John Madden adını 1998 yılında tam 7 dalda oscar kazanan 'Shakespeare in Love' ile ezberledi tüm dünya. İngiliz sinemacı bu yıl son filmi 'Marigold Oteli'nde Hayatımın Tatili' ile İstanbul Film Festivali'nin konuğu.
John Madden da tıpkı yurttaşı ve meslektaşı Terence Davies gibi Hollywood'un İngiliz sineması üzerindeki baskısını hissedenlerden:
''Amerika'yla aynı dili konuşuyoruz ve yapımcılar da para yatırdıkları filmin oraya kadar uzanıp uzanamayacağını merak ediyorlar. Amerika'da izleyici çekip çekmemesi önemli onlar için. Doğrusunu söylemek gerekirse yaptığım hemen her filmde Amerikalı yapımcı ortaklarım olmuştur. Bu durumu çok da kötü bulmuyorum aslında çünkü son 10 - 15 yılda Amerikan sineması bağımsız İngiliz filmlerini de dikkate alacak bir şekilde büyüdü.''
John Madden'ın sözünü ettiği Amerikalı ortaklar 'Shakespeare in Love' için yaptıkları agresif kampanyayla da tanınan Weinstein Kardeşler elbette.
''Weinstein Kardeşler'le ortaklığım çok eskilere dayanır. 1993'te çektiğim ilk filmim Ethan Fromm'un Amerika dağıtımını onlar almıştı. Sonra 'Mrs. Brown'ı da aldılar ve onlarla 3 filmlik bir anlaşma imzaladım. Shakespeare in Love da o filmlerin ilkiydi. Weinstein Kardeşler endüstride çok güçlüler tabii ama kendi sevdikleri filmlere de bağlı kalmayı başardılar hep. Özellikle Harvey'nin belli bir sinemaya karşı bitmeyen bir tutkusu var. Neyin iş yapacağı konusunda da çok güçlü içgüdülere sahip.''
Madden'ın filmlerinde öne çıkan ortak noktalardan biri güçlü kadın karakterler. Helen Mirren, Judi Dench, Gwyneth Paltrow gibi önemli oyuncularla çalışmış olan Madden kadın karakterlere ayrı bir önem verdiğini inkar etmiyor.
''Kadın karakterler beni çok çekiyor, doğru. Aslında kadınların erkeklerden daha üstün bir cins olduğuna inanıyorum, hem de fazlasıyla. Onlardaki kadınlık, güç, cinsellik ve annelik içgüdüsünden oluşan kombinasyonu çok heyecan verici ve ilginç buluyorum.''
Edebiyat Madden'ın sineması için en önemli kaynaklardan biri:
''Aslında kitaplar sinemaya uyarlamak için zor kaynaklar. Kitap ne kadar büyük ve derinse uyarlaması da o kadar zor. Tür romanları görece kolay ama kaptan Corelli'nin Mandolini gibi büyük romanları indirgeme yapmadan uyarlamak çok zor. Üstelik edebi kurmacanın her zaman çok iyi bir dramaturjik yapısı olmayabiliyor. Genel olarak edebi eser ne kadar kısa olursa uyarlaması da o kadar kolay oluyor bence. Bugünlerde çizgi roman ve bilgisayar oyunları gibi kaynaklar da kullanılıyor sinema için ama bunlar pek bana göre değil.''
- Etiketler :
- Haberler
