Cumhurbaşkanı Erdoğan: Rektör atamalarındaki mevcut usulden vazgeçilmeli

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ''Yaşadığımız tecrübeler bize yükseköğretim sistemimizi hem üniversite yönetimleri hem de YÖK bakımından yeniden bir yapılanmaya ihtiyaç olduğunu gösteriyor'' dedi. Erdoğan, rektör atamalarındaki mevcut usulden vazgeçilmesinin de, üniversitelerin ve ülkenin yararına olacağını düşündüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Rektör atamalarındaki mevcut usulden vazgeçilmeli

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Kültür ve Kongre Merkezi'nde 2016-2017 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni'nde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Görünüşte demokratik olan rektörlük seçimleri üniversitelerde gruplaşmaları, hizipleşmeleri, kırgınlıkları artıran bir işleve bürünmüştür. Üniversite içinde zaten çok yıkıcı bir şekilde yaşanan bu süreç YÖK'ün ve cumhurbaşkanının takdiriyle daha da sıkıntılı bir boyut almaktadır. Bunun için rektör atamalarındaki mevcut usulden vazgeçilmesi, üniversitelerimizin de ülkemizin de yararına olacaktır diye düşünüyorum" dedi.

Musul operasyonuyla ilgili de konuşan Erdoğan, ''Hem arazide olacağız hem de masada olacağız'' ifadesini kullandı.

''GELECEĞİ VARSA GÖRECEĞİ DE VAR''

''Musul Arap ve Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı ağırlıklı olarak Sünnilerden oluşan bölge'' diyen Cumhurbaşkanı, ''Şimdi onu da konuşuyorlar '30 bin kişiyle Haşdi Şabi (Şii milis güç) geliyor.' Kaç bin kişiyle gelirse gelsin geleceği varsa göreceği de var. Musul'da 2 milyon Sünni Arap Türkmen var'' şeklinde konuştu.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

''Üniversitesi olmayan il bırakmadık. 81 ilimizde üniversite var. Artık üniversitenin öğrenciye ulaştığı bir sistemi kurduk. Bugün dünyanın 203 farklı ülkesinden öğrenci ülkemizde eğitim-öğretim görüyor. Bundan sonra mücadele herhangi bir üniversiteye girmek için değil daha kaliteli eğitim-öğretim veren üniversitelere girmek için yaşanacaktır. Talep eden ve belirli bir ortalamanın üzerinde bulunan her öğrenciye yüksek öğretim imkanı sağlamak esastır. Bu da bizim görevimizdir. Bunu başaracağız. Bunda kararlıyız. Üniversitelerimizin arasında daha kaliteli eğitim verme yarışı başlamıştır. Kaliteyi yükseltmenin yollarından biri de misyon farklılılaşması ve ihtisaslaşma olarak ifade edilen uygulamadır.

2006'da kurulan 40 üniversitemiz arasından seçilen 5 yükseköğretim kurumumuz bölgesel kalkınma için ihtiyaç duyulan alanlarda özel olarak teşvik edilecek ve desteklenecek. Burada 5 üniversitemizi ve desteklenecekleri alanları açıklıyorum. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi hayvancılık alanında, Düzce Üniversitesi sağlık ve çevre alanında, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi tarım ve jeotermal alanında, Bingöl Üniversitesi tarım havza bazlı kalkınma alanında, Uşak Üniversitesi tekstil, dericilik, seramik alanında Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması Projesi'nin pilot yükseköğretim kurumları olarak belirlenmiştir.

REKTÖR SEÇİMİNDE DEĞİŞİKLİK SİNYALİ

Yaşadığımız tecrübeler bize yükseköğretim sistemimizi hem üniversite yönetimleri hem de YÖK bakımından yeniden bir yapılanmaya ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Üniversitelerimizde halen varolan rektör adaylarının öğretim üyelerinin oylarıyla tespit edildiği sistemin kendisi bir sorun haline dönüşmüştür.

Görünüşte demokratik olan rektörlük seçimleri üniversitelerde gruplaşmaları, hizipleşmeleri, kırgınlıkları artıran bir işleve bürünmüştür. Üniversite içinde zaten çok yıkıcı bir şekilde yaşanan bu süreç YÖK'ün ve cumhurbaşkanının takdiriyle daha da sıkıntılı bir boyut almaktadır. Bunun için rektör atamalarındaki mevcut usulden vazgeçilmesi, üniversitelerimizin de ülkemizin de yararına olacaktır diye düşünüyorum. Aynı şekilde genel olarak yükseköğretim sistemimizin ciddi bir yeniden yapılandırılmaya tabi tutulması gerekiyor.

YÖK'ten bağımsız ve şeffaf bir kalite kurulu oluşturmasını bekliyorum. Bu kurulun görevini hakkıyla yürütebilmesi için idari mali açıdan YÖK'ten bağımsız olması gerekiyor.

Bazı üniversitelerimizde, terör örgütleriyle iltisaklı grupların farklı görüşteki diğer öğrencilerimize baskı uyguladığına dair haberler alıyoruz. Eğitim öğretim hakkının, gençlerimizin eğitim öğretim özgürlüğünün engellenmesine yönelik hiçbir teşebbüse izin veremeyiz. İnşallah önümüzdeki dönem, tüm bu sorunların üzerine gittiğimiz, gereken adımları attığımız ve netice aldığımız bir dönem olacaktır. Bu konuda çok büyük sorumluluk, üniversitelerimize, üniversite hocalarımıza, geleceğimizin teminatı olan gençlerimize düşüyor.

MUSUL OPERASYONU

Suriye ve Irak'ta olanları yaşarken, yeni nesil bir şeyi çok iyi bilmeli. Acaba Misak-ı Milli nedir  Bunu çok iyi bilmemiz lazım. Eğer Misak-ı Milli'yi kavrarsak, anlarsak Suriye'deki sorumluluğumuzun, Irak'taki sorumluluğumuzun ne olduğunu anlarız.

''HEM ARAZİDE HEM MASADA OLACAĞIZ''

Eğer bugün 'Musul üzerinde bizim sorumluluğumuz var, onun için hem masada hem de arazide olacağız' diyorsak, bunun bir sebebi var. Bunu durup dururken söylemiyoruz, 'dostlar alışverişte görsün' diye de söylemiyoruz. Onbinlerce kilometre mesafeden çıkıp geleceksin, o senin için bir hak olacak, neymiş, Bağdat çağırıyormuş. Tamam da bu benim 350 kilometre sınırım, her an tehdit var. Benim burada tarihi sorumluluğum, mesuliyetim var ve biz burada olacağız. Hem arazide olacağız hem de masada olacağız.

Bizim ne Suriye'nin ne Irak'ın topraklarında gözümüz yok. Bize 780 bin kilometrekarelik bu vatan topraklarımız evvelallah yeter. Yeter ki kimsenin bizim vatan topraklarımızda gözü olmasın. Irak'ta biz şu anda yürütülmekte olan bu mezhep çatışmalarına kesinlikle taraf olmak istemiyoruz ama oradaki Sünni Arap kardeşlerimizi, Türkmen kardeşlerimizi de birilerine yedirtmek istemiyoruz.

''İSTİKLAL MARŞI'NIN TAMAMINI EZBERE BİLMEYEN KALMAMALIDIR''

Bana göre artık bizim belki ileriye gidiyorum ama anaokulu dahil ilkokullarımızda ortaokullarımızda mesela İstiklal Marşı'nın tamamını ezbere bilmeyen bu marşın ifade ettiği o ruh halini tüm hücrelerine kadar hissetmeyen tek evladımız bile kalmamalıdır.

''BENİM JANDARMAM BUNLARI ÖLDÜRMEDİ''

Beni öldürmeye gelenler Marmaris'te bulamayınca kendileri ormanların içinde saklandılar. Sonra yakalandılar yakalandıktan sonra benim jandarmam bunları öldürmedi gitti yargıya teslim etti. Ey Batı bu milleti böyle şanlı bir millet hukuk içerisinde çözmeye çalıştı.

''ONUN AKLINDAN, İZANINDAN ŞÜPHE EDERİM''

Her kim PKK'yı, 'Kürt kardeşlerimizin haklarını savunan bir örgüt' olarak görüyorsa onun aklından, izanından şüphe ederim. Her kim FETÖ'yü, 'Kendi halinde insanların oluşturduğu bir hizmet hareketi' olarak değerlendiriyorsa onun sadece izanından değil, niyetinden de şüphe ederim. İyi niyetliydim; 'Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet' diyordum ama 'Tabanındaki ibadet' de artık zedelenmeye başladı. Artık onu da söyleyemiyorum. Niye? Bu kadar gerçekler olduktan sonra o taban hesap soramıyorsa kusura bakmasınlar. Her kim DEAŞ'ı bölgenin kendi dinamiklerinin ürünü olarak ifade ediyorsa ya hiçbir şey bilmiyor ya da derdi başka.

''KAÇ BİN KİŞİYLE GELİRSE GELSİN''

Musul operasyonu başladı. Musul Arap ve Türkmenlerin yoğun olarak yaşadığı ağırlıklı olarak Sünnilerden oluşan bölge. Şimdi diyorlar ki 'Burada bir Şia-Sünni savaşı olmaması lazım.' Senin Bağdat dediğin tamamen Şia'dan oluşan ordunun bir yönetmenidir. Biz onlarla mı konuşacağız? Musul'un kaderini onlarla paylaşmaya yönelirsek yarın burada Şia Sünni ile bu mücadelesine verecek ardından burayı Haşdi Şabi'ye (Şii milis güç) terk edecek. Şimdi onu da konuşuyorlar 30 bin kişiyle Haşdi Şabi geliyor. Kaç bin kişiyle gelirse gelsin geleceği varsa göreceği de var. Musul'da 2 milyon Sünni Arap Türkmen var. Biz bunların bir kısmını eğittik Başika Kampı'nda biz orada peşmerge de eğittik.''

Sayfa Yükleniyor...