"Elin oğlu neden fiyatı belirliyor"

"Fındık İçin Yürüyoruz" yürüyüşünün ardından düzenlenen mitingde konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Soru şu, madem ki dünya birincisiyiz, bu fiyatı niye biz belirlemiyoruz? Elin oğlu fiyatı niye belirliyor? Bizim gücümüz mü yok, imkanımız mı yok? Hayır var, imkanımız da gücümüz de var ama fındık üreticisi bir araya gelmediği, ortak ses çıkartmadığı, ortak mücadele etmediği için onun alın terini bir avuç yabancı sömürüyor. Buna izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

"Elin oğlu neden fiyatı belirliyor"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisi tarafından 18 Eylül'de Ordu'da başlatılan ve Giresun'da sona eren "Fındık İçin Yürüyoruz" yürüyüşünün ardından Atatürk Alanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, emeğe, alın terine hep saygı duyduğunu, kendilerine alın terine saygı duymayı öğreten kişinin rahmetli Bülent Ecevit olduğunu söyledi.

Ecevit'in emek, ekmek, iş, aş dediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ecevit ne ezen, ne ezilen, insanca ve hakça bir düzen demiştir" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, insanca ve hakça bir düzeni ülkeye getireceklerini belirterek, "Sözüm söz, görüşü, inancı, kimliği ne olursa olsun 80 milyonu kucaklayacağız, 'de birliği, beraberliği ve huzuru hep birlikte getireceğiz. Genç bir kızımız diyor 'Hak, hukuk, adalet.' Hak, hukuk ve adaleti hep birlikte sağlayacağız" diye konuştu.

Bugün fındık için mücadele ettiklerini ve arkadaşlarının da bunun için yürüdüğünü dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Birinci sorumuz şu, fındık neden önemlidir? Çünkü fındık bir stratejik üründür. Ne demek stratejik ürün? Üç açıdan anlamı var fındığın. Birincisi şudur, 'de 33 ilde fındık ekiliyor. 15 ilde fındık temel geçim kaynağıdır, yani fındık olmasa bu 15 ilde hayat olmuyor. İkinci neden, 15 ilde 502 bin ailenin gelir kaynağı fındıktır. Üçüncü temel nokta tarım ürünü olarak ihraç ettiğimiz fındık, gelir açısından Türkiye için bir numaradır. Bir numaralı tarım ürünümüz fındıktır. Milyarlarca dolar fındık ihracatından para kazanıyoruz. Soru şu? Milyarlarca dolar para kazanıyoruz, peki bu fındığı eken üreticiye ne veriyoruz, alın terinin, emeğinin karşılığını veriyor muyuz? İşte sorunumuz buradan başlıyor. Fındık ne zamandan beri temel stratejik üründür? 10 Ekim 1935. İlk Milli Fındık Kurultayı toplanır, açılışını rahmetli Celal Bayar yapar ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk ölmeden önce FİSKOBİRLİK'in kurulma tarihini verir ve kurar. 'Siz FİSKOBİRLİK'i kuracaksınız.' der."

Kılıçdaroğlu, meydanda büyük bir ihtimalle FİSKOBİRLİK'in ilk kurucularının torunlarının da olabileceğini ifade ederek, FİSKOBİRLİK'i kuranlar arasında yer alan Giresunlu, Trabzonlu, Ordulu, Bulancaklı ve Keşaplıların isimlerini anons etti ve onlara rahmet diledi.

"HÜKÜMET FİYATTA İSTİKRARI SAĞLAR"

Türkiye'nin fındık üretiminde dünya birincisi olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Soru şu, madem ki dünya birincisiyiz, bu fiyatı niye biz belirlemiyoruz? Elin oğlu fiyatı niye belirliyor? Bizim gücümüz mü yok, imkanımız mı yok? Hayır var, imkanımız da gücümüz de var ama fındık üreticisi bir araya gelmediği, ortak ses çıkartmadığı, ortak mücadele etmediği için onun alın terini bir avuç yabancı sömürüyor. Buna izin vermeyeceğiz, sonuna kadar mücadele edeceğiz" dedi.

Kılıçdaroğlu, "Bu sorun niye çözülmüyor?" sorusunu yönelterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer bu ülkeyi yönetenler alın terinin ne kadar değerli olduğunu bilseler, fındığın bu bölge için ne kadar önemli olduğunu bilseler, 'Milyarlarca dolar fındık ihracatından gelir elde ediliyor bari bir kısmını da fındık üreticisine verelim.' diyebilseler bu dram yaşanmaz. O zaman temel sorun nerede? Temel sorun bu ülkeyi yönetenlerde. Bu ülkeyi yönetenlerle şu veya bu şekilde muhatap olduğunuzda şu soruyu sorabilirsiniz, 'Siz milyarlarca dolar fındık ihraç ediyorsunuz ve gelir elde ediyorsunuz, bari birkaç yüz milyon dolarını da bu ülkenin fındık üreticisine verseniz ne olur? Bu soruyu sorun, cevabını ben de merak ediyorum."

Kılıçdaroğlu, fındık az olduğu zaman herhangi bir sorun yaşanmadığını, ürün fazla olduğunda sorun ortaya çıktığını ve fiyatın yerlerde süründüğünü söyledi.

O zaman herkesin mağdur olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, çiftçinin gelir standardının düştüğünü, hayatın onlar ve aileleri için huzursuz hale geldiğini anlattı.

Kılıçdaroğlu, fiyatta istikrarı sağlamak gerektiğine dikkati çekerek, "Fındıkta olması gereken ister ürün fazla olsun, ister düşük olsun fiyatta istikrarı sağlamaktır. O zaman soru şu? Fiyatta istikrarı kim sağlar? Dünyanın bütün ülkelerinde 'Fiyatta istikrarı kim sağlar?' sorusunun tek cevabı vardır, devleti yöneten hükümetler. Hükümet fiyatta istikrarı sağlar. Eğer hükümetler fiyatta istikrarı sağlamıyorsa çiftçisine, çiftçisinin alın terine sahip çıkmıyor demektir. 15 yıldır ülkeyi yöneteceksin… 1 yıl, 2 yıl, 10 yıl değil, 15 yıldır yöneteceksin, fiyatta istikrarı sağlayamayacaksın. Size sözüm söz, terörü nasıl 4 yılda bitiririm diye söz verdiysem, fındıkta fiyatta istikrarı da 2 yıl için içinde sağlayacağım" değerlendirmesinde bulundu.

Cumhuriyetin kurucu ayarlarına dönülmesi gerektiğini zaman zaman dile getirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyetin kurucu ayarlarında ne var? FİSKOBİRLİK var. Fiyatta istikrarı sağlamak için FİSKOBİRLİK'i, bu Cumhuriyeti kuranlar kurdular. Şimdi 15 yılda FİSKOBİRLİK bir köşeye atıldı. Toprak Mahsulleri Ofisi, TARİŞ, çiftçinin hakkını ve hukukunu korumak için tarımda fiyat istikrarını sağlamak için kuruldular. Demek ki yapmamız gereken nedir? FİSKOBİRLİK'i eski görkemli günlerine kavuşturmaktır. Bunun mücadelesini vermektir" diye konuştu.

"ÇİFTÇİNİN 8 MİLYAR DOLAR KANUNA GÖRE HAKKI VAR"

Kılıçdaroğlu, Hollanda'yı örnek verdiği konuşmasında şunları kaydetti:

"Bir örnek vermek isterim, Hollanda'yı düşünün. Konya'dan küçük Hollanda. Yıllık tarım ürün ihracatı Türkiye'nin 5 katı. Ya fındığın var, dünyanın her tarafından talep var ama gidiyorsun kendi üreticini ezdiriyorsun, alın terini birilerine sömürüyorsun, Hollanda kadar bile olamıyorsun. Biz alın terine değer veren bir parti olarak, Bülent Ecevit'in geleneğinden gelen bir parti olarak çiftçinin alın terini birilerine sömürtmeyeceğiz, onun alın terinin hakkını ona teslim edeceğiz."

Ziraat Odaları Birliğinin 166 tarım ürününden 99'undaki fiyat artışının enflasyonun altında olduğunu açıkladığını belirten Kılıçdaroğlu, bunun da insanların kazanamadığını, fakirleştiğini ve alın terinin sömürüldüğünü gösterdiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, birilerinin kazandığını ancak kaybedenin bu ülkenin çiftçisi, emekçisi ve yoksul insanları olduğunu savunarak, şöyle devam etti:

"Onlara sahip çıkmak benim de görevim, bu ülkede vatanını, milletini, bayrağını seven herkesin ortak görevi olmak zorunda. Dünya ne yapar? Dünyanın bütün ülkelerinde çiftçilere destek verilir. İster Amerika, ister Japonya, İster Papua Yeni Gine, ister Bangladeş deyin, neresini düşünürseniz, her ülkede çiftçi desteklenir. Bizim ülkemizde de bir kanun var, Tarım Kanunu. 21. maddesi der ki 'Milli gelirinin her yıl en az yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilir.' Türkiye'de milli gelirimizin miktarı 800 milyar dolar. 800 milyar dolardan yüzde 1 alırsak 8 milyar dolar. 8 milyar dolar kanuna göre üreticiye destek verilmesi lazım. Peki soru şu, 8 milyar dolar bizim çiftçiye veriliyor mu? Hayır. Ziraat Odalarına sesleniyorum, çiftçinin hakkını korumak sadece benim görevim değil. Kanunun gereğini yapmıyorlarsa sizler de mücadele edeceksiniz, sizler de şikayet edeceksiniz, sizler de yeri geldiğinde mahkemeye gideceksiniz. Sizler de çiftçinin hakkını arayacaksınız. Ne oldu arkadaş 1 milyar dolar parayı veremiyor musun sen? Çiftçinin 8 milyar dolar kanuna göre hakkı var. 8 milyar dolar az para değil, çiftçiye verilmesi gereken bir değerdir."

"Çiftçiye vereceğiz ama elde para yok?" denildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"İnanıyor musunuz para olup olmadığına? Çiftçiye para yok, Suriyelilere kaç lira harcadılar biliyor musunuz? 30 milyar dolar. Ben söylemiyorum, onlar söylüyorlar, 'Suriyelilere 30 milyar dolar para harcadık.' Ya onlar oldu birinci sınıf vatandaş, Karadeniz'in fındık üreticisi oldu ikinci sınıf vatandaş. Bunun hesabını ben değil siz soracaksınız. Gelene söyleyin, 'Suriyelilere verdin 30 milyar dolar. Ya biz fındık ektik, alın teri döktük, insan çalıştırdık, gübre aldık, alacaksın fındığı göndereceksin dışarıya, milyarlarca dolar para gelecek Türkiye'ye, bizim alın terimizin karşılığını vermiyorsun, çalışmayan Suriyeliye 30 milyar dolar para harcıyorsun. Bunun hesabını Karadenizli sormak zorunda. Soracak mısınız? Söz mü? Söz veriyorsanız meselemiz yoktur."

"ESKİ ALGILARIMIZI DEĞİŞTİRECE�İZ"

Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Sadece Suriyelilere değil, hatırlarsınız değil mi FETÖ'ye ne diyorlardı 'Ne istediniz de vermedik?' diyorlardı değil mi? Para istediler para verdiler, ihale istediler ihale verdiler, üniversite istediler üniversite verdiler, okul istediler okul verdiler, dershane istediler dershane verdiler, ne istedilerse verdiler ya bir de bu çiftçinin hakkını ver kardeşim. Çiftçiye, üreticiye niye vermiyorsun? Yani fındık üreticisi kalktı darbe girişiminde mi bulundu, bu milletin hakkını, hukukunu mu yedi?"

Demokrasilerde hesabın sandıkta sorulduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

"Hep birlikte sandığa gideceğiz diyeceğiz ki 'Oturdun onlarla masalarda konuştun, hesabını, kitabını yaptın, ne istedilerse verdin bana hiçbir şey vermedin. Kusura bakma arkadaş, ben oyumun rengini değiştiriyorum. Ben emekten, haktan hukuktan, adaletten yana oyumu kullanacağım.' diyeceksiniz söz mü? Sadece bu da değil, oturdular masaya nerede? İmralı'da, Oslo'da, Habur'da oturdular. Hiç dediler mi 'Bir de çiftçilerle, fındık üreticileriyle bir araya gelelim, masaya oturalım, bunların derdini dinleyelim, bunlar ne istiyor.' Geldiler mi, masaya oturdular mı? Bunun sandıkta hesabını soracak mısınız? Söz mü?"

"Ben de size söz veriyorum, namus sözü veriyorum, sizin hakkınızı, hukukunuzu savunmazsam, sonuna kadar arkasından gitmezsem yediğim ekmek bana haram olsun" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Sadece bu mu? Bu da değil. Fındık üreticisine gelince para yok, şimdi Marmaris'te 350 odalı yazlık sarayı inşa ediliyor. Hani para yoktu? Bin 100 odalı senin neyine yetmiyor kardeşim, şimdi 350 odalı. Bir uçak aldın yetmedi, iki uçak aldın yetmedi, beş uçak aldın yetmedi, bin 100 odalı saray yetmedi, 350 odalı yeni yazlık saray yapacaksın. Fındık üreticisi kardeşim, Karadenizli kardeşim, Karadeniz'in yiğit evlatları bunları unutacak mısınız? Hesabını sandıkta soracak mısınız? Söz mü? Ben de size söz veriyorum bu ülkede hakkı, hukuku, adaleti gerçekleştirmek için her türlü mücadeleyi sonuna kadar yapacağım, bedeli ne olursa olsun."

Kılıçdaroğlu, bir şeyi değiştireceklerine dikkati çekerek, "Eski algılarımızı değiştireceğiz. Eskiden şu söylenirdi, 'Şu CHP var ya.', 'CHP'ye ne olmuş', 'Efendim bu hep eleştirir.' Şimdi bunu diyemiyorlar. Nerede bir sorun varsa sorunun çözüm adresi artık CHP'dir" ifadesini kullandı.

Fındık üreticisinin sorununu çözeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Tarımda her alandaki sorunları çözeceğiz. Türkiye'nin çözülmeyecek sorunu yok. Elin oğlu kendi sorunlarını çözüyor da biz mi çözemeyeceğiz?" dedi.

Kılıçdaroğlu, fındıktaki sorunların çözümüyle ilgili 6 madde saydı.

"Ankara'daki beyler de duysunlar" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birincisi şu, 1938'de kurulan FİSKOBİRLİK'i 2000'li, 2010 yıllı yılların en görkemli, en şaşaalı kurumu haline getireceğiz. Bu kuruma siyaset bulaşmayacak, bu kurum sadece ve sadece fındık üreticisinin hakkını ve hukukunu koruyacak. Taban fiyat mı? Burası belirleyecek. Ürün alımı mı? Burası yapacak, ihracat mı? Burası yapacak, hem çiftçinin hem Türkiye'nin hakkını koruyacak. Götüreceğiz parayı bir avuç yabancıya vermeyeceğiz. Bu ülkenin insanı hakkını alacak. Bu ülkenin insanı hukukunu alacak. Size sorabilirler, 'CHP fındık sorununu nasıl çözecek?' diye, diyeceksiniz ki geldi 6 madde halinde saydı."

Kılıçdaroğlu, ikinci maddeye ilişkin şunları söyledi:

“Yürürlükte bir fındık kanunu var fakat bu fındık kanunu doğru dürüst bir kanun değil, yeniden oturup bir fındık kanunu çıkarmamız lazım, her kesim katılacak bu çalışmaya, üretici katılacak, manavı katılacak, ihracatçısı katılacak, tüccarı katılacak. Diyeceğiz ki 'Ya arkadaş bu fındık milli mi? Milli. Bizim mi? Bizim. Üreten insan bizim insanımız mı? Bizim insanımız. Bu para Türkiye'de mi kalsın? Türkiye'de kalsın. Herkes bu parayı adil bir şekilde bölüşsün mü? Bölüşsün. Gelin kardeşim, hep beraber oturalım, bir fındık kanunu çıkaralım. Demek ki ikinci maddemiz de yeni bir fındık kanunu çıkaracağız. Nasıl? Ortak akılla çıkaracağız, birilerinin arzusuna ve keyfine göre değil."

Üçüncü olarak manavcılığı ve lisanslı depoculuğu da dahil ederek bir fındık ihtisas borsasını bu ülkede, bu bölgede kurmak zorunda olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Manavcılığı da kapsayacak, lisanlı depoculuğu da kapsayacak, dolayısıyla burada bir fındık ihtisas borsası kuracağız, artık fındığın fiyatı yabancı ülkelerde değil bu ülkede belirlenecek. Fındığın fiyatını da fındığın kalitesini de fındığın nasıl ihraç edileceğini de nasıl tüketileceğini de oturup biz karar vereceğiz, elin oğlu buna karar vermeyecek" ifadesini kullandı. 

Kılıçdaroğlu, dördüncü madde olarak şu değerlendirmede bulundu:

"Fındığı biz alıyoruz, fındık olarak ihraç ediyoruz. Bir fındık Ar-Ge merkezi kurulmak zorunda. Fındıktan katma değeri yüksek gıda ürünü üretmek zorundayız. Elin oğlu bizden fındığı alıyor, götürüp orada işliyor, bir liraya aldığı fındığı 15 liraya satıyor. Biz niye satmayalım, bizim ne eksiğimiz var? Bizim üniversitemiz var, fındık bizde, üretici de imkan da bizde. Denizimiz var, güneşimiz, güzel insanımız var. Biz niye yapmıyoruz? Niye elin oğlu para kazanıyor da biz para kazanmıyoruz?"

Beşinci maddede, fındık ekim alanlarının, Karadeniz'de olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Fındık dışında bir şey yok, yetişmiyor. Siz gidip de düz alanda, başka ürünün yetiştiği bir alanda fındık üretirseniz buradaki insanın alın terini çalmış olursunuz. Bunu da herkesin bilmesi lazım" dedi.

Kılıçdaroğlu, fındığın anavatanının Karadeniz olduğuna dikkati çekerek, "Gelir buradan, 502 bin aile buradan geçiniyor. Eğer başka bir yerde ürün ekilecekse devlet teşvik versin, gitsinler başka bir şey eksinler. Karadeniz'in fındığına başka birisini ortak etmeyelim" değerlendirmesinde bulundu. 

Altıncı maddede fındık ağaçlarının biraz yaşlandığına işaret eden Kılıçdaroğlu, "Onların biraz geçlendirilmesi lazım. Peki ne yapacağız? Gençleştirirken o ağacı değiştirmemiz, yeni genç fidan ekmemiz lazım ama çiftçinin de fındık üreticisinin de geçinmesi, para kazanması lazım. Alın terinin karşılığını vermemiz lazım. Hem gençleştireceğiz, gençleştirirken fındık üreticisinin gelirini düşürmeyeceğiz, ona uygun teşvik getireceğiz" diye konuştu. 

"SİZ ALLAH RIZASI İÇİN BARİ BİR ÇÖZÜM ÜRETİN, BİR ŞEY SÖYLEYİN"

Kılıçdaroğlu, "CHP gitti, Giresun'da fındık mitingi yaptı ne oldu?" şeklinde soru sorulabileceğini dile getirerek, "Diyeceksiniz ki CHP Genel Başkanı geldi, fındık mitingi yaptı, sizin 15 yılda çözemediğinizi iki yılda çözeceğim sözü verdi, altı tane de çözüm üretti. Siz Allah rızası için bari bir çözüm üretin, bir şey söyleyin, söyleyemiyorlar, söyleyemezler, neden? Ben değil onlar söylüyorlar, 'Bizde metal yorgunluğu var' diyorlar. 15 yıldır yoruldun arkadaş, 15 yıldır çekil, bu ülkeye insan gibi emeğin hakkını koruyan insanlar gelsin artık yönetsinler" dedi.

"Eskiden bizim tütünümüz vardı" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

 "Samsun'un tütünü, Bitlis'in tütünü, Adıyaman'ın tütünü vardı, şimdi Türk tütününden bahseden var mı? Tütün bitti, yarın bunların hedefi fındığı da bitirmektir, söylüyorum. Nasıl bitirecekler söyleyeyim size, bir firma geldi zaten alımı o yapıyor biliyorum, yarın sizin fındık bahçelerini de satın alacak ve sizler o fındık bahçelerinde işçi olarak çalışmak zorunda kalacaksınız. O nedenle ben sizden söz isterken fındık bahçelerinize sahip çıkın sözü istiyorum, alın terinize sahip çıkın sözü istiyorum. Ülkenize, Karadeniz'e, bu güzel coğrafyaya sahip çıkın sözü istiyorum. Fındık üreticisi kazanacaksa kim kazanacak? Kazanırsa Türkiye kazanacak, hepimiz kazanacağız. Bu millet kazanacak, huzur içinde yaşayacağız, her evde huzur olacak, her evde bereket olacak."

Kılıçdaroğlu, "Elin oğlu kendi üreticisini destekler, biz de kendi üreticimizi köstekliyoruz." ifadesini kullanarak, "Size bir soru sorayım, son bir soru sorayım, Allah aşkına bundan 15 yıl önce ben gelip de şöyle bir miting yapsaydım ve size deseydim ki 'Bundan bir süre sonra bu memlekete saman ithal edecekler.' deseydim herhalde hepiniz derdiniz ki 'Ya bu Kılıçdaroğlugaliba sıyırdı.' derdiniz dimi? 15 yılda saman ya saman ithal ediyorsun. Ya tarla mı yok? İnsan mı yok ? Ekin mi yok? Allah aşkına saman ithal ediyorsunuz" şeklinde konuştu.

"BU ÜLKENİN ÇÖZÜLMEYECEK SORUNU YOK"

Mazotu da elektriği de hepsini de bildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin çözülmeyecek sorunu yok. Bütün mesele şu, siz haklarınıza sahip çıkacaksınız, biz de size sahip çıkacağız. Beraber bu ülkeyi yöneteceğiz, hakça yöneteceğiz, ne ezen olacak, ne ezilen olacak. İnsanca, hakça bir düzen olacak. Karadeniz'in yiğit insanlarıyla bir arada olmaktan, birlikte olmaktan, sizinle birlikte olmaktan onur duruyorum, gurur duyuyorum, şeref duyuyorum" dedi.

Kemal Kılıçdaroğlu, Karadeniz'e ve Karadenizliye sonuna kadar sahip çıkmanın, sonuna kadar kendisinin görevi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Ben bunu yapacağım, sonuna kadar sahip çıkacağım, bizim üzerimize gelebilirler, her türlü baskıyı kurabilirler, ne yaparlarsa yapsınlar, insanca ve hakça bir düzeni bu ülkeye getirmek hepimizin ortak görevidir. Benim de görevimdir, sizin de görevinizdir, bu ülkenin bütün insanlarını, alın terinden yana olan, esnaftan yana olan, çiftçiden yana olan, üretimden yana olan, üretenden yana olan herkesle birlikteyiz, hiç kimseye ayrım yok."

Kılıçdaroğlu, 80 milyon vatandaşa huzuru ve barışı getireceklerini ifade ederek, şunları söyledi:

"Bana diyorlar, dedim ki 4 yıl içinde 4 yıl, ben bu ülkede terörü bitireceğim, bu ülkede huzuru, barışı, kardeşliği getireceğim. Dönüp bana diyorlar ki 'Sen kimsin?' Ben dedim, ben karşıma çıkmaktan korktuğun televizyonda adamım dedim, karşıma çıkmaktan korkuyor. Cesaretin yok mu? Devleti yöneten adamda cesaret olur, devleti yöneten adamda öz güven olur, devletin bütün imkanları senin elinde, istihbarat emrinde, polis emrinde, her şey senin emrinde, e benden niye korkuyorsun? Vallahi ben adam yemem, vallahi billahi adam yemem, ben insana saygılıyım. Oturup konuşalım. Neyi konuşacağız? Memleketin meselelerini konuşacağız. Hadi terör konusunda karşıma çıkmıyorsun güzel, gel kardeşim fındık konusunda karşıma gel, fındık konusunda gel. Gelebilir mi? Ben de adım gibi biliyorum ki gelemez, niçin? Çünkü ben haklıyım, çünkü biz haklıyız o haksız, onun için gelemez, onun için karşımıza çıkıp bizimle uygar, medeni insanlar gibi konuşamaz ve tartışamaz."

Kılıçdaroğlu, ne olursa olsun bu ülkenin bütün insanlarını sevdiğini dile getirerek, "Ne olursa olsun insandan yana olacağım, ne olursa olsun haktan, hukuktan, adaletten yana olacağım, ne olursa olsun kadın erkek eşitliğinden yana olacağım, ne olursa olsun özgür medyadan yana olacağım. Ne olursa olsun bağımsız yargıdan yana olacağım, ne olursa olsun din ve vicdan özgürlüğünden yana olacağım, ne olursa olsun her türlü inanca, her türlü kimliğe saygılı olacağım" ifadesini kullandı.

"HER BAKAN DEĞİŞTİ, MİLLİ EĞİTİM POLİTİKASI DEĞİŞTİ"

"Bölmek istiyorlar, böldürmeyeceğiz, kavga etmek istiyorlar, kavga etmeyeceğiz. Bu ülkenin huzuru için ortak çalışacağız” diyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Birlikte çalışacağız, birlikte mücadele edeceğiz, birlikte ülkemizi görkemli günlere taşıyacağız. Çocuklarımızın durumuna bakın Allah aşkına. Her bakan değişti, milli eğitim politikası değişti. Ya bizim çocuklarımız kobay mı Allah aşkına, bizim çocuklarımız denek mi ya? Her zaman değişiyor, her ortamda değişiyor, sınav kalktı, sınav geldi, o gitti bu geldi, dünyada böyle bir ülke yok. Dünyada gerçekten böyle bir ülke yok. Bir çocuğu eğiteceksen çağdaş eğitim normları bellidir, verirsin çocuğa. Bu ülkenin yetişmiş kadroları var, güzel öğretmenleri var, konuşabilen insanları var, çözülmeyecek sorunumuz yok. Niye çözülmüyor biliyor musunuz? Bir eksiğimiz var, bu ülkede namuslu siyasetçi sayısı az, sorunumuz orada, namuslu siyasetçi. Cebini düşünen siyasetçi istemiyoruz, halkın cebini düşünen siyasetçi istiyoruz. Halktan yana olan, emekten yana olan, üretenden yana olan siyasetçi istiyoruz." 

"BİRLİKTE KAVGASINI VEREREK BU ÜLKEYİ ÇAĞDAŞ UYGARLIĞA TAŞIYACAĞIZ"

Kılıçdaroğlu, birlikte mücadele edeceklerini, birlikte çalışacaklarını, Türkiye'nin çözülmeyecek hiçbir sorunu olmadığını vurgulayarak, şöyle dedi:

"Ben o sorunların tamamını çözmeye kadrolarımla birlikte, arkadaşlarımla birlikte hazırım, çözmezsem giderim, çözersem takdir sizlerindir. Dünyada fındıkta bir numara olacaksınız ve fındık üreticisi perişan olacak. Dünyada fındıkta bir numara olacaksınız, elin oğlu gelip fındığı, alın terinizi sömürerek götürecek. Dünyada fındıkta bir numara olacaksınız, insanlar 'Bu fiyat çok düşüktür.' diye miting yapacaklar, bu aklın alacağı bir şey değil ama biz bunların tamamını düzeltmeye muktediriz. Birlikte, birlikte çalışarak, birlikte mücadele ederek, birlikte kavgasını vererek bu ülkeyi çağdaş uygarlığa taşıyacağız."

Her evde huzur, bereket olacağını, her evde insanların huzur içinde sofraya oturacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin caddelerinde, bu ülkenin sokaklarında terör olmayacak, bu ülkede yurtta barış dünyada barış olacak, bu ülkede bizim gibi düşünmeyen insanların da özgürce düşüncelerini ifade etmelerine imkan sağlanmış olacak" diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, Mustafa Kemal'in çocukları olduklarını vurgulayarak, "İnsanlar arasında ayrım yapmayız, biz birlikte yaşamak istiyoruz, huzur içinde yaşamak istiyoruz, kardeşçe yaşamak istiyoruz. Biz hiçbir ayrım yapmadan yolda karşılaştığımızda birbirimize güler yüzle selam vermek istiyoruz. Ne oldu? Neredeyse birbirimizin boğazını sıkacağız, kim yapıyor bunları? Kim yapıyor? Yapanlara oy vermeyin, barıştan yana olanlara, huzurdan yana olanlara, alın terinden yanında olanlara, kardeşlikten yana olanlara, 'Doğu, batı, kuzey, güney bu ülkede yaşayan 80 milyon benim kardeşimdir.' diyenlere oy verin, onlarla beraber olacağız" diyerek sözlerini tamamladı.

  • Etiketler :
  • Haberler -
  • Türkiye
  • Gündem
  • Cumhuriyet Halk Partisi
  • chp
  • Kemal Kılıçdaroğlu

Sayfa Yükleniyor...