Erdoğan: Meydanı vampirlere bırakmayacağız

TBMM'deki Bütçe görüşmelerinde konuşan Başbakan Erdoğan, “Bu meydanı vampirlere teslim etmeyeceğiz” dedi.

Erdoğan: Meydanı vampirlere bırakmayacağız

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'deki 2010 Bütçe görüşmelerinde muhalefetin eleştirilerine hükümet adına yanıt verdi.

Başbakan Erdoğan, özetle şunları söyledi:

''Sayın Baykal, Reşadiye saldırısını PKK'nın gerçekleştirdiğini söyleyemediğimizi, spekülasyon ürettiğimizi ifade etti. Devlet yönetimi bir ciddiyet gerektirir. Devlet ve Hükümet aklına estiğini konuşmaz. Tespitlerini yapmadan, delillerini bulmadan konuşmaz. Zira ülkede bir tane terör örgütü yok. Terör örgütünün farklı isimlerdeki terör örgütleriyle de iş birliği halinde uygulamış olduğu terör de var. Bunları tespit ederek, açıklamaktır aslolan.

Saldırıyı terör örgütü üstlenmiştir. Ve burada spekülasyonlara fırsat vermeden, terör örgütünün üstlendiği gibi bizler de aynı şekilde terör örgütünün reklamını, propagandasını yapar gibi sürekli ismini zikretmeyi de doğrusu hiçbir zaman kendi devlet ciddiyetimizle uyumlu bulmuyoruz. Reşadiye saldırısı bir provokasyondur. Evet, açılıma yönelik bir PKK provokasyonudur, milli birlik ve kardeşlik sürecine yönelik terör örgütünün bir sabotajıdır. Bunu bile saptıran bir anlayış, yanlış muhalefet tarzının somut bir örneğidir.

Biz, 'yi topyekun ayağa kaldırmanın, her alanda bir bütünlük içinde geliştirme ve kalkındırmanın gayreti içinde olduk. İlk günden itibaren üzerinde durduğumuz iki kavram vardı: Güven ve istikrar... İşte bu iktidar istikrarı sağlamıştır, güveni sağlamıştır. İşte bunu sağladığı içindir ki küresel sermaye 'ye hiçbir dönemde görülmediği kadarıyla gelmiştir. Bu rakamlarla ortadır. Eğer Türkiye'yi dolaşıyorsanız, zaten bunları görürsünüz ama burada söyleyemezsiniz. Çünkü, işinize gelmez.

Biz ne yaptık? Siz ne yaptınız Sayın Baykal, siz ne yaptınız Sayın Bahçeli? Bunu söyleyin...

Enflasyonu yüzde 30'la devraldık, şu anda enflasyon yüzde 5,5. Aradaki fark ortada. Sizlerin de içinde bulunduğu koalisyon dönemlerine bakın, üç haneli rakamı bile bu ülke enflasyonda gördü, üç haneli..."

Milli Birlik ve Kardeşlik sürecinin birçok hedefi olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Dün ödenen yüksek faizlerin içinde terör belası önemli bir risk olarak yer alıyordu. Bugün de aynı şekilde terör, Türkiye'nin riskleri hanesinde yazılıyor. Türkiye, terör belasından kurtulduğu anda Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde de çok ciddi bir sıçramanın olacağı açık ve net ortadadır. Muhalefetin, Milli Birlik ve Kardeşlik Sürecini desteklememesi, hatta karşısında durması işte bu açıdan da son derece önemlidir.

Düşünün, Milli Birlik ve Kardeşlik süreci... İnsan bu kavrama bile saygı duyar, saygı. Bak bu kavramı duyduğunuz zaman hopluyorsunuz. Kitabınızda kardeşlik yok, ne yapayım? Birlik yok, beraberlik yok, ne yapayım?

Biz, Türkiye'nin geleceğini düşünüyoruz. Biz, Türkiye'ye ilişkin, geleceğe ilişkin büyük umutlar taşıyoruz. İşte onun için inadına kardeşlik, inadına demokrasi, inadına Milli Birlik ve beraberlik diyoruz.''

Stalin'in ''bir kişinin olumu trajik, bir milyon kişinin ölümü istatistiktir'' sözlerini anımsatan Başbakan Erdoğan, muhalefetten gelen tepkilere ''Şaşırdın değil mi? Hakikaten ben de şaşırdım'' dedi.

Başbakan Erdoğan, ''Evet 40 bin kişi hayatını kaybetti dediğimiz zaman belki yeterince vurucu olmuyor ama ben haftalardır, aylardır, yıllardır, partimizi kurduğumuz andan beri diyorum ki, sizin hiç oğlunuz, yavrunuz öldü mü? Sizin hiç babanız, kardeşiniz öldü mü? Siz kendinizi hiçbir şehit annesinin, bir şehit babasının, evladını yitirmiş bir ananın yerine koydunuz mu? Dersim'i bir istatistik gösterge olarak görenler, kronolojide bir cümle olarak görenler, gündelik ifadelerle aşağılayanlar, kendinizi hiç Dersimli bir ananın, babanın, evladın yerine koydunuz mu?'' diye sordu.

''Her ölüm erken ölümdür. Hele gençlerin ölümü, tahammül edilemeyecek, kendi haline bırakılamayacak, görmezden gelinemeyecek kadar acıdır, trajiktir'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti:

''Geldiğimiz noktada, sayın Baykal ve grubundan rica ediyorum. Kameraysa işte burada kamera var. Mikrofonsa burada mikrofon var. Geldiniz konuştunuz. Milletin izlemesini istiyorsa, millet zaten izliyor. Lütfen sonuna kadar dinleme tahammülünü gösterin, umarım yine buradan bırakıp gitmezsiniz'' diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

Sayın Baykal tereddüt etmeden bizi gafletle, delaletle, hıyanetle suçlayacağını biliyoruz. Ama kim söylüyor bunu; SHP'nin Doğu ve Güneydoğu Raporu, yıl 1990; 'İster güvenlik güçlerimiz ve askerlerimiz olsun ister ona silah doğrultan kandırılmış gençler olsun, hepsi bizim çocuklarımızdır. Akmakta olan kan, kardeş kanıdır. Sizin değil mi? Askerle genç karşı karşıya geliyor, asker şehit ediliyor. ''

Başbakan CHP sıralarından gelen itirazlara yönelik ''İşine geldiğinde 'evet', işine gelmediğinde 'bizde bu yok'. Sayın Baykal'ı artık iyi tanıdım, akşam başka, sabah başka'' diye konuştu.

DTP DE MHP DE DAĞA ÇIKMAKTAN BAHSEDİYOR
DTP'nin uç eleştirilerinin benzerini MHP'nin yaptığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

''DTP, PKK'nın muhatap alınmamasını, PKK ile müzakere yapılmamasını eleştiriyor. MHP, PKK'nın muhatap alındığını, PKK'yla müzakere edildiğini söylüyor. DTP, PKK'nın tasfiye edilmeye çalışıldığını; MHP, PKK'nın meşrulaştırılmaya çalışıldığını söylüyor. O başka, bu başka, hangisi doğru? Bizim yaptığımız doğru. DTP, PKK ve DTP'nin taleplerine sırt dönüldüğünü, ciddiye alınmadığını, devre dışı bırakıldığını; MHP, PKK ve DTP'ye taviz verildiğini söylüyor. Hangisi doğru? İki tarafın söylemleri bile, Hükümetin gerçekte ne yaptığını ve ne yapmadığını ortaya koyduğu gibi, Hükümetin ne kadar isabetli bir kararla doğru yolda olduğunu da gösteriyor. Çok ilginçtir; DTP de dağa çıkmaktan bahsediyor, MHP de dağa çıkmaktan bahsediyor. Biz ise her zaman olduğu gibi sağduyunun, birliğin, beraberliğin, kardeşliğin sesiyiz. Hepinizi buraya, Parlamentoya siyaset yapmaya çağırıyorum. Farkımız bu...Çünkü sorunun çözümü konusunda tartışılma yeri Meclistir, demokrasidir, siyasettir.

Sayın Bahçeli dün, Ankara'da partililerini topladı. 4 aydır yaptığı gibi, dün de bir kez daha bana, şahsıma, partime, Hükümetime en ağır ifadelerle, en ağır kavramlarla, kelimelerle hakaretler yağdırdı. Bunların hiçbirini üzerime almadığımı da ciddiye de almadığımı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ancak, es kaza televizyonlarda bu konuşmaları gören, dinleyen çocuklarımızın ruh sağlığı noktasında endişe taşıyorum. Aziz milletimizden, anne ve babalardan çocuklarını Sayın Bahçeli konuşurken televizyondan uzak tutmalarını hassasiyetle rica ediyorum.''

KANDİL'E OPERASYON YAPILABİLİYORSA...
Muhalefetin tamamına esleniyorum; 'Terörle mücadele edilmiyor' diyerek bu ülkenin askerine, polisine, jandarmasına, korucularına haksızlık, insafsızlık ediyorsunuz. Terörle mücadelede onların şevkini siz kırıyorsunuz? Ben her zaman askerime de emniyet teşkilatına da 'Ne ihtiyacınız varsa, bunu bize söyleyin, ne gereği varsa, ihtiyacınızda A'den Z'ye bunları yapmaya hazırız' demişimdir. Her zaman bize söylenen şudur, 'Ne istediysek aldık' olmuştur.

Eğer bugün Kandil'e operasyon yapılabiliyorsa, bu iktidarımızın siyasi, diplomatik başarısıdır, 5 Kasım 2007'nin başarısıdır. Acaba bizden önceki yönetimler içerisinde, özellikle bir önceki yönetim Ankara'nın dışına çıkabildi mi? Ankara'nın dışında hangi ülkeyle oturup da bu konuları görüşebildiler? Defalarca sınır ötesi harekat yapıldı, hala yapılıyor. Hala devam ediyor. Bu konuda kararlılığımız devam edecek. Ülkemizde aynı şekilde, terör cephesi silahını bırakmadığı sürece askerimiz de polisimiz de operasyonlarına son vermeyecek, vermez. ''

Kendilerinin 81 ilin tamamında olduklarını belirterek, ''Siyasetçi olarak da varız. Ama siz 81 vilayetin kaçında varsınız? Bir hesap yapın, hesap... Sivas'tan öteye gidebiliyor musunuz? Sizin gittiğiniz yerler belli... Biz 81 vilayetin 81'inde varız. Askeriniz nerede, polisimiz nerede, AK Parti de orada'' dedi.

KÜRT KARDEŞİMİZ BİLE DİYEMİYORSUNUZ
Erdoğan'ın konuşması sırasında muhalefet sıralarından sık sık laf atıldı. Erdoğan, ''Siz, 'Kürt kardeşimiz' bile diyemiyorsunuz, 'Kürtçe konuşan kardeşimiz' diyemiyorsunuz. Allah'ın Kürt olarak yarattığı bir insana. Kürt olduğunu söylemek bir lütuftur, bir zenginliktir. İnsanlar etnik yapı olarak doğuştan öyle doğar. Sonradan etnik kimlik kazanmazlar. Eğer bunu bilirseniz o zaman Türkiye'de farklı etnik yapılara saygının da ne olduğunu öğrenirsiniz'' diye konuştu. Erdoğan, kendisine laf atan bir milletvekiline ''Öğreniyorsun bir şeyler'' karşılığını verdi.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Türkiyeli olmayı, bölücülük olarak nitelendiriyorsunuz, ihanet olarak niteliyorsunuz. Türkiyeliyim demek, Türkiyeli olduğunu söylemek, niçin ihanet oluyor? 'Türkiye halkı' ifadesini kullanan Atatürk de mi bölücüydü. Türk milleti demek, Türkiye halkı demektir. Türk milleti demek, Türkiyeli olmak demektir. Daha önce de ifade ettim, Gazi Mustafa Kemal bu konuyu en güzel şekilde ortaya koymuş. Öğreneceksin, öğreneceksin. Siz, ben bu kürsüden alt kimlik, üst kimlik beyanlarını yaptığımda çıldırdınız, 'alt kimlik, üst kimlik olmaz' dediniz. Daha sonra bunları kullanmaya başladınız. Bunları da öğreneceksiniz. Tutanaklarda hepsi var.''

AK PARTİ'NİN DURUŞU NET
Erdoğan, Anayasa Mahkemesinin, DTP ile ilgili kapatma kararına da değinerek, bu konuda ''AK Parti'nin duruşunun net olduğunu'' belirtti. Erdoğan, iki temel hassasiyetleri olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Birincisi, biz parti kapatmaya karşıyız. Cezanın tüzel kişiliklere değil, kişilere verilmesi gerektiğini düşünüyoruz'' dedi.

Bu sırada kendisine laf atan bir CHP'li milletvekiline Erdoğan, ''Edebini takın. Sandıkta gereken cevabı, zaten millet size devamlı veriyor, bundan sonra da verir. Siz bu milletten hiçbir zaman gerekli desteği alamayacaksınız, iktidar olamayacaksınız. Çünkü bu milletin Başbakanına, vatandaşına kalkıp da 'göbek kaşıyanlar' diyenler sizsiniz'' karşılığını verdi.

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

''Halkın getirdiğini ancak halkın götürebileceğini vurguluyoruz. Ancak şunu da görmemiz gerekiyor: Dünyanın en gelişmiş ülkesinde bile şiddete, teröre destek veren, övgüde bulunan, organik ilişkide olan siyasal yapılara izin verilmez. Çünkü terör, demokrasinin düşmanıdır. Terörün yedeğinde siyaset yapmak, demokratik bir mücadele değildir, olamaz. AK Parti olarak her türlü aykırı fikrin, her türlü farklılığın siyaset ve demokrasi içinde tutulması gerektiğine, kendisini özgürce dile getirmesi gerektiğine inanıyoruz. Ancak şiddet ve terörü açıkça reddedemeyen, hukuk düzenine uyum sağlayamayan, siyasetin ve demokrasinin hassasiyetlerini gözetemeyen siyasetçilerin sorumsuzlukları sebebiyle bir ülkenin zarar görmesini, bir ülkenin imajının zedelenmesini de doğru bulmayız. Biz, siyasi hayatımız boyunca sadece milletimizden direktif aldık, sadece milletimizin çizdiği rotada yürümeye, sadece halkımızın talep ve beklentilerini yerine getirmeye çalıştık. Tüm siyasi partilere de önerimiz, yüzlerini millete çevirmeleri, milletin sesine kulak vermeleri, milletin hassasiyetlerine dikkat etmeleridir.''

MEYDANI VAMPİRLERE TESLİM ETMEYECEĞİZ
Yola çıkarken nelerle karşılaşacaklarını, nasıl engeller çıkacağını, nasıl provokasyonlar, tahrikler yapılacağını göze alarak yola çıktıklarını belirten Erdoğan, ''Terör piyasasından nemalananların, bu süreci akamete uğratmak için ellerinden geleni yapacağını bilerek, ama bunlara boyun eğmemek üzere yola çıktık'' dedi.

Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Statüko devam edemez, gençler göz göre göre ölüme gönderilemez. Daha fazla ocağın sönmesine, daha fazla bedelin ödenmesine tahammülümüz olamaz. Biz bu meydanı teröre, terör yandaşlarına, terörün akıttığı kandan beslenenlere, vampirlere teslim etmeyeceğiz. İşte onun için inadına demokrasi, açılım, birlik kardeşlik diyoruz ve gür bir sada ile bunu haykırıyoruz.

Gençlerin ve şehitlerimizin kanı üzerinden maddi ya da manevi rant devşirenler var. Biz, bu mücadeleye başlarken, tüm bu rantçıları, çıkar çevrelerini karşımıza alarak yola çıktık. Elbette kolay olmayacak. Hortumları kesilenler elbette duvar gibi bu sürecin karşısında duracaklar. Rantlarını yitirenler elbette her türlü tahrike, provokasyona başvuracaklar. Ama biz bunları kararlılıkla yok edip yolumuza devam edeceğiz.''

Sayfa Yükleniyor...