Devlet Bahçeli: Geri gelecekse, gömülmeye de hazır olmalıdır

MHP Lideri Bahçeli, "Diyorlar ki yeni bir darbe teşebbüsü olacakmış. Ederi bir dolar olan geri gelecekse, gömülmeye de hazır olmalıdır" dedi.

Devlet Bahçeli: Geri gelecekse, gömülmeye de hazır olmalıdır

MHP'de, 26. dönem ikinci yasama yılının ilk grup toplantısı gerçekleştirildi. Toplantı öncesinde saygı duruşunda bulunularak, İstiklal Marşı okundu.

Konuşma yapmak üzere kürsüye çıkan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, slogan atılması üzerine, "Grup toplantımızı başka partilerin grup toplantılarına benzetmeyelim lütfen" sözleriyle katılımcıları uyardı.

TBMM'nin bombalanması, taranması ve topyekun suikasta uğramasının, yakın tarihin en soysuz, en alçak, en aşağılık eylemi olarak kayıtlara geçtiğini belirten Bahçeli, "Zannettiler ki korkacağız. Beklediler ki boyun eğeceğiz. Şükürler olsun ki Türk milleti korkmaz, korkuluklara, korkunç oyunlara pabuç bırakmaz" diye konuştu.

"İş birliği kanallarını açık tutmalıyız. Anayasa'nın tadili veya yeniden yazımı konusunda dürüst, atılgan ve dayanışma içinde bulunmalıyız" ifadesini kullanan Bahçeli, şunları söyledi:

"FETÖ, devlete virüs bulaştırmış, ahlak, hukuk, vicdan ve insan hakkı tanımamıştır. Bu örgütte bir defa Allah korkusundan iz yoktur. 15 Temmuz gecesi 'nin defin ruhsatını hazırlayan kanlı, kirli ve küresel mihraklar FETÖ maşasıyla son darbeyi indirmek istemişlerdir. Amaç 'nin bölünmesi ve bölüşülmesidir. Amaç Türk vatanının paramparça edilmesi, Suriye ve Irak'a dönüştürülmesidir ve tüm hedefleri kapsayacak şekilde Anadolu'nun istilası planlanmıştır. Pensilvanya'ya sığınmış vaiz görünümlü bir terörist, örgütünü uzaktan kumanda ederek, aziz milletimizi zapturapt altına almaya, sonra da ortak olduğu diğer terör örgütleriyle bu aziz vatanı yakmaya kalkışmıştır. Türkiye Cumhuriyeti 15 Temmuz'da ipten dönmüştür.

Yüzlerce dönüm arazide 17 yıldır kötülük üretimi yapan Pensilvanyalı vandalla ilgili kimin anısı varsa, gece gündüz anlatmaktadır. Düne kadar FETÖ için himmet ve hizmet kuyruğuna girenler sıkıyı görünce birden çark etmişler, telaşla günah çıkartmaya koyulmuşlardır. FETÖ'den ağzı yananların, geçmişini unutturma gayesiyle çırpınanların, yakayı kurtarma niyetinde olanların pişmanlık beyanları neredeyse külliyat boyutuna varmıştır. Oysa bunların alayı FETÖ'nün düne kadar dizinin dibinde, elinin altında, gözünün içine bakıyorlardı."

"HATIRLI BYLOCK KULLANICILARIYLA İLGİLİ BİR İFŞA YOK"

FETÖ operasyonlarında 32 bin kişinin tutuklandığını, 100 bine yakın kamu çalışanının açığa alındığını, 60 bin kişinin ihraç edildiğini anlatan Bahçeli, suçlu ile suçsuzun birbirine karıştığına yönelik yoğun rahatsızlık ve çağrılara iktidarın kulak vermesi gerektiğini bildirdi.

Henüz hatırlı ve sözü geçen "ByLock" kullanıcılarıyla, kuytularda 1 dolar saklayan suçlularla ilgili bir ifşa ve izahat olmadığına işaret eden Bahçeli, "Devlette en alt düzeyde görev yapan bir memurun suçu görüldüğü an gereği yapılıyor da üste çıkıldıkça, makamlar yükseldikçe niçin bir yavaşlamaya, bir duraksamaya, bir savsaklamaya gerek duyuluyor" dedi.

"Yurtta Sulh Konseyi isimli rezil ve haçlı yapılanmanın" ana kadrosunu, siyaset ve bürokrasideki elebaşlarını milletin ne zaman öğreneceğini soran Bahçeli, "FETÖ, aynen PKK, IŞİD, PYD-YPG, DHKP-C gibi Türkiye’nin katıksız, amasız, ilelebet düşmanıdır. Düşmanın ise tüm hat ve cepheleri mutlaka düşürülmelidir. Dahası düşmanın başı ezilmelidir" değerlendirmesinde bulundu.

"CHP, MUHALEFET EDİYORMUŞ, BUNDAN BİZE NE?''

AK Parti hükümetine terörizm ve teröristlerle mücadelede hep destek verdiklerini, bu desteğin Türkiye'ye yönelik olduğunu vurgulayan Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Güya biz AKP'ye bastonluk yapıyormuşuz. Güya biz AKP'nin gözü kapalı arkasında duruyor, hiç sesimizi çıkarmıyor, avukatlığına soyunuyormuşuz. Bu iftiraları atan bre densizler, siz FETÖ'nün kurşun askerliğine talip olurken bir şey olmuyor da bizim Türkiye'yi müdafaa etmemiz mi gözünüze batıyor Allah bizi doğrudan ayırmasın, her daim milletin avukatı yapsın, hıyanetin kuryeliğinden, FETÖ'nün zillet ve zelil elemanlarından olmaktan korusun, kollasın. Ne yapacaktık Türkiye terörizmin kanlı baskınına uğrarken, devleti yönetenlerle, demokrasiyle iktidara gelip yönetimi elinde bulunduranlarla kavga mı edecektik? Sudan sebeplerle birbirimize mi girecektik?

Hiç kimse haddini aşmasın, yediğimiz aşı da biliriz, atacağımız taşı da. Duracağımız yeri de biz belirleriz, söyleceğimiz sözü de biz seçeriz. Türk milleti kan ağlarken, yarının ne getirip ne götüreceğini hiç kimse tahmin edemezken, üstelik tüm terör örgütleri üzerimize üzerimize gelirken, bizim siyasi tartışma ve çekişmenin içinde olmamız kendimizi inkar, milletimize haksızlıktır. CHP eleştiriyor, muhalefet ediyormuş, iyi de bundan bize nedir Ağıt mı yakalım, dizimizi mi dövelim, yalvar yakar 'aman etmeyin, tutmayın' diye kapısına yüz mü sürelim, bilinsin ki herkes kendi fıtrat ve fikrine uygun davranacaktır."

''TENEŞİR ÖZLEMİ HORTLAMIŞ DEMEKTİR"

Yenikapı ruhuna bağlı kalacaklarını söylediklerini, badireli günlerde hükümete bindirmek, punduna getirip de zora sokmak için fırsat kollamadıklarını ifade eden Bahçeli, "Kimse merak buyurmasın, yeri geldiğinde, haklı ve meşru sebeplerle hükümete elbette demokratik eleştirimizi yaptık, yaparız, yapmaya da devam edeceğiz. Fakat siyasi kan davalarından bu ülkenin çok çektiğini tecrübeyle biliyor ve hafıza kayıtlarımızda taşıyoruz" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 1 Ekim'de TBMM'de yaptığı konuşmada Yenikapı ruhunu titizlikle korumaktan bahsettiğini ve bundan herkesin sorumlu olduğunu söylediğini anımsatan MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Biz de aynı kanaat ve karardayız. CHP'nin su kaynattığını ve kayış attığını görüyoruz. Beklentimiz, bari hiç olmazsa, Sayın Erdoğan'ın da Yenikapı ruh ve manevi sözleşmesine bağlı ve sadık kalması, AKP hükümetinin de buna uygun davranış göstermesidir" değerlendirmesini yaptı.

Bahçeli, şunları söyledi:

"Diyorlar ki Kasım ayına dikkat edilsin. Yeni bir darbe teşebbüsü olacakmış. Bu iddialar kesinlikle art niyetliliktir. Ne demek ikinci bir kalkışma olacak Ederi bir dolar olan geri gelecekse, gömülmeye de hazır olmalıdır. Hainler ayaklanırken, biz de oturacak, ağaç kovuğuna mı saklanacağız."

Kim Türkiye'nin aleyhine bir darbe hazırlığı yapıyorsa, bedelini ödemeyi de peşin peşin kabullenmesi gerektiğine işaret eden Devlet Bahçeli, "Rüzgar eken fırtına biçmeye razı olmalıdır. 15 Temmuz'da Türk milletinin direniş ve destanından hala bir şey çıkaramayan varsa, ya aklını kaçırmış, ya da teneşir özlemi hortlamış demektir" ifadelerini kullandı.

Türkiye'yi tehdit etmeye, intikam almaya hiçbir faninin, hiçbir melun ve müptezel emelin nefesinin yetmeyeceğini kaydeden Bahçeli, "Televizyonlarda yapılan ucube yorumlara, korku salan değerlendirmelere son verilmelidir. Hainler tekrar gelecekmiş, darbeciler yine hazırlanıyormuş, eğer böyle olursa, biz de onları bekliyor olacağız. Geldikleri gibi gidemeyeceklerini de şimdiden duyuruyoruz" diye konuştu.

Hükümetin, Türkmenlerin hak ve menfaatleri için elini taşın altına koyması gerektiğini belirten Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Musul ve Telafer hassasiyetini olumlu karşıladıklarını söyledi.

Bahçeli, "Sınır emniyetini sağlamak, milli huzur ve istikrarı temin etmek maksadıyla; Cerablus’tan başlayarak batıya ve güneye doğru süren operasyonlar, 5 bin kilometrekare büyüklüğünde terör örgütlerinden tamamen arındırılmış güvenli bir bölgeyle derinleştirilmelidir" diye konuştu.

ABD'nin, terör örgütleriyle kapalı devre ilişki kurması, katillerle düşüp kalkmasının izahı olmayan bir hata olduğunu ifade eden Bahçeli, "FETÖ'nün elebaşını Türkiye'ye iade etmeyen, bu konuda sürekli mazeretler üreten Washingtonyönetiminin, açıktan PYD-YPG'yi silahlandırması tamamıyla art niyetliliktir. Bu iki vahşi örgütün imalatında ne kadar pay ve hisse sahibi olduğunu elbette tarih bir gün yazacaktır" ifadelerini kullandı.

''OHAL, TBMM'NİN YETKİLERİNİ GASP DEĞİLDİR"

Bahçeli, OHAL uygulamasının uzatılmasının yararlı, yerinde olduğunu; haklı ve meşru sebepleri bulunduğunu dile getirerek, "Meclis'te grubu bulunan dört partinin katılımıyla KHK Komisyonu teşkili de makul ve isabetli bir karardır. Ancak OHAL, adalet çıtasını düşürmemeli, mağduriyetlere neden olmamalıdır. OHAL, TBMM'nin yetki ve haklarını gasp etmek değildir. Zira anayasal bir düzenlemedir ve hukuki bir temeli vardır" değerlendirmesinde bulundu.

Her gün şehit haberlerinin geldiğini; PKK'nın FETÖ'nün boşluğunu doldurmak, bıraktığı yerden devam etmek için çıldırmış, kudurmuş gibi saldırdığını vurgulayan Bahçeli, "15 Temmuz şehitleriyle terörle mücadele şehitleri arasında bir ayrım yapmak yanlıştır, skandaldır, gaflet ötesidir. 15 Temmuz'da tarih yazan şehitlerimizin hakkını ne kadar ödeyemezsek, terörle mücadelede emsalsiz bir mücadele kararlılığı gösteren kahramanlarımızın hakkını bir o kadar ödeyemeyeceğimiz asla hatırdan çıkarılmamalıdır" dedi.

Bahçeli, 3 Eylül'de Hakkari Şemdinli kırsalında teröristlerle çıkan çatışmada şehit düşen ve 8 yaşındaki kızı Ecrin'in hıçkırıklıklarla uğurladığı Uzman Çavuş Hasan Yaşar'ın, Özel Kuvvetlerde korkusuzca direnerek şehit olan Astsubay Ömer Halisdemir'den hem manen hem de vicdanen daha az değerli olmadığını kaydetti.

LOZAN TARTIŞMASI

Bahçeli, 93 yıl önce imzalanan Lozan Antlaşması'nın "zafer mi hezimet mi" olduğununun tartışıldığını anımsatarak, şunları söyledi:

"Elalem uzayı tarıyor, yeni keşifler yapıyor, Jüpiter'in uydusunda su olup olmadığını konuşuyor, biz bunları çoktan hallettiğimizden olsa gerek, başka işimiz yokmuş gibi Lozan'ı masaya çıkarıyoruz. Eski defterleri aralayan bir insan eğer müfsid değilse, kesinlikle müflisdir.

2. Abdülhamid ne ulu ne de kızıldır. O, ecdadımızın muhterem yüzlerinden, Osmanlı padişahları arasında muteber isimlerden birisidir ve saygıyı hak etmektedir. Mustafa Kemal Atatürk, 2. Abdülhamid'in yönetimi altında yetişmiş, parlamış, Türkiye Cumhuriyeti'ni kurmuş ilk Cumhurbaşkanımız ve Türk milletinin yüz akı bir liderdir. Birinin bıraktığı yerden, diğeri devam etmiştir. İki Türk hünkarı olan; Şah İsmail ve Yavuz Sultan Selim arasındaki kapanmayan uçurum ne kadar hamakat ve hezeyansa, Atatürk ile 2. Abdülhamid arasında husumet çıkarmak, birini diğerine tercih etmek o denli zeka özrü, şuur eksikliğidir. Tarihi şahsiyetlerimizi çatıştırmak emin olun düşmanları tebessüm ettirecektir.

Biz ne Atatürk’ten vazgeçeriz, ne de 2. Abdülhamid’i ihmal ve inkar ederiz. Biz Lozan Antlaşması’nı Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ve hukuki senedi olduğunu kabul eder, hezimet ithamlarını reddederiz. Çakma tarihçilerin, 1919'daki mandacı ve işbirlikçi zihniyetlerin kurduğu nifak çarkına asla düşmeyiz. Lozan'ı kötülemek, örtülü ve kapalı ifadelerle Sevr'e methiyeler yağdıranları neşelendirecek, tekrardan umutlandıracaktır. Türkiye'nin varlığını tescil ettiren, yedi düvele kabul ettiren 8 aylık Lozan mücadelesini bırakalım da tarihçiler konuşsun, onlar değerlendirsin. Sorumlu siyasetçiye ve devlet ricaline düşen, Türkiye'nin hukuki ve tarihi varlığını tekrar yargılamak isteyen mihraklara koz vermemek, tarihle itişip kalkışmamaktadır. Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı'nın 29 Eylül 2016 günü 27. Muhtarlar Toplantısı'ndaki sözlerini yadırgadığımı, 24 Temmuz 2016'daki Lozan Antlaşması'nın 93. yıldönümünde verdiği mesajlarına bağlı kalmasını hem diliyor, hem de tavsiye ediyorum."

Sayfa Yükleniyor...