Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Putin'e yanıt

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlara seslendiği konuşmasında Rusya lideri Putin'in Türkiye'nin IŞİD'e destek verdiği iddialarına yanıt verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Putin'e yanıt

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda muhtarlarla bir araya geldi.

Burada bir konuşma yapan Erdoğan, uçak krizi sonrası 'nin IŞİD'e destek verdiğini iddia eden Rusya lideri Putin'e yanıt verdi.

Erdoğan, "Şimdi diyorlar ki 'DAİŞ'ten, petrol alıyormuş'. Yetkili makamlarda olanlar bunu söylüyor. Çok ayıp, yazıklar olsun. Türkiye'nin, şu anda petrolünü de, doğalgazını da aldığı yerler bellidir" dedi.

Putin'i iddialarını ispata davet eden Erdoğan, "DAİŞ'ten bizim bu şekilde petrol aldığımızı iddia edenler bu iddialarını ispatla mükelleftir. Aksi takdirde bu ülkeye kimse iftira atamaz. Ben onları müfteri olmakla sıfatlandırırım" diye konuştu.

Erdoğan, Putin'in "Bu ülkede idarecilerin Türkiye’yi İslamlaştırma gayreti var" açıklamasını da "Ya Türkiye’nin yüzde 99’u Müslüman ya. Bunu nasıl söylersin. Böyle bir ifade nasıl kullanılır?" sözleriyle eleştirdi.

Türkiye'den başka IŞİD'le mücadele eden başka ülke olmadığını belirten Erdoğan, Rusya'ya yönelik eleştirilrini "Biz DAİŞ'in eylemleriyle gelir kaynaklarıyla mücadele içerisindeyiz. DAİŞ'le mücadele altında Suriye'de askeri faaliyet yürütenler sadece rejim karşıtı muhalifleri hedef almıştır" şeklinde sürdürdü.

Cumhurbaşkanı, Rus uçağının düşürülmesinde tüm dünyanın Türkiye'yi haklı bulduğunu kaydetti. Türkiye'nin Rusya'yı hedef almadığını, angajman kuralları gereği uçağın düşürüldüğünü ifade eden Erdoğan, "Aynı ihlal bugün yapılsa Türkiye yine aynı karşılığı vermek durumundadır" değerlendirmesini yaptı.

Başbakan sistemi tartışmalarına da değinen Erdoğan, şunları söyledi: "Yeni anayasa hazırlıkları kapsamında başkanlık sisteminin konuşulmasından, tartışılmasından da kimse rahatsız olmasın." 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Putin'e yanıt - 1 Putin-Erdoğan en son Antalya'daki G20 Zirvesi'nde bir araya gelmişti (Fotoğraf: Kayhan Özer AA)

Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Diğer ülkelerin bu bölgede yaşayan insanlara olan bakış açısı konjonktüre göre değişebilir. Biz bu büyük coğrafyadaki her meseleye kendi meselemiz gibi bakmak zorundayız. O yüzden bizim yaklaşımımız arasında büyük farklar vardır.

"SURİYE KONUSU ASLİ MESELEMİZ"

Suriye konusu Irak gibi, Kırım gibi bizim asli meselemizdir. Suriye'ye atılan her bombanın yol açtığı tahribatı kendi yüreğimizde hissediyoruz. Daha öncede Bosna'da Karabağ'da yaşananlar karşısında ne hissediyorsak Suriye'da yaşananlar karşısında da onu hissediyoruz.

Hiçbir kesime karşı gözümüzü gönlümüzü kapatamayız. Ortadoğu başkaları için bataklık olabilir ama bizim için bin yıllık hatıralarımızın olduğu ayrılmaz parçalarımızdır.

Milletimizin ve coğrafyamızın geçmişini bilmeyen Suriye konusundaki hassasiyetimizi anlayamaz. Nitekim anlayamıyor da. Bunların işi bu değil, anlamıyorlar. Bunlar damdan düşen değil, ideolojik bir matıkla olaylara bakanlar. Bunlar nerede bu insanların çıkarları var ona bakmazlar. Biz milletimiz için ülkemiz için bakıp kararı ona göre veriyoruz. 

Ülkenin ve milletin mukadderatını ilgilendiren konularda başkaları gibi düşünenler, başkaları gibi tavır alanlar, kökünden ve değerlerinden kopmuş mankurtlardır, bunu böyle biliniz. Suriye sınırımızda yaşananlar karşısında bu güruh yine tavrını ortaya koymuştur. Milletimiz bunlara daima derslerini vermiştir.

Biz sipariş üzerine mücadele vermiyoruz. Afganistan'da oynanan senaryonun şimdi Irak ve Suriye'de tedavüle sokulduğunu biliyoruz. DAİŞ adlı projenin İslamafobik bir kampanya haline dönüştüğünün farkındayız. 

"BİZDEN BAŞKA DAİŞ'LE MÜCADELE EDEN YOK"

Suriye'ye DAİŞ'la mücadele adı altında askeri güç taşıyan ama bugüne kadar DAİŞ'a zarar vermeden sadece rejime karşı mücadele eden ılımlı grupları hedef alanların gayesi ortadadır.

Bölgeyle ilgili farklı projeleri hayata geçirmenin peşinde olanların asıl yüzlerini hep birlikte görmüş olacağız. DAİŞ denilen örgütle Türkiye'den başka ciddi olarak mücadele eden yoktur.

DAİŞ denen örgütle, Türkiye'den başka ciddi olarak mücadele eden ülke neredeyse yoktur. Türkiye bu örgütü, 2005 yılında eski isimleriyle 'terör örgütü' olarak tanımıştır. 2013 yılından itibaren de yeni ismiyle aynı şekilde 'terör örgütü' olarak kabul ettiğimiz bu yapıyla mücadelemizi kesintisiz şekilde sürdürdük, sürdürüyoruz. Dolayısıyla ülkemizin DAİŞ'le ilgili tutumu öteden beri nettir. Burada bir soru işareti yoktur. Kimsenin ülkemizin DAİŞ'le mücadelesini tartışma konusu yapma, bu konuda bizi töhmet altında bırakma hakkı yoktur. Biz bu konuda en çok zarar gören ülkeyiz.

DAİŞ terör örgütünün terör eylemlerine maruz kaldık, saldırılarda 140 vatandaşımızı kaybettik, 7 güvenlik görevlimizi şehit verdik. Örgüte karşı kesintisiz bir mücadele yürüttük.

Düzenlenen operasyonlarda yaklaşık 800 DAİŞ mensubu tutuklandı. DAİŞ'in en önemli gelir kaynaklarından olan akaryakıt kaçakçılığını önlemek için sınırlarımızda aldığımız tedbirler sayesinde 79 milyon litre kaçak akaryakıt ele geçirildi. Sınırlarımızda akaryakıt kaçakçılığı neredeyse bitirilme noktasına geldi.

Biz DAİŞ'in eylemleriyle gelir kaynaklarıyla mücadele içerisindeyiz. DAİŞ'le mücadele altında Suriye'de askeri faaliyet yürütenler sadece rejim karşıtı muhalifleri hedef almıştır.

"O BÖLGEDE DAİŞ YOK"

Bayırbucak Türkmenlerinin olduğu yerde DAİŞ yok, kimse bizi ve dünyayı aldatmasın. Bombardıman neticesinde 300'e yakın Bayırbucak Türkmen'i hayatını kaybetti. Bize sığınmaya çalışıyorlar, bir kısmı da biz topraklarımızda şehit olacağız diyor. 'Bize insani yardım yapın bize yeter' diyorlar. Dün de iki tane insani yardım götüren TIR bombalandı. İnsani yardım götürüyordu.

Bütün bunlarla beraber dünyaya 'biz DAİŞ'le mücadele ediyoruz'. Kusura bakmayın, DAİŞ'le mücadele filan ettiğiniz yok. Siz, sadece Lazkiye'nin kuzeyini boşaltmak için rejimle el ele oradaki maalesef Türkmen kardeşlerimizi, Suriye vatandaşlarını öldürüyorsunuz. DAİŞ'le mücadele adı altında ülkede faaliyet gösteren diğer terör örgütlerini destekleme yanlışına düşenler de var.

"ÇOK AYIP, YAZIKLAR OLSUN"

Şimdi diyorlar ki 'DAİŞ'ten, Türkiye petrol alıyormuş'. Yetkili makamlarda olanlar bunu söylüyor. Çok ayıp, yazıklar olsun. Türkiye'nin, şu anda petrolünü de, doğalgazını da aldığı yerler bellidir. Biz, en büyük bu noktadaki ithalatı Rusya'dan yapıyoruz. İkinci derecede İran'dan yapıyoruz. Azerbaycan'dan doğalgaz alıyoruz. Kuzey Irak'tan aynı şekilde alıyoruz. Bunun yanında Cezayir ve Katar'dan LNG alıyoruz. Bizim aldığımız yerler belli. DAİŞ'ten bizim bu şekilde petrol aldığımızı iddia edenler bu iddialarını ispatla mükelleftir. Aksi takdirde bu ülkeye kimse iftira atamaz. Ben onları müfteri olmakla sıfatlandırırım.

"DAİŞ PETROLÜ ESED'E SATIYOR"

DAİŞ çıkardığı petrolü Esed'e satıyor, Esed'e. Destek verdiğiniz Esed'le bunları konuşun. Oraya satıyor. Parayı oradan alıyor, para kaynağı da belli zaten. Biz bu noktaya gelmek istemezdik. DAİŞ'in hem silah, hem finans gücünün arkasında illa bir yer aranacaksa ilk bakılacak yer Esed rejimi olmalıdır, onunla birlikte hareket eden ülkeler olmalıdır. 120 ülke tarafından Suriye halkının gerçek temsilcisi olarak kabul edilen muhalif grupları hedef alanlar, doğrudan DAİŞ'e destek vermektedirler.

"SİZ NE YAPTINIZ?"

Nasıl oluyor da bunun yanında yer alıyorsunuz. Biz bunların karşısına dikildiğimiz için menfaat şebekelerinin hoşuna gitmiyor. Ama biz her zaman mazlumların yanında olmaya devam edeceğiz. 

Bize söz söyleyen ülkelere soruyorum. Bizim yaptıklarımız ortada peki siz ne yaptınız. Bu kadar kimyasal silahlarla insanları katleden muhalifler midir? 380 bin insanı ayrım yapmadan konvansiyonel silahlarla öldüren muhalifler midir? 12 milyon insanı yerinden yurdundan göçe zorlayan muhalifler midir? 11 bin kurban kimin eseridir.

"PYD DE YPG DE PKK DA AYNI"

DAİŞ'in yaptıkları kesinlikle affedilemez. Bu örgüte asla müsamaha gösterilemez. Sadece bu değil PYD'de de aynı, YPG aynı, ülkemizde PKK aynı, Boko Haram aynı, Şebab aynı. Bunlar şu anda dünyada maalesef yaptıkları eylemlerle hakikaten affedilemez adımlar atıyorlar. DAİŞ'in en büyük zararı İslam'a ve Müslümanlara verdiğini biz çok iyi biliyoruz. Ama Esed rejiminin DAİŞ'ten aşağı kalmadığının, bir örgüt terörü ile devlet terörü arasında hiçbir fark olmadığının da görülmesi gerekiyor.

"RUSYA'YI HEDEF ALMADIK"

Salı günü olan hadise Rusya'yı hedef alan bir olay değildir. Türkiye kara ve hava sahalarının güvenliği konusunda teyakkuz halindedir. Angajman kurallarımız gereği ülke sınırlarımızın ihlaline anında karşılık veriyoruz. Bu otomatik bir tepkidir. Bu ihlalleri daha önce de yaşadık. Salı sabahı da milliyeti belli olmayan uçağın sınırlarımızı ihlal etmesi üzerine bu kurallar işlemiştir. Uçağın hangi ülkeye ait olduğu sonradan anlaşılmıştır. Bu olay beni üzmüştür. Konuyla ilgili teknik izah Genelkurmay ve Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılmıştır.

Konuyla ilgisi olmayan alanlarda ortaya konan tepkileri üzüntüyle takip ediyoruz. Bizim Rusya ile stratejik ortaklığımız var. Ama bizim bu birlikteliğimiz dayanışmayı gerektirir, bu birlikteliğimiz bizim birbirimizi bu anlamda tehdit etmemizi gerektirmez, bu bizi üzmüştür. Kaldı ki aidiyeti, milliyeti belli olmayan uçakların uyarılmasına rağmen bizim hava sahamızı ihlal etmesi, daha önce bunun 3-4 kez yapılmış olması artık tabi ki güvenlik nedeniyle atılmış bir adımdır.

Biz bölgede yeni gerilimler çıkarmak değil, barışı ve huzuru temin etmek için çaba gösteriyoruz. Çok yönlü ve çok güçlü ilişkilerimizin olduğu Rusya'yı, herhangi bir sınır ihlali olmadan hedef almamız için sebep yoktur. Rusya ile Suriye politikasında anlaşamıyor olmamız başka bir şeydir, angajman kurallarımızın işletilmesi başka bir şeydir.

"MUHALİFLERİ DESTEKLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ"

Buradan bir kez daha ifade ediyorum; biz Bayırbucak Türkmenleriyle Esed rejimine karşı mücadele eden ılımlı muhalifleri, ılımlı muhalif grupları destekliyoruz, destekleyeceğiz. Çünkü bunlar mazlumdur, mağdurdur. Oradaki toprakların bunlar sahipleridir. Akrabayız ve onlar bizim soydaşlarımızdır."

"AYNI İHLAL BUGÜN YAPILIRSA..."

Ne Rusya'ya ne de başka herhangi bir ülkeye karşı doğrudan askeri müdahalemiz söz konusu değildir. Herkesten egemenlik haklarımızı bir defa gözetmesi ve bu haklarımıza hassasiyet göstermesini bekliyoruz. Tüm dünyanın bizim haklı olduğumuzu kabul ettiği bir hadisenin, siyasi ve ekonomik ilişkilerimizi kapsayacak şekilde genişletilmesini de doğru bulmuyoruz. Aynı ihlal bugün yapılsa Türkiye yine aynı karşılığı vermek durumundadır. Bu konuda ihlale maruz kalan değil ihlali yapan ülkenin kendisini sorgulaması, hadisenin tekerrürünü önlemek için tedbirlerini alması lazımdır.

"BUNU NASIL SÖYLERSİN"

Şöyle bir açıklama yapılabilir mi ya? 'Bu ülkede idarecilerin Türkiye’yi İslamlaştırma gayreti var' diye bir açıklama yapılabilir mi? Demek ki ben, hükümet bizler Türkiye’yi İslamlaştırma gayreti içindeyiz. Ya Türkiye’nin yüzde 99’u Müslüman ya. Bunu nasıl söylersin. Böyle bir ifade nasıl kullanılır? Ben kalkıp da Rusya için Rusya’yı yönetim Hristiyanlaştırma gayreti içindedir diyebilir miyim? Orada da 30 milyon Müslüman var. Tayyip Erdoğan Müslümandır, yüzde 99’u bu ülkenin Müslüman. Ben o zaman ben neyin gayreti içinde olacağım ki? Ama tespite bakın, şu yanlışa bakın.

"BAŞKANLIK'TAN KİMSE RAHATSIZ OLMASIN"

Yeni anayasa hazırlıkları kapsamında başkanlık sisteminin konuşulmasından, tartışılmasından da kimse rahatsız olmasın. Partili cumhurbaşkanı olur, başkanlık sistemi olur, bundan niye rahatsız oluyoruz ki G20 ülkelerinden en önde olanlarının hemen hemen hepsi başkanlık sistemiyle idare ediliyor ve buralara öyle geldiler. Dünyaya bakın, gelişmiş ülkelerin çoğu ya başkanlık sistemidir ya da yarı başkanlık sistemidir."

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Gündem
  • Recep Tayyip Erdoğan
  • Genel

Sayfa Yükleniyor...