Başbakan Binali Yıldırım: Uzun ve karanlık geceydi

Başbakan Binali Yıldırım, NTV yayınında 15 Temmuz gecesi yaşananlarla ilgili yeni ve çaprıcı ayrıntılar anlattı, "Uzun ve karanlık geceydi" dedi. Havadaki uçak ve helikopterlere müdahale etmeleri için Eskişehir'deki Hava Harekat Merkezi'ni aradığını, komutanlar yazılı emir isteyince sinirlendiğini söyledi.

Başbakan Binali Yıldırım: Uzun ve karanlık geceydi

Başbakan Binali Yıldırım, NTV canlı yayınında açıklamalarda bulundu.

Oğuz Haksever: O gece Ankara’ya ulaşmanızda en kritik an neydi acaba?

Binali Yıldırım: 15 Temmuz gecesi çok uzun bir gece oldu. Aynı zamanda çok karanlık bir geceydi. Türk demokrasisi, milli irade adına, milletin geleceği adına uzun ve karanlık bir gece yaşadık. O gece olay meydana geldiği anda eşim, ben, yakın çalışma arkadaşlarım hemen kısa bir istişare ettik ve bu milletin emanetini yere düşürmeyeceğiz dedik. Gerekirse canımızla ödeyeceğiz ama asla ve asla bunlara pabuç bırakmayacağız. Daha sonra bu düşüncemizle Cumhurbaşkanımızı aradık ve kendisinin de aynı kanaatte olduğunu gördük. Ve bir karar verdik Cumhurbaşkanımızla biz bunlarla mücadele ederiz ama güçlerimiz orantılı değil. Onlar devletin tankını, tüfeğini, uçağını gasp etmişler ve milletin üzerine acımasızca saldırıyor. Bizim elimizde tank yok, uçak yok, tüfek yok. Bizim elimizde polis teşkilatımız var özel harekatçılarımız var. Ama onların göremediği bir güç daha vardı. O da millet. Milletle savaş yapıp da galip olan dünyada görülmemiştir, hiçbir ülkede görülmemiştir. Bunlarla mücadele edeceğiz ama millete de haber edip meydanlara davet edeceğiz. Cumhurbaşkanımız da, biz de ey ahali büyük bir silahlı darbe girişimiyle karşı karşıyadır, iş başa düşmüştür herkes üstüne düşeni yapsın. Bu yetti zaten. Akın akın insanlar o bombalara, mermilere, tanklara meydan okuyarak, önüne durarak, üstüne çıkarak, benim bedenimden geçmeden geçemezsin diyerek meydanlara indi.

Oğuz Haksever: O anda etrafınızdaki güvenlik sayısı, açıkçası can güvenliğiniz ne durumdaydı?

Binali Yıldırım: Açıkçası öyle abartılı bir koruma ekibim yok. Eskiden beri korumayı sevmiyorum. Vatandaşımla benim aramdaki mesafeyi açtıklarını düşünüyorum. Korumalarımda benden hep şikayet eder riskli hareket ettiğim yönünde. Bir kalabalık gördüğümde hemen içine dalarım, onlarlar sohbet ederim. Bunu engellemeye çalışmalarını doğrusu hiç hoş karşılamam. Yanımda yakın korumam var, arkada koruyucu arkadaşlar var. Biz köprüden geçtikten hemen sonra köprüyü tuttular. Genel değerlendirme bizim oradan geçeceğimiz hesap edilerek köprüye inilmiş. Yoksa köprünün ilk anda tutulması gereken bir hedef olması çok anlamlı değil. Ama orada o zamanlamayı tutturamadılar biz geçmiş olduk. Tuzla’da konuta varınca zaten varmadan öğrendik bir gariplik olduğunu. Orada hemen Genelkurmay Başkanı'nı aradık telefonu çalıyor cevap vermiyor. İçişleri Bakanı'nı arıyoruz telefonu kapalı. Daha sonra öğrendik Erzurum’a gidiyormuş. Kimi arasak ses yok. Bu sefer işin ciddi olduğu kanaati bizde hasıl oldu. Hemen bir kanaat oluşturup vatandaşlarımızla bunu paylaşmamız lazım. Hemen Ankara Valisi'ni aradım, Ankara Emniyet Müdürü'nü aradım, İstanbul Valisi'ni, İstanbul Emniyet Müdürü'nü aradım. Oradan aldığım bilgilerden sonra vardığım kanaat bu bir kalkışma ve Silahlı Kuvvetler içinde bir grubun işidir. Komuta kademesiyle onların iradesiyle bir ilgisi yok o iradenin dışında gelişen bir iştir. Zannediyorum ilk NTV’ye bağlandım ve bunu orada söyledim. Olay budur, emir komuta zinciri içinde olan bir iş değildir, hükümetimiz iş başındadır, Cumhurbaşkanımız başkomutan olarak olaya müdahale etmektedir, vatandaşlarımız merak etmesin bunun icabına bakacağız, bunlara da en ağır cezayı vereceğiz dedim.

Oğuz Haksever: Küçük bir konvoydu herhalde aracınız…

Binali Yıldırım: 3-5 araçtan oluşan bir konvoy. Biz bunları ilk bağlantıdan sonra Cumhurbaşkanımızla da bir temas kurduk ve durum değerlendirmesi yaptık ve aynı kanaati gördük. Hemen arkasından Cumhurbaşkanımız ve biz de vatandaşı meydanlara çağırdık. Ülkeye, istiklaline, istikbaline sahip çıkması gerektiğini söyledik. Allaha şükür akın akın meydanlara indi vatandaş ve darbecilere, darbe bozuntularına karşı çok asil bir duruş gösterdi. Bugün 246 tane şehidimiz var, yaralılarımız var. Biz hemen bu sivillerimizin de en üst düzeyden şehit sayılması için kanun çıkardık ev bu terör örgütünün el konan vakıfları, dernekleri, okullarının adlarına da şehitlerimizin adını vereceğiz.

Oğuz Haksever: Bir ateş açma olayı var, bir jandarma birliği ile mi karşılaşıyorsunuz?

Binali Yıldırım: Ondan önce zaman ilerledikçe arkadaşlar tedirgin oldu efendim gitmemiz lazım tanklar buraya geliyor dediler. Biz de tabi görüşmeler yapıyoruz, talimatlar veriyoruz sağa sola. Efendim arabada verirsiniz dediler. Bindik giderken ana yola katılacakken tanklarla karşılaştık. Dur dur diye işaret ettiler biz arkadaşlar yüzüme baktı durun dedim bir hareket içine girmeyin dedim. Bir müddet onlar sağda biz solda gittik. Sonra yol genişledi o ara basın dedim ve basıp geçtik onları. Bir 50-100 metre yan yana gittikten sonra biz geçtik oradan Kocaeli tarafına sapıp Ankara yoluna katıldık. İkincisi, bütün bu gece mücadeleler hava kuvvetleriyle, polisle orayla burayla görüşmeler, olayın sevk ve idaresi bitti artık olay neredeyse tamamlandı artık Ankara’ya döneceğiz, Ilgaz sapağında Çankırı tarafına geçecekken baktım bir jandarma aracından ateş açıyorlar. Arkadaşlar tabi karşılık verdi. Bizim şoför geriye doğru yakın korumanın talimatıyla bir 500 metre geriye gittik ve atış menzilinden çıktık. Bu bir jandarma ekibi, bir birlik değil. İki araçla oraya gelmişler ve yolu kesmişler. Kaymakamın evine gittik üstümüzü başımızı değiştirdik, yüzümüzü yıkadık, bir iki lokma ikramda bulundular ve kalktık geldik. Öğlende Çankaya Köşkü'nden vatandaşlarımızla canlı yayında bir araya gelip bütün hikayeyi anlattık.

Oğuz Haksever: Hanımefendi yanınızda mıydı?

Binali Yıldırım: Evet yanımdaydı.

Oğuz Haksever: Başka aileden kimse var mıydı?

Binali Yıldırım: Yok kimse yoktu diğer çalışma arkadaşlarım vardı.

Oğuz Haksever: Sonradan Genelkurmay Başkanı'na veya MİT müsteşarına bize haber vermede neden gecikme oldu gibi bir konuşma oldu mu?

Binali Yıldırım: Bu artık sır olmaktan çıktı. Bana da sayın Cumhurbaşkanımıza da önceden bir bildirim olmadı. Biz nasıl öğrendiğimizi açıkladık kamuoyuna. Ben bunu sordum Genelkurmay Başkanı'na da MİT Başkanı'na da sordum ama tatmin edici bir cevap alamadım. Tabi şu anda bununla uğraşacak vaktimiz yok. Bizim için öncelikli mesele milletin başına bela olmuş bu alçak saldırıyı tamamen ortadan kaldırmak, vatandaşın ,ülkenin yüzde yüz emniyet içinde olduğunu görmek. Şu anda ona yoğunlaşmış durumdayız.

Oğuz Haksever: İlk anda Fethullahçı Terör Örgütü kanaati nasıl oldu?

Binali Yıldırım: İlk anda bir grup diye bahsediyorum ama daha sonra gece yarıma yakındı adını koyduk. Sahadan gelen haberler, bu işe karışanlar ve olayın gelişmesinde bize yeterince ipucu verdi ve bunun adı Fethullahçı Terör Örgütü’dür dedik ve yanılmadığımızı gördük.

Oğuz Haksever: Tehlike geçmedi mesajınız hala geçerli anladığımız kadarıyla.

Binali Yıldırım: Doğru.

Oğuz Haksever: Peki bu ikinci girişim konusunda ne gibi ipuçları verirsiniz ve vatandaşlarımıza ne gibi mesajlarınız olur?

Binali Yıldırım: Artık gündüzleri herkes normal hayatına dönsün ama iş güç bittikten sonra meydanları boş bırakmasınlar, bir şenlik havasında demokrasi nöbetini tutmaya devam edelim. Bizden gelecek ikinci bir istek oluncaya kadar. Diğer yandan tamam biz bu işin elebaşlarını aldık yargıya teslim ettik ama koskoca silahlı bir yapı silahlı kuvvetleri tarumar ettiler kısa sürede. Bütün moral değerleri bozuldu, yönetim kademelerinde boşluklar oluştu. Her ne kadar gerekli atamalar yapılmış olsa da yine de yenilmişlik duygusuyla hareket edip çılgınlık yapmaya kalkanlar olabilir. Tedbirlerimizi alıyoruz ama yüzde yüz emin olmamız lazım. O yüzden de çok daha dikkatli olmamız gerekiyor.

Oğuz Haksever: Bu arada suikast timleri sözleri ortaya atıldı.

Binali Yıldırım:Tabi çok fazla bilgi kirliliği oluyor, çok fazla panik oluşturacak mesajlar geliyor. Sosyal medya çok orantısız ve kötü bir şekilde kullanılıyor. Bunların belki de amacı bu. İnsanların özgüvenini yok etmek, panik oluşturmak ve yani bir kalkışma zemini hazırlamak. Ama her şeye rağmen en küçük ihbarı, haberi atlamıyoruz, dikkate alıyoruz ve gereğini yapıyoruz. Şu anda Genelkurmay Karargahı iş başındadır, gerekli çalışmalar yapılıyor, olay kontrol altındadır. Ama vatandaş bu kontrolü yetersiz buluyor ve oralarda gözleri. Nöbet tutuyorlar kendi aralarında nöbet sistemi kurmuşlar. Müthiş bir şey. Bu büyük millet, bu asil milletin ferdi olmaktan bir kez daha iftihar ettim. Bunu ancak Türk milleti yapabilir.

Oğuz Haksever: O akşam sizi en sinirlendiren konulardan biri Eskişehir’dekilerle yaptığınız görüşme.

Binali Yıldırım: Şimdi havadan taarruz var Ankara ve İstanbul ağırlıklı. Helikopterle sokakları tarıyor, tanklar önüne geleni sürüklüyor. Tanklara karşı vatandaş göğsünü siper ediyor ama yukarıdaki uçakla helikoptere bir şey yapamıyor. Tabi Hava Kuvvetleri Komutanı'nı da derdest ettikleri için ulaşamıyoruz. Hava Savunma Komutanlığı var Eskişehir'de orayı aradık bir şeyler yapın dedik, şu uçakları durdurun, helikopterleri durdurun dedik. İnsanların üzerine ateş açıyorlar dedik. Bu vahşete seyirci kalmayın. Efendim Erzurum’dan gelecek uçaklar, yüklenmesi iki saat alır silahlar filan bir sürü mazeret. Biz de canımız sıkılmış bağırıyoruz işte efendim yazılı emir verin. Öyle diyince benim tepem attı. Ağzıma geleni söylemeye başladım. Bak dedim bu telefonda konuştuklarımız yazılı emirdir. Bunu ya şu anda uygularsınız ya da sonra bunun hesabını verirsiniz. Vurun kardeşim dedim vur emri veriyorum mazeret istemiyorum. Efendim şehrin üstünde uçuyorlar vurursak şöyle olur filan. Onlar insanları vuruyor, orada vurmayın önüne çıkın, taciz edin dışarı çıkın orada vurun, onu da mı ben öğreteceğim size. Artık sinirlenmişim her şeyi söylüyorum. Gecikmeler oldu ama yaptılar emri yerine getirdiler. Eğer onlar yapılmasaydı bu işte daha ağır bedeller çıkardı.

Oğuz Haksever: O konuştuğunuz kurmaylar mı emri yerine getirdiler.

Binali Yıldırım: Onlar general seviyesinde ben orada 4 general seviyesinde arkadaşla muhatap oldum. Ama kayıtlarda vardır kim kimdir şu anda söylersem yanlış olur. 4 farklı isimle konuştum sonunda harekete geçirmeyi başardık.

Oğuz Haksever: Gözaltındalar veya tutuklular.

Binali Yıldırım: Gözaltında olan da var olmayan da var. O yüzden şu aşamada söyleyeceğim bir şey yanlış olabilir zaten yargı gereğini yapıyor. Ama sonunda yaptılar. Zorlukları mı vardı yoksa bir art niyet mi vardı onu ben bilemem. Bir zaman kaybı oldu ama sonunda yaptılar.

Oğuz Haksever: Yüksek Askeri Şura üyesiydi olay sırasında Akın Öztürk’ün onun konumu bur darbe girişimi içinde netleşti mi?

Binali Yıldırım: Onun kararını yargı verecek tabi.Bir çok çelişkiler var, soru işaretleri var bunlar enine boyuna soruşturulacak. Oradaki rolü ne, dahli nereye kadar. Dahli var ama nereye kadar onlar soruşturma sonucunda ortaya çıkacak.

Oğuz Haksever: Bu arada Abidin Ünal Hava Kuvvetleri Komutanı'nın işte genelkurmay açıklama yapmış biz görevlendirdik gitsin Akıncı Üssü’nde duruma baksın vesaire, ama Hava Kuvvetleri Komutanı bugün Genelkurmay'ın açıklaması yanlış, böyle bir bilgi size geldi mi?

Binali Yıldırım: Bu konularla ilgili Genelkurmay Başkanı'yla, kuvvet komutanlarının bazılarıyla orada yaşananları ben dinledim ama burada çok anlatmanın gereği yok yanlış anlaşılabilir. Olay yargıdadır ve bütün meseleyi yargı ortaya çıkaracaktır. Ama bilinen bir şey var Genelkurmay Başkanı, komutanlar Akıncılar’a götürülmüştür ve orada sabaha kadar tutulmuşlardır. Deniz Kuvvetleri Komutanı daha sonra İstanbul’daydı, Hava kuvvetleri Komutanı da İstanbul’dan Akıncı’ya kendisi gelmiş veya götürülmüştür bilmiyorum.

Oğuz Haksever: Genelkurmay başkanının Akıncılar’dan alınması nasıl oldu?

Binali Yıldırım: Gece boyunca Genelkurmay Başkanı'yla temas kuramadık. Orada bu işin başında olanlar sürekli yanında bulunmuşlar ve ona Yurtta Sulh Konseyi mi ne onun şeyini imzalatmak için zorlamışlar ve Genelkurmay Başkanı da reddetmiş. Saati hatırlamıyorum ama 6-7 gibi Genelkurmay Başkanı arıyor dediler. Bizi serbest bıraktılar nereye gidelim dedi, bizi aldırın dedi. Bizde Çankaya'ya, Başbakanlığa aldıralım sizi dedik. Biz daha helikopter ayarlamadan herhalde oradan müsait bir helikopter verip gönderdiler. Ama ona ne zaman karar verdiler, artık bu işin bittiğine kanaat getirdikten sonra karar verdiler. Bu işin bir yenilgiyle sonuçlandığını gördükleri zaman o ara çünkü Akıncılar da bombalanmıştı. Pistler önce daha sonra etrafındaki hangarlarda Cumhurbaşkanımıza arz ettik bombalamayı tekrarladılar. Böylece oradaki meselde asıl karargah, beyin orasıydı.

Oğuz Haksever: Fakat General Dişli, Genelkurmay Başkanı'yla indi helikopterden.

Binali Yıldırım: Doğru öyle gelmiş. Ben geldim bu kim dedik Dişli dediler. Bunun ne işi var filan dedik burada. Hem işin içindesiniz hem serbestçe dolanıyorsunuz dedik. Gereği yapıldı ondan sonra.

Oğuz Haksever: OHAL’in ilk kararnamesi yayınlandı. Burada en çok dikkati çeken kapatılan eğitim kuruluşları, vakıflar ve dernekler. Burada kriteriniz neydi sayın Başbakan?

Binali Yıldırım: FETÖ terör örgütüyle ilgili, ilişkili bütün kurum ve kuruluşları kapatmak, bunları devletin teslim almasıdır. Ama bunlarda okuyan öğrenciler var, insanlar var, çeşitli STK’lar var, hastaneler var. Bunlar hazineye geçiyor mülkiyetleri ama faaliyetlerinin kesintisiz devam etmesi içinde ilgili bakanlıklarımız gerekli çalışmaları yaptılar. İnşallah Pazartesi günü mesai başladığında hiçbir sıkıntı yaşamadan işler devam edecek.

Oğuz Haksever: Yeni kararname var mı? Kapsamı nedir?

Binali Yıldırım: Şu anda çalışılıyor var tabi. Reformlarla ilgili. Bu kanlı darbe girişiminin tekrarlanmaması için bazı ciddi adımlar atılması lazım. O adımları içerecek ve bu terör örgütünün daha başka kaynakları onları oradan kaldıracak tedbirler var.

Oğuz Haksever: Uzama olasılığıyla ilgili ne söylersiniz?

Binali Yıldırım: Uzatmayı düşünmüyoruz ama 90 gün içinde bu illeri hal yoluna koyamazsak tekrar bir uzatma talebi isteyebiliriz Meclis'ten.

Oğuz Haksever: Bu gözaltı süresiyle ilgili olarak bu süre bütün gözaltıları kapsıyor mu?

Binali Yıldırım: Hayır sadece bu konuyla ilgili.

Oğuz Haksever: O gece yurdun pek çok yerinde her kesimden sokağa çıktılar ve anlatmaya gerek yok görüntüler ortada fakat meslektaşım İsmer Berkan yazdı Cizre’de de sokağa çıkıp engel olmuşlar. Bölgeden buna dair bilgiler gelmeye başladı mı?

Binali Yıldırım: Bu iş çıkınca bölgedeki bölücü terör unutuldu. Bu daha büyük tehlike. Her yerde sokağa çıktı insanlar. Bu bela bizi birleştirdi. Fikirlerimiz, partilerimiz, söylemlerimiz farklıydı, birbirimizle konuşamıyorduk, bir araya gelemiyorduk ama bu olay milleti birleştirdi. Kimse kılığa kıyafetine birbirinin, göz rengine, saç rengine bakmadı, ten rengine bakmadı, gözyaşlarının rengine baktı herkes. O gözyaşlarının rengi de aynıydı. Bu bizi birleştiren en büyük olaydı. Bu olayın baş kahramanı milletime şükranlarımı sunuyorum. Medyanın da Türk medyasının da hakkını teslim etmemiz lazım. Çok güzel bir imtihan verdiler. Başta NTV ve diğer bütün kanallar. A Haber, CNN, TGRT, TRT hepsi. Çok teşekkür ediyoruz. Bir talimat almadan, bir zorlamaya maruz kalmadan, hani onlar durumdan vazife çıkarıyor akılları sıra ülkeyi daha iyi yöneteceğiz diye insanları öldürüyor ama medya da durumdan vazife çıkardı. Darbeye geçit yok kardeşim, milletin iradesine hiç kimse sona erdiremez. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı'yla görüştüm, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı'yla görüştüm arkanızdayız diye destek verdiler o ara. Ben dedim ki sokaklara gönderin partililerinizi, taraftarlarınızı tabi dediler ve o çağrıyı onlarda yaptılar. Herkes kenetlendi. Doğu Perinçek bile.

Oğuz Haksever: Akıncılar Üssü’ne bombalama talimatının nasıl olduğu siz gecikmeli de olsa yaptılar dediniz ama…

Binali Yıldırım: Detayları çok hatırlamıyorum ama oranın işin merkezi olduğunu dolayısıyla oraya bir şey yapılması gerektiğini söyledim. Burayı bombalayın kardeşim dedim. Yetmez oraya özel harekat gidiyor onları içeri alacak, tutuklayacak müsaade etmiyorlar bunların direncini kıracak bombalar atın dedim. Hatta bunlar atıyoruz attık filan dediler ben iş sağlam olsun diye Cumhurbaşkanımızı da aradım o devreye girdi ve nihayet halloldu iş.

Oğuz Haksever: YAŞ toplantısı öne alınıyor, bunun Çankaya’da yapılmasının manası…

Binali Yıldırım: Manası normale döndük. Zaten Başbakanın başkanlığında yapılan bir toplantı.

Oğuz Haksever: Komuta kademesinde değişiklik beklememiz ne kadar mantıklı olur?

Binali Yıldırım: Tabi ki Galip Mendi Jandarma Genel Komutanı’nın bir rahatsızlığı var o dikkate alınacaktır mutlaka. Onun dışında henüz verilmiş bir kararımız yok.

Oğuz Haksever: TSK’nın yeniden yapılanması mutlaka söz konusu olacak. Bunun belirlenmiş aranızda konuştunuz kıstasları var mı?

Binali Yıldırım: Mutlaka bunu yapacağız böyle bir ihtiyaç olduğu da anlaşılıyor. Maalesef Ergenekon, Balyoz gibi yapılar buradan çıktı. İhtilal üreten yapıları artık Silahlı Kuvvetler içinde yeri olmaması lazım. Modern dünyada gelişmiş modern bir ülkenin ordusu kendi milletine tehdit olamaz. Bunun yolu da gereken reformların, yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesi ve bunun bir emniyete alacak senaryosunun, sisteminin kurulması lazım. Öyle bir şey olacak ki darbeye teşebbüs etmeye bile cesaret edemeyecek. Başarırsam kahraman başaramazsam niyazi olmaz. Bunu komuta kademesindeki komutanlarımızla görüşeceğiz. Biz siyasi olarak neler yapacağımızı biliyoruz. Benzer gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar belli bunları biliyoruz. Bunların hepsiz gözden geçirilecek ve ülkemize en uygun yapılanmaya gidilecek. Ordu siyasete bulaşırsa o ülke için en büyük felakettir. Osmanlı’nın Cumhuriyete kadar yıkılmasının arkasındaki en büyük sebeplerden ordunun siyasetin içine girmesidir.

Oğuz Haksever: Olaydan sonraki soruşturmada başta Bursa olmak üzere bazı belgeler ele geçirildi. Mesela 12 Eylül dönemini yaşamış insanız, oralarda Başbakan da saptanır. Böyle bir ize rastladınız mı? 

Binali Yıldırım: Öyle bir bilgi yok. Kabine dışında, hükümet dışında bütün yapılar tanımlanmış ama kim Başbakan kim hangi bakan oluyor, Cumhurbaşkanı kim oluyor onlarla ilgili bir yazılı doküman yok. Ama öncelikli hedefin Cumhurbaşkanı olduğunu biliyoruz. Öldürmek maksadıyla İzmir’den iki helikopter dolusu 26 tane adam başlarında bir general olmak üzere yola çıkmışlar. Orada biliyorsunuz Cumhurbaşkanımızın korumalarında iki tane şehit var. Yeri uzun süre aramışlar bulamamışlar filan. 15 dakikalık zaman farkıyla Cumhurbaşkanımız oradan kurtuldu ve Dalaman Havaalanı'na geldi. Oradan İstanbul’a gitmek için 3-4 ayrı varış noktası bildirdiler. İstanbul’da da Sabiha Gökçen’de de kuleyi işgal ettiler. Çağrı işareti değiştirildi filan birçok macera var orayı biliyorsunuz. Havada zorlu bir mücadeleden sonra sağ salim İstanbul’a indi ve olayı yönetmeye başladı.

Oğuz Haksever: Gülen’in iadesi konusunda Amerika bir işbirliği yapmaya hazırız dedi. Ne kadar meyilliler?

Binali Yıldırım: Bu konuda sayın Cumhurbaşkanı sayın Obama ile ben ABD Başkan Yardımcısı sayın Biden ile görüştük. Olayı bütün çıplaklığıyla anlattık hatta kendilerine bu konuda 4 dosya gönderildi. Ama dosyalar 15 Temmuz öncesine ait dosyalar. 17-25 Aralık’tan itibaren bugüne kadar toplanan delilleri içeren dosyalar. Ama şimdi bambaşka bir gündeyiz. O zaman bunun terör örgütü müdür değil midir onu ispatlamak için uğraşıyorduk. Şimdi böyle bir ihtiyaç ortadan katlı. Genelkurmay Başkanı bile bunun terör örgütü olduğunu söylüyor, ifadesinde. Kendisine Akıncı Üssü’nde kanaat önderimiz Fethullah Gülen’le sizi görüştürelim isterseniz. Ama komutan reddediyor. Diğer ifadeler de var. Dolayısıyla terör örgütü olduğunu, başının da Gülen olduğu bugün artık sır değil. Bunu da Amerikalılara söyledik. Zannediyorum bunu biraz daha ciddi ele alacaklardır. İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı karşılıklı görüşecekler. Çünkü artık bu Amerika-Türk dostluğuna zarar veriyor. Amerika’nın bunu taşıması Türk milletinin zihninde taşıması 'de, Türk milletinin zihninde başka anlam taşıyor.

Oğuz Haksever: Tasfiyenin hızı ve büyüklüğü dikkat çekti. Burada bu hız ve büyüklük neye bağlı? Önceden yapılan bir takım hazırlıklar mı yoksa ele geçen belgeler mi?

Binali Yıldırım: Ağırlıklı olarak 17-25’ten sonra sistematik bir çalışma var. Bu çalışma ciddi bir katkı sağladı. Ama bu olaydan sonrada ciddi bilgilere, belgelere ulaşıldı. Bunlarda ilave olunca süreç hızlandı.

Oğuz Haksever: Geçmişe dönük değerlendirme bundan çıkarılan sonuçlar var mı? Bu yapılanmanın uzun yıllar ve sizin iktidarda olduğunuz…

Binali Yıldırım: Bu 70’li yıllara gidiyor ve bizim iktidarımızda da devam etti doğrusunu isterseniz. Biz 17-25 Aralık’ı yaşayıncaya kadar daha doğrusu ilk sinyaller 2012 MİT Başkanı'nı gözaltına alma teşebbüsüyle ortaya çıktı. Aslında ilk şey anayasa referandumuyla HSYK’nın yapısını değiştirmeye yönelik yasal düzenlemede ortaya çıktı ve ondan sonra hızlanarak devam etti. Ama biz de buna karşı tedbirlerimizi özellikle 17-25 Aralık’tan sonra biz işin adını koyduk. Birçok kurum, kuruluş, kişi bu konuda bizim kadar kesin ve net olsaydı belki bela bu kadar büyümeyecekti. İşte bunlar yolsuzluk filanı örtmek için laflar ediyorlar diye diğer siyasi partiler uzun süre bu işin farklı bir bakış açısıyla değerlendirdiler. Gelinen noktada görüldü ki tehlike düşündüğümüzden daha büyükmüş.

Oğuz Haksever: Silahlı Kuvvetler içindeki yapılanmada herhalde konuşuluyordu. YAŞ’ta herhalde ciddi bir tasfiye…

Binali Yıldırım: O da olacak, YAŞ’ta olması şart değil bu OHAL kanununa göre de zaten bu imkan getirilmiş durumda. Bir şekilde ilişkisi olanlar, bağlantısı olanlar, bu işin içinde olanlar bunun bedelini ödeyecek. Ama karışmamış, görüşmemiş, kazara bulunmuş olanların da endişe etmesine gerek yok. Yaşla kuru birbirinden ayrılacak.

Oğuz Haksever: Bu OHAL uygulamasının vatandaşların hak ve özgürlüğüyle ilgili biz garantörüz dedi sayın Cumhurbaşkanı.

Binali Yıldırım: Bu çok açık Cumhurbaşkanımız söyledi biz de söylüyoruz, OHAL’i biz millete ilan etmedik kendimize ilan ettik. Biz niye bu işi önleyemedik bunun muhasebesini yapıyoruz. Bunun doğurduğu sonuçları tamamen ortadan kaldırmak için bir dizi kararlar alıyoruz. Yoksa vatandaşların hak ve özgürlükleri, haberleşme hürriyeti, teşebbüs hürriyeti, seyahat etmedi bunlarla ilgili bir şey yok. Bu sıkıyönetim değil. bu anayasanın 20. maddesine göre meşru düzeni ortadan kaldırmaya yönelik bir darbe girişime karşı anayasanın verdiği bir haktan yararlanmak. Fransa, Belçika, Almanya bir terör olayından sonra ilan ettiler onu. Hatta AİHM’e de 15. maddeyi uygulamayacağız diye de bildirimde bulundular. Biz de aynısını yaptık.

Oğuz Haksever: Askıya alındı.

Binali Yıldırım: Askıya alma değil o yanlış anlaşıldı. Biz bildirim yapıyoruz, OHAL ilan ettik AİHM’in yargılamayla ilgili 15.maddesindeki hususlara riayet etmeyeceğiz. Çünkü içinde bulunduğumuz şartlar onu gerektiriyor. Gözaltı süresiydi oydu buydu yani. Ekonomiyle ilgili maksatlı olarak bir takım haberler yayıyorlar. Yatırımcının şartları zorlaştırılacak, paralara el konulacak, şöyle böyle olacak hepsi yalan dolan bunların. Bugün iki tane özel sektör firmamız 4 yıl vadeli borçlanma yaptılar, faizleri de darbe girişiminden öncekinden daha iyi. Vadeleri de daha iyi faizleri de daha iyi. Türkiye'ye güven devam ediyor, Türkiye güçlü bir ülke. Türkiye Avrupa ülkelerinden ekonomik göstergeler bakımından fersah fersah ilerde. Hem borçların milli gelire oranı açısından, hem büyüme bakımından, hem bütçe açığı bakımından hepsinden iyiyiz. AB’nin yüzde 93 ortalaması borçların milli gelire oranı. Türkiye'de yüzde 32.9. Türkiye güçlü bir ülke, ekonomisi de güçlü, kaynakları da güçlü. Dolayısıyla değerlendirme kuruluşları filan ne yaparlarsa yapsınlar milletimiz her şeyi daha iyi değerlendiriyor. Bu olay oldu vatandaşlar elindeki dövizi bozdurdu bankaya koydu. Bu asil milletle kimse oyun oynayamaz. 8 milyar dolar, 24 milyar parayı gitti bankalara yatırdı. Krizde millet bankalardan para çeker bizim millet para yatırıyor. İşte bizim farkımız bu.

Oğuz Haksever: Balyoz davası mağdurlarının yeniden önemli görevlere getirilmesi konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Binali Yıldırım: Şu anda böyle bir şey gündemde yok. Silahlı Kuvvetler elindeki insan kaynak ve kabiliyetiyle bu yaşanan travmaya rağmen hala çok güçlüdür, ordusunu sevk ve idare edecek her türlü kabiliyete sahiptir.

Oğuz Haksever: Jandarma genel müdürlük mü oluyor?

Binali Yıldırım: Jandarma yüzde yüz İçişleri Bakanlığı'na bağlanacak. Statüsünün ne tarzda olacağının önemi yok ama içişleri Bakanlığı'nın sevk ve idaresinde olacak. Şu anda öyle değil mi diye soranlar olabilir, öyle ama bu bağlılık sadece Jandarma'nın görev yönünden. Personel ataması, sicil verilmesi, onların özlük hakları filan Genelkurmay'da kuvvet komutanlığı tarzından devam ediyor o yapı değişmiş olacak.

Oğuz Haksever: Genelkurmay’ın da milli savunma bakanlığına bağlanması konusu…

Binali Yıldırım: Yok. Bağlanamaz zaten anayasada Başbakana sorumu olarak gözüküyor. Tabi başkomutan olması hasebiyle de Cumhurbaşkanımıza da aynı zamanda bağlı. Orada bir değişiklik söz konusu değil. Belki olsa olsa kuvvet komutanlarının atanmasıyla ilgili düzenlemeler yapılabilir.

Oğuz Haksever: TSK’nın görev tanımı konusunda bir değişiklik olabilir mi?

Binali Yıldırım: Görev tanımı zaten belli, ülke güvenliğini korumak, ülkeyi savaşa girmek ve ülkenin bağımsızlığını korumak. Yani bu çılgınların yaptığı gibi içerde bir görevi yok. Siz iyi yönetemiyorsunuz görevi devralacağım gibi bir görevi eskiden beri yok. Bunlar irade dışı ortaya çıkan girişimler oldu bugüne kadar.

Oğuz Haksever: TSK’nın siyaset ve Meclis karşısındaki konumunda bir yeni düzenleme olacak mı?

Binali Yıldırım: Yani.

Oğuz Haksever: Yayınlarımızda mesela Milli Savunma Komisyonu Amerika’da mesela kuvvet komutanları, Genelkurmay Başkanı veya askerler Meclis Komisyonu önünde terletilirler. Ama bizim Meclis'te böyle bir gelenek yok henüz.

Binali Yıldırım: Tabi bu gelişmenin göstergesi. Her kurum herkes saydamlaşması lazım hesap verebilir olması lazım. Hesap vermeyen kurumların gelişmesi ve kendini yenilemesi mümkün olmuyor. Her kurum kanunda aldığı yetkiyi kullanır. Onun dışında bir yetki kullanmaya kalkarsa kaos olur bu demokrasiye de uymaz. Benim konumum şöyledir bana kimse hesap soramaz filan gibi bir durum da olmasın kimse. Cumhurbaşkanımızda sorumsuz anayasaya göre ama kendisini sorumu hissediyor. Ben 20 küsur milyon insanın oyunu aldım onlara karşı sorumluluğum var. Yarın seçim olacak soracak niye böyle yapmadın şöyle yapmadın. Onun için hiç kimse sorumsuz değil.

Oğuz Haksever: Epey okul kapatıldı eğitim sisteminde bir sıkıntı…

Binali Yıldırım: Bir sıkıntı olmaz. Milli Eğitim Bakanlığı'mız okullar için, Sağlık Bakanlığı'mız hastaneler için, İçişleri Bakanlığı'mız STK’lar için gereğini yapıyor. Değişen sahiplik. Terör örgütünün elindeyken devletin eline geçiyor kurumlar ama işleyiş devam ediyor.

Oğuz Haksever: Özel okullar konusunda bir düzenleme, yani çocukları daha çocuk yaşta alıp bir yerlere doğru yönlendirme…

Binali Yıldırım: Oradaki bundan sonra milli eğitime geçtiği için artık zehirleyici şeyler öğretilemeyecek. Manevi değerlere sahip darbe yapma hevesinden uzak çocuklar yetişecek.

Oğuz Haksever: Askeri liselerin kapatılması…

Binali Yıldırım: Liselerle ilgili olsun, harp okullarıyla ilgili olsun genel anlamda askeri eğitimle ilgili sorunlar olduğu muhakkak. Bunları bir bütünlük içinde ele alacağız. Bunların kaynağının orası olduğu anlaşıldı. Oralarda bir takım yapılanmalara giderek, özel seçtikleri, kendilerine tabi olanlara yüksek sicil verdikleri, tabi olmayanları çeşitli bahanelerle eledikleri filan artık biliniyor. Burada bugünün sorununu halletmekle yetinmek büyük bir risktir. Sorunun kaynağına inen çözümü de devreye sokmamız lazım.

Oğuz Haksever: Önceki terör saldırılarını göz önüne alırsak PKK’da bir durgunluk gözlemek ne karda doğru olur? Suriye’den bile bir ses gelmiyor.

Binali Yıldırım: Su uyur düşman uyumaz diye çok güzel bir laf vardır. Bu bizi rehavete düşürmesin orada da mücadelemiz kararlılıkla devam ediyor edecek. Biz bir şey olmazsa ortada bir şey yokken gidip bir takım sorun çıkaracak işlerin içinde olmayız. Keşke hiç çatışma filan olmasın herkes hakkına razı olsun. Sorun adam diyor ki biz ayrı devlet kuracağız, Türkiye'yi böleceğiz. Bölemezsin kardeşim. Bölmeyeceğini 15 Temmuz’da gördün. Bitti, nokta. Bu millet büyük millet. Kürt’üyle, Türk’üyle Alevi’siyle CHP’siyle MHP’siyle HDP’siyle hep bir oldu darbecilere gereken dersi verdi. Onlara da verir.

Oğuz Haksever: TSK’nın terör mücadele gücü konusunda bir zafiyet…

Binali Yıldırım: Kısa vadeli bir moraller bozuldu bir komuta kademelerinde bir şeyler oluştu bu kadar tutuklamalar gözaltılar olunca ama bunlar için gerekli tedbirler alınıyor. Orta ve uzun vadede hiçbir sorun yaşanmaz.

Oğuz Haksever: Yurtdışından gelen destek açıklamaları oldu ama bunların dozunda, tonunda fark gözlemlediniz mi?

Binali Yıldırım: Var tabi canım. Dostlar alışverişte görsün diye kınayanlar var, samimiyetle kınayanlar var. Bizim kadar hassasiyet gösteren olayı gece boyunca takip edenler var. Yardıma ihtiyacınız var mı diyenler var. Çeşit çeşit.

Oğuz Haksever: Rusya’yı ilk başta saydı sayın Dışişleri Bakanı.

Binali Yıldırım: Rusya çok açık davrandı doğru. Birçok ülke açıkçası demokrasinde yana tavır koydu ve darbeyi tanımayacağını söyledi. Ancak Mısır, Birleşmiş Milletler’deki kınama kararını darbeyi kınıyoruz cümlesine itiraz etti. Bunda da şaşacak bir şey yok darbe ile gelen darbe ile gelene karşı çıkacak değil.

Oğuz Haksever: Mısır medyasında Fethullah Gülen buraya buyursun biz ağırlarız biçiminde de bir takım haberler varmış.

Binali Yıldırım: Yakışır.

Oğuz Haksever: Rus uçağının düşürülmesi konusunda FETÖ arasında bir bağlantıya rastladınız mı?

Binali Yıldırım: Şu anda böyle bir şey yok onu zaten yargı talep ediyor. Varsa yargıda ortaya çıkacaktır.

Oğuz Haksever: Yurtdışında yeni girişimleriniz olacak mı? Kendisi Amerika’da ama birçok ülkede…

Binali Yıldırım: Azerbaycan’a çok şükranız sayın Aliyev hemen kapattı bütün faaliyetlerini. Diğer dostlarımızdan da bunu bekliyoruz. Bunların kendilerine de faydaları yok, bulundukları ülkeye de faydaları yok. İnsanlık için büyük bir tehdittir bunlar. Yol yakınken bütün dostlarımızın bunlara müsamaha göstermekten vazgeçmesini ve Türkiye'nin dostluğunu önemsemesini bekliyoruz.

Oğuz Haksever: Bazı hastanelerin ki bunlar arasında sağlık kuruluşları da var.

Binali Yıldırım: Tabi biliyorsunuz Turgut Özal Beştepe’ye yakın bir yerde oraya yaralanıp koşan vatandaşlar oraya gidince ışıkları kapatmışlar tedavi vermeyi reddetmişler. Bir hakim ben duydum kendisini aradım doğruladı böyle bir şey yaşadığını.

Oğuz Haksever: Bir mesajınız var mı?

Binali Yıldırım: Şu anda saat kaç bilmiyorum ama meydanlar hıncahınç dolu. O meydanlarda sabahlayan, uykuyu unutan, ay yıldızlı bayrağını sırtına saran, çocuk büyük, kadın, genç, ihtiyar herkese teşekkür ediyorum. Meydanlardaki coşkulu vatandaşlarıma selamlarımı gönderiyorum.

Oğuz Haksever: Cumhuriyet Halk Partisi bir miting düzenliyor…

Binali Yıldırım: Taksim’de yapılacak biz de katılım vereceğiz diğer partilerde zannediyorum katılım verecekler. Buna ihtiyacımız var. Birliğe beraberliğe ihtiyacımız var. Çünkü tehdit sadece bize değil tehdit herkese. Veysel ne güzel söylemiş; ne Kürt’ü ne Türk’ü ne Alevi’si ve Sünni’si değilmiyiz hep bir millet. Bizi yakar bizim ateş. Söndürmektir çaresi. Bir olacağız. Görüşümüze, dinimize, mezhebimize, fikrimize bakmayacağız. Kardeş olacağız. Büyük Türkiye Cumhuriyeti'ni Gazi Mustafa Kemal’in bize işaret ettiği o medeniyet hedeflerine ulaştırmak için canla başla çalışacağız.

Sayfa Yükleniyor...