Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan, Musul operasyonu açıklaması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gece yarısı başlatılan Musul'u DAEŞ'ten kurtarma operasyonuyla ilgili ''350 kilometre sınırım var benim. Türkiye'nin olmadığı bir operasyondan doğabilecek neticelerden sorumlu değiliz. Operasyonda da, masada da olacağız'' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan, Musul operasyonu açıklaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresi'nde konuştu.

Musul operasyonuyla ilgili açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Operasyonda da olacağız, masada da olacağız; bunun dışında kalmamız mümkün değil" dedi.

"TÜRKİYE’NİN OPERASYON DIŞINDA TUTULMAK İSTENMESİNİN SEBEBİ..."

Erdoğan, ’nin neden operasyonun dışında tutulmak istendiğine de değinerek, "Ülkemizin Musul operasyonu dışında tutulmasının sebebi, ’nin orada mezhep çatışmasının önüne geçeceği bilindiği için. Biz Sünni-Şii çatışmasına 'evet' diyemeyiz. Irak Ordusu Şia’dan oluşuyor. Bunlar Musul’a geldikleri zaman Sünnilerle vuruşacaklar. Kusura bakmasınlar, biz yeni mezhep çatışmalarına 'evet' diyemeyiz" ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı, konuşmasında FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine de değindi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

''Türkiye son yıllarda dünyada eşine az rastlanır türden darbe girişimlerine maruz kalmıştır. 15 Temmuz'daki hadise ordu içindeki FETÖ mensuplarının giriştiği silahlı darbe girişimiydi. FETÖ son çare olarak silaha sarıldı. Teröristler milletin üzerine kan ve ateş yağdırdılar. Biz böyle bir ihanete ihtimal vermiyorduk.

Emirleri hukuktan değil bir örgütten alan, vicdanını bu örgütün elebaşının talimatlarına göre şekillendiren kişilerin adaleti tesis etmesi mümkün değildir. Türkiye, bu örgüt mensuplarının yol açtığı yargı faciaları sebebiyle çok sıkıntılı dönemler geçirdi. Bir dönem adalet müessesesine yönelik güven duygusu erozyona uğradı. Milletimizin gönlünde yara, milletimizin gönlünde adeta felç meydana getiren adalet anlayışını düzeltebilmek için önce bu felaketlere sebep olanların hak ettikleri şekilde cezalandırılması şarttır.

''ÖNCE DOĞU ALMANYA İLE BATI ALMANYA'NIN BİRLEŞTİĞİ DÖNEME BAKSINLAR''

17-25 Aralık'ta kendisi darbe teşebbüsünün aracı olan yargı teşebbüs karşısında en etkin tepki veren kurum olarak karşımıza çıktı. Attığımız her adım anayasamıza yasalarımıza uygundur. Batılı bazı dost görünenler ama bunlar hukuka uygun mu diyorlar. Siz ne kadar hukuktan anlıyorsanız biz de en az sizin kadar hukuktan anlıyoruz. Bize hukuk dersi verenler, önce Doğu Almanya ile Batı Almanya'nın birleştiği döneme baksınlar. O dönemde bütün devlet kurumlarından ne kadar elemanın görevden alındığını görürlerse işin inceliğini de kavramış olurlar. Olağanüstü hal ilanı, Fransa'ya baksınlar. Fransa, basit bir terör eylemi karşısında nasıl bir tavır aldı, nasıl bir yıl olağanüstü hal ilan etti. 3+3+6 şeklinde... Biz basit bir terör eylemiyle karşı karşıya değiliz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yıkılması hareketiyle karşı karşıyayız. Bunun karşısında, öyle basit tedbirlerle çözülebilir mi  Atılması gereken adım çok önemli bir adımdır ve bu, ülkemizin refahı, özgürlük mücadelesi, demokrasi mücadelesinin ta kendisidir ve biz bu adımı atarız.

''BU COĞRAFYA SÜREKLİ TERÖRİZMLE İÇ İÇE''

Türkiye dünyada terör örgütlerinin saldırılarına en çok maruz kalan kayıp veren ülkedir. Şu anda buradaki dostlarımız arasında terörizmle sürekli baş başa olan kardeşlerim var. İşte Irak, Pakistan, Suriye, Somali... Libya, Mısır öyle her yer... Bu coğrafya sürekli terörizmle iç içe. Suriye ile ilgili olarak yaşadıklarımız var. Sürekli sabrettik. Sürekli Suriye tarafından roketler atıldı. Dedik ki artık durmayacağız.

''KUSURA BAKMAYIN''

Bizim Suriye'ye olan sınırımız 911 kilometredir. Fakat Suriye ile yakından uzaktan alakası olmayanların Suriye'ye girmesi hak, bize gelince, 'Sizi katil Esed çağırmadı ki nasıl oraya gidersiniz ' diyorlar. Kusura bakmayın gideriz. Çünkü eğer biz terör tehdidi altındaysak eğer bizi o ülke havan toplarıyla, roketlerle tehdit ediyorsa gideriz. Bunun hukukta zaten tabirlerini siz daha iyi bilirsiniz. Nefsi müdafaa mı dersiniz ne derseniz deyin. Ve girdik.

''MUSUL OPERASYONUNDA DA OLACAĞIZ, MASADA DA OLACAĞIZ''

Şimdi Musul (operasyon) başladı. Şu anda Musul'da operasyonlar devam ediyor. Ne diyorlar 'Türkiye Musul'a girmesin.' Ya nasıl girmeyeyim 350 kilometre sınırım var benim ve bu sınırdan ben tehdit altındayım. 911 kilometre Suriye, 350 kilometre Irak... Hiç ilgisi, alakası olmayanlar gelip giriyor. Neymiş Bağdat onlara 'Gel' demiş. 'Gel' demedikleri zaman Irak'a gelenlere niye 'hayır' demediniz Öyle mi 14 sene önce, 15 sene önce Saddam 'Gel' mi dedi bunlara Ama girdiler. Orada kan gövdeyi nasıl götürdü Milyonu aşkın insan öldü. Şimdi sizler hukukçular olarak inanıyorum ki yasaların diliyle değil, hukukun diliyle konuşan insanlarsınız ve böylece konuşan insanlar olmaya devam edersek hak yerini bulacaktır. Çünkü bir hukuk var, onun yazılısı yoktur, İngilizlerde olduğu gibi. Ama bir de yasalar vardır ki o yasaları da güçlüler istedikleri gibi yazarlar, ona göre de atı oynatırlar. Bu bizim için çok önemli.

İşte şimdi Musul'a operasyonlar başladı. Kendilerine söyledik. Şu anda Genelkurmay Başkanım Amerika'da. Muhatabıyla görüşmelerini yaptı. Bir saat kadar önce tekrar kendisiyle Amerika'dan görüştük ve ne gibi adımlar atıyoruz, bunları konuştuk. Ve kendilerine aynısını söyledik. Bakın, Türkiye'nin olmadığı bir operasyondan kusura bakmayın doğabilecek neticelerden biz sorumlu değiliz. Biz operasyonunda da olacağız, biz masada da olacağız. Bunun dışında kalmamız mümkün değil. Çünkü burada bizim için bir tarih yatıyor.

''SÜNNİ-Şİİ ÇATIŞMASINA 'EVET' DİYEMEYİZ''

Ülkemizin ısrarla Musul operasyonunun dışında tutulmaya çalışılması, orada da DEAŞ bahanesiyle kurulmaya çalışılan mezhep çatışması kapanını bozacağımız bilindiği içindir. Biz oraya onun için sokulmak istenmiyoruz. Kendilerine aynı şeyi söyledik. Biz bir Sünni-Şii çatışmasına 'evet' diyemeyiz.

''KİMSE BİZDEN BAŞİKA'DAN ÇIKMAMIZI BEKLEMESİN''

Beyefendiler arzu ederlerse Misak-ı Milli'yi okurlar. Şu anda bizim Musul'da kardeşlerimiz var. Araplar, Türkmenler, Kürtler, orada bizim kardeşlerimiz var. Aynı şekilde kuzeye doğru gittikçe zaten sınıra yaklaştıkça orada akrabalar var. Bizim burada kesinlikle duyarsız olmamız mümkün değil. 'Başika'dan çıkın.' Kimse bizden Başika'dan çıkmamızı beklemesin. Biz Başika'dayız ve oradaki DEAŞ terör örgütüne karşı her türlü operasyonları bugüne kadar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz.

''SAYIN BAŞKAN'LA TELEFONLA GÖRÜŞTÜK''

Koalisyon güçlerine şunu söylüyoruz, Başta Amerika olmak üzere: Bakın siz Münbiç'te bana bir söz verdiniz. Sayın Başkan'la telefonla görüştük. 'Kesinlikle oraya PYD, YPG girmeyecek' dediler. PYD bir terör örgütüdür. YPG bir terör örgütüdür. Türkiye'deki PKK'nın uzantısı bir terör örgütüdür. Buraya girmeyecekse, verdiğiniz sözde durun. Yüzde 95'i buranın Arap'tır ve sözlerinde durmadılar, buraya PYD ile YPG'yi soktular. Biz de tabii onlar sözünde durmayınca gereğini yaptık, yapıyoruz ve kendilerine diyoruz. Bakın bu sabah bile kendilerine bu iletildi, bakın hala sözünüzde durmadınız, orayı eğer PYD'den YPG'den temizlemezseniz sizinle ortak hareket edemeyiz. Şimdi, yani biz, NATO'da Koalisyon güçleriyle veya başta Amerika olmak üzere stratejik iki ortağız, sen bizimle hareket etmeyeceksin, kiminle hareket edeceksin, terör örgütüyle hareket edeceksin. Bunun akılla, mantıkla izahı var mı  Bunun hukukta yeri var mı  Böyle bir şey olabilir mi? Hukuk çiğneniyor, uluslararası hukuk ayaklar altına alınıyor. Bundan dolayı da adaletin olmadığı yerde zulüm olur ve zulüm oluyor.

''EĞİTEN BİZİZ''

Eğer mesele terör örgütüyle mücadeleyse daha başından beri Başika Kampı'nda bu mücadeleyi veren biziz. Musul'daki kardeşlerimizi Başika Kampı'nda DEAŞ terör örgütüyle onlar mücadele edebilsinler diye eğiten biziz. Aynı şekilde Peşmergeleri orada eğiten biziz. Eğer bunlar olmamış olsa şu anda terör örgütü DEAŞ'a karşı bu mücadeleyi verebilecek orada doğru dürüst bir kadro bulamazsınız.

Terörizmle mücadelede en çok üzerinde durduğumuz hususlardan biri de tüm terör örgütlerine karşı ilkeli bir yaklaşım gösterilmesidir. Terör örgütlerini kendi stratejik amaçları için elverişli bir araç olarak görerek destekleyen, teröristlere siyasi ve askeri destek veren ülkeleri samimiyetle ikaz ediyoruz, etmeyi de sürdüreceğiz. Buradan bir kez daha tekrarlıyorum. Terör örgütleri bumerang gibidir. Eninde sonunda gelir kendini kullananı da vurur. Uluslararası alanda terörizme karşı kararlı ve ilkeli bir işbirliği yapılmadan bu sorunun çözümü mümkün değildir.

''BİR TERÖRİSTE GREEN CARD VERİLİR Mİ?''

Türkiye olarak 15 Temmuz darbe girişiminin faili olan örgütün ele başını aramızdaki Suçluların İadesi Anlaşması'na göre Amerika'dan usulünce talep ettik. Amerika ise kendi hukuk sistemini kendi yargı sistemini öne sürerek bu talebin gereğini yerine getirmiyor. Üzücü olan bu. Terörizmi, terör örgütlerini, terör örgütü ele başlarını koruyan, kollayan bir hukuk sistemi olabilir mi Bir teröriste Green Card verilir mi? Green Card ile beyler gibi Amerika'da yaşıyor. 400 dönüm çiftlik, bu çiftlikte hayatını yaşıyor ve oradan da bu işe komuta ediyor. Siz kimi kandırıyorsunuz El-Kaide Amerika'da terör eylemi yaptığında da aynı hukuk, aynı yargı yok muydu Amerika, ülke içinde ve dışında onca operasyonu neye dayanarak yaptı Pakistan, Afganistan o bölgede Usame Bin Laden'i vurdukları zaman hangi hukuk sistemine dayalı olarak vurdu Demek canı yandığı zaman gidip orada öyle vurabiliyor. Eğer siz, hukuku bu şekilde çifte standartla işletirseniz yarın kendi başınız derde girdiğinde kimseye söyleyecek sözünüz kalmaz.''

Sayfa Yükleniyor...