Akıncı Üssü davasında dördüncü gün

Darbe girişiminin komuta merkezi Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin davada darbenin askeri kanadın bir numarası olduğu öne sürülen Akın Öztürk savunmasını yaptı. Öztürk savunmasında, "Keşke bu operasyonlardan birinde ölseydim de bugün bu haksız suçlamayla karşı karşıya kalmasaydım" ifadelerini kullandı.

Akıncı Üssü davasında dördüncü gün

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı belirlenen Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişi hakkında açılan davanın dördüncü celsesi yapıldı.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da arasında bulunduğu müşteki avukatları ve bazı müştekiler katıldı.

Duruşmada hazır olanların tutanağa geçirilmesinin ardından dün akşam saatlerinde savunmasını yapan bölgesel yönetmeni sivil sanık Nurettin Oruç'un çapraz sorgusu da tamamlandı. 

AKIN ÖZTÜRK'ÜN SAVUNMASI

15 Temmuz darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 sanık hakkında açılan davada, darbenin askeri kanadının bir numarası olduğu iddiasıyla yargılanan  eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk savunmasını yaptı. Öztürk, 46 yıllık pilotluk hayatında bir çok operasyona katıldığını belirterek, "Keşke bu operasyonlardan birinde ölseydim de bugün bu haksız suçlamayla karşı karşıya kalmasaydım" dedi. 

"Gerçekleştirilen hain darbe girişimiyle ilişkilendirilerek, hain suçlamasıyla yargılanmak bana bu dünyada verilecek en büyük cezadır. 46 yılını üniforma içinde geçiren biri için bundan üzücü ne olabilir? Bu rütbe ve yaşa gelmiş biri olarak silah arkadaşlarıma, devletin kurumlarına silah doğrultacak kişi değilim. Yüce milletim, komutanlarım, silah arkadaşlarım ve çok değerli aileler bilsinler ki bu hain girişimle hiçbir ilgim yok."

Darbe teşebbüsüyle ülkenin ve insanların travma yaşadıklarını, çok üzücü olaylar meydana geldiğini belirten Öztürk, "Şehitlere rahmet, yaralılara şifa, ulusa başsağlığı diliyorum" dedi.

Öztürk, darbe teşebbüsüne katılan, katkısı olan, gerçekleşmesi için bilerek veya isteyerek maddi ve manevi çaba gösterenlerin cezalandırılmaları gerektiğini söyledi.

Bu yapılırken evrensel hukuk kurullarının uygulanması, suçlu ve suçsuzun kesin kriterlerle saptanması, sonuca göre eyleme katılanların cezalandırılması gerektiğini ifade eden Öztürk, darbe girişiminin hemen ardından, neyin ne olduğu belli değilken basın ve yayın organlarında yapılan linç kampanyası haberlerinin delil olarak değerlendirilmesi halinde adil yargılamadan bahsedilemeyeceğini öne sürdü.

Hakkında çıkan, doğru olmadığını iddia ettiği haberleri sıralayan Öztürk, bir kişinin, kendisinin PKK'lı olduğu yönünde ihbarda bulunduğunu anlattı.

Öztürk, 2015'te PKK'ya karşı en büyük operasyonu yapan Hava Kuvvetleri Komutanı olduğunu ileri sürerek, "Ben bu ihbarla PKK'lılıkla suçlanıyorum. Aynen Balyoz ve Ergenekon olaylarında olduğu gibi, o davalarda eski Genelkurmay Başkanı'nın terör örgütü elebaşı olarak nitelendirildiği ve suçlandığı gibi bir senaryoyla TSK'yı yıpratmak ve küçük düşürmek isteyen mihraklar, FETÖ'nün bu faaliyetinden istifade etmek istiyorlar diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

İddianamenin, basın yayın organlarının propagandası ve tanımadığı kişilerin gerçeğe aykırı beyanları baz alınarak hazırlandığı iddiasında bulunan Öztürk, 29 Haziran ve 21 Temmuz 2016 arasında Gümüldür'de askeri kampta tatil planı yaptığını ancak Güney Kore'den dönmesi nedeniyle 3 Temmuz'da kampa katıldığını söyledi.

Kamptan, 9 Temmuz'da kardeşinin oğluna kız istemek amacıyla İzmir'den Çerkezköy'e gittiğini, ardından kampa döndüğünü anlatan Öztürk, eşinin rahatsızlığı nedeniyle tatili kısa kesip, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak'a tahsisli uçakla Ankara'ya geldiklerini kaydetti.

Öztürk, 9 Temmuz'daki Trakya seyahati dışında, 3 ve 15 Temmuz arasında kampta olduğunu ifade ederek, general olduğu belirtilen gizli tanığın İzmir'de verdiği ve kendisinin darbe girişiminden önce Ankara'da darbe toplantılarına katıldığı iddiasının doğru olmadığını savundu.

Öte yandan, savunması sırasında bazı müştekiler Öztürk'e, "Geber" ve "Amerika'nın köpeği" diye bağırdı.

"KÜÇÜKBAŞ BELGESELİ ÇEKMEK İÇİN GELDİM"

Başbakanlık avukatının, savunmasında Kahramankazan'a hayvan belgeseli çekmeye geldiğini öne süren Oruç'a, buraya giderken üzerinde neden pasaport taşıdığını sorması üzerine Oruç, "Uzaktaki Anadolu Projesi" kapsamında 14 ülkede yapacakları çekimlerle ilgili, alınacak izinden sonra şirketin söyleyeceği ülkeye gideceği için yanına pasaportunu aldığını iddia etti.

Müşteki avukatı Alaaddin Varol'un, beyanlarında üniversite döneminde KYK yurdu çıkmayınca arkadaşlarıyla birlikte evde kaldığını söylediğini hatırlatarak yeni gittiği bir şehirde nasıl arkadaş edinip ev kiraladığını sorması üzerine Oruç, o dönemde Kayseri'den bir arkadaşının bulunduğunu, başta onla kalırken başkalarıyla tanıştığını söyledi.

Varol'un, Akıncı civarında hangi tür hayvanlarla ilgili belgesel çekimi yapacağı sorusuna Oruç, "Küçükbaş ve büyükbaş. Öncelikle küçükbaş ağırlıklı olarak." yanıtını verdi.

MİT TIR'ları davasında "Bayrak" isimli gizli tanığın, Oruç'un Güneydoğu Anadolu Jandarma imamı olduğunu söylediğinin hatırlatılması üzerine Oruç, bu konuda bilgisi olmadığını belirtti.

"ÇOCUKLARIMIN İSMİNİ KARIŞTIRIYORUM"

Avukat Varol, bunun üzerine MİT TIR'larıyla ilgili İstanbul'da açılan dosyanın da getirilmesini talep etti.

Varol'un, ev arkadaşlarından sadece "Halil" ismini hatırladığını söylediğini anımsatması üzerine Oruç, "Ben çok isim tutamam. Şu anda bile çocuklarımın isimlerini karıştırıyorum" dedi.

"LİMONİ AYRILDIK"

Avukat Varol'un "FETÖ'cü değilim ve bunlardan çok çektim, demişsiniz. Para mı çektiniz, sıkıntı çektiyseniz anlatabilir misiniz? Ne sıkıntısı çektiniz?" sorusu üzerine Oruç, "Ayrılırken limoni ayrıldık biraz" dedi.

Oruç, bunun üzerine Mahkeme Başkanının yönelttiği, "Tazminatınızı mı vermediler, niye ayrıldın?" şeklindeki soruya, "2003-2004'te ayrılma sürecinde biraz sıkıntı yaşadık. Onu da ben çok açmak istemiyorum. Bende kalsın" diye konuştu.

GÜLEN SORUSUNA CEVAP YOK

"Fetullah Gülen'in küresel güçlerin kontrolüne girmiş bir vatan hani olduğuna inanıyor musunuz?" sorusunu da Oruç, "Bu soruya cevap vermiyorum. Dün savunmamda da söyledim. Cevap vermeyeceğim, oradan bakılabilir" şeklinde yanıtladı.

AK Parti Vekili Avukat Muammer Cemaloğlu'nun Kahramankazan'da hangi köye gittiği, hangi kasapla görüştüğü şeklindeki soruları üzerine Oruç, köye değil bir kombineye gittiğini ancak buranın ismini hatırlamadığını ifade etti. Oruç, ayrıca bu kombinede görüştüğü kasapların ismini de hatırlamadığını öne sürdü.

"15 TEMMUZ'DA NEREDEYDİNİZ?"

Darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz günü nerede olduğu sorulan Oruç, öğleye kadar evde bulunduğunu, öğleden sonra işe gidip akşam geri döndüğünü, telefonunun da evde olduğunu iddia etti. Ev aramasında telefonunun bulunamadığı hatırlatılan Oruç, telefonunun nerede olduğunu bilmediğini öne sürdü.

"DARBE EMRİNİ BİZZAT MI ALDINIZ?"

Nurettin Oruç, "Darbe emrini Fetullah Gülen'den bizzat mı yoksa bir aracıyla mı aldınız, aracı kimdi? Darbenin Akıncı Üssü'nden yönetilmesine Gülen mi karar verdi, yoksa siz toplantılarınızda mı buna karar verdiniz?" sorusuna, "Herhangi bir kimseden emir almadım, darbeye katılmadım. Söylediğiniz tüm sorulara hayır diyorum" karşılığını verdi.

"İŞYERİNİN ADRESİNİ HATIRLAYAMADI"

Çalıştığı Soyut Medya adlı firmanın sahibi Fetullah Çatal'ın FETÖ'nün askeri imamlarıyla birlikte yakalandığının hatırlatılması üzerine Oruç, patronunun ilişkilerini bilemeyeceğini söyledi. Oruç, soru üzerine, çalıştığı Soyut Medya'nın tam adresini hatırlayamadığını beyan etti.

Yakalandıktan sonra cebinde bulunan otomobil anahtarına ilişkin soruya karşılık Oruç, aracın çalıştığı firma tarafından kiralandığını, araç firmaya teslim edilmesine rağmen anahtarın kendisinde kaldığını öne sürdü.

Avukat Fatih Ünal'ın, 143. Filo'daki kamera kayıtlarına ilişkin sorusu üzerine Oruç, görüntüleri ilk kez mahkemede, fotoğrafları da daha önce iddianamede gördüğünü belirterek, tüm taleplerine rağmen daha önce görüntülerin kendisine verilmemesinden şüphelendiğini ifade etti.

"GİZLİ TANIĞIN İFADESİNİ REDDEDİYORUM"

Yapımcı olarak kimlerle çalıştığı sorulan Oruç, buna ilişkin bilgilerin firmanın internet sayfasında bulunduğunu anlattı. Oruç, çalıştığı yönetmen veya kameramanların adını vermesinin istenmesi üzerine, soy isimlerini hatırlayamadığını öne sürdüğü bazı kişilerin adını verdi.

İstanbul'daki MİT tırları davasının iddianamesinde ifadesi bulunan gizli tanığın, operasyonun Oruç'un da aralarında bulunduğu örgüt mensuplarınca yönetildiği yönündeki beyanı hatırlatılan Oruç, "Gizli tanık Bayrak'ın ifadesini tamamıyla reddediyorum, bilmiyorum" dedi.

"FETÖ OLARAK GÖRÜYORUM"

Oruç, sanık Ahmet Özçetin'in avukatının, "Bu bir FETÖ darbesi mi?" sorusu üzerine, "Şu an itibarıyla FETÖ olarak görüyorum" dedi. Nurettin Oruç, soru üzerine, Akın Öztürk'ü tanımadığını savundu.

TAHLİYE TALEBİ

Sanık avukatı Ertuğrul Cem Cihan da müvekkilinin darbe girişimi içerisinde yer almadığını, kimseye emir ve talimat vermediğini, darbe hazırlıklarına katılmadığını iddia ederek, "Müvekkil, örgütle alakası yokken örgütün bütün suçlarından sorumlu tutulmaktadır" diyerek, tahliye ve beraat talebinde bulundu.

AKIN ÖZTÜRK'ÜN ÇAPRAZ SORGUSUNA BAŞLANDI

Savunmasını tamamlayan Akın Öztürk'e Mahkeme Başkanı Selfet Giray, Korgeneral Mehmet Şanver'in kızının düğününde şahit olacağının ne zaman konuşulduğu ve davetiyenin ne zaman geldiğini sordu. Öztürk ise eşinin düşük tansiyon sıkıntısı olduğunu ifade ederek, Şanver ile telefonla görüşüp aynı tarihlerde yeğeni için kız isteme durumunun bulunduğunu, eşinin yolculukta rahatsızlanması ihtimaline karşılık düğüne tek de olsa katılmaya çalışacağını söylediğini bildirdi.

En son görüşmesinde ise gelemeyeceğini Mehmet Şanver'e aktardığını ve hayırlı olsun temennisinde bulunduğunu belirten Öztürk, "Ben Mehmet Şanver'in oğlunun kirvesiyim, kız isteme işini ben yaptım. Kızımızı verme işini (Şanver'in kızını) de ben yaptım" dedi. Giray'ın, şahitlik konusundaki durumunu neden son dakikaya bıraktığını sorması üzerine Öztürk, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal ile konuşup gelememesi durumunda onun şahit olacağı konusunda karar verdiklerini söyledi.

Öztürk, Şanver'i düğün başladığı sıralarda arayıp tebrik ettiğini, sonrasında ise onun arayıp Orgeneral Ünal'ı telefona verdiğini belirtti. Öztürk, Ünal'ın da Akıncı Üssü'ne gitmesi için kendisinden talepte bulunduğunu öne sürdü.

"Akıncı Üs Komutanı'nı aradığında Hakan Evrim ile görüştüğünü söylemişsin. Şimdi Kubilay Selçuk diyorsun" şeklindeki ifadeye karşılık da Öztürk, ilk önce hangisinin çıktığını iyi hatırlamadığını, ama çok düşünüp bu kişinin İzmir 2. Ana Jet Üs Komutanı Tümgeneral Kubilay Selçuk olduğuna kanaat getirdiğini ifade etti.

Üsse telefon ettiğinde uçakları daha önceden gördüğü için konuşmasında, "Darbeye teşebbüs mü, ne yapıyorsunuz?" sözlerini söyleyip söylemediğinin sorulması üzerine de Öztürk, böyle bir ifade kullanmadığını belirtti. Öztürk, "Komutan sizi bekliyor" denilince hemen kalkıp gittiğini bildirdi.

Öztürk, Mahkeme Başkanı Giray'ın, darbe karşıtı olduğunu söylediğini hatırlatması üzerine, Genelkurmay Başkanı dahil başka rütbelilerin derdest edilmesine rağmen üste nasıl rahat dolaştığı sorusuna karşılık da burada agresif davranışlarda bulunmadığını iddia etti.

Öztürk, Genelkurmay Başkanı Akar'a yönelik eski Tuğgeneral Hakan Evrim'in "İsterseniz sizi kanaat önderimizle görüştürebiliriz" şeklinde bir beyanda bulunup bulunmadığının sorulması üzerine, "Duymadım" diye yanıt verdi.

Akıncı Üssü'nde bulunduğu sırada kimseyi aramayı düşünmediğini, sürekli bir şey olmasın diye bir gözünün Genelkurmay Başkanı üzerinde olduğunu iddia eden Öztürk, komutanın yanındayken hep onun emirlerini yapmaya çalıştığını öne sürdü. Öztürk, enterne edilmiş olmasına rağmen Genelkurmay Başkanı'nın telefonda istediğiyle görüşüp görüşemeyeceğinin sorulması üzerine görüşebileceğini kastederek "Gayet tabi" karşılığını verdi.

Giray'ın, "Netice olarak darbeye karşı mısınız, değil misiniz?" sorusuna, karşı olduğunu belirterek yanıt veren Öztürk, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'ın yanında "Allah kahretsin deyip kızdım bağırdım. Bu hedef kim, bombalar nereye atılıyor. Ben tepkimi gösterdim. Bana emir verse dese ki 'Akın al şunu ara Milli Savunma Bakanı'nı, al şunu Başbakanı' ben ararım" diye konuştuğunu da bildirdi.

"DARBEYİ KİM YAPTI?" SORUSU

Mahkeme Başkanı Giray'ın "Darbeyi kim yapıyor o zaman? Darbeyi ilişkin emirleri kim veriyor?" sorusuna karşılık Öztürk, "Vallahi kimin verdiğini bilemem ben. Genelkurmay Başkanımız dedi ki 'Bunlar bu işe kalkışmışlar' Akın" diye konuştu. Kim bunlar sorusu üzerine ise Öztürk, sabaha kadar 4-5 generalle muhatap olduğunu belirterek, "Bunlar Ömer Faruk Harmancık, Kubilay Selçuk, Hakan Evrim, Kara Havacılık Komutanı Coşkun, bir kişi daha vardı onu hatırlayamıyorum. Onda da karacılık giysisi vardı. Bunların dışında da kimseyle muhatap olmadım" karşılığını verdi.

Giray'ın, "Darbeyi planlayanların kafasında siz darbe karşıtı birisi değilsiniz ki sizi ikinci komutan yapıyorlar ya da Akıncı Üssü'ne gelip arabuluculuk yapmanıza izin veriyorlar." şeklindeki ifadesi üzerine de Öztürk, "Ben iki veya üç listeden bahsedildiğini duydum. Birisinde Genelkurmay 2. Başkanlığına atanmışım, birisinde hiçbir yere atanmamışım, birisini de polislerden öğrendim ki Cumhurbaşkanlığı da varmış" ifadelerini kullandı.

"FETÖ'CÜ GRUP YAPTI"

Darbeyi kimin yaptığına ilişkin ne düşündüğü sorusunun tekrarı üzerine de Öztürk, "Kesinlikle içinde. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bulunan FETÖ'cü bir grubun, başkalarının desteğiyle dış güçlerin de desteğiyle... Ben buna kanaat getirdim" dedi.

Öztürk, "dış destek"ten kastının sorulması üzerine, 'nin bölgede ayaklarının üstüne sağlam bastığını gören herkesin olabileceğini belirterek, "Bunun arkasında Almanı da, İngilizi de, Amerikalısı da Rusu da olabilir" değerlendirmesinde bulundu.

Mahkeme Başkanı'nın darbe girişimin arkasında FETÖ/PYD lideri Fetullah Gülen olduğunu söylemesi üzerine de Öztürk, mutlaka kullanıldığını, bunu savunacak bir durumu olmadığını söyledi.

Öztürk, görevli olduğu dönemde FETÖ'cülerle ilgili bir rapor hazırlayıp hazırlamadığının sorulması üzerine, hazırladığını, hatta MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a elden 60-65 kişinin ismini verdiğini iddia etti.

Akıncı Üssü'nde bulunduğu sırada karşılaştığı generalleri tanıyıp tanımadığı ve FETÖ ile ilgili bağlantıları hakkında ne diyeceği sorulan Öztürk, "Onları hiç tanımıyorum" dedi.

BİR TEK SİVİL GÖRMEMİŞ

143. filo bölgesinde sivil kimseyi görüp görmediğine ilişkin soru üzerine de Öztürk, "Sivil bir tek kişi görmedim" diye konuştu. Mahkeme Başkanının 6 klasör fotoğraf olduğu ve bunların yarısında sivil bulunduğunu söylemesi üzerine de "Hemen karşımda 3-4 generali gördüm, kim var kim yok bakmadım" ifadesini kullandı.

Bir soru üzerine üste damadıyla da görüşmediğini ve karşılaşmadığını iddia eden Öztürk, "Genelkurmay Başkanının yanına gittikten sonra ona tabi olmaktan başka hiçbir şey düşünmedim" dedi. Öztürk, beş general dışında hiç kimseyle muhatap olmadığını iddia etti.

"Hakan Karakuş'un FETÖ/PYD ile bir ilgisi olduğuna dair bilginiz var mı?" sorusunu da Öztürk, "Olsa, ben damadım olmasına müsaade eder miyim?" yanıtını verdi.

Öztürk, soru üzerine kardeşi Aydın Öztürk'ün Ege Üniversitesinden emekli olduğunu, daha sonra Yaşar Üniversitesi, ardından da İzmir Üniversitesinde derslere girdiğini söyledi. Bu üniversitenin KHK ile kapatıldığını daha sonra öğrendiğini belirten Öztürk, üniversitenin kime ait olduğunu bilmediğini savundu.

Öztürk, sanıklardan damadı Hakan Karakuş'un ABD ziyaretine ilişkin soru üzerine ise ABD'ye NATO tatbikatı kapsamında gittiğini, onun dışında ziyarete ilişkin bilgisi olmadığını öne sürdü.

Akın Öztürk, 15 Temmuz öncesinde askeri üslere ziyarette bulunup bulunmadığı sorusunu yanıtlarken, Hava Kuvvetleri Komutanlığı döneminde gidemediği bazı birliklere, Hava Kuvvetleri Komutanının izniyle veda ziyaretinde bulunduğunu söyledi.

Soru üzerine, Mehmet Partigöç ile görüşmediğini, temasın emir subayı tarafından kurulduğunu öne süren Öztürk, Partigöç'ün telefonla görüştükleri sırada kendisine "Komutanı Akıncılara tahliye ettik. Siz de oraya geçin" dediği yönündeki tanık beyanını kabul etmediğini, Partigöç'ün de Genelkurmay çatı davasında bu anlatımını doğruladığını savundu.

Bir avukatın, "Neden Ömer Halisdemir gibi şehit olmayı göze almadınız? Siz orada ikna turlarındayken sokakta insanlar şehit oluyordu" sözleri üzerine Öztürk, "Bunlar insanın kanına dokunan şeyler. Ben bu soruya cevap vermeyeceğim" dedi. Öztürk'ün bu sözlerine salondan tepki geldi.

Akın Öztürk, başka bir soru üzerine, lojmandan çıkarken telefonunu yanına alıp almadığını hatırlamadığını, telefonlarının emir subayında bulunduğunu savundu.

"KARARGAHTA SİVİL GÖRMEDİM"

Öztürk'e, sanıklardan koruma Astsubayı İsmail Keskin'in ifadesinde, "üsteki karargah binasında açık renk polo yaka tişört giyen bir kişi gördüğü" yönündeki beyanı aktarılarak, tarifteki gibi sivil kişi görüp görmediği soruldu. Öztürk, karargah binasında sivil görmediğini öne sürdü.

"Açık renk polo yaka tişört giyen kişi Nurettin Oruç olabilir mi?" yönündeki soru üzerine Öztürk, karargahta sivil görmediğini tekrarlayarak, "Bunu Sayın Genelkurmay Başkanımıza sorun" dedi. Sanıklar ile avukatları bu sözleri alkışladı. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Giray, sanıkları uyardı. İzleyiciler de sanıklara tepki gösterdi. İzleyicilerden ayağa kalkarak "Vatan hainleri, alçaklar" diye bağıranlar oldu. Kolluk güçleri izleyicilerle sanıklar arasında tedbir aldı.

Öztürk, daha sonra, "İsmail Keskin'in lafına inanıyorum, o görmüştür. Ben görmedim. Genelkurmay Başkanı beni birkaç kez filolara gönderdi. Ben yalan söylüyor olabilirim. Genelkurmay Başkanının kendisine soralım. Böyle bir sivil girdi mi, girmedi mi? Ben görmedim. Keskin, görmüş olabilir" diye konuştu.

Torunlarının, sanıklardan Hakan Çiçek'e ait olan ve kapatılan Anafartalar Kolejinde eğitim gördüğünü anlatan Öztürk, bu okullara, torunlarının gösterisi ve ödül töreni için iki kez gittiğini, ziyaretlerinden birinde yanında bir CHP milletvekili ile okulun müdürünün oturduğunu söyledi.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a verdiği 60 kişilik listede bulunan kişilerden hatırladıkları sorulan Öztürk, listenin önemli bir operasyon yürüttüğü sırada eline geçtiğini, isimleri hatırlamadığını, müsteşara vererek, "Bu çok acele geldi. Lütfen gereğini yapın" dediğini iddia etti.

Üsse girdikten sonra dışarı çıkmadığını öne süren Öztürk, üs civarında vatandaşları görmediğini, bulundukları yerle tel örgüler arasında uzun mesafe olduğunu söyledi. "Üsse giriş çıkış yaptığınız, bu andan 5 dakika sonra halka ateş edildiği iddia ediliyor. Bu konuda tanık beyanları var" değerlendirmesi üzerine Öztürk, halka ateş edildiğine dair bir bilgisinin bulunmadığını, ancak Yaşar Güler'den bir çatışma olduğunu duyduğunu söyledi.

Akıncı'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile yan yana bulundukları sırada diğer askerlerin odadan çıktığı hatırlatılarak, "Herkes çıkıyor, Hulusi Paşa ile yalnız bırakılıyorsunuz. Hulusi Paşa'yı ikna etmeniz için yapılmış olabilir mi?" sorusu üzerine Öztürk, Akar'ı iknaya yönelik hiçbir çabasının bulunmadığını, bunun Akar'a da sorulabileceğini söyledi. Akar, "Soralım Hulusi Paşa'ya, bir tek kelime bu konuda konuşmuş muyum, sorun" dedi. 

"Odada enterne edilmiş bir paşa var. Kime güvenerek bırakıp gittiler?" sorusu üzerine Öztürk, "Dışarıda silahlı askerler var" dedi. "Bu kadar rahat dolaşabilmek için onlardan olmak gerekiyor" değerlendirmesi üzerine Öztürk, "Böyle bir şeyi kabul etmiyorum. Böyle bir şey yok. Bunu Genelkurmay Başkanına lütfen sorunuz" diye konuştu.

Müştekilerden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın'ın, 15 Temmuz'da damadı sanık Hakan Karakuş'u iki defa niçin aradığı sorusunu yanıtlayan Öztürk, birincisinde İzmir'den Kara Kuvvetleri Komutanının uçağıyla Ankara'ya döndüğünü bildirdiğini, ikincisinde ise Karakuş'un evine gideceği için "Evde misiniz?" diye sorduğunu ifade etti.

Öztürk, Aydın'ın sorusu üzerine derdest edilen komutanların yerini Kubilay Selçuk'tan öğrendiğini bildirdi.

Başbakanlık avukatı İskender Minar'ın, "Mahrem imamlar" soruşturmasında geçen bir ifadede Fetullah Gülen'in eşine saat gönderdiği "Büyük Patron"dan bahsedildiğini belirterek, "Fetullah Gülen eşinize saat hediye etti mi?" diye sordu.  

Öztürk, buna, "Polis araştırma yapmıştır, evde ne var ne yok görmüşlerdir" karşılığını verdi.

Hava Kuvvetleri Komutanlığının ambleminin bulunduğu saatin bir sahibinin de Adil Öksüz olduğuna dikkat çekilmesi üzerine Öztürk, bu saatlerin kendisinden önceki komutanlarca sınırlı sayıda yaptırıldığını, ancak sonradan, istendiği zaman yeniden üretildiğini kaydetti.

"Balyoz kumpas soruşturmaları nedeniyle bazılarının önünün FETÖ tarafından kesilirken kendisinin önünün açıldığı" yönündeki soru üzerine Öztürk, "Ben önü açılarak gelen biri değilim" dedi, önceki yıllarda "terfi ettirilmemek için önünün kesildiğini" ileri sürdü.

FETÖ YAPILANMASINA İLİŞKİN FLAŞ BELLEK

Öztürk'e, Tuncay Özkan tarafından Hava Kuvvetleri Komutanlığındaki FETÖ yapılanmasıyla ilgili Genelkurmay Başkanlığına verilen, oradan da Hava Kuvvetleri Komutanlığına iletilen flaş bellek soruldu.

"Sizin İstihbarat Başkanı olduğunuz dönemde Güneş Çalışma Grubunca, listedeki herhangi birinin FETÖ'cü olduğuna dair delile ulaşılamadığı iddiası var." denilmesi üzerine Öztürk, "Basında maalesef, Akın Öztürk'ün içinde bulunduğu çalışma grubunca belleğin imha edildiği" şeklinde haberlerin çıktığını söyledi ve şöyle devam etti:

"Güneş Çalışma Grubunda ben yoktum. Çünkü Hava Kuvvetleri Karargahına Ağustos 2008'de atandım. Flaş bellek İlker Başbuğ Kara Kuvvetleri Komutanıyken geliyor. Bunun gereği 2007'de yapılıyor. İş benden önce yapılmış ve bitmiş. Ben karargaha gittikten 6 ay sonra evrak geliyor. Altında görevlendirilenlerin hepsinin parafı imzası var. Ne yapıldı, diye okudum. Ben de alıp kurmay başkanına ve o zamanki Hava Kuvvetleri Komutanına ilettim. Yani kapatmadım. Sadece komutanlığa arz ettim."

Öztürk, "Damadınız Hakan Karakuş'un bu olayın içinde olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine, yargılamanın devam ettiğini söyledi.

Müşteki avukatlarından Şule Nazlıoğlu Erol'un, "Balyoz ve Ergenekon davaları sırasında FETÖ'cü internet sitelerinde ismine hiç rastlanmadığını" söylemesi üzerine Öztürk, "Şu andaki yüksek tansiyonumu ona (soruşturmalara) borçluyum. 'Bu iş sarpa sarıyor, gelin istifa edelim' diyen kişi benim" ifadesini kullandı.

Öztürk, bir başka soru üzerine, Hakan Evrim'in 15 Temmuz gecesi Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a "Dilerseniz sizi kanaat önderimiz Fetullah Gülen ile görüştüreyim" dediğini duymadığını, böyle bir şeyi hatırlamadığını iddia etti.

Bir soruyu yanıtlarken, "Bir, ben darbenin bir kişisi değilim. Bu darbeyi FETÖ taraftarları yapmıştır iki" diyen Öztürk, "Kardeşiniz FETÖ'nün okullarında çalışıyor. Damadınız FETÖ'cü subay. Damadınızı, kızınızı verirken araştırdınız mı?" sorusuna ise, "Abim, kesinlikle bir Cumhuriyet çocuğudur. Bu işlerle alakası olmayan bir insan. Damadımla ilgili yaptığım tek soruşturma, biz hemen komutanını arar, sorarız. Ziya Güler'e 'Ne diyorsun?' diye sordum" dedi.

Darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanına suikast düzenlemek üzere harekete geçen ekipteki eski Astsubay Zekeriya Kuzu'yu Çiğli Üs Komutanı olduğu dönemden tanıdığını anlatan Öztürk, "Bu Zekeriya Kuzu sizi her istediğinde telefonla arayabiliyor, görüşebiliyor" denilmesi üzerine, "Böyle bir şey yok. Kabul etmiyorum. Beni direkt telefonla arayamaz. Ben Çiğli'de Hava Eğitim Komutanıyken denize düşen uçaklarımız oldu. Bu arama kurtarma ekibinin şefi olduğu için orada görüşmüş olabiliriz" diyerek kendini savundu.

Öztürk, bir müşteki avukatının, "Rahatsızlığı nedeniyle güneşte durması yasak olan eşinizi sahile götürüyorsunuz ama düğüne götürmüyorsunuz. Çelişki değil mi?" sorusuna ise "Ben bu soruyu cevapladım. Cevaplamayacağım" karşılığını verdi.

Öztürk'ün çapraz sorgusuna 7 Ağustos Pazartesi günü devam edilecek.​

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • 15 Temmuz
  • 15 Temmuz darbe girişimi
  • Fethullah Gülen
  • FETÖ

Sayfa Yükleniyor...