Cumhuriyet gazetesi davasında 3. gün

Cumhuriyet gazetesi yönetici, yazar ve çalışanlarının yargılandığı davada 3. duruşma gerçekleştirildi. Hakim karşısına çıkan Ahmet Şık, "Mesleki faaliyetlerim nedeniyle her siyasal iktidarın ve her dönemin yargısının 'kötüsü–suçlusu' olmayı başardım. Kızıma bırakacağım bu mirastan gurur duyuyorum" dedi. Tutuklu sanıkların ifadelerinin tamamlanmasının ardından savunma sırası tutuksuz sanıklara geldi.

Cumhuriyet gazetesi davasında 3. gün
Arşiv

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nce büyük salonda yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar Akın Atalay, Ahmet Şık, Bülent Utku, Kadri Gürsel, Mehmet Murat Sabuncu, Önder Çelik, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Güray Tekin Öz, Turhan Günay ve "jeansbiri'' hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu ile bazı tutuksuz sanıklar katıldı.

Sanık avukatları, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ile bazı yabancı heyetlerin de izlediği duruşmaya, firari sanıklar Can Dündar ve İlhan Tanır gelmedi.

CHP Milletvekili Mahmut Tanal, İstanbul Barosu Başkanı avukat Mehmet Durakoğlu, gazeteci Hasan Cemal, yazar Oya Baydar ile çok sayıda yerli-yabancı gazeteci ve sanık yakını da duruşmaya izledi.

İzleyici sayısının çokluğu nedeniyle salona gelen bazı kişiler salon dışında kaldı.

KARASİNİR: HİÇBİR ŞERİATÇI, TERÖRİST VE DARBECİYE YARDIM ETMEDİM

Tutuklu sanıklardan Hakan Karasinir, 34 yıldır Cumhuriyet gazetesinde çalıştığını anlatarak, gazetede bugüne kadar 2 bini aşkın haber, röportaj, söyleşi ve köşe yazısı yayınlandığını ve bunların arasında FETÖ'yü öven tek bir yazının olmadığını savundu.

Gazetecilik yaşamı boyunca ne FETÖ'yü ne de başka bir terör örgütünü öven tek satır yazmadığını belirten Karasinir, "Ne FETÖ ile ne de başka bir dinci cemaat veya tarikat ile hiçbir ilişkim olmadı, olamaz da. Çoğulcu, katılımcı demokrasiyi, laikliği, sağlıklı bir çevrede yaşam hakkını, kadın-erkek eşitliğini, temel hak ve özgürlükleri savunan bir gazeteci olarak bu iddianamede yer alan tüm iddiaları reddediyorum. Hiçbir şeriatçı, terörist ve darbeci örgüte yardım etmedim" diye konuştu.

Karasinir, FETÖ ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığını, ByLock kullanmadığını ve Bank Asya'da hesabının bulunmadığını ifade ederek, FETÖ ile hiçbir alanda ortaklık ve alışveriş yapmadığını söyledi.

İddianamede, hakkında bir tur şirketiyle irtibatına ilişkin bir iddianın da olduğunu belirten Karasinir, tatile gitmek için aradığı tur şirketinin reklamlarının da her gün televizyon ve gazetelerde yer aldığını ifade etti.

Karasinir, 'de FETÖ ile en çok mücadele eden gazetenin Cumhuriyet olduğunu öne sürerek, "Gazete, 40 yıldır FETÖ ile mücadele etmektedir. Bunun 34 yılına ben tanığım. Fakat bugün Cumhuriyet yazar ve yöneticileri hapiste. Hem de FETÖ'cülükle suçlanıyorlar" dedi.

Karasinir, 9 aydır cezaevinde olduğunu anlatarak, "İnsanın özgürlüğünden yoksun kalması, çocuğundan, sevdiklerinden ayrı kalması elbette zor. Fakat benim için bundan da kötüsü, FETÖ'cü terörist olarak suçlanmaktır" ifadesini kullandı.

GÜNAY: VAKIF ÜYESİ DEĞİLİM, 4 KİŞİ KİTAP FUARI İÇİN ARAMIŞTI

Karasinir'in ardından söz alan tutuklu sanık Turhan Günay, diğer sanıkların iddianamedeki iddialara ilişkin savunma yaptığını belirterek, gazetedeki kariyerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Günay, "33 yıldır gazetede çalışıyorum. Hiçbir zaman Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi olmadım. Sadece bir süre için Yenigün Haber Ajansı'nda kitap birimi sorumlusu olarak görev yaptım. Sonrasında herhangi bir görevim yok. Hakkında FETÖ soruşturması olan 4 kişi ile iletişim kaydım olduğu ileri sürülüyor. Kitap fuarı için arandığım kişi, Kayseri'ye davet eden, kitap yazan, akademisyen. Sadece bu dört iletişim kaydı ve vakıf yöneticisi gösterildiğim için 267 gündür tutukluyum" dedi.

ŞIK SAVUNMASINA KİTABINDAN ALINTIYLA BAŞLADI

Duruşmada hakim karşısına çıkan Ahmet Şık da "Üç gündür süren yargılamada bu iddianamenin abesliğini anlatacağım. Cumhuriyet'te aranan örgütün kimler olduğunu, nerede olduğuna dair yol tarifi yapacağım" dedi.

"Paralel yürüdük biz bu yollarda" kitabının önsözünden alıntı yapan Şık, "Karanlık günlerden geçiyoruz. Darbe engellendi ama temel hak ve özgürlükler askıya alındı. KHK'lerle devletin Türk İslamcı şekilde dizayn edilmesine hız verildi. Kamu görevlileri ihraç edildi. Kamudaki boşluk liyakata göre değil, biata göre yapıldı" diye konuştu.

HAKİMDEN UYARI

Şık konuşmasına devam ettiği sırada Mahkeme Başkanı Abdurrahman Orkun Dağ, "Savunma kapsamında kal Ahmet Şık. Köşe yazısı istemiyoruz" diyerek müdahale etti.

Bunun üzerine Şık, "Savunma kapsamında yapıyorum. Bitirdiğimde göreceksiniz" dedi.

15 Temmuz darbe girişimine değinen Şık, "Kuşkularımızı söyleyip, yazdığımız için hapisteyiz. Ama böyle bir planı, bir darbe kalkışmasının parçası olduğunu anlayabilecek kapasitede olmadıklarını itiraf edenler, orduyu ve MİT'i yönetmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

"SAVUNMA DEĞİL, İTHAM EDİYORUM"

Şık, "Cumhuriyet Gazetesi'nden bir illegal örgüt, ne de bizlerden terörist çıkaramayacaksınız. Söylediklerim savunma veya ifade değil. Aksine ithamdır. Çünkü bu siyasi operasyonun kanuni kılıfını hazırlayan metnin başında 'iddianame' yazması, çöp muamelesi yapılması gereken bu utanç vesikasını hukuki kılmıyor. Türkiye'de yargının kimi mensupları, bizatihi adaletin mezar kazıcıları olmuşlardır" dedi.

"KIZIMA BIRAKACAĞIM MİRASTAN GURUR DUYUYORUM"

Gazetecilik faaliyetlerinin suç olarak gösterildiğini vurgulayan Ahmet Şık, "Gazetecilik suç değildir. Gazetecilik faaliyetlerini suçlama konusu yapmak, totaliter rejimlerin ortak özelliğidir. Mesleki faaliyetlerim nedeniyle her siyasal iktidarın ve her dönemin yargısının suçlusu olmayı başardım. Kızıma bırakacağım bu mirastan gurur duyuyorum" dedi.

SAVUNMASI BİTİNCE ALKIŞLANDI

"Dün gazeteciydim. Bugün gazeteciyim. Yarın da gazetecilik yapmaya devam edeceğim" diyen Şık sözlerini "Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet" sözüyle savunmasını tamamladı.

Ahmet Şık'ın savunması, izleyiciler tarafından alkışlandı.

Bunun üzerine hakim, "Ne yapıyorsunuz şov yeri mi burası? Salonun düzenini bozuyorsunuz" diyerek sessiz olunması konusunda uyarıda bulundu.

MAHKEME BAŞKANI SORU YÖNELTTİ

Daha sonra Mahkeme Başkanı Dağ, sanık Ahmet Şık'a sorular yöneltti. Başkan Dağ'ın ilk sorusu, "Basın özgürlüğü sınırsız mıdır?" oldu.

Şık, "Evrensel anlamda gazeteciliğin etik çerçevesi belirlenmiştir. Gazeteciliğin sınırı belirleyen şey şudur; doğru olması ve kamusal çıkar gözeten her şey haberdir. Bir gazeteci savaş çığırtkanlık yapmaz, barışı kutsar, kaynakla arasına sınır koyar" dedi.

"İDDİANAMEYİ CİDDİYE ALMAYIN"

Bunun üzerine Mahkeme Başkan Dağ, "İddianamede, beş yazınız var. Bunların barışı kutsadığını düşünüyor musunuz?" diye sorunca Şık, "İddianameyi defalarca okudum. 27 yıldır gazetecilik yapıyorum, defalarca yargılandım. Ama samimiyetle söylüyorum Türkiye yargısına gazetecilik anlatmaktan yoruldum. Düşünce ve ifade özgürlüğü ne demektir, giderilmek istenmeyen bir eksiklik var" dedi.

Başkan Dağ, "Ben değil, iddianame diyor" deyince Şık, "O iddianameyi çok ciddiye almayın" şeklinde cevap verdi.

"ŞİDDETİ ÖVEN HİÇBİR ŞEY YOK"

Mahkeme Başkanı, PKK terör örgütü elebaşılarından Cemil Bayık ile yaptığı röportajı sorunca Şık, "O yazı gazeteciliğin etik sınırları içinde yapılmış bir söyleşidir. Kendisinin söylediği şeyleri hiçbir ekleme, çıkarma yapmadan yazılan ve sadece dilbigisi kurallarının uygulandığı bir haberdir. Şiddeti öven hiçbir şey yok. 27 yıllık gazeteciyim, bir tek yazım tekzip edilmedi. Bu kadar yalanın olduğu dönemde gazetecilik için gurur vesilesidir" şeklinde cevap verdi.

SAVCIYI ŞEHİT EDENLERLE YAPILAN SÖYLEŞİ

Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı katledenlerle yaptığı telefon görüşmesi hatırlatan Başkan Dağ'ın "Bu söyleşinin barışı kutsamak çabası var mıdır?" sorusuna Ahmet Şık, "Evet. Sorduğum soruları okuyun lütfen, hep birlikte karar verelim. Bugüne kadar yaptığım her haberin arkasındayım. Ne söylüyorsam öyle yaşayan biriyim. Benim bayrağın arkasına gizleyecek bir suçum, kutsal kitabın arkasına gizleyecek bir günahım yok. İki kişinin neden bir savcının başına silah dayamak istediğini anlamazsak bu işler olmaya devam eder" yanıtını verdi.

BAŞSAVCIVEKİLİ DE SORU SORDU

Daha sonra Başsavcıvekili Hacı Hasan Bölükbaşı, "Savunmanız esasa dayanmayan, sanki bir seminerde ders veriyormuş gibi" deyince ahmet Şık, "Hepsi esasa ilişkin" diye yanıt verdi.

Başsavcıvekili Bölükbaşı,"DHKP/C ve PKK'den bahsetmediniz" deyince Şık, "Faşizm susmak değil, konuşmak mecburiyeti demiş Roland Barthes. Faşizmlerde sizi bir şeyler söyletmeye çalışırlar. Ben örgütlerle ilgili tek şey söyleyeceğim. Ben gazeteciyim, bu örgütler benim için haberdir" dedi.

'JEANSBİRİ' HESABINI KABUL ETMEDİ

Duruşmada tutuklu sanıklardan son olarak, Sosyal medyada "Aksilahlanma" etiketini açarak kampanyaya dönüştürdüğü ve örgüt lehine faaliyette bulunduğu gerekçesiyle tutuklanan "JeansBiri" adlı Twitter kullanıcısı olduğu ileri sürülen Ahmet Kemal Aydoğdu yaptı.

Ahmet Kemal Aydoğdu savunmasında HTS kayıtlarında görüşme yaptığı ve ByLock kullanıcıları olduğu iddia edilen telefon numaralarının tamamının, biyoloji öğretmeni olarak görev yaptığı okulundaki öğretmenler, yöneticiler ile öğrenci velileri olduğunu söyledi. Görüşmelerinde öğretmen veli çerçevesinde gerçekleştiğini öne sürdü.

"BYLOCK KULLANICISI DEĞİLİM"

Twitter'daki "Jeansbiri" hesabının kendisine ait olmadığını savunan Aydoğdu, bu hesaptan yapılan "Aksilahlanma" tagını da kendisinin açmadığını söyledi. Yakalandığı evde bulunan paranın ise evin sahibi olan arkadaşına ait olduğunu, arkadaşının da bunu polise beyan ettiğini söylediğini belirtti.

Ahmet Kemal Aydoğdu, kendi evinde yapılan aramada ise herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığını ifade etti.

ByLock kullandığı iddialarını kabul etmeyen Aydoğdu, "Savcılık ve sulh ceza hakimliği sorgularında ByLock ile ilgili herhangi bir soru yöneltilmedi. Ancak hakkımda hazırlanan iddianamede ByLock kullanıcısı olarak gösterildiğimi gördüm" dedi. 

"KPSS'Yİ KAZANAMADIĞIM İÇİN BU OKUL BENİ KABUL ETTİ"

FETÖ ile bağlantılı bir okulda görev yaptığı iddialarına yönelik ise Aydoğdu, "Ben, KPSS'yi kazanamadım. Bu nedenle birçok özel okula başvurdum. Beni bu okul kabul etti. 2011 yılında bende çalışmaya başladım. Ben merdiven altı bir okulda çalışmadım. Yasal bir okulda çalıştım" dedi.

Aydoğdu savunmasını tamamlarken "Bu gazetecilerin içinde bir öğretmenim onur duydum ama bu ayrı" dedi.

TUTUKLU SANIKLARIN SAVUNMALARI TAMAMLANDI

Tutuklu sanıkların savunmalarının tamamlanmasının ardından mahkeme heyeti, tutuksuz 5 sanıktan Yenigün A.Ş. eski Mali İşler Müdürü Bülent Yener ile gazetenin muhasebe müdürü Gülseri Özaltay'ın da savunmalarını aldı.

Yener ve Özaltay haklarında tüm iddiaların asılsız olduğun belirterek beraatlerini istedi.

KİM HAKKINDA, NE KADAR CEZA İSTENİYOR?

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca hazırlanan 274 sayfalık iddianamede, sanıklar Can Dündar, Mehmet Murat Sabuncu, Mehmet Kadri Gürsel, Aydın Engin, Bülent Yener ve Günseli Özaltay'ın "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" suçundan ayrı ayrı 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

Gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Mehmet Orhan Erinç ve Önder Çelik'in "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 11,5 yıldan 43 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianamede, sanıklar Bülent Utku, Hacı Musa Kart, Hakan Karasinir, Mustafa Kemal Güngör, Hikmet Aslan Çetinkaya'nın "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 9,5 yıldan 29 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmalarını öngörülüyor.

İddianamede, sanıklar Güray Tekinöz ve Turhan Günay'ın "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme" ve "hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma" suçlarından ayrı ayrı 8,5 yıldan 22 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

Twitter'daki "jeansbiri" hesabının sahibi Ahmet Kemal Aydoğdu'nun "silahlı terör örgütünün yöneticisi olmak" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla, firari sanık İlhan Tanır'ın "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapsi talep edilen iddianamede, Ahmet Şık'ın "PKK ve DHKP/C'' silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması öngörülüyor.

Sayfa Yükleniyor...