İbrahim Kalın'dan Katar açıklaması

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Katar ile bazı Arap ülkeleri arasından yaşanan krize ilişkin, "Burada Suudi Arabistan'ın çok özel bir yerinin olduğunu ifade etmeliyim. Suudi Arabistan bölgenin hem akil devleti hem abisi sıfatıyla en önemli aktör olarak bu krizi çözebilecek imkan ve kabiliyetlere sahiptir" dedi.

İbrahim Kalın'dan Katar açıklaması

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Beştepe'de basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Merhum yazar Cemil Meriç'i ölüm yıl dönümü dolayısıyla rahmet ve minnetle anan Kalın, Meriç'in 'nin yetiştirdiği önemli yazar ve fikir insanlarından birisi olduğunu, eserlerinin okunmasının yeni nesiller için büyük önem taşıdığını ifade etti.

Kalın, Irak, Afganistan, Birleşik Krallık, İran ve bazı ülkelerde terör saldırıları yaşandığını anımsatarak, terör saldırılarını kınadıklarını, kurbanların ailelerine de taziyelerini ilettiğini söyledi.

Küresel bir sorun olarak terörün, 'nin de her gün boğuştuğu bir mesele olduğunu anımsatan Kalın, NATO üyesi Türkiye'nin aynı anda PKK, DAEŞ ve FETÖ olmak üzere 3 terör örgütüyle mücadele eden bir ülke olduğunu vurguladı.

Son dönemde teröre ciddi darbelerin vurulduğuna ve tüm güvenlik birimlerinin tam bir koordinasyon içerisinde, büyük özveriyle yoğun mücadele verdiklerine işaret eden Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Son dönemde yüzlerce terörist etkisiz hale getirildi, tabii kayıplarımız da olmuyor değil. Mesela geçtiğimiz Cuma günü, 9 Haziran'da Batman'ın Kozluk ilçesinde bir hain terör saldırısında bir müzik öğretmenimizi kaybettik. Aybüke Yalçın orada meydana gelen saldırı sırasında hayatını kaybetti, ayrıca Uzman Çavuş Soner Fazlıoğlu da bu saldırı sırasında hayatını kaybetti. Burada ilginç olan şey şu, bu tür saldırılar söz konusu olduğunda PKK'yı adeta bir barış güvercini gibi sunmaya çalışan çeşitli siyasi çevreler, basın kuruluşları ve diğer çıkar gruplarının bazen bu tür olaylar yaşandığında tamamen büyük sessizliğe gömüldüğünü görüyoruz.

Bu tür olaylar adeta yaşanmamış gibi hala PKK'yı, onun Suriye kolu olan PYD'yi, YPG'yi terörle mücadele eden meşru bir güç gibi gösterme çabalarının da devam ettiğini biliyoruz. Bu tabii kabul edilebilir bir durum değildir hiçbir şekilde. Terörle mücadele konusunda nasıl bir çifte standardın ve ikiyüzlülüğün uygulandığını, hakim olduğunu, genel manada söylemlere hakim olduğunu da göstermektedir."

"İKİRCİKLİ TAVIRLARININ DEVAM ETTİĞİNİ GÖRÜYORUZ"

Terörle mücadelenin kararlı bir biçimde devam edeceğine vurgu yapan Kalın, "İlginç olan şey, terörle mücadele söz konusu olduğunda kendi hükümetlerine, kendi devletlerine müzakere, yumuşama vesaire gibi tavsiyelerde bulunmayan çevrelerin, Türkiye'nin terörle mücadelesi söz konusu olduğunda sıklıkla 'açılım yapın, şunlarla görüşün, bunlarla görüşün' tarzı tavsiyelerde bulunmaları. El Kaide'yle DEAŞ'la benzeri terör örgütleriyle mücadele söz konusu olduğunda bu çevrelerin hiçbirisinin kendi hükümetlerine bu tür tavsiyelerde bulunduğunu bugüne kadar duymadık, görmedik. Türkiye'nin terörle mücadelesi söz konusu olduğunda ise maalesef bu ikircikli tavırlarının devam ettiğini görüyoruz" açıklamasını yaptı.

"KRİZ SADECE BÖLGEYE VE İSLAM DÜNYASINA ZARAR VERMEKTEDİR"

Katar ile bazı Arap ülkeleri arasından yaşanan krize ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Kalın, kriz başladığı andan itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın telefon diplomasisi yürüttüğünü ve sorunun ramazan ayının ruhuna uygun bir şekilde, kardeşlik hukuku çerçevesinde, tüm ülkelerin çıkarına olacak bir biçimde çözülmesi için çaba sarf ettiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın telefon diplomasisinin bu hafta da devam edeceğini, başka bölge liderleriyle görüşeceğini anlatan Kalın, bugün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci'nin Katar'a gittiklerini anımsattı.

Kalın, "Bizim hem Katar hem Suudi Arabistan ve diğer körfez ülkeleriyle, Kuveyt'le ve Bayreyn'le yaptığımız temaslar çerçevesinde öncelikli hedefimiz, bu sorunun müzakere yoluyla çözülmesi, krizin tırmandırılmaması, düşürülmesi. Zira bu kriz sadece bölgeye ve İslam dünyasına zarar vermektedir. Bugün biz DEAŞ gibi, Suriye'de devam eden savaş gibi, terörle mücadele gibi, yoksulluk gibi birçok sorunla mücadele etmek durumundayız. Bunlar dururken bu tür krizler üzerinden bölgenin daha fazla gerilmesi elbette bölgenin aslında asli imkan ve kaynaklarının heba edilmesi anlamına gelecektir" diye konuştu.

"KRİZİN BİR AN ÖNCE ÇÖZÜLMESİ İÇİN İMKANLARIMIZI SEFERBER ETMİŞ DURUMDAYIZ"

Krizin tırmandırılması değil düşürülmesi noktasında bütün aktörlere yapıcı katkı sunma çağrısında bulunduklarını anımsatan İbrahim Kalın, şunları kaydetti:

"Burada Suudi Arabistan'ın çok özel bir yerinin olduğunu ifade etmeliyim. Sayın Cumhurbaşkanımız da birkaç defa konuşmalarında değindiler, Suudi Arabistan bölgenin hem akil devleti hem abisi sıfatıyla en önemli aktör olarak bu krizi çözebilecek imkan ve kabiliyetlere sahiptir. Hadımül Haremeyn-i Şerifeyn Selman Bin Abdülaziz'in bu konuda yapıcı bir tutum içerisinde olduğunu biliyoruz ve bu çerçevede Katar'la Suudi Arabistan ve Kuveyt'in girişimleriyle, bizim de katkılarımızla bu krizin bir an önce çözülmesi için biz de imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Burada amacımız, aslında açıkçası bizim açımızdan hadiseye baktığınız zaman iki dost ve kardeş ülke birbiriyle bu şekilde ihtilaf ettiğinde, gerilime girdiğinde 'biz bunu nasıl azaltırız, nasıl minimize ederiz', bütün çabamız, gayretimiz bu yönde."

Kalın, Katar'da yaşayan insanların günlük hayatını etkileyen tedbirlerin alınması üzerine bazı ülkeler gibi Türkiye'den de bazı STK'ların ve kurumların harekete geçtiğini, özellikle gıda noktasında sıkıntı yaşanmaması için gıda nakliyatının başladığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Katar ile bazı Arap ülkeleri arasında yaşanan krize ilişkin "Fransa Cumhurbaşkanı ve Katar Emiri ile üçlü olarak görüşme yapacağız" şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kalın, Erdoğan'ın Fransa ve Katar devlet başkanlarıyla üçlü telefon görüşmesinin planlandığını, birkaç gün içerisinde bu görüşmenin yapılabileceğini bildirdi.

Erdoğan'ın, ABD Başkanı Donald Trump'la da ilerleyen günlerde görüşebileceğini ifade eden Kalın, Katar konusundaki amacın bütün aktörleri yapıcı bir şekilde sürece dahil etmek olduğunu belirtti.

Başka devlet başkanlarıyla da görüşmeler olabileceğini aktaran Kalın, katkı sunacağı düşünüldüğünde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Katar'a ziyareti konusunda bir planlama da yapılabileceğini kaydetti. İbrahim Kalın, krizin asgariye indirilmesine yönelik yoğun mesai harcakladıklarını dile getirdi.

Bir soru üzerine Kalın, anayasa değişikliğine ilişkin halk oylamasının ardından Türkiye'nin yeni bir sürece girdiğini kaydetti.

Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TBMM'de AK Parti Grup Toplantısına katılarak konuşmalar yaptığını, Meclis'te çalışmalar yürüttüğünü anımsattı.

"AK Parti Genel Başkanı" sıfatıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yürütülen çalışmalarla parti genel merkezi ve hükümet arasında koordinasyon sağlamasının doğal olduğunu vurgulayan Kalın, "Devletin tepesinden işleri koordine etmezseniz, ya işler yarım kalır ya da birbirine karışır. Cumhurbaşkanımız da bu konuda son derece tecrübeli siyasi bir liderdir. Hem başbakanlığı, hem cumhurbaşkanlığı döneminde bu koordinasyonun ne kadar önemli olduğunu bildiği için bununla ilgili bir çalışma devam ediyor" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 180 günlük eylem planı yapılacağını açıkladığını hatırlatan Kalın, bununla ilgili çalışmaların da devam ettiğini kaydetti.

AİHM'İN KARARI

Bir gazetecinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevinden uzaklaştırılan öğretmenin açtığı davayı, iç hukuk yollarını tüketmediği gerekçesiyle reddettiğini hatırlatmasının ardından Kalın, kararın isabetli olduğunu söyledi.

Kalın, Olağanüstü hal (OHAL) kapsamında doğrudan KHK'larla tesis edilen işlemler hakkındaki başvuruları değerlendirecek bir mekanizmanın oluşturularak Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun kurulduğunu hatırlattı.

Mağdur olduğunu, haksızlığa uğradığını düşünenlerin komisyona başvurabileceğini belirten Kalın, bu hukuki yolun açık olduğunu, bunun işletilmesinin önünde de bir engel bulunmadığına dikkati çekti.

''SINIR KAPISINI KAPATMA SÖZ KONUSU DEĞİL"

Bir gazetecinin, "Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin referandum kararına Türkiye net bir şekilde tavrını koydu. 'Habur sınır kapısının kapatılması', 'Türkiye'nin yaptırımlar uygulayacağı' gibi iddialar var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz " sorusuna yönelik Kalın, gündemde böyle bir konunun bulunmadığını aktardı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, şunları kaydetti:

"Iraklı Kürt yetkililer ve Bağdat'taki yetkililerle bu konuyu görüşüyoruz. Öncelikli amacımız, müzakere yoluyla bu hatadan dönülmesi. Bu konudaki çalışmalarımız devam edecek. Onlarla oturup konuşmadan bizim böyle bir hemen yaptırım, sınır kapısını kapatma gibi bir tavır içine girmemiz söz konusu değil. Bizim Irak Kürt yönetimiyle iyi ilişkilerimiz var. Biz bu iyi ilişkilere binaen, bu temelde sorunun çözülmesi, bize göre zararlı, lüzumsuz, faydadan çok zarar getirecek adımdan geri dönülmesi noktasında biz üzerimize düşeni gerekli çalışmaları yapacağız. Umarız karşı taraftan da bu yönde bir olumlu tavır gelir. Çünkü Sayın İbadi'nin dün biraçıklaması vardı. Bağdat da buna karşı. Bölge ülkelerinin açıklamaları oldu onlar da buna karşı. Diğer ülkelerin de açıklamaları var. Dolayısıyla göre göre böyle bir yola girmek hiç mantıklı değil. Biz de gerekli telkinleri yapmaya devam edeceğiz."

Sayfa Yükleniyor...