'Beklenti karşılanmazsa sonu felaket olur'

Çözüm süreciyle ilgili yüksek beklenti yaratıldığını vurgulayan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Beklenti karşılanmazsa sonu felaket olur" dedi. Kılıçdaroğlu, çözümün kapalı kapılar ardında tartışılamayacağını söyledi.

'Beklenti karşılanmazsa sonu felaket olur'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyarbakır Toplumsal Araştırmalar Merkezi (DİTAM) tarafından bir otelde düzenlenen "2. Tigris Diyalogları Toplantısı"nda konuştu.

Kılıçdaroğlu, çözüm süreci konusunda ne düşündüklerini anlatmak için Diyarbakır'a geldiğini belirtti.

Çözüm süreciyle ilgili yüksek beklenti yaratıldığını vurgulayan CHP Lideri "Beklenti karşılanmazsa sonu felaket olur" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, çözümün kapalı kapılar ardında tartışılamayacağını söyledi.

Geçmişe yönelik CHP'ye yönelik eleştiriler bulunduğunu, bunu saygıyla karşıladıklarını, sorunları çözmek zorunda olduklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, yeni bir sürecin içinde olduklarını bildirdi.

Masum insanların öldürüldüğü, acımasız bir savaşın yaşandığı bir sürecin içerisinde olduklarını, Ortadoğu coğrafyasında kan akmasının içlerini yaktığını dile getiren Kılıçdaroğlu, akrabalarının bulunduğu bir bölgede kan akmasını istemediklerini anlattı.

Bir süreç yaşadıklarını, insanlar ölmüyor diye seslerin çıkarılmamasına yönelik bir algının olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, bunun doğru olmadığını aktardı.

Hiç kimsenin burnunun kanamasını istemediğini, ülkede insanların birinci sınıf demokrasiye layık olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Yargıyı kontrol eden ya da kontrol etmeye çalışan, yasamayı arka bahçesi haline getiren, havuz medyası oluşturan bir anlayışın ülkeye demokrasiyi getirmeyeceğini sizin de bilmenizi isterim. Kendisi demokrat olmayan bir insan ülkeye demokrasiyi mi getirir?

Sürecin başarısını demokrasiyi içine sindirmeyen bir insana bağlamışız. Ne konuşuluyor? Kimse bilmiyor. CHP neden bu konuda çalışmıyor diye bize soruyorsunuz. Bizim sözlerimiz bu bölgede de yeteri kadar yankı bulmadı. Üzüldüğümüz nokta budur. Bizi hala 1930, 1940'ların CHP'si gibi görmeyin. Dünya, insanlar ve kurumlar değişiyor, biz de değişiyoruz. Yeni şeyler söylüyoruz. Demokrasi ve özgürlüğü savunuyoruz. Biz birbirimizi anlamıyoruz, bizim söylemimize bölgede kulaklar kapatılıyor. Eski CHP değiliz."

Tek adamın kontrolünde işlerin yürüyemeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, her şeyi bilen değil, işi uzmanına, ehline veren adamın önemli olduğunu söyledi.

'nin 12 yılda sorunlarının çözülmediğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"İşsizlik mi? Kürt sorunu mu? Yoksulluk mu? Beylerin para sorunu çözüldü. Köşe dönme sorunu çözüldü. Biz bunu kabul etmiyoruz. 'Bu coğrafyada hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek' dedik. Türkiye'nin var olan bütün sorunlarını çözmede kararlıyız. Sen söyledin ne oldu biliyormusunuz  Arkadaşlarımız, sen söyledin oyun mu arttı diyorlar. Artmadı. Bırak o bölgeyi diyorlar. Bir oy bile gelmese bu ülkenin insanı için her şeyi yapmaya hazırım. Ya siz beni anlayacaksınız ya da ben sizi. Bir araya gelip konuşacağız. Gerekirse kavga edeceğiz. Ben sizdenim, bu coğrafyadanım. Çözüm, birlik, huzurdan yanayız. Diyelim ki komşunuzda yangın çıktı. Herhalde su ile müdahale edersiniz. Biz elimizde yangın, elimizde benzin bidonu ile gidiyoruz. Silah, militan, El Kaide unsurlarını gönderiyoruz. Böyle bir politikayı güden bir siyasal iktidara destek vermek acaba sorunu çözer mi?"

"Roboski'de bir olay oldu. 34 yurttaşımız öldürüldü. En net olayı takip eden parti CHP'dir. Bizim raporumuzu okumayan varsa lütfen okusun. Hesabı verildi mi? Verilmedi. Hesabını sormak isteyen CHP'ye bölgede oy çıktı mı  Hayır. O zaman aramızda sorun var. Ben sizin hakkınızı savunuyorum siz, sizin hakkınızı savunmayana oy verdiniz" diyen Kılıçdaroğlu, bunu kabul etmediğini bildirdi.

Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Talimatı Recep Tayyip Erdoğan verdi. Sınır ötesi parlamentonun yetkisinde. Talimatı kim verdi  Hükümet. Bu açık gerçek ortada dururken, biz bölgeden beklediğimiz desteği alamadık. Buraya konuşmaya, sitem etmeye ve sitemlerinizi dinlemeye geldik."

Süreçle ilgili yüksek bir beklentinin yaratıldığını, yüksek beklenti karşılanmazsa sonunun felaket olacağını iddia eden Kılıçdaroğlu, sorunun çözümünde birinci noktanın karşılıklı güven olduğunu vurguladı.

Güvensizlik eksenine oturtulmuş bir sorunun çözülemeyeceğini, bunun için kamuoyuna açık ve net konuşmak gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sorunu çöz sana sonsuz kredi dedim. Ertesi gün ne diyorsun dedi. Ben bekledim ki, bölgede Kılıçdaroğlu'na destek çıkacak. Tam bir sessizlik. Şöyle bir algı da var. AKP sorunu çözecek, CHP karşı. Hayatımda duyduğum en saçma görüşlerden birisidir. Biz ne yaptık da sorun çözülmedi. Sanki biz iktidardayız da onlar muhalefette. İktidarda olan sensin. Parlamentonun yarısından fazlası sende. Sen sorunu çözdün de hayır mı dedik. Biz sadece suçlandık. MİT müsteşarı ile ilgili kanunu 24 saatte geçirirken kimse engel olmuyor da bu sorunu çözmek için CHP'yi engelmiş gibi gösteriyorlar. Samimi değiller."

'ÇÖZÜM SİYASİ HAYATIMA MAL OLACAKSA BEN ONU DA GÖZE ALIRIM'
Kılıçdaroğlu, 31 Mayıs 2012'de arkadaşlarının TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i ziyarette 10 maddelik Kürt sorununun çözümü yönündeki öneriyi sunduklarını hatırlatarak, Başbakan Erdoğan'ı ziyaretinde sorunun çözümü için parlamentoda Uzlaşma Komisyonu kurulması önerisi götürdüğüne dikkati çekti.

Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu işin ucunda ölüm var. İnsanlar ölüyor. BDP ve MHP'yi dışarda bırakalım, biz bir araya gelelim dedik. Adı toplumsal uzlaşma. İki önemli aktörüz, sistemin dışına atarsanız bu sorunu nasıl çözeceksiniz. Bu sorunun çözümü siyasi hayatıma mal olacaksa ben onu da göze alırım. Yeter ki bir kişi hayatını kaybetmesin. Bu güzel ülkede hepimiz huzur içerisinde yaşayalım. Ama olmadı. Kapalı kapılar ardında demokratik çözüm olmaz, özgürlükler tartışılmaz. Süreç yasal bir zemine oturtulmak zorundadır. Süreç saydam olmalıdır. Elbette birileri karşı çıkabilir. Ama samimi olarak tartışırsak bu sorunu aşabiliriz. Türkiye'nin bu sorunu çözme kapasitesi ve birikimi var."

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Kan akmasın diye ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiklerin, süreç içerisinde Ağustos ayında Cumhurbaşkanı seçiminin olacağını anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Dayatmacı bir kültürü değil, uzlaşmacı bir kültürü benimseyen, kavgayı değil, barışı önemseyen bir cumhurbaşkanı adayından yana tavır alınmasını yürekten isterim. Bu ülke kavgadan, dayatmadan, elinde sopayla toplumu dizayndan çok çekti. Bırakalım bilgili, birikimli, düzgün, herkesi kucaklayan, güzel bir dil kullanan, sevgiden, barıştan yana olan birisini cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtalım. Bu toplumun birlikteliği açısından çok önemli. Bunu yapabilirsek, ülkede barışın yolunu kesinlikte açacağız, kavgayı sonlandıracağız. Toplum bir barış iradesini, uzlaşma iradesini göstersin, geniş ve büyük bir toplumsal iradeyi bir şekliyle ortaya koymak zorundayız."

Kılıçdaroğlu, içeride ve bölgede gerilimden beslenen bir siyaset anlayışının bulunduğunu belirterek, demokrasinin uzlaşma rejimi olduğunu aktardı.

Kavgadan yana politikayı yaşamı boyunca desteklemediğini, barış ve uzlaşmadan yana olduğunu, bunların demokrasiyi güçlendireceğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ülkeyi yöneten kişi hem barıştan söz edip hem de elinde kılıç taşırsa olmaz. Dilinde çözüm, elinde kılıç. Dilinde çözüm varsa elinde kılıç olmaması lazım. Barış ve huzurdan yana bir tavır sergilemek zorundayız. Ortadoğu kan gölü. Bir ülkenin başbakanı IŞİD yetkilileri açıkça insanları rehin alırken sessiz kalıyorsa sessiz kalmasını topluma öğütlüyorsa basında yer almasın diye yargı kararı çıkarıyorsa hepimizin oturup düşünmesi lazım. Tırlarla silahlar nereye gidiyor, düşünmeniz lazım. Adımın Kemal olduğunu bildiğim kadar o TIR'larla Suriye'ye, diğer bölgelere de silah gittiğini biliyorum. O silahlar şimdi döndü bizim insanımıza karşı. Ortadoğu kan gölünü dönüyor."

Sayfa Yükleniyor...