Demirtaş: Sine-i millet gündemimizde yok

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, sine-i millete dönmek ya da parlamentodan istifa etmek gibi bir tartışmanın gündemlerinde yer almadığını söyledi.

Demirtaş: Sine-i millet gündemimizde yok

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, beraberinde HDP milletvekilleri Nimetullah Erdoğmuş, İmam Taşçıer, Osman Baydemir, Mehmet Ali Aslan ile Kayapınar ilçesindeki Feqiye Teyran Camisi'nde cuma namazı kıldı.
Camiden çıkarken gazetecilerin sorularını yanıtlayan Demirtaş, haklarında hazırlanan fezlekeleri değerlendirdi.

Diğer partiler destek sunmasa bile HDP'nin 59 milletvekiliyle anayasanın dokunulmazlık maddesini değiştirmeye hazır olduğunu ifade eden Demirtaş, "Sadece kürsü dokunulmazlığı kalsın, onun dışında hiç kimsenin dokunulmazlığı olmasın" dedi.

Demirtaş, şu ifadeleri kullandı:

"Gelin dokunulmazlıkları tümden kaldıralım, siz de rahat edin biz de rahat edelim. Halkımızla birlikte parlamento içinde de dışında da her yerde mücadele ederiz. Zindana atsanız, zindandaki bir metrekare hücre bizim mücadele alanımızdır. Ama biz böyle olsun istemeyiz. Dokunulmazlık bir şantaj, tehdit olarak kullanılsın istemeyiz. Çünkü onun sonuçları bütün açısından iyi olmaz. Leyla Zana ve arkadaşları unutulmuş değil. 10 yıl içeride yatırdınız, parlamentodan attınız ne oldu Kim kazandı? Doğru iş, yöntem birbirini anlamaya çalışmaktır, birbirinden siyaseten intikam almaya çalışmak değildir.

Hiçbirimiz suç işlemedik, kendimizi kanun karşısında da suçlu görmeyiz. Yargılamadan kaçmıyoruz, hukuktan kaçmayız. 550 milletvekilinin hepsinin kaldıralım. Fakat birinin bire kaldırılırsa biz hepimizin kaldırılmış gibi kabul ederiz.

Hep birlikte 59 kişi hareket ederiz. Merkez Yürütme Kurulunda ve Grup Toplantısı'nda bütün bunları değerlendireceğiz. Sine-i millete döneceğiz, parlamentodan istifa edeceğiz gibi bir tartışma gündemimizde yok.

O kadar utanç verici bir tartışma yaşanıyor ki fezlekelerle ilgili... Fezleke savcı tarafından düzenlenir. Ama görüyorsunuz ki Cumhurbaşkanı, Başbakan'ın emriyle düzenlendi. Savcı ve mahkeme yargılamaya karar verir ama Başbakan çıkıp, 'biz tutuksuz yargılatacağız' diyor. Şimdi buna sen mi karar vereceksin? Demek en ince ayrıntısına kadar tartışıp karar vermişler. Yesinler senin demokrasini, sevsinler demokrasini.

Çözüm süreci elinde silah olanın silahını bırakması ve demokratik siyasetle Kürt sorunu ve Türkiye'deki demokratik sorunların çözümü değil miydi? Çözüm sürecinin anlamı bu değil miydi? Şimdi elinde silah var diye insanların üzerine tankla, topla, silahla giderseniz, eski kafayla 1980- 90'ların kafasıyla meseleye yaklaşmış olursunuz. Dolayısıyla dağda da şehirde de elinde silah varsa insanların, bu silahı almanın yolu müzakeredir. Yoksa biz siyasetçi olarak şiddeti benimsemiyoruz. Savaş olmasın diye uğraşıyoruz. Fakat Ankara'da aklını, vicdanını, ahlakını yitirmiş bir AKP ve onun bir grubu var. Ölümlerden zevk alan alkış tutan bir AKP yönetimi var. Ülkenin geleceğinden kaygı duyuyoruz.

Biz diyoruz ki barış, çözüm masasını bugün kuralım. Şu saatte tekrar başlayalım, eskiden kaldığımız yerden de değil daha ileri bir aşamadan başlayalım. Samimiyet, ciddiyet ve sabırla masada konuşulmayacak hiçbir şey yok.

Savaş, çatışma, silah eğer meydanda orta yerdeyse tam da sözümüzü barışa dair güçlü söylemenin zamanıdır, susmanın zamanı değildir. Biz barış isterken birilerinden korktuğumuz için bunu istemiyoruz. Biz halkımızın geleceğinden korktuğumuz için bunu ifade ediyoruz. Bu konuda da ısrarcıyız. Barış olacak, bu topraklara inşallah en kısa zamanda barış ve huzur gelecek.”

Sayfa Yükleniyor...