Aziz Yıldırım NTV Spor'a konuştu (Video)

% 100 Futbol Özel programında Rıdvan Dilmen ve Güntekin Onay'ın sorularını yanıtlayan Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, kulübe şu ana kadar cebinden 30 milyon dolar verdiğini ve geri de istemediğini söyledi.

İSTANBUL - Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, %100 Futbol Özel programında Rıdvan Dilmen ve Güntekin Onay'ın sorularını yanıtladı. Yıldırım, sarı-lacivertli kulüpteki geçmişi, başkan adaylığı ve projeleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

"Ben 15 Şubat 1998'de aday oldum ve o gün seçildim. Seçim öncesi vaatlerim vardı. Neler yapmam gerektiğini anlattım ve onların hepsini yerine getirdim. Daha sonraki dönemlerde Fenerbahçe'nin altyapısını ve ekonomik tesis anlamında daha büyümesi gerektiğini ve bunların sonucunda da sportif başarıların daha rahat gelebileceğine inandığım için bu tip yatırımları arkadaşlarımla beraber yaptım. Yani burada her yapılan, Aziz Yıldırım bir ise, bir de yönetimdir, böyle bakmak lazım. Ama önde ben başkan olarak gözüktüğüm için hep benim ismim geçiyor. Orada hem cefakar hem de emekçi emek veren yönetim kurulundaki arkadaşlarımız var. Onlara buradan teşekkür ederim.

Şimdi önümüzdeki bu dönemler içerisinde daha yatırımını yapmadığımız projeler var ve bu projeleri de açıkladım. Bir tanesi basketbolla ilgili. Şimdi basketbolun erkeklerde baktığınız zaman Ülker ile beraber bir sponsor anlaşması ve birleştirme pozisyonuna girdik. 17 milyon dolar bütçesi var ve 5 yıllık anlaşması var. 2 yılı geçtik 3. yıldayız ve bundan sonra 2 yıl daha var. Fakat diyelim ki Ülker olmadı veya bir sponsor bulamadınız, o zaman ne olacak? Bu soru gündeme gelmesi lazım. Aynı soru kız basketbolda da var. Onlarda da bir sponsor henüz, tam onunla birleştirecek bir pozisyona gelmedik. O zaman bunlara bir kaynak yaratmak lazım. Bu kaynağı da yaratacak en önemli şey salondur. Bu salonu yaparsanız Fenerbahçe taraftarı, alacakları kombinelerle bu takımlara destek vereceklerdir."

"SALONUN YANINDA İŞ MERKEZİ YAPILACAK"
"Ülker ile yapmış olduğumuz anlaşmada 58 dönüm bir arazi üzerine Ataşehir'de iş merkezi de yapılacak. Burada yapılacak kapalı salonun yanında iş merkezleri, oteller, ofis binaları da olcak. Böyle projeyi gündeme getirdim, anlaşmalarını yaptım ve hayata geçirmeye başladık. Şimdi bu projenin muhakkak bitmesini arzu ediyorum. Çünkü Fenerbahçe'nin geleceğinde çok önemli yeri var, yani stat kadar önemli olacak proje."

"ABANT'TA TESİS YAPACAĞIZ"
"İkinci proje, yaşadıklarımızla gördüğümüz tecrübelerden sonra geldiğimiz bir nokta var, şu; futbol takımlarımız hepsi yani hiç farkı yok, Almanya'ya, Hollanda'ya gidiyoruz. Halbuki biz biliyoruz ki doktorlar da bunu söylüyorlar, bu işin uzmanları. Yani hazırlık dönemlerini yüksek yerlerde, rakımlı yerlerde yapacaksınız ki oksijen alacaksınız, oradaki çalışmalar daha etkili olacak. Biz gidiyoruz Almanya'ya, Hollanda'ya. Gittiğimiz yerlerde 3. ligden, amatör kümelerden takımlar buluyoruz ve o takımlarla maçlar yapıyoruz. Sahanın içerisine bakıyorsunuz herkes koşuyor, yani tam bir panayır havasında. Yani organizatörler para kazanıyor, sizler de yoruluyorsunuz, hiçbir işe yaramadan verimli olmuyor. Şimdi prensip olarak buradaki kurumsal yapıya uygun olarak diyoruz ki; bundan sonra bir kamp tesisi yapacağız, yerini aldık. Abant'tan biraz küçük, bir göl, 155 dönüm, etrafı orman. Buraya 99 odalı otel yapıyoruz. Bu otelde bütün takımlarımıza, yalnız futbol değil. 1 tane futbol sahası, çim normal ebatlarda futbol sahası yapıyoruz. Bunun yanında gölün etrafında atletlerin çalışabileceği bir koşu alanı yapıyoruz, kürekçiler için zaten gölet var. Diğer sporcuların da kondüsyon anlamında çalışacakları bir tesis yapıyoruz. Şimdi bundan sonra örnek futbol takımı gidip orada hazırlık çalışmalarını yaptıktan sonra Avrupa'ya gidecek, büyük turnuvalardan oynayacak o turnuvalardan dönecek. O zaman ya İstanbul'da ya da gerekiyorsa ihtiyacı varsa gidip yine orada yapacak. Bu amaçla da bunu yapıyoruz."

"KENAN EVREN LİSESİ'NİN YERİNDE OTEL OLACAK"
"Üçüncü proje Kenan Evren Lisesi'nin olduğu yer. Biz şu andaki Kenan Evren Lisesi'nin yerine yeni bir okul yaptık, Ağustos ayında bitiyor ve yeni öğretim yılı orada başlayacak. Bizde buraya daha önce planladığımız gibi ya iş merkezi, ya da bir otel projesi. Onu da şunun için söylüyoruz; önümüzdeki dönemde o bölgenin yani bizim Dereağzı ve o bölgenin turizm alanlı bir bölge olarak açıklanma durumu var. Bu otelin burada daha cazip olacağını düşünüyoruz, bunun hesaplarını yapacağız. Ondan sonra bu projeyi de hayata geçireceğiz. Bunları yaptığınız zaman Fenerbahçe bütçelerine maddi anlamda ekonomik katkı yapacak, hem de sportif anlamda da katkı yapacağı için bu projelerin bitmesini arzu ediyorum. Bunun için de 3 yıl daha zaman istedim. 10+3'teki amaç da 10 yıllık yatırımı yaptık, evet 11 yıl başkanlık yaptım ama 1 yıl yatırım yapamadık. O yatırımlar başladıktan sonra 10 yıl, 3 yıl da böyle ilave isteyerek 13 yılda bu yatırımların hepsinin bitmesi amacıyla bu 3 yıllık dönemde de aday oldum."





"SPORTİF BAŞARI YOK DENEMEZ, 4 KERE ŞAMPİYON OLDUK"
"2008 yılında Fenerbahçe'nin 21 milyon dolar bütçesi vardı. Bu bütçenin 13 milyon dolarını o zamanki yönetimin yaptığı anlaşmayla televizyonlardan kazanıyorduk 98'de. Yüzde 60'lara geliyoruz ama hep o zaman da söylenen bir şey vardı bizlerin de ifade ettiği, bütün gelirleri bölmek lazım. Çünkü bir tanesi kayıp olduğu zaman bütçe çökmesin diye. Şimdi eğer o dönemde bu bütçeyle gittiğin zaman yani televizyon yayınları kesildiği anda sizin bütçe birdenbire muazzam bir açık verebilir. Biz bütün gelirleri yüzde içerisinde baktığınız zaman 5 eşit parçaya bölmeye çalıştık. Bu 5 eşit parça sonunda da bir tanesinin eksikliğinde bütçe fazla zarar görmeden bütçeyi toparlama şansını yakalayalım diye çalışmalar yaptık. İşte forma reklamları, yeni oyuncular getirdik, iyi oyuncularla beraber bu sefer sponsorlar daha sıcak bakmaya başladı.

Hatta basında veya sizler de söylediniz şu oyuncuyu filan sponsor alıyor diye. Neden bunlar söylendi? Çünkü takımlar ve yapılan hadiseler sponsorlara cazip gelmeye başladı, oradan verdiklerinin karşılığını almaya başladılar. Bu dönemde forma reklamları, saha içi reklamları, stat hasılat gelirleri. Biz stat yaptık, kendimiz yaptık. 99'da Real Madrid'i getirdik hazırlık maçı oynamaya. İlk orada temeli attık ve dünyada belki ilk defa yapılabilecek, Fenerbahçe'nin büyüklüğü belki de biraz orada. Birini yıktık, kale arkasını yıktık yerine yenisini yaptık ama maçları oynadık. 2001'de Şampiyonlar Ligi maçı oynadık, karşıya Fenerbahçe bayraklarımızı çektik. Şunu söylediler; Aziz Yıldırım'ın sonu olacak ama benim sonum olmadı.

Ben bugün eser yarattım, ama neden? Fenerbahçe kongre üyeleri buna inandılar. Bunun yapılmasını Fenerbahçe'yi nereye getireceğini anlattık, izah ettik orada sıfır puan çektik Şampiyonlar Ligi'nde hatırlıyorsunuz 2001'de ama biz bu tesisleri yaptıkça kongre üyeleri desteklediler. Onlar akli selim olan insanlar Fenerbahçe'yi nereye götürdüğümüzü gördüler. Bu kadar yatırım yaptık, bugün stadın değeri 100 milyon dolar en az, böyle bir yatırım. Stadın bugünkü geliri 54 milyon dolar, yani resmi kayıtlardan söylüyoruz. 50 milyon dolar yıllık geliri var, iki sene transfer yapma, dedik ki 80 milyon dolar borçlarımız var. 80 milyon dolar bankaya borç ve tenkit ettikleri konu. Dedik ki 2 sene transfer yapmıyoruz ama herkes kombinelerini alıyor ve maça geliyor bu işi götüreceğiz dedik. Yani 2 senede biz bunu kapatırız ve bu stat ömür boyu kullanılır. En önemli mesele burada bence sayın başbakanın da bize verebiliriz, vereceğiz dediği bir sözü var; bu stadın tapusun Fenerbahçe'ye almak. Yani onu aldığınız zaman bilançolarınızda muazzam bir gelir kalemini ortaya koyacaksınız ve her zaman bankalara veya başka yerlere teminat göstereceğiniz objeniz olacak. Şimdi bu stattan dolayı iki yılda 100 milyon dolar geliriniz var. Demek ki yatırımları boşa yapmamışız. Nitekim iki oyuncu daha alabilirdim, yaptığım bu yatırımları da oyunculara verebilirdim ve belki iki sene daha şampiyon olurdum fazla. O zaman ne olacak? Bu yatırımlar olmayacaktı, Fenerbahçe'nin geleceğindeki bu gelir kalemlerinden eksik olmuş olacaktı ama bu dönemde 11 yıllık dönemde 4 defa şampiyon da olmuşuz. Bir defa şampiyon olsanız, tamam sportif başarı yok falan söyleyebilirsiniz ama 4 yıl şampiyon olmuşuz. Fenerbahçe tarihinde 50 yıllık lig tarihinde 17 şampiyonluğu var. Bizden daha fazla şampiyon olan var mı, yok. Galatasaray ile beraber aynı sayıdayız yani. O zaman yani bunu lig şampiyonluğuyla ölçüp yani başarısız demek yanlış."

"YAPAMAYACAĞIM ŞEYİ SÖYLEMEM, YAPIMA TERS OLUR"
"İnsanlar tabiki yorulabilirler ama yorulduktan sonra yenilenme hadisesi var, yenilendik. Hırslanma yok, yani hırslanma şu; yapma hırslanması var. Bunları yapacağıma inanmasam zaten soyunmam bu işe, girmem yani. Benim geçmişime bakarsanız ne söylemişsem yapmışım. 3 yıl şampiyon olacağız diyoruz, bunun için ne gerekiyorsa yapacağız, gerekenleri de biliyorum yani. Artık bu işin içinde tecrübe ve her noktada ben varım. Bazı söylemek benim için daha kolay, yani yapamayacağım şeyi söyleyemem, çünkü yapıma ters olur ama her şey kontrolümüzde. Bazen o kontrolü tutarsınız, çünkü o zaman işin içinde olmanız lazım. Ben bu 1.5 sene fazla işin içinde değildim, dışarıda durmaya çalışıyordum. Başkanlara sorumluluğu veriyorsunuz, sen sorumlusun, her türlü şeyi söylüyorsunuz ama başkanın o sorumluluğu gereği yapması gereken örnek soyunma odasına girmesini tenkit ediyorsunuz, suçluyorsunuz, böyle bir şey olamaz. Sorumluysam her şeyi yapabilmeliyim, sorumlu değilsem eğer bundan dolayı bana suç bulunmamalı. Ben bu sorumluluğu tekrar alıyorum, her türlü noktada alacağımı beyan ediyorum, söylüyorum. Yeni dönemde bunları yine yapacağım, yani yazılıp çizilmesi fazla da enterese etmiyor. Yani yazabilirler, çizebilirler şimdiden bak çıktı böyle söyledi diyebilirler yani."

"ZİCO'NUN KARDEŞİ İLE SORUN YAŞADIK"
"Biz Zico ile bittikten sonra oturduk masaya. Zico'yu kim tanıyordu Türkiye'de, antrenör olarak kim tanıyordu, yani futbolcu olarak herkes dünyanın bir numaralı ismi. Kim tanıyordu antrenör olarak? Ben gittim getirdim ne dediler, bu dediler stajyer, hiçbir şey anlamıyor. Çeyrek final oynadık, şampiyon olduk. Hatta ilk geldiği zaman burada Dinamo Kiev'e elendik, elendiğimiz gece kıyametler koptu her taraftan, tribünlerden oradan buradan her yerden sesler çıktı ama devam etti. Bugün yollayabilirdik yani baksaydık, geniş ufuklu bakmasaydık. O gün bile başkası olsa gönderebilrdi biz devam ettik ama sonunda 100. yılı şampiyonluğu oldu ve çeyrek final oynadık. Ertesi sene gitmesi o çeyrek final oynama bir rahatlık getirdi. Yani Türkiye ligini düşünmedi, bıraktı. Aslında Türkiye liginde belki de en kolay şampiyon olacağımız yıllardan biriydi, söyledik yani onu da yürüyerek şampiyon olmamız lazımdı. Sonra oturduk kardeşiyle nahoş bir hadise yaşadık. Sonra yanlış yaptıklarını ifade ettiler ama hep bir soru olarak kaldı. Oturduk masada konuşmalar yaptık, o da istiyordu bizde istiyorduk devam etsin diye ama masaya oturduğumuzda anlaşamadık. Parasal olarak çok büyük rakamlara çıktı ve bir de kardeşinin problemlerinden dolayı ikisi birarada. Yani birinden vazgeçselerdi yine çözüm yapacaktık ama olmayınca da anlaşamadık gönderdik. Daum iki sene şampiyon yaptı, üçüncü sene o kadar emindi ki Denizli'ye gitmeden önce. Bizden önce kendi geleceğiyle ilgili yani daha yüksek ücretler alma veya şunlar bunlarla ilgili röportajlar bile yapmıştı. Kötü olunca röportajlar çıkınca bu sefer tabi kendisi kendini yolcu etmiş oldu, kendisi ayrılmış oldu biz değil. Çünkü vermiş olduğu beyanlarla, kendi hazırladı yani. "





"ŞAMPİYONLAR LİGİ'NDE SİSTEM DEĞİŞMELİ"
"Biz dünya futboluyla baş edeceksek, onlarla bir yere geleceksek. zaten en büyük sorun da bu. FIFA'da bunlar tartışılıyor. Biz Platini ile oturduk bunları konuştuk, anlattık. Şampiyonlar Ligi'ne gidiyorsun, sen Fenerbahçe olarak veya bizim kulüplerden bir tanesi gittiği zaman tek takım gittiğiniz zaman 15 milyon euroya yakın elinize gelir geçiyor. Halbuki bunun karşılığında 4 takımlı İngiltere'den, 4 takımlı İspanya'dan 1 takım geldiği zaman 35-40 milyon euro para geçiyor her birinin. Siz bir de 2 takım katıldığınız zaman o yayın gelirleri az gelirlerinden dolayı bu ikiye bölünüyor ve yani bu daha azalıyor. Şampiyonlar Ligi'ndeki bu sistemden dolayı küçük takımların kazanma, puan alma şeyi ortadan kalkıyor. Bunların düzeltilmesi gerektiğini biz vurguladık sayın Platini'ye anlattık. Onlar da sıcak bakıyorlar, bir değişim içindeler, bir şeyler yapmak istiyorlar. Zaten bu UEFA'yı kaldırıp Şampiyonlar Ligi'nin yanına Avrupa Ligi'ni koyma nedenleri de o yani. Şimdi biz bütçemiz 235, bunun içerisinde diyelim ki 150 milyon doları futbola gidiyor, geçen sene 110 milyon euro bizim futbolla ilgili bütçemiz ama öbür tarafta bakıyorsunuz Avrupa'nın en düşüğü Lyon'un 250 milyon euro. Şimdi biz bu rakamları oraya götürmeliyiz ki kaliteli oyuncular alabilelim. Yani biraz da hepimiz hayal ediyoruz yani. Basın buradan konuşuyor, işte dünya devleriyle baş etmek için, bunu çok samimi söylüyorum, kendi kendimizi kandırmaya çalışıyoruz. Önce biz bu ekonomik gücü yakalamalıyız. Oralara gelebilmeliyiz ki onların alabildiği oyuncuları bizde alalım, yani getirebilelim buraya. Geliyor, senede bir tane geliyor, 3 senede bir tane geliyor. 3 tane Anelka'yı koyabiliyor muyuz, 3 tane Ortega koyabiliyor muyuz? 3 tane Hoojdonk koyabiliyor muyuz, yani bütün mesele bu. Yan her sene bunları 3 tane koyabilsek, yani o yerlere gelebilsek o zaman Avrupa'da zaten sorun kalmayacak."

"TÜRKİYE’DE FUTBOLU YENİDEN ELE ALMAK LAZIM"
"Porto, Portekiz, Brezilya yakın ülke. Şimdi Brezilya’daki oyuncu Portekiz’de direk vatandaş olup oynuyor. Şimdi Josico’yu, Maldanado’yu tenkit ediyorlar. Bende tamam oynayamıyorlar edemiyorlar hepsini kabul ediyorum. Şimdi diyelim ki 6+2’de bu iki tane oyuncunu da çok iyi oyuncu olduğunu kabul et, o zaman ne olacak, sorun ne olacak? Kimse bunu dile getirmiyor ve bunu konuşmuyor. Zaten 6+2’de bu iki tane oyuncuyu bu 6’nın yedeği gibi düşüneceksiniz. Yani aynı kalitede düşündüğünüz zaman problemi baştan yaratıyorsunuz. Yani hocanın eline bir tane topu koyuyorsunuz, bombayı. Bu oyuncular hele bir de kaprisliyse o zaman büyük bir bomba orada duruyor. Şimdi o zaman bunları kaldırmak, aşmak lazım. Yani ben dedim ki; yabancı hakkı açılsın serbest bırakalım. Yani 6 tane sahada oynasın, bunu getir yine bir şey demiyorum buna ama hiç değilse geri kalanı ben transfer edebileyim. Burada genç oyuncular transfer edebilsin kulüpler ve bu gençlerden çıkan iyiler kalsın, daha iyileri sat, başka kulüplere dışarıya servis yapalım. Diğerlerini gelir çalışırlar, zaman gelir tutarsın 6’nın içinde oynatmaya çalışırsın. Bunun için oturup çalışmak lazım. Bunun için de yani yabancı oyuncunun burada oynamasını sağlamanız lazım, sağlayamıyorsunuz, hiçbir şey yapamıyorsunuz. Türkiye’de maalesef sistemlerden dolayı, Türkiye’de futbolu yeniden değerlendirmek lazım, ele almak lazım, yeniden organize etmek lazım. Bugün ikinci ligde, üçüncü ligde ayakkabısını omuza atan takım buluyor. Ondan sonra da gidiyor parasının bir kısmını alıyor, bir kısmını alamıyor. Bu zincir hep devam ediyor. Halbuki alt takımlar az olsa, bence çözüm bu. Bölgesel liglere dönüp oralardan kalitelileri üçüncü lig veya adını ne derseniz deyin, oraya alıp oradan direkt ilerlemesini sağlayıp yukarıya kadar çıkartmak gerekir diye düşünüyorum. Ben bunun doğru olduğunu söylüyorum ama başka başka başka fikirler de olabilir, bunları tartışmak lazım, Türkiye’de geç kalıyoruz."

"ARAGONES İLE OTURUP KONUŞACAĞIZ"
"Aragones ile ilgili düşüncemiz şu; eğer seçimden sonra devam etme yetkisi alırsak Pazartesi hafta içerisinde oturup Aragones ile karşılıklı konuşacağız. İyiyi, kötüyü, özeleştiriyi ortaya koyacağız, ondan sonra kararımızı vereceğiz. 2004’te yapmış olduğumuz revizyonu şu anda da yapmamız lazım. Oyuncular da suç var, bende de var herkeste var, sorumluluk hepimizin. Bazı şeyleri göstermemiz lazım, onun zamanı geldi."

"LUGANO İLE BAŞLANGIÇ NOKTASINDAYIZ"
"Lugano ile ilgili görüşmeler yapıldı, menajerler önümüzdeki hafta geliyor. Oturup konuşulacak. Başlangıç noktasındayız şu anda, ben kendisine de sordum, nedir durum, senin menajerlerin bize tam bilgi vermiyor, senin durumun nedir? Benim de tam bilgim yok dedi ama oturup konuşuruz dedi."

"LUGANO, EDU, DEİVİD’İ GELDİKLERİNDE KİM TANIYORDU"
"Bir şey daha söyleyeceğim, ilk defa da burada söyleyeceğim. Tuncay’ı ben isteseydim, yani bazı prensipler vardır kulüplerde bu prensipler olması lazım. Ben dedi işte bonservisime 5 milyon euro yazalım, beni isteyen olursa gideyim ben bunu kabul etmedim. Ya kulüpte kalırsın, ya da gidersin. Bu seçim senin hakkın. Sana ne veriyorlar şu kadar para, evet al sana o kadar biz para vereceğiz. Menajeri de burada biliyor. Yani şimdi biz gereken her şeyi yaptık. Lugano konusunda da yani biz her türlü çalışmayı, her türlü teklifimizi her şeyi yaptık ama gidebilir yani. Lugano geldiği zaman kaç kişi tanıyordu. Yani ben olaylara sizin baktığınız gibi ya da kamuoyunun baktığı gibi bakmıyorum. Çünkü geldiği gün ne Lugano’yu tanıyan vardı, ne Edu’yu tanıyan vardı, ne Deivid’i tanıyan vardı, ilk defa belki burada isimlerini duydular. Ama burada çok kıymetli oldular."





"AURELIO, 700 BİN DOLAR ALIYORDU, 2.5 MİLYON EURO İSTEDİ"
"Aurelio 700 bin dolar para alıyordu, ondan sonra uzattık galiba 3 senesi doldu 2.5 milyon euro istedi, Alex’in aldığı parayı alırız dediler. Siz bir kulüp başkanı olarak bunu verebilir misiniz? Her şey yani oyuncu kalsın diye kulübün değerlerini bozarsanız o zaman çözemezsiniz bazı şeyleri. Biz onun yerine kimi aldık, Emre’yi aldık. Emre geldi askere gitti, askerde idman yapamadı. İdman dönüşünde tuttuk hemen onu hocamız ve teknik heyet ihtiyacı olduğu için şampiyonlar ligi ön elemelerinde oynadı. Bir türlü sakatlandı kendine gelemedi ve ne zamana kadar, devre bitene kadar. Devre bitti artık yavaş yavaş kendine gelmişti maçlarla, antrenmanlarla kendi gelmişti ikinci devre faydalı oldu. Maldonado’yu geçen sene devre arasında aldırmıştı bize Zico. İlk geldi Antep’te herkes ayağa kalktı alkışladı. Hatırlıyorsunuz bir top attı, topuk pası yapmıştı. Ama ondan sonra oynayamadı. Geldiğimizde hocaya sorduk, hoca kalmasını arzu etti bizde tuttuk. 6+2 her zaman sıkıntı. İyi bir oyuncu aldığınız zaman problemi çoğaltırsınız. O sıkıntı yapıyor. Yabancı da bir de huysuzluk oluyor, oynamadığı zaman parasını da alsa huysuzluk oluyor."

"HATA YAPMASAK BU SENE BAŞARISIZ OLUR MUYDUK"
"Hata yaptığım çok konular vardır, yani hata yapmadım dersem yalan olur, yanlış olur yapmışızdır yani. Şimdi savunmasını da yapabilirim ama hata yaptığımı da söylerim. Hata yapmasak başarısız olur muyduk, demek ki bir yerde hata yaptık. Bu sene Galatasaray çok düştü, Beşiktaş aslıda çok iyi bir performansta değil yani. Yani geçmiş yıllardaki performansındaki Beşiktaş değil yani. Ama bir Sivas çıktı, aslında normal şartlarda baktığınız zaman Fenerbahçe 81 puan topladı veya 78 puan topladığımız şampiyon olduğumuz yıllara bakarsanız bugünkü ligde 15 puan önde olurduk. Bu sene ligi böyle değerlendirmek lazım. Bir taraftan değerli basın sizler diyorsunuz ki alttan gelen takımlar da üstekileri büyükleri yensinler anlamında, yenince de mutlu olmuyorsunuz. Bir türlü onu da çözemiyorum, vallahi çözemiyorum."

"BENİM YAPTIKLARIMI BAŞKALARI HAYAL EDEMEZ"
"1998’de şampiyon oldum 99’da herhalde yanlış hatırlamıyorsam Pendik yaşadık. O akşam bütün televizyonlarda Fenerbahçe’nin duayenleri, kendini duayen olarak görenler hemen istifa etmesi lazım, bıraksın gitsin. Ben Polonya’daydım, geldim kongre kararı aldık. Kongre yaptık aday çıkmadı, sonra ben yine devam ettim. Yani çıkmadı geldiler rica şu bu biz devam ettik. O günlerden buraya geldik. Şimdi demokratik olan ortamlarda seçimin çok adayla yapılması daima kulüp için daha önemli olur, daha geleceğe dönük insanları bir hizaya sokar, daha iyi düşünmesini sağlar. Benim yaptıklarımı başkaları hayal edemezler. Onların hayalleri yoktur, ben çünkü bu söylediğim şeylerin hepsini düşünmüştüm. Bugün de bir şeyler söylüyorum, bugün ortaya koyduğum portre 250-300 milyon dolarlık bir yatırımlar söylüyorum. Bunları açıklamaları lazım, yani aday çıktı, aday beni karalamak için ortaya çıkıyorsa o iyi değil. Aslında tam tersi beni karalarken Fenerbahçe kulübünü karalıyorlar. Fenerbahçe başkanı benim ama yaptıklarım ve burada ortaya koyduklarım Fenerbahçe spor kulübü için. Bir vizyon açıklamaları lazım. Demeleri lazım ki; 235 milyon dolar bütçe, bu bütçe azdır bu bütçeyi 300’e çıkaracağız. Yatırımlar yapacağız, bu yatırımları böyle yapacağız, bir takım kuracağız, bu takım şöyle olacak. Ronaldinho’yu getireceğiz, Eto’o’yu getireceğiz. Benim böyle bir iddiam yok şu an. Yani bir vizyon koymak lazım. Yoksa Aziz Yıldırım’ın 11 yılda yaptıklarını tarih yazdı artık, kimse onu çizemez, silemez, bir yere atamaz. Çünkü bana verilen bütün yetkiler Fenerbahçe kongre üyelerinin verdiği yetkiydi, ben o yetkiyi kullandım. Bugün de o yetkiyi gelip kendilerine Cumartesi, Pazar günü sunuyorum. Eğer bana devam et derlerse devam edeceğim, etme derlerse zaten bu işi bırakmış olacağım. Ben bunun için de rahatım."

"30 MİLYON DOLAR CEBİMDEN PARA VERDİM"
"Şimdi gelenler ne yapacaklar? Hesap soracağız diyorlar, neyin hesabını soracaklar? Ben 21 milyon dolar bütçeyle aldığım kulübü 235 milyon dolar bütçelere getirmişim, ben az diyorum daha yükselmesi lazım, anlatıyorum size. Avrupa’yla baş etmek için neler yapılması lazım diye. Beni nasıl sorgulayacaksınız, bugün 2 milyar dolarlara varan sportif A.Ş meydana gelmiş. Sportif A.Ş’nin değeri bu dünya krizinden önce 2 milyar dolardı. Bugün 800 milyon dolar. Yüzde 10’unu halka arz etseniz sizin borcunuz kalkar ortadan. Ben değer yarattım, değerler yarattım. Beni bu tenkit edenler bunun farkında değil. Önce bunları bir öğrenmeleri lazım, bilmeleri lazım. Ben yapmış olduğum şeylerden dolayı hesap her zaman veririm. Ben bakın ilk defa burada söylüyorum 30 milyondan fazla cebimden para verdim ama bir gün söylemedim, ilk defa burada söylüyorum. Fenerbahçe muhasebesine gitsin öğrensinler. İlk geldiğim 98 yılında Fenerbahçe’nin şuna borcu var, buna borcu var, her gün gazeteler yazıyordu. Bugün yazıyor mu? Bugün herhangi bir borç, futbolcuya borç veya çalışana borç veya şuna borç bir gün var mı gazetelerde, yer alıyor mu, bu nasıl meydana geldi? Benim haricimde arkadaşlarım da cebinden verdi, geri almayacağım. Arkadaşlarım da verdi, o insanlar da verdi. Onlar hem maddi verdiler hem projeler yaptılar. Örnek stat projesini Nihat Özbağ yaptı, bütün parasını kendisi ödedi. Herkes makinesini gönderdi, hepimizin makineleri çalıştı. Onlar maddiyat değil mi, yatırım değil miydi? Bizden neyin hesabını soracaklar? Ne olduğunu önce bir anlasınlar ondan sonra gelip hesap sorsunlar. Keşke benim şirketlerim böyle olsa."







"BENİM VİZYONUM UFAK DEĞİL, BÜYÜK"
"Okacha ve Baliç’i satmasaydım, birini 17’ye, birini 19’a sattım 36 milyon dolar, 30 da cebimden koydum etti 66 milyon dolar. İşte sağdan yöneticiler şunlar bunlar 70 milyon dolar nakit para koyduk ancak öyle toparladık. 2001 yılında 70 ya da 80 milyon dolar transfer yaptık Mustafa hoca başındayken, bütün onların altına teminatlara çeklerin hepsine yönetici arkadaşlarla ben imza attım o zaman. Biz nerelerden geldik geçtik ve herkes diyordu ki siz deli misiniz, biz korkmadan Fenerbahçe için bunları yaptık. Önce bunları anlatsınlar, ne verecekler Fenerbahçe’ye onları anlatsınlar, ondan sonra benden hesap sorsunlar. Önce Fenerbahçe’ye verecekler herkes bunu bilmeli, bende bileyim. Eğer çok şeyler vereceklerse ben ona göre kararımı da değiştiririm problem değil ama vereceklerini bileyim ben. Hiçbir şey vermeyecekler, Aziz Yıldırım’ı karalayacağız. Hesap soracaklarmış, neyin hesabını soracaksın benim hesap sormam lazım. Fenerbahçe’ye ben neler verdim, zamanımızı verdik, hayatımızın büyük bir kısmını verdik ama hiçbir zaman şikayet etmedik mutluyuz ama niye ben istedim çünkü. Bu bana bir onurdu, benim çocuklarıma bırakacağım en büyük onurdu. Artık Fenerbahçe 10 yıl öncesinin Fenerbahçesi değil, bunu herkesin bilmesi lazım. Bugün 2009, Fenerbahçe vizyonunu değiştirmeli, bu noktaları değiştirmeli. 10 sene sonra 2020’lere gidecek Fenerbahçe’nin vizyonunu ortaya koymamız lazım. Eğer ben hesap sormaya kalksam benden önceki dönemlerden ne hesaplar sorarım ama bunlar kurumdur. Kurum içerisinde kalır, yapılan hatalar varsa devam eder. Ben herşeyin hesabını veririm ama bu kadar yarattığım değerler içinde bana kimse hesap soramaz, bunu herkes bilsin. Konuşmuyorum sırf Fenerbahçe’nin menfaatleri için, sesimi de çıkarmıyorum. Çünkü seviyeyi, belden aşağıya götürmek istemiyorum. Benim vizyonum ufak değil, benim vizyonum büyük ve Fenerbahçe’nin nereye gitmesi gerektiğini görüyorum. Çünkü önümde kulüpler var, dünya devleri var ben görüyorum onları, onlar gibi olacak Fenerbahçe, onlar gibi olmalı."

"BİR DEVRİM GEREKİYOR TÜRKİYE’DE, BU DEVRİM YAPILACAK"
"Kayseri stadı’na gittim, çok güzel olmuş, tebrik ediyorum. Rize’de yaptılar 15 bin kişilik stat o da çok güzel olmuş. Ben tesislerini gezdim çok güzeldi ama stat da çok güzel daha kaba şeklindeydi. O da çok güzel olduğunu söylüyorlar. Yani bu statları artırmak lazım, kaliteyi getirmek lazım. O zaman istesen de istemesen de bu konuştuğumuz tenkitler var ya şampiyonluğun dışında olan insanlar bu işlere sahip çıkacaklar o zaman. Yani her şeyin şampiyonluk olmadığını göreceğiz. Avrupa’da takım küme düşüyor diyorsun, kombine almış 30 bin kombine, herkes geliyor maç bitiyor alkışlıyor. Bunun bir eğlence olduğunu artık kabul edeceğiz yani. Bir devrim gerekiyor, bu devrim yapılacak Türkiye’de, yakındır yani. Bu değişime girecek Türkiye, mecbur. Yani 100 sene Avrupa’nın gerisinde gidemeyiz."

"DAHA NASIL ŞEFFAF OLACAĞIZ"
"Kulübün şeffaf olması için ne olması lazım; 1-tüzük gereği denetleme kurulu var. Denetleme kurulunu kim seçiyor? Genel kurul seçiyor. Genel kurulun seçtiği denetleyicilerin verdiği rapor doğru mu değil mi? Kime karşı sorumlular bana mı, hayır. Denetleme kurulu kongre üyelerine sorumlu. 2-Yedi senedir kulüp ve sportif A.Ş. halka arz edildiği için denetleniyor rapor veriliyor. Bunlardan daha başka nasıl şeffaf olacağız? Yani her gün hesabı kitabı açıp herkese bir şey mi anlatacağız?"

"F.BAHÇE’Yİ OTEL PARASI ÖDEMEKTEN KURTARACAĞIZ"
"8 tane villa yaptım. Şimdi otel de yaptım biliyorsunuz. İkisinin de yapmamın amacı belli, yapmamım amacı şu; Zico geldi gitti otelde kaldı. 107 millyar lira biz otel parası ödedik. Bir oyuncu geldi gitti kaldı diyelim 50 milyar ödedik. Böyle gelen oyuncular ödeme yapıyoruz otelde kaldıkları için, çünkü biz getiriyoruz anlaşmalarında onlar var. Sayın Vefa Küçük’e teşekkür ediyorum, onun yapmış olduğu kulüp binasını biz konuk evine çevirdik ve çok güzel bir konuk evi oldu. Bu paraları artık ödemeyeceğiz. Gelen bütün sporcular veya antrenörler gidip bu konuk evinde kalacaklar ve buradan da Fenerbahçe maddi olarak kazançı olacak. Zaten şu anda da biz burayı hem sporcularımıza hem de dışarıdan gelen kongre üyelerine kullanıyoruz. Buradan da belli bir tasarruflarımız olmaya başladı. Fenerbahçe kulübü her sene 1 milyon 200 bin dolara yakın kira ödüyor, oyunculara ev tutuyoruz, antrenöre ev tutuyoruz. Milli piyango yaptık 2007 yılında. Oradan 2 tane ev kulübe kaldı. Bunları antrenörlere verdik, birini galiba voleybol antrenörüne, birini de bir sporcuya verdik. Dedik ki bu kadar kira veriyoruz 1.200 yazık. Bunu tasarruf edelim, ne yapalım? Ev alalım, villa alalım. Araştırma yaptırdık, 1 milyon 800 bin yüksek ücretler. Benim kardeşim Ali’yi çağırdım, sen bu villaları yapıyorsun buradan bize villa ver. Söz olur, beni bu işlere bulaştırma dedi söz olacak dedi. Olsun ben göğüslerim dedi. Nedir rakamı? 500 müydü, 400 küsur muydu gittiler araştırma yaptılar 3 yerden. Divan başkanı dışarıdan mühendislere yaptırdık, bir raiç bedeli. O kendisi Ümit Özat’a da verdi, ucuz verdi Ümit’e. Örnek 500’e verdi Ümit’e, Ümit 800 bin dolara sattı. Ben ona ucuz verdim, niye gitti sattı diye kızdı, üzüldü hatta. Şimdi biz bu villaları aldık ve banka kredisiyle, leasingle aldı aydan aya ödeniyor. Şimdi Fenerbahçe kira parası ödeyecekti, onun yerine sahibi olmak için bankaya ödüyor. Bu çok önemliyse ben bıraktığım gün derler ki; bu villalardan dolayı biz 5 milyon dolar ödedik örnek diyorum, ne ödemişlerse. Biz bunlardan mutlu değiliz gelen yönetimler, ben bunları aynı paraya geri alırım. Ama onların kafaları bu işe anlamaz. Benim çağrım şu; başkanlığı bıraktığım gün getirirler pahalı derlerse ben bunların hepsini geri alırım, harcadıkları paraları kendilerine iade ederim, 30 milyon dolar parayı silmiş biri olarak."





"3 YIL ŞAMPİYON OLACAĞIZ"
"Roberto Carlos ile 1 yıl, Alex ile 2 yıl, Deivid ile ya 2 ya 3 yıl uzattık. Ben 3 sene şampiyon olacağız diyorum, bu şampiyonlukta benimle beraber mücadele edecek insanlar yürüyecek. Çok değerli ve karakterli çocuklardır onlar da neyin ne olduğunu iyi biliyorlar ama hep beraber bir aile ortamında oturacağız, aile bireyleri olarak hepimiz fikirlerimizi söyleyeceğiz, orada bu tartışmayı yapacağız. Özeleştiri yapacağız, bu yılı değil geçen yılı da yapacağız, iki yılın özeleştirisini hep beraber yapacağız."

"FUTBOL DIŞINDA DİĞER BRANŞLARDA DA BAŞARILIYIZ"
"Basketbolda şampiyon olduk, kız voleybolda ilk defa Türkiye şampiyonu olduk, onlara da teşekkür ediyoruz, yani hepsine kız basketbol bilhassa 7 defa şampiyonu oldular. Türkiye kupası, Cumhurbaşkanlığı kupası. 10 senedir yenilmez armada haline geldiler, onlara da teşekkür ediyoruz. Kürekçiler, yüzme, boks, masa tenisi, yelken yani hepsinde bizim 8 tane amatör branşın hepsinde bayanlarda, erkeklerde, gençlerde, miniklerde. Fenerbahçe koleji dünya ikincisi oldu kızlarda liselarasında. Yani bunlar büyük başarı."

"YENİ BRANŞ AÇALIM DİYORLAR, BEN BUNA KARŞIYIM"
"Bana bazı branşlarda yeni şubeler açalım diyorlar, ben onu kabul etmiyorum. Çünkü niye? O bütçeye yük getirdiği zaman onu karşılayamazsanız o zaman kötü olur, ondan tenkit alırsınız ve yapmadığınız için de o zaman amacına uygun hareket etmemiş olursunuz. Tamamen diyorum ki mevcut olanları yukarıya götürelim, onları yaşatalım. Erkek basketbol sponsorlu, kız basketbolda yarı yarıya sponsor var. Voleybolda acıbadem Mehmet Ali beye teşekkür ediyoruz. O voleybolun bayanlarını aldı yüklendi gidiyor, götürüyor şampiyon da yaptı bu sene ilk defa şampiyon olduk. Erkeklerde aynı şekilde yarı yarıya sponsor bulabiliyoruz, geri kalanı kulüp bütçelerinden karşılıyoruz."

"YENİ SALON YAPILSIN DAHA BÜYÜK BAŞARILAR GELECEK"
"Erkek basketbolda şansımız şu; bizim Türk çocukları kaliteli ve en iyileri bizde. Bizim yabancıların iyi olmasıyla biz bunun başarırız, başaracağız. Hele bu salon yapılsın ben kesin söylüyorum ki yani bizim erkek basketbol, kız basketbol ve voleybolların hepsi Avrupa’da ses getirecek bu kesin. En önemli şey salon, çünkü orada ev gibi hissedecekler, evleri gibi olacak. Onun için yapılmasını çok arzu ediyorum. Amatör şubelere her zaman önem verdim, atletizme, yüzmeye. Olimpiyata gidiyor Fenerbahçe sporcusu ama bir yerden destek alamıyoruz. 51 sporcu içinde 17 tanesi bizden olimpiyata gitti. Amatör sporlara devletin de yardımcı olması lazım. Biz havuz yaptık ama diğer kulüplere yüzmeye havuz bulamıyorlar, yüzmeye kulvar bulamıyorlar. Sporculara tesis veremediğiniz zaman, ekonomik olarak yardım edemezseniz o zaman sporcuyu yaşatmak zor. Biz onları hallettik. Bizim bundan sonra yapacağımız şey biraz daha tesisleri büyütmek, imkanları biraz aşmak, ekonomik olarak da destek yapmak. Bizim kolej var, kolejde bizim erkek basketçiler var, orada okuyorlardı. Bizim okul müdüriyeti bunların devamlılığı baktılar ki uymuyor bunlar da başka okula gittiler, onlar dünya şampiyonu oldular. Bir yerde bu zihniyetleri değiştirmek lazım. Amerika’ya gidiyor çocuk yüzmeye burs alıyor gidiyor. Yani biraz da hepimizin bu ülkede radikal kararlar almamız lazım. O çocuk belki derse girmeden geçecek ama onun karşısında ülkeyi tanıtacak olayları yapacak, yaşatacak. Biraz değişiklik lazım, elbirliğiyle milli eğitim, gençlik spor ve spor bakanlığı yeni bir modeli yaratmaları lazım."

"İBRAHİM KUTLUAY’I TANJEVIC İSTEMEDİ"
"Tanjevic, İbrahim Kutluay’ı milli takıma almayacağını gitti kendisine söyledi. Fenerbahçe’de de dakika veremeyeceğini söyledi, zaten kadro genişti, ondan dolayı yollar ayrıldı. Ben hiç karışmıyorum, basketbola hiç karışmıyorum. Yani şöyle karışmıyorum; Tanjevic, Mahmut Uslu var, bir de Ülker’den komite var hep beraber götürüyorlar, yönetiyorlar. Murat Ülker bey de o komitenin başkanı zaten. Biz de gerekli ihtiyaç olursa devreye giriyoruz, bunun dışında karışmıyoruz."

"F.BAHÇE’NİN MENFAATLERİNE KİMSEYİ DOKUNDURMAM"
"Taraftarla benim sıkıntım yok, herkes yanlış anlıyor. Fenerbahçe’nin çıkarlarına dokunan her kim veya gruplarsa ben karşısındayım. Eğer bunu yapmıyorlarsa kim olursa benim başımın üstünde yeri var. Kimseyi gidip karakoldan almam, kimseyle de Fenerbahçe’nin menfaatleri doğrultusunda uzlaşmam. Eğer Fenerbahçe’nin menfaatleri öndeyse ben uzlaşmam kimseyle. Onlar uzlaşacak Fenerbahçe ile, benim kimse ile herhangi bir sorunum yok, benim şahsi ne meselem olabilir? Fenerbahçe forması varsa, Fenerbahçe’nin kaşkolu varsa bunu alacaksın. Bunun dışında başka bir kaşkol veya forma alıyorsan ben bunu kabul etmiyorum, söylüyorum. Bu sene 30.500 kombine vardı, bir tane de olsa üstüne geçmemiz lazım. Beni seven de olacak sevmeyen de. Herkes severse beni o zaman melek olurum, o zaman da dünyada işim olmaz. Ben şunu söylüyorum; ben Fenerbahçe için varım, ne yapıyorsam Fenerbahçe için. Eğer bu yaptıklarımda hata varsa o zaman bundan dolayı özür dilerim kim olursa olsun önemli değil. Fenerbahçe’nin menfaatlerine kimseyi dokundurmam, herkes bilecek, Fenerbahçe’ye kimse zarar veremez. Ben bıraktıktan sonra bir zarar verecekleri zaman zararı verenlerle mücadele ederim."

"F.BAHÇE’Yİ YUKARI ÇEKEBİLMEK İÇİN KENDİMDEN ÖDÜN VERDİM"
"Benim arkadaşlığım iyidir, dostluğum iyidir, ben iyi insanımdır ama hep Fenerbahçe’yi söylüyorum. Eğer ben bu kadar Fenerbahçe’yi korumasaydım, bu kavgaları etmeseydim bu kurum şu andaki durumda olabilir miydi? Olabilir derseniz o zaman diyeceğim ki ben hata yaptım. Dereağzı teli, çiti yoktu her gelen giriyordu. Giriyordu, oyuncuları dövüyorlardı şu oluyordu, bu oluyordu. Tel çiti ben ilk çektirdim, kürekçiler kapıdan girmeleri gerektiğini söylediler kürekçiler tuttuğmuz güvenliklere kavga ettiler. Biz oralardan buralara geldik. Ben herkese gülücük dağıtsaydım, herkese ne istiyor yapsaydım bugün Fenerbahçe bu noktada olamazdı. Ben kendimden ödün verdim, kendi kişilik yapımdan Fenerbahçe’yi yukarılara çekebilmek, yukarılara getirebilmek için kimseye taviz vermedim ben kötü oldum, ben kötü adam değilim ama mecburdum."

Sayfa Yükleniyor...