Bahçeli: Türkiye için gerekirse savaş sebebi sayılmalıdır

Kuzey Irak'taki referandum kararına tepki gösteren MHP Lideri Bahçeli, ''Bu referandum, Kürdistan provasıdır, Türkiye için gerekirse savaş sebebi sayılmalıdır'' dedi. Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun atletli fotoğrafıyla ilgili tartışmalar için ''Siyaseti iç çamaşır seviyesine düşürmemek lazım'' ifadesini kullandı. MHP Lideri, Koray Aydın'ın MHP'den istifa edip Meral Akşener'in kuracağı partiye katılmasına ilişkin de ''Partimiz açısından hayırlı olmuştur'' yorumunda bulundu.

Bahçeli: Türkiye için gerekirse savaş sebebi sayılmalıdır
Arşiv

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Başta olmak üzere, mücavir bölge ve ülkeleri kapsamına alan kanlı ve karanlık bir oyunun uzun süreden beri devrede bulunduğunu belirten Bahçeli, "Bahse konu şirretin gelip geçici değil, sonuca odaklı yakıp yıkıcı" nitelikte olduğunu ifade etti.

'nin çevresinde koyu bir tehdit kuşağının hakim olduğunu anlatan Bahçeli, "Bunun yanında Türk milletini hedefine alan hain bir kuşatma, günden güne sertleşmekte, ağır baskısını fazlasıyla hissettirmektedir. Muhatap kaldığımız çok boyutlu gelişmeler huzursuz edici, kaygı vericidir. Tedirginlik her düzeydedir" diye konuştu.

Devlet Bahçeli, Şanlıurfa Siverek ile Diyarbakır'da Atatürk büstlerine yapılan saldırıların, Çanakkale Bayramiç'te bir polis memurunun medyaya düşen ibretlik fotoğrafının, İstanbul Maçka Parkı'nda sahnelenen kıyafet temalı tacize, yeni devlet kurulmasıyla ilgili tartışmaların, "yörüngesi kaymış tartışmaların odağında yer alan" konu başlıklarından sadece bir kısmı olduğunu belirtti.

Bir yanda terörizm kan dökmeyi sürdürürken, diğer yanda siyaset ve diplomasinin kilitlenerek alarm verdiğini ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:

"Sorumsuzluk ve duyarsızlık katlandıkça yangın adeta bacayı sarmaktadır. Gelişmelerin tadı tuzu kaçmıştır. Hiç arzu etmesek de istikrarsızlık zemin bulmakta, milletimiz umutsuzluğa, ufuksuzluğa mecbur, hatta mahkum edilmektedir. Elbette böylesi bir bozuk ve bozgun gayretkeşliğe hiç kimsenin, hele hele ülke yönetimini elinde tutan siyasi zihniyetin hiçbir hakkı yoktur. Her şey ortadadır. Nitekim pek çok meselemiz vardır. Çözüm bekleyen çok sayıda sorun yumağı dağ gibi karşımızda durmaktadır. Oyalanmak, zamana oynamak, hamasete odaklanmak ise Türkiye’ye haksızlık, Türk milletine hakarettir. Korumamız gereken milli varlığımız istiklal ve istikbal haklarımızla birlikte hak ettiği mevkilere yükselmeyi beklemektedir. Kurtarılmayı bekleyen milli ekonomimizin toparlanıp güçlenmesi için lazım gelen iklim ve irade süratle yeşermeli, hızla şekillenmelidir. Vakit kaybına tahammül kalmamıştır. Saklamaya, izlemeye, gizlemeye, ötelemeye yer ve gerek yoktur. Milletin kafası karışık, sıkıntıları fazladır. Toplumsal hayat sarsak ve sancılıdır. Medya yanlı, ihanet canlı, ilkesizlik kaslı, demokratik kurum ve kurallar paslıdır. Ne var ki milli birlik ve beraberlik ruhuna en çok ihtiyaç duyduğumuz dönemden geçtiğimiz de açık ve aleni bir gerçektir. Türkiye’nin bölünmesi için el ovuşturan mihraklar faal ve faaliyettedir. Dağılmamızı istiyorlar. Birbirimize küsüp kast etmemizi umuyorlar. Fitne hakim olsun, fesat tahkim edilsin, fikri ve fiziki dayanışma, milli ve manevi dirilme akim kalsın, vatan toz duman, millet kan revan içinde boğulsun diyorlar. Türk milletiyle çok vahşi bir hesap görülüyor."

"PKK-YPG'YE NOEL HEDİYESİ VERİR GİBİ CÖMERTÇE VERİYOR''

Terör örgütlerinin önü arkası planlı, dünü bugünü belli haşin ve hain bir strateji dahilinde Türkiye'ye dört koldan, eş güdüm halinde,kudurmuşçasına saldırdığına işaret eden Bahçeli, "Sınırlarımızın hemen dibinde gayri meşru, uluslararası hukuka bütünüyle ters, egemenlik haklarımıza tamamen aykırı fiili bir durum, zifiri bir düşmanlık eliyle yaratılıyor" diye konuştu.

Türkiye'nin güney sınırları boyunca, milli güvenliği ve toprak bütünlüğünü yakından tehdit eden bir terör devletini kurmak, hemen akabinde de nefesini açmak maksadıyla Akdeniz'e ulaşacak bir koridor oluşturmak için ince işçilik yapıldığını anlatan Bahçeli, bununla da Türk milletinin komşu coğrafyalarla bağının kesilmesinin, tamamen Anadolu'ya hapsi, kaosu ithal etmesinin amaçlandığını bildirdi.

"ABD yüzlerce TIR dolusu silahı gizli müttefiki PKK-YPG'ye Noel hediyesi verir gibi cömertçe veriyor" ifadelerini kullanan Devlet Bahçeli, sözlerine şöyle devam etti:

"Bunlar oluyorken, Suriye'nin Şehba bölgesinde, Suriye Demokratik Güçleri bünyesinde kurulan yeni bir terörist yapılanmanın Türkiye’yi bölgeden atmakla tehdidi, küstah bir diklenme, alçak bir meydan okumadır. ABD'nin silah, cephane, lojistik ve eğitim desteği verdiği PKK-YPG'ye yeni bir örgüt kurdurup, Fırat Kalkanı Bölgesi'ne saldırmasının şartlarını oluşturması, dostluk ve müttefiklikle bağdaşmayan bir aymazlık ve ahlaki zaaftır. Üstelik bu terörist oluşum, El Bab'a, Cerablus'a, Azez'e, Menbiç'e saldıracaklarını duyurmuştur. Bu caniler kimi, nereden, nasıl atacaklarını zannetmektedirler Bu cüreti, bu cesareti nereden almaktadırlar Konuyla ilgili görüşümüz çok nettir; Türk milletinin seri katillere pabuç bırakacak, göz dağlarına boyun eğecek acziyet ve zayıflık içinde olmadığı kesin ve etkili bir şekilde kısa sürede gösterilmeli, gereği neyse yapılmalıdır."

"TÜRKİYE'NİN ETRAFI DİNAMİTLENMEKTEDİR"

Türkiye'nin etrafının dinamitlendiğini, milli varlığına ve hayat hakkına topyekun suikast hazırlığının son aşamaya geldiğini aktaran Bahçeli, Türkiye'nin hassasiyetlerinin kaşındığını, husumetin ise kamçılandığını belirtti.

Terörizmi paravan olarak kullanan vahşi emperyalizmin son kozunu oynamak için tetikte ve teyakkuzda durduğunu bildiren Bahçeli, "Hedef aslında Türk milletinin tarihsel ve tavizsiz mevcudiyetidir. Aziz milletimizin destansı, aziz vatanımızın benzersiz kutsiyet ve ulviyeti tüm haşmetiyle, tüm görkemiyle meydandadır" değerlendirmesini yaptı.

Bundan rahatsız olan, bunu hazmedemeyen ne kadar hasım devlet varsa, cinayet örgütlerini Türkiye'nin üzerine saldığını ifade eden Bahçeli, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Suriye ve Irak'ın kuzeyinde tedavüle sürülen kirli pazarlıklar, kinli arayışlar, kapalı devre kışkırtılan arzular esasen Türkiye temalı, Türkiye odaklıdır. Bütün gözler, bütün dikkatler ülkemize çevrilmiştir. Aslında bir Türkiye sorunu çıkarmak için herkes işbaşındadır. Oklar üzerimize yönelmiştir. Küresel çetenin istikrarsızlık ibresi ülkemizi işaret etmektedir. Türklüğün soluk borusunun kesilmesi, tarihsel irtibatlarının koparılması hususunda ittifak kurulmuştur. Suriye'nin İdlib şehrine operasyon yapılmasıyla ilgili planlar, terör devletinin önündeki bir engelin daha kaldırılmasıyla ilgili hazırlıklar şundan emin olunuz ki Türkiye’nin iyice köşeye sıkıştırılma emelidir. ABD'nin Suriye Temsilcisinin Türkiye sınırında El Kaide varlığını dile getirmesi maksatlı ve marazi bir hazırlığın işaret fişeğidir. İran Genelkurmay Başkanı'nın geçen haftaki üç günlük temasları, ardından Rusya Genelkurmay Başkanı’nın ziyaretiyle ilgili gelişmeler, dün de ABD Savunma Bakanı’nın gelişi anlamlı, dikkat çekicidir. Astana Zirvesi'nde İdlib ile ilgili alınan çatışmasızlık kararı çiğnenmenin eşiğindedir. Bu kapsamda Rusya’nın kafası karışıktır. ABD ise Türkiye’yi bir oldubittiye getirmenin, PKK’ya alan açmanın kurnazlığı içindedir."

"HAREKAT DÜŞÜNCESİ TEMENNİDEN ÖTEYE GEÇMELİ..."

Son görüşmelerin akabinde, özellikle İran ve Türkiye'nin PKK'ya karşı ortak operasyon yapabileceklerine dair medyaya yansıyan iddia ve ifadelerin kendilerine göre olumlu olduğuna işaret eden Bahçeli, başkalarının bu konuda ne dediğinin ve ne diyeceğinin anlamını kaybettiğini aktardı.

"Terör sorununun üstesinden öncelikle bölge ülkelerinin karşılıklı çıkarları gözetilerek, dürüst, samimi ittifak ve yardımlaşma çabalarıyla gelinebilecektir" diyen Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

"Bu itibarla İran'ın tutumu müspettir. Tahran yönetiminin bilhassa Barzani'nin 25 Eylül'deki korsan referandumuna mesafeli tavrı, Rusya ve ABD'nin yükselen itirazları ayrıca kayda değerdir. PKK’nın, Irak Sincar'da sözde demokratik özerklik ilanı yaptığı şu sıralarda, İran'la ortaklaşa Kandil ve Sincar’a harekat düşüncesi temenniden öteye geçmeli, niyet illeti söküp atacak gerçeklikle buluşmalıdır. Ekim ayında, Türkiye'nin havadan, İran'ın havadan Kandil ve Sincar’a operasyon düzenleme taahhütleri belli çevreleri ürkütmüştür. Diyoruz ki Kandil, Sincar, Afrin ve melanetin yerleştiği her nere varsa yok edilmelidir. Kandil dümdüz edilmeli, ihanet sökülüp atılmalı, hainlerin başına dünya yıkılmalıdır. Afrin- Ayn El-Arab bağlantısını kuramayan terörizm bekçilerine öldürücü vuruş derhal yapılmalıdır. Barzani'nin Türkmen kentlerini kapsamına alan referandum hazırlığının sonuna kadar karşısında yer alınmalıdır. Bilinmelidir ki muhtemel bu referandum Kürdistan provasıdır. Bu referandum Türkmenlerin, Türkiye'nin tamamen aleyhinedir. Bu referandum Türkiye için gerekirse de savaş sebebi sayılmalıdır. Türk devleti sınır ötesinden silah çeken, bomba fırlatan, Türkiye’nin bölünme dinamiklerini harekete geçirmeyi aklından geçiren kim varsa haddini bildirmeli, kafasını koparmalıdır."

Mesud Barzani'nin inat ve ısrarla "referandum ertelenmeyecek" dediğini aktaran Bahçeli, Barzani'nin çok dinli, çok bölgeli bir devlet kuracaklarını ileri sürdüğünü vurguladı.

Barzani'nin yangına körükle gittiğini kaydeden Bahçeli, "Milli gücümüzü ne pahasına olursa olsun göstermeli, yuvamızı bozmaya, yurdumuzu dağıtmaya tevessül edenleri kazdıkları nifak çukurlarına silkeleyip atmalıyız" diye konuştu.

Türkmenlerin Kerkük'te asılan sözde Kürdistan bayrağını yargıya taşımaları ve Irak mahkemesinin bu bayrağın resmi olmadığını kabul etmesinin Barzani ve çetesini rahatsız ettiğini de anımsatan Bahçeli, şu görüşlerini paylaştı:

"Soydaşlarımızın hayat alanlarına göz diken, referandum yoluyla daha önce başlattıkları etnik tasfiyenin çıtasını yükseltmeyi amaçlayan Peşmerge yönetimi, Türk milletinin sabrını daha fazla zorlamaktan vazgeçmelidir. Bu provokasyon miadı dolmuş Barzani’nin hayrına olmayacaktır. Rüzgar eken fırtına biçecektir. Irak ve Suriye'nin kuzeyinde gayri meşru ve düşmanca her hamleyi Türkiye korkusuzca kesmeli, sınırlarımız tüm azami ve siyasi imkanlarımız kullanılarak emniyete alınmalıdır. Artık başka yol kalmamıştır. Var olmak için ateşe göğüs germek icap ediyorsa, bu aziz millet bunu seve seve yapacaktır. Eğer ki milli bekamıza yönelmiş tehditler odağında yok edilmezse, son yurdumuzu savunma güçlükleri peyderpey karşımıza çıkacaktır. Çünkü Türkiye'nin savunması Şam'dan Bağdat'a, Sana'dan Kudüs'e, Bosna'dan Üsküp'e kadar her yerdir. Ankara güvende olacaksa, Diyarbakır huzurlu kalacaksa; Kerkük’ün, Musul’un, Halep’in dirlik içinde olması tarih ve jeopolitiğin bize öğüdüdür. Türkiye resmi olarak 780 bin kilometrekareden ibaret olabilir. Ama bizim gönül ve kültür coğrafyamız, hafızamızda vatan olarak taşıdığımız neresi varsa Anadolu topraklarının manen ayrılmaz ve ebedi parçalarıdır. Bu itibarla nerede bir hain varsa, nerede bir terör örgütü nifak saçıp büyük milletimize ve çınarlaşmış Türk devletine kast etmeyi aklından geçiriyorsa, muhakkak surette imha edilmelidir."

Türk milletinin bugünlere "ya istiklal ya ölüm" inanç ve iddiasıyla geldiğini aktaran Bahçeli, bunca şehidin boşuna can vermediğini, bunca çilelerin de boş yere çekilmediğini kaydetti.

"Katillere teslim olmak, küresel efendilerine diz çökmek için devletin kurulmadığını" ileri süren Bahçeli,değerlendirmelerine şöyle devam etti:

"Türkiye’ye rağmen, bölgesel ve küresel ayak oyunları terörizmi sivriltir ve devletleştirirse, varlığımız tesadüflere, birilerinin lütuf ve takdirine kalacaktır. Ya topluca ayağa kalkmalıyız, ya da yatağa bağlanarak mezarımızın bile bulunamayacağı ağrılı ve acılı ölüm anına razı olmalıyız. Ya şimdi vatan diyerek haykıracağız, ya da sonsuza kadar satanlardan, sinip kaçanlardan sayılacağız. Kurtuluş mücadelemizin esasları milli ruhun inanç ve kararlılığına göre temellenmiştir. Söz konusu istiklalimiz ise söz konusu milli iffet ve şerefimizin müdafaası ise inanıyorum ki her hain bedene kurşun gibi saplanacak vatan evlatları çıkacaktır, şimdiye kadar da çıkmıştır. Bugüne kadar asker ve polisimiz en zor şartlarda görevlerini layıkıyla yerine getirmişlerdir. Ümidim odur ki yine getirecekler, yine vatan ve millet nöbetini şehadet şerbetinden içe içe tutacaklardır. Türk anaları nice yiğitler doğurmuştur. Bu yiğitler ki irade gösterildikten sonra, derin uykusundan uyanmış bir dev gibi doğrulacak, bir zamanlar tıpkı serhat boylarında şahlanmış akıncılar gibi, teröriste, teröristin ağa babalarına, arkalarında duran utanmaz yüzlere dünyayı dar, hayatı da zindan edeceklerdir."

Bahçeli, terörizmin yalnızca Türkiye'nin sorunu olmadığını vurguladı. Artık sınır aşan, ülke ve coğrafyaları önüne katıp tehdit markajına alan örgütlerin varlığının herkes tarafından bilindiğini aktaran Bahçeli, İspanya'nın Barcelona şehrindeki 15 kişinin öldüğü, 100 kişinin yaralandığı terör saldırısını hatırlatarak, İspanya halkına taziyelerini iletti, terörizmi lanetledi.

Terör örgütlerinin yeni yöntemler kullandığına, bomba yerine minibüs, kamyon veya TIR'ları insanların üzerine sürdüğüne dikkati çeken Bahçeli, "Terörün dini, milliyeti, mazereti ve ülkesi yoktur. Ne ibretliktir ki terörizmi arkalayan, terör örgütlerine kucak açan sözde medeni ve gelişmiş ülkeler, belirli aralıklarla tuttukları silahın ters teptiğine şahit olmuşlardır. Namlu tutan elleri övenler, yine aynı ellerce hedef alınmışlardır. Meselenin bir başka tuhaf ve tezat yanı ise silah baronlarının, silah şirketlerinin terör örgütlerini tepeden tırnağa donatmaları, cinayet işlemek için teşvik edip kışkırtmalarıdır" dedi.

Bahçeli, dünyada silah satışlarının son beş yılda yüzde 8,4 oranında artış gösterdiğini en çok silah stoklayanların Ortadoğu ve Asya ülkeleri olmasının bir bakıma yaşanan kaosun iç yüzünü ortaya koyduğunu bildirdi. Küresel silah ticaretinin istikrarlı bir yükseliş halinde olduğuna işaret eden Bahçeli, şöyle devam etti:

"Sadece 2016 yılında silaha harcanan para 1 trilyon 686 milyar dolardır. En büyük silah üreten ve satan ülkeler sıralamasında ABD, Rusya, Çin, Fransa ve Almanya'nın ilk beşe girmesi kanlı bulmacanın, çok bilinmeyenli bulanık denklemin çözümü hakkında ipucu vermektedir. Silah satışlarının yüzde 74'ü adını saydığım bu beş ülke tarafından yapılmaktadır. ABD'nin tek başına silah ticaretinden aldığı pay ise yüzde 33'e dayanmıştır. Almanya'da üretilip Irak'ta satılan, ABD'de üretilip Suriye'de dağıtılan, Rusya'da yapımı tamamlanıp Türkiye'de canilerin önüne atılan kanlı silahlar beşeriyetin ve coğrafyaların mahvına hizmet etmektedir."

"ABD SİLAH DAĞITMAKTAN VAZGEÇMELİ"

"Terör örgütleri, silah ve bombası olmadığı takdirde hunhar eylemlerini nasıl gerçekleştirecektir?" diye soran Bahçeli, "Demek ki, ön kapıda terör kınanırken, arka kapıda silahlar TIR'larla terör örgütlerine gitmektedir. Eğer terörizmin kökünün kazınması hakikaten isteniyorsa, yapılması gereken ilk şey şudur; silah şirketleri, insanlık namına, insan hakları adına, kanunsuzluğun tarafı olmamak amacıyla terör örgütlerine silah satılmasına veya sunulmasına kesinkes son vereceklerdir" ifadesini kullandı.

Bahçeli, teröristlere verilen her silahın bir mazlumun, bir masumun hayatına kast ettiğine, hedef ülke veya coğrafyaları kana buladığına dikkati çekerek, şu görüşlere yer verdi:

"Bu çerçevede, ABD terör örgütlerine silah dağıtmaktan ön şartsız vazgeçmeli, terör örgütleriyle aynı seviyeye düşmekten dönmelidir. Teröristin elini tetikten çekmesi için tavsiye verilip çağrıda bulunmak yerine, silahtan mahrum etmek en doğru ve akılcı yoldur. İkinci olarak da terör örgütlerinin tüm ekonomik, mali ve insan kaynaklarının kurutulması, hayat damarlarının kesilip atılmasıdır. Haksız ve hukuksuz gayelerle tahakkuk eden her silah veya bomba bölünme ve parçalanmanın tahsilatına, ölüm ve felaketlerin fermanına yol açmaktadır. Teröristin silah bırakmasının yanında, teröriste silah satanların nedamet gösterip yanlıştan dönmeleri acil bir ihtiyaçtır. Türkiye bu tez ve olgunlaştırılıp zenginleştirilecek teklifi Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nda güçlü bir şekilde gündeme getirmeli, muhataplarına karşı en ufak bir sapma ve savsaklama göstermeden savunmalıdır."

Bahçeli, terörizmin destek almadan var olamayacağına, terör örgütlerinin şiddet saçmadan yaşayamayacağına işaret etti.

"FETÖ SU KATILMAMIŞ TÜRK VE İSLAM DÜŞMANIDIR"

"PKK 33 yıldır kan döküyorsa IŞİD devlet kurmaya kadar işi götürebiliyorsa bunun sırrı ve kaynağı öncelikle kendilerinde aranmamalıdır." diyen Bahçeli, bu örgütleri vahşi rekabete sokan, kiralayan, himaye eden ve besleyip taşeron olarak tepe tepe kullanan vandal ve kandan nemalanan alçak güçlerin, dökülen kanlardan, alınan canlardan birinci derecede sorumlu ve insanlık suçlusu olduğunu vurguladı.

FETÖ'ye bakıldığında da yine aynı sarih gerçeklerin görüleceğine dikkati çeken Bahçeli, bu kapsam ve sınırlar içinde ABD ve bazı AB ülkelerinin, durumlarını bir kez daha değerlendirmesi gerektiğinin altını çizdi. Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:

"FETÖ, 15 Temmuz'da Türkiye'nin işgali, hemen ardından bölünmesi ve bölüşülmesi için silah ve bombaya sarılmış emperyalizmin yeni nesil cinayet mimarisidir. FETÖ, su katılmamış Türk, Türkiye ve İslam düşmanı barbar bir çetedir. Başındaki hoca kılıklı hain Pensilvanya'da öfke ve beddua seanslarıyla vakit geçirmekte, çete üyelerinin bir kısmı ülkemizdeki mahkemelerde hesap vermekte, bir kısmı da sığındıkları yabancı ülkelerde keyif sürmektedir. Ederi bir dolar olan FETÖ, insanlığın utanç vesikasıdır. İhanet ve istila göreviyle 15 Temmuz’da darbeye kalkışan FETÖ'cü canilerin son ferdine kadar yedikleri aş, içtikleri su, emdikleri süt burunlarından mutlaka fitil fitil getirilmelidir. FETÖ'yle adalet ölçülerinde hesaplaşılmadığı takdirde, bu süreçte suçlu ve suçsuz ayrımına dikkat edilmediği müddetçe, daha nice 15 Temmuzların yaşanması mukadderdir. Bu hain ve haşhaşi örgütün izinin kazınması ve isminin dahi bir daha anılmaması için müessir bir ortak akıl, muhtevalı bir strateji, mutlak bir adalet müessesesi, ters propagandaları çürütecek muazzez bir fikri temel, sınırları kalın olarak belirlenmiş makul deliller, nereye ulaşılacağını, hangi sonuçların alınacağını öngören muazzam bir görüş derinliği ve de siyasi kararlılık vazgeçilmez önemdedir."

"DEVLETE DESTEĞİMİZ TAMDIR"

Bahçeli, devlet yönetiminde rasyonel iradeyi ve koordinasyonu engelleyen pürüzlere son verilmesi, hükümetin ve rejimin meşruiyetiyle ilgili soru ve sorgulamaların son bulması, toplumsal barışı sabote eden, kaygı ve korkuları tetikleyen, mücadeleyi savsaklayan karmaşanın sona erdirilmesinin beklentileri olduğunu aktardı.

Bahçeli, "Pazarcıyla tezgahtarla odacıyla çaycıyla çorbacıyla değil; 15 Temmuz'un aktif planlayıcılarını, sinsi veya sessiz katılımcılarını, ana aktörlerini, ara elemanlarını, siyasi ayakla birlikte Pensilvanya'nın ihanetine umut bağlamış melunları tek tek, isim isim deşifre ederek cezalandırmak kaçınılmaz bir görevdir. Bu hesaplaşma yapılmazsa, tekraren ifade ediyorum ki, vebal herkesin üzerine olacaktır. Bedeli ise yine Türk milleti ödeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

"(Bu cemaat benim, bu tarikat benden, şu grup senden) diyerek yine devletin hücrelerine kadar sızma girişimleri gelecekte daha büyük badirelere yol açacaktır. Devlet onun bunun yuvalanacağı, sızıp gizli gündemini icra edeceği bir yer ve yapı değildir" diyen Bahçeli, Türkiye'nin varlığının, şu ya da bu partiye bağlı, ona veya buna bağımlı olmayıp 80 milyon millet evladının namus, onur, irade ve ülküleriyle pekiştiğini, güvence ve garantiye alındığını vurguladı.

Türk devletinin FETÖ bataklığını kurutacağını, hain tuzağı bozacağını belirten Bahçeli, şöyle konuştu:

"Bu konuda hükümetle hemfikir halde devlete desteğimiz tamdır. Mücadeledeki handikapları görüyoruz. ABD ve Avrupa ülkelerinin niyetlerindeki lekeleri, politikalarındaki bozuklukları da biliyoruz. Özellikle Alman siyasetçilerin ipe sapa gelmez ve iç siyasetlerini tahkim için yaptıkları değerlendirme hataları, skandal açıklamaları, yanlı ve terör örgütleriyle aynı kareye düşen sorumsuz ve sakat tavırları gözümüzden kaçmamaktadır. Almanya; yeri gelince demokrat, yeri gelince özgürlükçü, yeri gelince gelişmiş ülke pozuna bürünürken; terör örgütlerine el altından vermiş olduğu örtülemez katkı ve desteklerle de suçüstü yakalanmaktadır. FETÖ Almanya'dadır. PKK, Almanya'da cirit atmaktadır. Adil Öksüz isimli teröristin Türkiye'den nasıl çıktığı, hangi yol ve vasıtalarla çıkarıldığı, kimlerle telefonlaştığı muammadır, gizemini korumaktadır. Almanya hükümeti, bu şerefsizin ülkesinde olduğunu ne doğrulmakta ne de yalanlamaktadır."

"İNCİRLİK ÜSSÜ'NÜN PAYI VAR MI?"

"FETÖ'cü Öksüz'ü kimler, hangi amaçla neyi gizlemek, nelerin önüne geçmek için Türkiye'den bir gece yarısı kaçırmışlardır Adana İncirlik Üssü'nün bu işte bir payı var mıdır? Alman veya ABD Büyükelçisinin dahli söz konusu mudur?" sorularını yönelten Bahçeli, Almanya'nın FETÖ firarileriyle yanak yanağı olduğuna dikkati çekti.

Bahçeli, şöyle dedi:

"Darbeye karışmış hainler bu ülkeye yerleşmişler, adeta zırha büründürülmüşlerdir. Bu ne ahlaksızlıktır Bu ne kendini bilmezliktir Almanya firari sanıkları derhal, beklemeksizin, bekletmeksizin ülkemize iadesini sağlamalıdır. Adil Öksüz için Almanya’ya verilen nota da meşru, haklı ve son derece yerindedir. Bu ülkenin 15 Temmuz'da parmağı yoksa, yakasını ele verecek bir açığı bulunmuyorsa ve de casusları eliyle ihanete ortak değilse korkacağı, çekineceği bir durum da doğaldır ki olmayacaktır. Türkiye, Almanya'ya 4 bin 500 teröristin dosyasını vermesine rağmen, ne bir geri dönüş ne de gereğini yapacak bir asalet henüz görülmüş değildir."

Almanya'da 24 Eylül'de yapılacak genel seçimler öncesi Türkiye'nin iç siyasete fütursuzca malzeme yapıldığını belirten Bahçeli, "Korkuya kapılan Merkel, dilinin ayarını kaçırmıştır. Tehditvari bir üslupla Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmeyeceğini söyleyerek AB'nin diğer 27 üye ülkesinin iradesini yok saymıştır. İnsanlık değerlerinin gümrüğüne takılanlar, müttefiklik ilişkisinin gümrüğünde sıkışanlar, edep ve haya gümrüğünden gerisin geriye çevrilenler, yüzsüzce kalkmışlar Gümrük Birliği Anlaşması'yla şantaja yeltenmişlerdir. Alman yönetimine sesleniyorum, tehdit korkak ve basit insanların marifetidir" ifadesini kullandı.

Teröristlerle düşüp kalkanların, darbecilerle bir olup tezgah kuranların biraz utanmaları varsa biraz medeniyet mürekkebi yalamışlarsa girdikleri uçurumlarla dolu yoldan dönmenin çarelerini araması gerektiğine işaret eden Bahçeli, "Türk milleti, Almanya'nın şamar oğlanı, kum torbası, stres topu, canı sıkılınca azarlayacağı tutsak ve aciz bir yığın, kuru bir kalabalık değildir. Herkes haddini bilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, önüne gelenin posta koyacağı, parmak sallayıp hizaya getireceği yeni yetme çadır devleti hiç değildir. Bu çerçevede MHP, dış politikada hükümet ve devletin yanındadır, Almanya'ya karşı izlenen politikaları doğru bulduğundan, samimiyetle desteklemektedir" görüşlerine yer verdi.

"BAŞLARINDA PARALANSIN ZİLLET GÜMRÜK ANLAŞMALARI"

Devlet Bahçeli, 16 Nisan halk oylaması öncesi hayır cephesinde çalışan Almanya'nın hayırsızlığın mihrakı olmasının kendisine bir şey kazandırmayacağını bildirdi. Bahçeli, "Adalet yürüyüşü yapan CHP'nin, adalet nöbeti tutan HDP'nin, bu iki sütkardeşi partiye asgari programlarda ittifak çağrısı yapan Kandil elebaşlarının Almanya ile aynı safta yer alması normaldir, tencere yuvarlanmış kapak yerini bulmuştur." ifadesini kullandı.

"Gümrük Birliği, güncellenmeyecekse haksız rekabetin önüne geçilemeyecekse, Türkiye devamlı kayıp ve zarar içinde kıvranacaksa, onların olsun zelil anlaşma, başlarında paralansın zillet gümrük anlaşmaları. Ve de onlardan korkan onlar gibi olsun" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Almanya Dışişleri Bakanı'nın, Türkiye'ye yönelik önlemlerin sertleştirilmesiyle ilgili ucube düşünce ve telkinleri ise ayaklarımızın altında çiğnenmeyi hak etmektedir. Türkiye'nin Alman halkıyla problemi yoktur, olamayacaktır. Mevcut Alman yönetimi aklını başına almadan iki ülke arasındaki kalıcı huzur, işbirliği ve istikrar kanallarının açılması zor görülmektedir. Burada sorumluluk ve sağduyu öncelikle Almanya tarafından gösterilmelidir. Kaldı ki Gümrük Birliği uygulamalarından kaynaklanan sorunlar da bilinmektedir. Başbakan Merkel eğer bunu siyasi silah olarak kullanacaksa, orada ne anlaşmanın devamından ne de kalıcı bir uzlaşmadan bahsetmek mümkün olacaktır. Türkiye'nin sınır ve gümrük kapılarını ardına kadar açarak giden gider, gelen gelir deme hakkı da artık doğmuş sayılacaktır."

"ŞİMDİDEN ISMARLAMA SİYASİ ÇALIŞMALAR BAŞLADI"

Anamuhalefet partisi liderinin, MİT TIR'larıyla ilgili bir dava dahilinde tutuklanma ihtimali üzerinde günlerdir yazılıp çizildiğini, yabancı devlet ve siyaset adamlarının konuyla ilgili görüşlerini açıkladığını anımsatan Bahçeli, şunları ifade etti:

"Bize göre ana muhalefet partisi liderinin tutuklanmasıyla ilgili polemikler demokrasi hayatımıza zarar vermekte, siyasi havayı kirletmektedir. Bilinçli, sistematik, defolu, kara bir kampanya tedavüldedir. CHP ise bundan siyasi çıkar sağlama hevesindedir. Türkiye'yi yabancı ülkelere şikayet eden Sayın Kılıçdaroğlu'nun ortada fol yok yumurta yokken, yalnızca Cumhurbaşkanı'nın anlık bir beyanından anormal sonuçlar üretmesi, muhalefetin güçlenmesini kelepçeye bağlaması bize göre trajikomiktir. Kanunlar önünde herkes eşittir. Mevki ve makamı ne kadar yüksek olursa olsun, bir suça karışmış veya taammüden suç işlemiş birisi varsa elbette her sade Türk vatandaşı gibi hukuki sorumluluğu doğacak ve hakim önüne çıkacaktır. Milletvekilliği dokunulmazlığının hangi hallerde geçerli olacağı ise bilinen bir gerçektir."

Bahçeli, Kılıçdaroğlu ile ilgili sıcak tartışma ortamının kasten dolaşımda tutulduğunu, bunun iç ve dış ayakları bulunduğunu bunun da açıkça görülmesi gerektiğini bildirdi. MHP'nin, hukukun üstünlüğüne inandığını, demokrasinin erdem ve emanetlerine bağlı ve sadık olduğunu belirtti.

Ülkenin çıkmaza sürüklenmesini, bitap ve yorgun düşmesini projelendiren kriz havarilerinin, dış destek ve motivasyonlu karanlık çevrelerin telaşının dikkat çekici olduğuna işaret eden Bahçeli, şunları kaydetti:

"Demokrasimizi baltalamaya çalışanların ısrarı ortadadır. Bozgunculuktan fırsat umanların, kargaşaya ümit bağlayanların varlığı gizlenemeyecek kadar açıktadır. Türkiye'nin yönetilemez, ekonomik ve siyasi operasyonlarla belini doğrultamaz, sosyal çalkantılarla ayakta duramaz bir ülke olması yönünde yoğunlaşmış bir gayret vardır. Gayri milli odakların yüzlerine kan, gözlerine fer gelmiştir. 2019 seçim yılı için şimdiden ısmarlama siyasi çalışmalar başlamıştır. Ancak başaramayacaklar, amaçlarına asla ulaşamayacaklardır. Türk milleti gösterimde tutulan bayağı senaryonun bilincindedir."

Devlet Bahçeli, konuşmasını Sezai Karakoç'un "Onlar sanıyorlar ki..." dizeleriyle bitirirken vatandaşların yaklaşan Kurban Bayramı'nı kutladı.

SORULARI YANITLADI

MHP Lideri Bahçeli, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bahçeli, Koray Aydın'ın MHP'den istifa ederek, "Meral Akşener'in kuracağı partiye katılacağı ve 2019'da Cumhurbaşkanı adaylarının Akşener olacağı" açıklamalarının hatırlatılması üzerine, "İstifa tek taraflı bir tercihtir. Bu tercihte bulunan kişinin tercihinden dolayı saygı duymak gerekir. Partimiz açısından da hayırlı olmuştur. 2019'da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili bugünden adres, kimlik sunan, birilerini hava boşluğuna atıyor, yerine geçmenin planını yapıyor demektir" yanıtını verdi.

''SİYASETİ İÇ ÇAMAŞIR SEVİYESİNE DÜŞÜRMEMEK LAZIM''

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun basına yansıyan atletli fotoğrafını eleştirdiği belirtilerek, "Sizin bu fotoğrafa ve tartışmaya yorumuzunuz ne olur?" sorusuna Bahçeli, "Buna yorum gerekmez. Kim neyi giyiyorsa giysin. Ancak siyaseti iç çamaşır seviyesine düşürmemek lazımdır" dedi.

Bir gazetecinin, Akşener ve ekibinin en son düzenlediği kongrede, sahte delege kaydı yaptığının belgelendiği hatırlatarak, buna bir cevap verip vermeyeceği sorulan Bahçeli, "Bu grubun bizimle alakası kalmamıştır ki mesajımız olsun" ifadesini kullandı.

"KAPI AÇIK, GİREN GİRER ÇIKAN ÇIKAR"

"MHP'de bir Akşener istifası bekliyor musunuz?" sorusuna Bahçeli, "Gelirken gördünüz kapı açık, giren girer çıkan çıkar" karşılığını verdi.

Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nun, "Cumhurbaşkanı adayımız tanınmış biri olacak" ifadesinin anımsatılması üzerine, "CHP'de herkes tanınmış insandır, herkes aday olabilir" dedi.

"Siz aday olacak mısınız ya da MHP'nin adayı nasıl birisi olacak?" sorusuna da Devlet Bahçeli, "Benim ne zaman erken konuştuğumu gördünüz ve duydunuz?" değerlendirmesinde bulundu.

Sayfa Yükleniyor...