Cumhurbaşkanı Erdoğan: Münbiç'i PYD'den temizlemeye kararlıyız

Beştepe'de muhtarlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fırat Kalkanı operasyonuna değindi; Münbiç'i PYD'den temizlemeye kararlı olduklarını söyledi. Erdoğan, FETÖ soruşturmalarına yönelik eleştiriler için ise "Mağduriyet edebiyatı yapan ihanet içerisindedir" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Münbiç'i PYD'den temizlemeye kararlıyız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe'de 29. Muhtarlar Toplantı'sında konuştu.

Erdoğan'ın gündeminde Suriye ve Irak'taki gelişmeler vardı. Fırat Kalkanı operasyonuna değinen Erdoğan, Münbiç'in de PYD'den temizleneceğini söyledi ve "Ya çıkıp terk edip Fırat'ın doğusuna gidecekler, gitmedikleri takdirde gereğini biz yapacağız" diye konuştu. 

Cumhurbaşkanı'nın FETÖ soruşturmalarına yönelik değerlendirmeleri de oldu. 15 Temmuz'un asıl mağdurunın şehitler olduğunu belirten Erdoğan, "Kim ki bunlarla ilgili FETÖ terör örgütünün mensupları sebebiyle mağduriyet edebiyatı yapıyorsa kusura bakmasınlar, ihanet içindedir" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Kürsüden ülkemizle ve dünyayla ilgili meseleleri anlatırken karşımda oturan muhtarların bakışları, itirazları bana çok şey anlatıyor. Milletin irfanı çok farklıdır, ilim sahibi olabilirsin ama irfan sahibi olmazsan bir hiçsin. 

Başarılarımı milletimle olan samimiyetime borçluyum. Ülkemizin dört bir yanından gelen muhtarlarımızla baş muhtar Cumhurbaşkanı'nın arasındaki muhabbeti göremeyenin gönül gözü kapalı demektir. Gönül gözü kapalı olana rabbim şifa versin.

Biz millete hizmet için bir adım attıysak millet bize üç beş adım gelmiştir. Millete afra tafra yapmaya gelinmez. Yaparsan bir seçimle getirir öbür seçimle götürür. Milletten bir adım kaçanlar hatta koşarak kaçanlar kendilerine itibar etmedikleri için halka kızıyorlar. Millete tabi olsalar mesele çözülecek. Duvara 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' demekle olmuyor. Milletin hakkına tabi olmakla egemenlik oluyor. 

Geçen hafta 'nin yeni güvenlik anlayışı üzerinde durmuş ve tehditleri kapımıza beklemeyeceğimizi, tehditleri kaynaklarında imha edeceğimizi ifade etmiştim. Artık iş kapıya geldikten sonra müdahale dönemi bitti. Şimdi bataklığı kurutma döneminin yaşandığı bir sürecin içerisindeyiz. Olay neredeyse orada bitecek. Beklesin, şuraya gelsin sonra müdahale edelim dönemi geçti. 

"HALEP İLE İLGİLİ SORUNUMUZ YOK"

Gaziantep'te 56 kardeşimizin canlı bombayla şehit edilmesi olayı bu işin bitiş noktası oldu. Madem DAEŞ örgütü böyle bir adım attı, Cerablus'tan gireceğiz dedik. ÖSO önde arkasında biz lojistik destekle girdik. Şimdi Cerablus halkı geri döndü. Alt ve üst yapıyla ilgili çalışmalar devam ediyor, çocuklar okullarına gidebiliyor. Ardından El Rai'ye girildi. Sonra Dabık'a doğru ilerlendi. DAEŞ çok direndi ama Dabık aşıldı. Şimdi El Baba'a doğru ilerleniyor. El Bab'dan Münbiç'e doğru gidilecek. PYD/YPG'ye karşı gerekli mücadele veriliyor. Şimdi Halep'le ilgili bir sorunumuz yok. Sayın Putin ile görüştüm. Artık Halep halkını huzura kavuşturalım dedim. Halep Haleplilerindir. Bunu açıklamamız lazım. Halep üzerinden bir hesaba girmek doğru olmaz. Halep'le tarihi bağlarımız var.

"GEREKLİ DESTEĞİ VERECEĞİZ"

Batı sığınmacılar konusunda herhangi bir destek veriyor mu? Yok.  AB'nin verdiği söz var, ortada ciddi bir şey yok. Yardım gelse de gelmese de biz bu bombaların altındaki kardeşlerimize gerekli desteği vereceğiz. 'Çadır ve konteyner kentlerde bulunanlara vatandaşlık kapısını açacağız' dedik ve çalışmalar yürütülüyor.

Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak ülkenin güvenlik anlayışının değiştirilmesi konusunda çok gayret gösterdim. Her seferinde önümüze farklı engeller çıkarıldı. 2003'ün 1 Martında Irak'taki operasyona aktif şekilde katılmamızı sağlayan tezkere Meclis'te reddedildi. Bunun hata olduğunu arkadaşlarımıza ifade ettim. Ben özellikle ortaya katılmamızın gereğine inanmıştım. Meclis'te öyle bir irade çıkınca Irak'taki gelişmelerin dışında kaldık. Bugün Irak'ta işlerin içerisinden çıkılmaz hale gelinmesinin sebebi Türkiye'nin o operasyonda etkin bir rol üstlenmemiş olmasıdır. 

Meclis'ten daha sonra buna müsaade çıktı. Ama bu sefer Iraklı kardeşlerimiz Türkiye'nin buraya girmesini istemiyoruz dedi. Madem istemiyorlar istenmediğimiz yere girmeyiz dedik ve askerimizi çektik. Suriye krizinde de aktif bir rol üstlendik. Sığımacıların rolünü tek başımıza üstlenmek zorunda kaldık. Sonra baktık kimseden fayda yok, kendi projelerimizi hayata geçirdik. 

"MESELE AĞAÇ DEĞİLDİ"

Bu kararı verdik ama önümüzde rahat bir hareket alanı yoktu. Hükümetimizin ilk yıllarından itibaren attığımız her adımda engellemelerle karşılaştık. Devlet ve millet olarak örgütü de güdümündeki siyasi partiyi de dikkate almayacağız. 

Terör örgütünü süreçten geri çevirmek için uğraşanların derdi bu ülke değildi. Vatandaşıma saygı duymayana benim de saygım yoktur. Bizim muhatabımız artık terörle bağlantısı olmayan bölge insanıdır. Gezi olayları hükümeti devirmeye yönelik bir fırsata çevrilmeye çalışıldı. O günlerde bu sinsi oyunu gördük, mesele ağaç değildi. Yeşile bu kadar hasta olan bir kişiyi kimse ağaç düşmanı olarak ilan edemez. İktidarlarımız döneminde yeşillendirmeyle ilgili verdiğimiz mücadele dünyada örnektir. 

Bazı gafiller farkında olmasa da sokakları işgale yeltenenler bunu bilinçli olarak yapıyorlardı. Bizim net tavır koymamızla bu sinsi plan bozuldu. Hemen ardından 17-25 Aralık emniyet yargı darbe girişimi geldi. Milletimiz buna da itibar etmedi. Biz de gerekli tedbirleri alıp emniyet ve yargıdaki örgüt mensuplarını devre dışı bıraktık. 

Bölgede yaşanan gelişmelerin sonuçları bizim geleceğimizle ilişkilidir. Avrupa ülkelerinde yabancı düşmanlığı yükseliyor. Buna ilk ve en sert tepkiyi biz veriyoruz. Çünkü oralarda 5 milyonu aşkın Türkiye kökenli vatandaşımız yaşıyor. 

"HİÇBİR ÜLKENİN TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOK"

Biz Lozan değince birileri çıkıyor 'sizin Irak ve Suriye topraklarında gözünüz mü var' diyor.

Bugün bazı gazeteler, baktım şunu söylüyor, 'Erdoğan, bir Misak-ı milli dedi, ortalığı karıştırdı.' Ben demedim, tarih bunu böyle kaydetti. Tarihin kaydına girmiş olan böyle bir gerçeği biz unutacak mıyız, bunları konuşmayacak mıyız ? Bizim hiçbir ülkenin topraklarında gözümüz yok. Tam tersine biz, bu ülkelerin topraklarında gözü olanlara, bu ülkelerde yaşayan kardeşlerimizi etnik ve mezhep esaslı ayrıştırmalarla yeni çatışmalara sürüklemek isteyenlere karşıyız. Biz bunu yapmaya çalışıyoruz.

Bizim fiziki sınırlarımız başka, gönül sınırlarımız başkadır. Bizim Irak ve Suriye'deki gelişmelerin dışında kalmamızı isteyenler iyi niyetli değildir. Sınırlarım tehdit altında, yüzlerce insanım şehit oldu. Ben 'elinizi kolunuzu sallaya sallaya girebilirsiniz diyeceğim' böyle bir şey olur mu? Böyle bir çarpık olayın hesabını torunlarımıza veremeyiz.

Türkiye, Irak'ta ve Suriye'de yaşanan her gelişmenin içinde mutlaka yer alacaktır. Terör örgütlerine karşı verdikleri mücadelede, gerekiyorsa diplomatik ve askeri gücümüzle de oralardaki kardeşlerimizin yanlarında bulunmakta kararlıyız

"MÜNBİÇ'İ PYD'DEN TEMİZLEYECEĞİZ"

Suriye'de varız. ÖSO ve Türkiye'yi El Bab'dan uzak tutmak istiyor. Biz bu ısrarın gerisindeki sebebi biliyoruz. Biz DAEŞ, YPG/PYD  terör örgütüyle ile bu mücadeleyi sürdüreceğiz. En kısa sürede Münbiç'i PYD'den temizlemekte kararlıyız. Ya çıkıp terk edip Fırat'ın doğusuna gidecekler, gitmedikleri takdirde gereğini biz yapacağız. 

Biz ABD'li dostlarımıza söylüyoruz, bizim ne PYD'ye, ne YPG'ye ihtiyacımız var; bunu birlikte yaparız. El Nusra da DEAŞ'a karşı savaşıyor ama El Nusra da terör örgütü. Biz DAEŞ ile mücadele edeceğiz, bunun için terör örgütüne gerek yok. Bize göre hepsi terör örgütü. Kilis'ten Kırkhan'a kadar olan bölgede de gereğini yaparız. Bu mesele bizim için bir beka meselesidir. Terör örgütlerini kendi sınırlarımız içerisinde karşılamayacağız. İsimleri ne olursa olsun, Türkiye'nin gözünde hepsi kafaları ezilmesi gereken terör örgütleridir. 

Irak'ın bir mezhep savaşına itilmesine izin vermeyeceğiz. DAEŞ Müslümanları katletti. Şimdi 'Şii'lik yorumuyla Müslümanları katledecek bir oyun ortaya konulmaya çalışılıyor.

"MAĞDUR EDEBİYATI YAPAN İHANET İÇERİSİNDEDİR"

Son zamanlarda bir mağduriyet edebiyatıdır gidiyor. Şu anda tutuklu olanlar mağdurmuş. İçlerinde istisnai olarak mağdur olanlar olabilir. Ama asıl mağdur olanlar... 246 şehidimiz var, bunlar 15 Temmuz'un şehitleri. Bu şehitlerimin aileleri mağdur değil mi? Benim milletim o gece bu mağduriyeti yaşamadı mı?

Kim ki bunlarla ilgili FETÖ terör örgütünün mensupları sebebiyle mağduriyet edebiyatı yapıyorsa kusura bakmasınlar, ihanet içindedir. Kimse bize gelip de bu konuda akıl vermesin. O aklı kendilerine saklasınlar. Karısına kocasına evladına sahip olma, sonra içeri girince benim evladım mağdur. himmet toplantılarında bunca parayı toplayacaksın sonra benim evladım mağdur.

"ARTIK BUNLARDAN BIKTIK""

Biz kula kul olmadık, bunlar FETÖ'ye kul oldular. FETÖ bize şah damarımızdan daha yakındır dediler. Bunlar şirk içerisindeler. Ondan sonra da hepsi kaçıp gidiyorlar. haklıysanız hakkınızı arayın. Kimse bu mağduriyet edebiyatını yapmasın. Mağduriyet edebiyatını yapanların yanında yer alan ciddi bir sıkıntı içerisindedir. Biz artık bunlardan bıktık.

Şahsımı ailemi  öldürmeye gelenler ormanda yakalandı. Güvenlik güçleri onları öldürebilirdi, öldürmediler. Tutukladılar ve polise teslim ettiler. Sonra da yargıya çıkardılar. Cumhurbaşkanı'nı öldürmeye geleni öldürmüyor, yargıya teslim ediyor. Hukuku koruyan bir anlayışımız var. Bizim meselemiz nefsimiz değil. Meselemiz, millet ve vatan, buna dikkat ediyoruz.

Irak ve Suriye meselesi başkaları için enerji meselesi olabilir ama bizim için hayat meselesidir. Bizim hiç kimseye karşı husumetimiz, ön yargımız, kompleksimiz yok. Bize dost elini uzatan herkesin elini tutarız. İşte Balkanlardaki, Orta Asya'daki, Güney Asya'daki, Afrika'daki nice dost ülkeler ve halkları. Bununla birlikte, bize pençesini çıkartanların tırnaklarını sökmekten de çekinmeyiz."

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Recep Tayyip Erdoğan
  • Siyaset
  • Genel

Sayfa Yükleniyor...