"Bir tane FETÖ'cü siyasetçi yok mu?"

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde düzenlenen, TOBB Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket Takdim Töreni'nde konuşan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "Darbeci, FETÖ'cü diye baklavacı, şekerci, asker, komutan, savcı, hakim, üniversite hocası, vali, kaymakam buldular. Bunların içinde bir tane FETÖ'cü siyasetçi yok mu?" ifadelerini kullandı.

"Bir tane FETÖ'cü siyasetçi yok mu?"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) düzenlenen, TOBB Hizmet Şeref Belgesi ve Plaket Takdim Töreni'nde, kendisinden önce konuşan Başbakan Binali Yıldırım'ın sözlerini hatırlatarak, "Eğer her şey çok iyiyse, iş insanlarımız kazanıyorsa, vergilerini ve sigorta primlerini niye ödeyemiyorlar?" diye sordu.

Bugünkü konuşmasında, 'nin içinde bulunduğu zor şartlardan çıkmasının yollarını, stratejilerini anlatacağını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye bölgesinde güçlü, saygın bir ülke olması için yeni bir stratejiye ihtiyaç olduğunu ifade etti.

CHP'nin stratejisinin dört ayağının bulunduğunu kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, bunlardan birincisinin özgürlükçü demokrasi ve hukukun üstünlüğü olduğunu vurguladı.

"Eğer bir ülkede demokrasi, hukukun üstünlüğü yoksa o ülkenin büyüme şansı yoktur" diyen Kılıçdaroğlu, kişi başına gelirin 25 bin dolar ve üstünde olan ülkelerin tamamında birinci sınıf demokrasinin uygulandığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, kuvvetler ayrılığının gerçek anlamda olması gerektiğini vurgulayarak, "Sayın Başbakan söyledi, 'Yasama, yargı ve yürütme herkes kendi işini yapsın.' Herkes kendi işini yapamıyor. Birilerinden talimat geliyor, herkes o talimatı yerine getiriyor. Eğer herkes kendi işini yapabilseydi, zaten bir sorunumuz kalmazdı" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, 16 Ağustos 1789 tarihli İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nde yer alan kuvvetler ayrılığı ilkesine atıfta bulunarak, "Hangi kuvvetler ayrılığından söz ediyoruz? Bir partinin genel başkanı hakim tayin ettiğinde, hakimlere talimat verdiğinde burada yargı bağımsızlığından söz edebilecek miyiz?" diye konuştu.

"HANGİ DEMOKRASİDEN SÖZ EDECEĞİZ?"

Kadın-erkek eşitliğinin hala toplumda yeteri kadar olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, bunun sağlanması için çok daha fazla mücadele edilmesi gerektiğini bildirdi.

"Din ve vicdan özgürlüğü, medya özgürlüğü, düşünceyi açıklama var mı? Hangi demokrasiden söz edeceğiz?" diyen Kılıçdaroğlu, demokrasinin evrensel kurallara uygun olması gerektiğini vurguladı. 

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun 2008'de yaptığı bir konuşmada, "Anayasamız, toplumumuzun çimentosu olan demokratik, laik, sosyal hukuk devleti yapısını korumalıdır. Anayasamız, çağdaş devletin üç temel niteliği olan ifade hürriyetini, din ve vicdan hürriyetini ve teşebbüs hürriyetini garanti altına almalıdır. Anayasamız, demokratik dengeleme mekanizmalarına sahip, toplumun değerleriyle bütünleşmiş bir toplumsal sözleşme olmalıdır" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Doğrudur. Peki Sayın Hisarcıklıoğlu şu anda böyle bir konuşma yapabilir mi? 'Toplumsal uzlaşma istiyoruz, anayasamız da böyle olmalıdır.' diye bir konuşma yapabilir mi?" diye sordu.

Kendisini dinleyenlerden bazı kişilerin "yapar" karşılığını vermesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Eğer yapacaksa yürekten kutluyorum." dedi.

"DEMOKRASİ HEPİMİZ İÇİN GEÇERLİ"

Anayasa değişikliği sırasında, üniversitelerin konuşmamasını eleştiren Kılıçdaroğlu, "Bu ülkede 'yargı bağımsızlığı' söylendiği zaman neden itiraz ediliyor? Bir partinin genel başkanı neden mahkemelere hakim tayin edebiliyor?" ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun konuşması sırasında bir dinleyicinin "Yassıada'nın hesabını ver, Yassıada'ya bak" demesi üzerine, bu duruma, diğer bazı dinleyiciler tepki gösterdi.

Güçlü ekonominin sırrının, güçlü demokrasiden geçeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"İş adamları soruyor, 'OHAL'i kaldıracak mısınız?' diyorlar. 'Siz işinize bakın, OHAL'i kaldırmayacağız' diyor. Ebette terörle mücadele edeceğiz, elbette teröre karşı çıkacağız. Bundan en ufak bir kuşkumuz yoktur ama bir ülkenin bütün toprakları, olağanüstü hal uygulamalarıyla uzun süre yönetilemez, doğru değildir. İtiraz eden arkadaşlarıma şunu söylemek istiyorum; Birleşmiş Milletler'e bir dilekçe verdik, o dilekçede ne yazıyor biliyor musunuz? 'Tutulanlara insanca davranmayacağız, tutulanları adil yargılamayacağız.' deniyor. Bu ülkede demokrasi hepimiz için geçerli, sadece benim için değil. Benim gibi düşünmeyen insan için de demokrasi geçerlidir. Eğer bir ülkede düşünce özgürlüğü yoksa, demokrasiyi ayakta tutamazsınız. Bir ülkede, üniversiteler bilim üretemezse, demokrasiyi ayakta tutamazsınız. Bir ülkede iş adamının can ve mal güvenliği yoksa, demokrasiyi ayakta tutamazsınız."

"DEMOKRATİK STANDARTLAR YÜKSELTİLMELİ"

"Yabancı sermaye gelsin. Eyvallah gelsin. Yabancı sermaye niye Afganistan'a, Irak'a gitmiyor? Hukukun, demokrasinin geliştiği ülkelere gidiyor" diyen Kılıçdaroğlu, bunun için demokratik standartların yükseltilmesi gerektiğine işaret etti.

Demokrasinin bütün kurallarının işletilmesini gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Sabah, akşam konuşuyoruz, 'Avrupa Birliği şu faslı açsın.' Avrupa Birliği dayattığı zaman mı yapacağız bunu? Bir araya gelip de Avrupa Birliği'nin istediklerini, onlar dayatmadan biz yapamaz mıyız? Bizim irademiz yok mu? İlla birisi dayattığı zaman mı biz iş yapalım? Buradan Sayın Başbakan'a açık ve net çağrıda bulunuyorum, Sayın Başbakan, Avrupa Birliği'nin öngördüğü bütün demokratik standartları onlar dayatmadan Parlamento'ya getirin, tamamına destek vereceğiz."

TBMM Başkanı'na "Eğer bir ülkede 150'nin üzerinde gazeteci hapisteyse, siz, demokrasiyi dünyaya anlatamazsınız" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Sözcü gazetesine soruşturma açılmasını sağladılar. Sözcü gazetesine soruşturma açsın diye 7 tane savcı değiştirdiler. Birisini atıyorlar, soruşturma açmasın, alıyorlar bir başkasını veriyorlar. 'Sözcü gazetesi, Cumhuriyet gazetesi FETÖ'cüymüş.' Her muhalifi FETÖ'cü diye suçlarsanız, FETÖ'cülüğü ödüllendirirsiniz. Hala bunun farkında değil miyiz? Doğruyu yapalım." 

"OSMANLI NİYE BATTI?"

Kılıçdaroğlu, bugün, 5 günlük askerin "darbeci" diye 7 ay hapiste kaldığına dair bir mektup okuduğunu ifade ederek, "Darbeci, FETÖ'cü diye baklavacı, şekerci, asker, komutan, savcı, hakim, üniversite hocası, vali, kaymakam buldular. Bunların içinde bir tane FETÖ'cü siyasetçi yok mu? Demokrasiyi istiyoruz. Benim için değil, hepimiz için" dedi.

Stratejinin ikinci ayağının "üreten Türkiye" olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye'ye üretmeyi öğreten kişinin Gazi Mustafa Kemal Atatürk olduğunu hatırlattı.

Bazı çevrelerin "Olur mu efendim, eskiden de üretim vardı" diyebileceğini aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Vardı doğru. Devasa Osmanlı niye battı? Bir toplu iğne bile üretemeyen, bilimi ve teknolojiyi reddeden bir Osmanlı battı. Osmanlı'nın Fatih, Kanuni dönemini hatırlarız. Bu devasa, Akdeniz'i, Karadeniz'i Osmanlı'nın gölüne çeviren Osmanlı niye battı? Bunun üstünde niye kafa yormayız? Övünürüz, 'Efendim Türkiye Cumhuriyeti, Türklerin kurduğu 15'inci devlet.' Bu ne demektir? 14'ünü batırdık demektir. Biz, üretim anlamında söylüyorum ufkunda güneş batmayan, güçlü, onurlu, başı dik duran bir Türkiye hayal ediyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz. Onun için sizin üstlendiğiniz rol, üretim çok önemli."

"KATMA DEĞERİ YÜKSEK ÜRÜN ÜRETİLMELİ"

Başbakan Yıldırım'ın "Avrupa'da satılan beyaz eşyaların üçte birini Türkler satıyor." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Doğru. Buzdolabı, çamaşır makinesi hangi yüzyılın üretimi bilen var mı? 1800'lü yılların. İlk televizyon Amerika'da üretildi, bugün Amerika televizyon üretmez. Buzdolabı, çamaşır makinesi üretmek artık bize mahsus, teknolojisi gelişmiş ülkeler artık buzdolabı, çamaşır makinesiyle uğraşmıyor" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin katma değeri yüksek ürünler üretmesi, bunun için üniversitelerin bilgi üretimi yapması gerektiğini bildirdi.

İran üniversitelerinin ürettiği bilgilerin, Türkiye üniversitelerini geçtiğini savunan Kılıçdaroğlu, Türkiye'de, bir bildiriye imza attı diye üniversite hocalarının kapının önüne konulduğunu ileri sürdü.

Kılıçdaroğlu, "Sevgili Peygamberimiz ne diyor? 'Alimin ölümü, alemin ölümüdür. İlim Çin'de olsa, git onu öğren.' diyor. Ne diyor Hazreti Ali? 'Bana bir harf öğretenin, kırk yıl kölesi olurum.' diyor. Biz ilimi bitirdik. Osmanlı'nın son dönemlerini yaşıyoruz" diye konuştu.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923'te "Savaş meydanlarında kazanılan zaferler, ekonomik zaferlerle taçlandırılmadıkça o ülkenin bağımsızlığı sağlanamaz" dediğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün bu nedenle 1925'te Kayseri'de uçak fabrikası kurduğunu, Anadolu'nun her tarafına fabrikalar götürdüğünü, 1923'te İzmir İktisat Kongresi'ni topladığını anlattı.

Kılıçdaroğlu, Osmanlı'nın parasını basacak bankasının olmadığını, Türkiye Cumhuriyeti'nin parasını 1930 yılında Merkez Bankası kurulduğunda bastığını kaydetti.

"SİBERNETİK DİYE BİR BİLİM DALI OKUTULUYOR MU"

Demokrasinin birlikte geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, düşüncelere tahammül edilmesinin önemine işaret etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, "Endüstri 1.0"da buhar makinelerinin kullanıldığını, "endüstri 2.0"da elektriğin imalata verilmesiyle seri üretime geçildiğini, "endüstri 3.0"ın da makinelerin daha fazla kullanılması olduğunu anımsatarak, "Amerika ve Almanya'da 'endüstri 4.0' konuşuluyor. Ne demektir 'endüstri 4.0' Makinelerin birbiriyle konuşması, yani üretimin dijitalleşmesi demektir. Ne yapıyoruz biz? Hangi üniversitelerimizde var? Sibernetik diye bir bilim dalı, bizim üniversitelerimizde okutuluyor mu?" diye konuştu.

Üniversitelerin bilim üretmesi durumunda, katma değeri yüksek ürünlerin üretilebileceğine işaret eden Kılıçdaroğlu, eğitimin önemine değindi.

Osmanlı'da okuma-yazma oranının yüzde 1 olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, aynı tarihlerde Almanya, Hollanda, İsviçre ve İskandinavya'da okuma-yazma oranının yüzde 70, İngiltere, Fransa, Avusturya ve Belçika'da yüzde 50'nin üzerinde bulunduğunu kaydetti.

"NİYE 7 MİLYON İNSAN İŞ ARIYOR?"

Eğitimin, üretimle buluşturulması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Gelip size zaman zaman işsizlikten şikayet ederler, öneri getirirler. 'Her iş adamı, bir işçi alsın işsizlik sorununu çözeriz.' Kimse almadı. Çünkü ekonominin kurallarına aykırı" dedi.

İş adamlarının çıkıp, düşüncelerini söylemesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu "Bunu yapmıyorlarsa bir sorun vardır" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki işsizliğe de değinerek, "İşsizlik İngiltere'de yüzde 4.7, Amerika'da 4.5, Almanya'da 3.9, Japonya'da 2.8. Bize benzeyen ülkelere bakalım, Endonezya 5.6, Rusya 5.4, Hindistan 4.9, Türkiye 12.6. Neyimiz eksik? Niye 7 milyon insan iş arıyor?" değerlendirmesini yaptı.

Kemal Kılıçdaroğlu, nitelikli ara eleman sorununun yaşandığını belirterek, organize sanayi bölgelerinde yatılı meslek liselerinin yapılabileceği önerisinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, sorunlara çözüm üreten muhalefet yaptıklarını belirterek, güçlü bir sosyal devlet inşa edilemezse, ülkede huzurun sağlanamayacağını savundu.

"Aç ve açıkta" kalan insanlar varsa ülkede huzurun sağlanamayacağını ifade kaydeden Kılıçdaroğlu, "Güçlü sosyal devlet hepimizin ortak amacı olmalıdır, bu amaç çerçevesinde elde ettiğimiz gelirin bir kısmını toplumun yoksul kesimlerine aktarmak zorundayız, ama onların onurunu incitmeden, yani sağ elin verdiğini sol el görmeden yapmalıyız" diye konuştu.

Sosyal devletin önemli olduğunu, gelir dağılımının sağlanması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Herkesin geleceğe güvenle baktığı bir ülkeyi nasıl sağlayabiliriz? Sağlamanın üç temel koşulu var. Bir devlette liyakat sistemidir, yani işi ehline vermektir, eğer devlette liyakat sistemini sağlayamadıysanız, devlet çöker, tıpkı adaleti çökerttiğimiz gibi. Bu ülkede adalete inanan ve gerçekten de 'bu ülkede adalet vardır diyen, bu ülkede gerçekten yargıçlar, hakimler adalet dağıtıyor' diyen" ifadelerini kullandı.

"Adalet devletin temelidir, mülkün temelidir" diyen CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Adalet bütün inançların ortak temelidir, ahlakta olduğu gibi, ahlak bütün inançların ortak temelidir. Ahlaklı olmak bir toplumun olmazsa olmaz şartlarından birisidir. Adalet bir kutup yıldızı gibidir, o yerinde sabit durur ve bütün kainat onun etrafında döner. Hazreti Ömer'in adaleti bütün kitaplarda yer alır, kendi işini yaparken kendi mumunu, devletin işini yaparken devletin mumunu yakan bir adalet, böyle bir adalet istiyoruz. Bu ülke büyüyecekse demokrasi ile büyüyecektir, bu ülke büyüyecekse katma değeri yüksek ürün üreterek büyüyecek, bu ülke büyüyecekse güçlü bir sosyal devlet ile büyüyecek. Bu ülke büyüyecekse devletin yapılanmasında liyakat esası olacak. Kişinin doğduğu yere göre, kişinin inancına göre, kişinin kimliğine göre, eğer siz devlete adam tayin ederseniz o devleti çökertirsiniz, bilgiye göre, objektif kurallara göre tayin edeceksiniz. Bizim partiden bir hakim tayin etsem siz bundan memnun olur musunuz?"

Kılıçdaroğlu, "Eğer katma değeri yüksek ürün üretecekseniz, bütün politikalarınızı, ekonomi ve maliye politikalarınızı bunun üzerine inşa edeceksiniz, teşvik politikalarınızı bunun üzerine inşa edeceksiniz. Eğer ekonomi ve maliye politikalarınızı bunun üzerine inşa edemezseniz, katma değeri yüksek ürün üretemezsiniz. Üç dış politika, eğer yurtta barış, dünyada barış endeksli bir dış politika gütmezseniz, dünyada yalnızlaşırsınız, kimse sizin malınızı da almaz arkadaşlar, ürettiğinizi de almaz, asıl hedefimiz bu" şeklinde konuştu.

"SSK'YI ZARARA UĞRATTIĞIM KONUŞULDU"

Bazı konuların kamuoyundan gizlendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "genel müdürlük yaptığı dönemde SSK'yı zarara uğrattığı" yönündeki ifadeleri hatırlatarak, şunları söyledi:

"Sanki ben hükümetim, kanunları ben çıkarıyorum, yahu devletin genel müdürüyüz, kanun belli ama hiç önemli değil bunu söyleyenlerin bugünkü tabloyu da çıkıp millete anlatması lazım. Benim genel müdürlük yaptığım dönemde kurumun açığı, sosyal güvenlik sisteminin açığı 2 milyar 341 milyon lira bugünkü parayla, yer gök sosyal sigortalar diye inlerdi o zaman, çünkü gündemde tutuyorduk ve sistemin çözülmesi lazımdı. Bugün nedir 2016 sonu itibariyle 20 milyar 655 milyon 603 lira. 2 milyar, 20 milyar, bu konuşuluyor mu? Niye konuşulmuyor?"

16 Nisan'daki halk oylamasına da değinen Kılıçdaroğlu, referandumda vatandaşların oylarını kullandığını, evet veren, hayır veren hiçbir vatandaştan hiçbir şikayetinin olmadığını ifade etti.

"DÖRT TEMEL KOPUŞ OLACAK"

Kılıçdaroğlu, "Ama elinizi vicdanınıza koyun, 'mühürsüz oylar geçersizdir' diyor kanun, YSK 'bunlar geçerlidir' dedi, kanuna rağmen diyor bunu. 'Mühürsüz zarflar geçersizdir' dedi kanun, 'hayır' dedi onlar 'geçerlidir.' Bu referandum meşru bir referandum değil, bu anayasa da meşru bir anayasa değil. Kimsenin can ve mal güvenliğinin olmadığı bir anayasa, güçler ayrılığı ilkesinin olmadığı bir anayasa, 1789 sözleşmesinden söz ettim o tarihten bu yana yoktur" dedi.

Bu anayasada dört temel kopuş olacağını iddia eden Kılıçdaroğlu, bunlardan birincisinin Meclis ile devleti yönetenler arasında olacağını, ikinci kopuşun da 80 milyonun temsilcisi olan Cumhurbaşkanının, sadece kendi partisine oy verenlerin temsilcisi konumuna gelmesiyle yaşanacağını ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanlığı makamının herkesin ortak paydası olmasına rağmen, ilk kez bu anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanının sadece kendi partisine oy verenleri temsil ettiğini savundu.

"ORTAK GÖREV TÜRKİYE'Yİ LİDER YAPMAK"

Adaleti arayanlarla, adaleti dağıtanlar arasında bir kopuş olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, bir partinin genel başkanının doğrudan hakim tayin etmesinin kabul edilemeyeceğini söyledi.

Çöken adalet ve demokrasiyle Türkiye'nin uygar dünyadan da koptuğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin Türkiye'yi yeniden değerlendirmeye aldığını hatırlattı.

Bunların hepsinin yeniden masaya getirilmesi gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'yi sevdiklerini, herkesin ortak görevinin ülkeyi bölgesinde ve dünyada lider yapmak olduğunu kaydetti.

Kılıçdaroğlu, bilim, katma değeri yüksek ürün üretilmesi, demokrasinin geliştirilmesi, güçlü sosyal devlet olunması, liyakatın, adaletin sağlanması durumunda Türkiye'nin belli noktaları aşacağını vurguladı.

TOBB'un öncülüğünde, anayasa değişikliği dolayısıyla bir sivil platform oluşturulduğunu, 20'den fazla ilde çalışma yapıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, bunun dikkate alınmadığını söyledi.

"DARBEYİ ARAŞTIRMAYACAK MIYIZ?"

Anayasa değişikliğinin, bir partinin mutfağında hazırlanamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Bir toplumun yüzde 50'si 'evet', yüzde 50'si 'hayır' diyorsa, o anayasa değişikliği topluma hayır getirmez, toplumu kutuplaştırır. Bizim aklımız yok mu? Oturalım, hep beraber yapalım. Bizim bilgimiz yok mu? Oturalım, hep beraber yapalım. Bizim sorunumuz yok mu? Oturalım, hep beraber çözelim" dedi.

Kılıçdaroğlu, Avrupa Birliği ile uyum yasalarının tamamının Parlamentodan oy birliğiyle çıktığını anımsattı.

Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Sayın Başbakan, FETÖ terör örgütünden söz etti. Hayatım boyunca demokrasiyi savundum ve her darbenin doğru olmadığını söyledim. Hiçbir darbenin bir ülkeye yarar getireceğine inanmadım. Eğer bir ülkede darbe girişiminde bulunulmuşsa, oturulup onun Parlamentoda ayrıntılarının ortaya çıkması lazım. 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu kuruldu. İki temel aktör, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı. Davet ediyorlar, Meclis'e gelmiyor. Niye gelmiyor? Neden çekiniyorlar? Siyasi otorite onların Meclis'e gelip bilgi vermelerini istemiyor. Niçin? Darbeyi araştırmayacak mıyız? 250'ye yakın şehidimiz var, araştırmayacak mıyız? Kim yaptı bu darbeyi, arkasında kimler var araştırmayacak mıyız?"

"NİYE KAPATIYORSUNUZ ADİL ÖKSÜZ OLAYINI?"

Adil Öksüz olayını ilk kez kendisinin gündeme getirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Niye kapatıyorsunuz Adil Öksüz olayını? Herkesin eline kelepçe vurulur, Adil Öksüz'ün eline kelepçe vurulmaz. Herkesin telefonu alınır, Adil Öksüz'ün iki telefonu vardır, konuşur. Adil Öksüz'ün elinde GPS, yön bulma aracı vardır. Biz bunların açığa çıkmasını istiyoruz. Kim darbeci ortaya çıkmasını istiyoruz. FETÖ terör örgütüne yataklık yapanların, onlara milyarları akıtanların ortaya çıkmasını istiyoruz. Bu işin siyasi ayağı ortaya çıkmazsa olmaz, siyasi ayağın ortaya çıkması lazım. Sayın Başbakan daha önce yaptığı bir açıklamada 'Bu işin siyasi ayağı yoktur.' diyor. Ne demek siyasi ayağı yok? Yani bu darbeyi vatandaşlar mı, şekerciler mi yaptı, kim yaptı?"

Kılıçdaroğlu, "Şimdi FETÖ olayı çıktı, başka bir yerde duruyor. Muhalif olanların tamamı FETÖ'cü diye suçlanıyor. Biz buna itiraz ediyoruz" diye konuştu.

Hiç kimsenin mal varlığına mahkeme, adalet olmadan el konulmasını istemediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmayı bir kitapçık haline getirerek, TOBB üyelerine göndereceğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin güçlü olması için açıkladığı stratejilerin hayata geçirilmesi gerektiğini ifade etti.

"BAYAR'IN KIZINI, MENDERES'İN TORUNUNU ZİYARET ETTİM"

Konuşması sırasında bir kişinin "Yassıada" diye bağırdığını belirten Kılıçdaroğlu, Celal Bayar'ın mezarına karanfil koyan, Adnan Menderes'in çocuklarını ziyaret eden bir genel başkan olduğunu kaydetti.

Rahmetli İsmet İnönü'nün idamların olmaması için mücadele verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, darbelerin Türkiye'ye hiçbir fayda getirmediğini söyledi.

Ön yargılardan kurtulunması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Ben Celal Bayar'ın kızını da Adnan Menderes'in torununu da ziyaret ettim. Onların Türkiye'nin geleceği için neler söylediklerini de ben çok iyi biliyorum. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; onlarla aramda hiçbir ayrı sorun yok. Onlar da bu ülkenin yurtseverleri" dedi.

Kılıçdaroğlu, Demokrat Parti'nin cumhuriyet ile Atatürk ile demokrasiyle sorununun olmadığını belirterek, Türkiye'nin sorunlar yumağından çıkarılması gerektiğini bunun da yolunun "ortak akıl" olduğunu ifade etti.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Cumhuriyet Halk Partisi
  • Kemal Kılıçdaroğlu

Sayfa Yükleniyor...