-sinema geçişkenliği bakımından merak uyandırıcı. ABD basınında film için “Gravity” ile “Cast Away” melezi gibi ifadeler kullanılmış. Romanda Mark’ın özel hayatına az yer verildiğini hesaba katarsak filmde bu konuda bazı eklemeler yapılmış olması halinde daha duygusal bir hikaye izleyebileceğimizi de söyleyebiliriz. Puanı, beklentimiz ölçütünde.
(4.5/5)

BİR DAHİNİN AÇMAZLARI
“ŞAH MAT”

Satranç sever misiniz? Seveceksiniz. ABD’nin “yetiştirdiği” tek ve büyük satranç büyükustası Bobby Fischer, kanlı canlı karşımızda çünkü. Fischer’in eksantrik bir hayat hikayesi var, dolayısıyla edebiyat ve sinema açısından hayli ilgi çekici. Ülkesinin en genç satranç şampiyonu olan Fischer, soğuk savaş döneminde, yani “algı”ların savaştığı bir dönemde, Sovyet şampiyonuna meydan okur. Bu ABD ile Sovyet Rusyası’nın algı savaşı demektir. İzlanda’da oynanacak ünvan maçı öncesinde, Bobby Fischer, Anti-Amerikan ve Yahudi bir annenin çocuğu olmasına rağmen antisemitik olmakla suçlanır. Basınla arası iyi değildir. Sanrılar başlar. Paranoyaları artar. Sovyet rakibi Boris Spassky’ye karşı ilk iki maçı kaybeder. Sonra… Başroldeki Tobey Maguire’ın -sağolsun- yine bütün filmi aynı yüz ifadesiyle oynadığı, ama garip bir şekilde yine inandırıcı olabildiği filmde diğer önemli rolleri Liev Schreiber ve Peter Sarsgaard paylaşmış. Filmin, hiç düşmeyen temposu ve heyecan verici olay akışı sayesinde satrancı bir ağır sıklet boks şampiyonluğu maçına çevirdiğini söyleyebiliriz. Filmi üst lige taşıyan en önemli faktörler, senaryo ve kamera arkasındaki mahir isim Edward Zwick. Gerçek olaylardan yola çıkılarak kurgulanmış bu filmi kaçırmayın diyoruz. Çünkü aslına bakacak olursak, Fischer’in eksantrik hayatı, bu ünvan maçından sonra daha da garipleşiyor.
(4.0/5)

İZLEYİCİNİN ZİHNİNDE GARİP BİR BULANTI
“BULANTI”

“Kader” gibi bir filmi çekebilmiş bir adam yeni bir film yapmışsa orada duracaksın. “Ne yaşadın da o hikayeyi yazabildin” diye sorasımız gelen Zeki Demirkubuz, bu kez 50’li yaşlardaki baş karakter için uygun oyuncu bulamayınca kendini başrole atamış. Varoluşçuluğa hayranlığı bilinen sinemacının, bu akımın öncü isimlerinden Sartre’ın “Bulantı” isimli ilk romanını ister istemez akla getiren bir film çekmiş olması normal diyebiliriz. Bu kez ne anlatıyor peki: Ahmet ile tanışıyoruz. Sevgilisinin yanında uyuduğu gecelerden birinde, karısını ve küçük kızını bir trafik kazasında kaybettiğini öğrenir. Umursamaz bir adamdır Ahmet ama bu kadarını bile umursamaması, çevresindeki az sayıda insanı bile rahatsız eder. Michael Haneke’nin “Cache” filminde, gözünün önünde cereyan eden travmatik olaydan hemen sonra hiçbir şey olmamış gibi sinemaya giden Georges karakterini hatırlatır bize Ahmet. Hayatına devam eder. Ama istemese de hayatındaki kritik değişimler devam eder. Demirkubuz’un yazıp yönettiği ve başrolü üstlendiği filmde Şebnem Hassanisoughi, Öykü Karayel, Çağlar Çorumlu, Cemre Ebuzziya ve Ercan Kesal da yer alıyor. İzlerken sıkılmak da var işin ucunda ama Türk sinemasının en önemli anlatıcılarından birinin yeni filmine gittik hiç değilse, diyebilirsiniz.
(3.5/5)

HEM KÖTÜLER, HEM İKİ TANELER!
“EFSANE”

Tom Hardy, geniş kitlelerce tanınmasını sağlayan “Inception”dan beri tam gaz devam ediyor. Bu kez, Oscar adaylığı garanti olsun diye aynı filmde bir değil iki rolde birden üstelik!. 1950-1960 arasında Londra’yı kontrolü altına alan Ronald ve Reginald Kray ikizlerine tek başına hayat vermiş. İkiz gangsterlerin hedefi, her gangsterin olduğu gibi, daha fazla para ve güçtür elbette. Ancak onların bu hızlı yükselişi, bir kadının tekerlerine çomak çokmasıyla tehlikeye girer. Tom Hardy, biraz sırıttığını düşündüğümüz “ekranı ikiye bölme” tekniğiyle sonradan birleştirilen sahnelerde, ikiz gangsterlere gayet başarıyla hayat veriyor vermesine de filme asıl ruhunu üfleyen, geçmişte “LA Confidential” için yazdığı esaslı bir uyarlama senaryosu bulunan Brian Helgeland. Daha sonra “Mystic River” senaryosuyla Oscar da kazanan sinemacı, Mel Gibson’lı intikam filmi “Payback”ten beri yönetmenliği de gayet iyi kıvırıyor. Yeraltı suç dünyasını resmetmekte mahir Helgeland’ın tam da dişine göre bir roman uyarlamasıyla karşımıza çıktığı filmde diğer önemli rollerde Emily Browning ve Taron Egerton oynuyor. Oscar sezonunun başladığı şu günlerde kaçırılmayacak işlerden biri. (4.0/5)

KAFESTEKİNİN SAĞI SOLU YOKTUR..
“KAFES”

Türkiye’nin yakın tarihiyle hesaplaşması gerektiği, üzerinde en çok tartışılan konulardan biri. Herkes tartışılması gerektiğinde hemfikir ama bunu kimse, sadece kendi tarafından bakmadan yapamıyor, gibi bir durum da var. “Sağ”ından “sol”undan değil, insanlığı merkeze alarak tam ortasından bakacak işler gerek sanki. “Kafes”, 12 Eylül döneminde geçiyor ve cezaevinde işkencelere maruz kalan gençlerin hayatını anlatıyor. Öncesi ve sonrasında yaşadıkları travmaları, o travmaların hayatlarında açtığı derin yaraları. Ama.. deyip bırakalım. Fiziksel açıdan bir türlü yaşlanamasa da oyunculuğu giderek olgunlaşan İsmail Hacıoğlu başrolde. Ona, Nilay Duru, Fırat Şahin gibi isimler eşlik etmiş. Çekim mekanları arasında Ulucanlar Cezaevi de bulunan filmin yönetmeni Mahmut Kaptan.
(2.5/5)

OLSA BİR TÜRLÜ, OLMASA DA..
“VESVESE: CİN TUZAĞI”

Biz de diyorduk, cin’li film yok mu bu hafta diye, neyse ki varmış. Halk arasında “vesvese” denilerek geçiştirilen “şey”, nasıl büyük dertler açabilir insanın başına, onu anlatıyor film. Murat ve Alev mutlu bir çifttir. Murat sonra Ceren ile tanışır. Ceren beladır. Murat’a olan aşkına karşılık bulamayınca ona büyü yapar. Murat için bol kabuslu bir dönem başlar. Sümeya Kökten’in yazıp korkutmaya çalıştığı filmin oyuncuları Okan Aydın, Duygu Yenilmez, Mustafa Ağdere, Defne Vardarlı ve Layla Önler olarak sıralanıyor.
(2.0/5)

HAKİKATEN TUHAF..
“TUHAF BİR SİHİR”

Peri masalı müzikali. Yapımcı notlarında filmin türü için böyle deniliyor. Shakespeare’in klasik “Bir Yaz Gecesi Rüyası”nın modern biçimde ama “orta dünya” karakterleriyle doldurulmuş bir uyarlaması da diyebiliriz. Gary Rydsrom’ün ilk uzun metrajını beğenmeyenler çoğunlukta. Seslendirme kadrosundaki en ünlü isim ise Evan Rachel Wood.
(1.5/5)

Sayfa Yükleniyor...