Kılıçdaroğlu'dan Bahçeli'ye çağrı: Gel bu kişiyi kral yapalım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye çağrı yaparak, "Gel bu kişiyi kral yapalım. Bir televizyon kanalı da bağlayalım, 24 saat canlı yayın yapsın, sen de kurtul biz de kurtulalım" dedi.

Kılıçdaroğlu'dan Bahçeli'ye çağrı: Gel bu kişiyi kral yapalım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşma yaptı.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle;

"Amasra gibi Karadeniz’in incisi olan bir yeri neden kirletiyoruz? Amasra’ya termik santrale eski bakanlar Veysel Eroğlu, Erdoğan Bayraktar, İdris Güllüce, Fatma Güldemet Sarı karşı çıktı.

Yeni bakan ‘termik santral yapacağım’ dedi. Adamına göre ÇED raporu hazırlanırsa rapor olumlu çıkar. Amasra’ya gidip, görün, Amasralılarla konuşun. Elinizi vicdanına koyup kararınızı verin.

"O İLE GELİNCE DURUYORLAR"

Bu kadar yol ve köprü yapmaktan övünen iktidar, Tekirdağ’a gelince duruyor. Tekirdağ’daki yol 11 yıldır bitmiyor. Sayın Başbakan’a çağrı yapıyorum. İki yolun yapımını belediyeye devredin, o yolu yapacağız. Tek isteğimiz var, yol yapımını belediyelere devredin.

"ZALİME Mİ SAHİP ÇIKAYIM?"

İş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncüsüyüz. Avukat tutacak paraları yok. Aileleri, çocukları var. Bu vicdan denilen şey rantın içinde mi gizli? Bu insanların hakkını ne zaman koruyacaksın? Diyorlar ki ‘Mağdurlara sahip çıkıyorsun’. Ben zalime mi sahip çıkayım, mağdura sahip çıkacağım. Rant odaklı siyasi anlayış, insan odaklı siyaset anlayışı vardır. İnsan en değerli varlıktır ve bizim başımızın üzerinde yeri vardır.

Cumhurbaşkanının gittiği Bursa’da bir vatandaş 'işsizim' diye bağırıyor. Binali Yıldırım, 'işsizliği önleyeceğiz' diyor mu? Demiyor. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. Kişiyi aç bırakırsan nereye gidecek? Bursa’da bir başka vatandaş, ‘4 çocuğum var, dördü de aç’ diyor. 4 çocuklu baba, hüngür hüngür ağlıyor. Buna hangi vicdan dayanır. Hiçbir ailenin geliri 600 liradan az olmayacak.

5 milyon 870 bin işsiz var, üniversite mezunları arasında işsiz daha fazla. Esnaf faiz batağı içinde. ’yi tefeci faizden ancak CHP kurtarır.

"FAİZİ İNDİREN TEKLİFİ GETİRİN, DESTEK VERECEĞİZ"

Başbakan faizlerden şikayetçi. Sen başbakan değil misin? Sen niye şikayet ediyorsun? Senin şikayet etmeye hakkın yok. Sayın Cumhurbaşkanı da faizlerden şikayetçi, çok yüksek diyor.

'Faizler yüzde 1’i geçemez' diye Meclis’e teklif getir, destek vereceğim. Getiremezler, abileri izin vermez. Faizleri yüzde 1’e indiren düzenlemeyi getir, destek vereceğim. Devleti yönetemiyorlar.

"HER ŞEYİ DOLARA BAĞLAYAN SENSİN"

’nin OHAL’den çıkması, normalleşmesi lazım. Her şeyi dolara bağlayan sensin. Köprüyü, otoyolu dolara bağlayan sensin. Teşekkür ediyoruz yine de, ‘Dolar artışına CHP yol açtı’ demedi.

"TERÖR ÖRGÜTÜYLE TÜRKİYE'Yİ İLİŞKİLENDİRDİ"

Türkiye Cumhuriyeti meşru olmaya, uluslararası hukuka uyma özen çalışır. Cumhurbaşkanı terör örgütüyle Türkiye’yi ilişkilendirmiştir. ‘El Nusra’ya destek verdiniz mi?’ diye soracaklardır.

OHAL

Fransa’da OHAL yetkisi, mala-mülke el koyma yetkisi vermiyor. Fransa’da OHAL yetkisi, kayyum atama yetkisi vermiyor. Fransa’da OHAL yetkisi, keyfi kararla kimseyi işten atma yetkisi vermiyor. Bizde binlerce öğretmeni kapının önüne bıraktınız. Fransa’da gazetecilerini tutuklanması, aydınların göreve son verilmesi söz konusu değil. Biz de hapislere atıldı. Türkü söyleyen radyoyu kapattılar, çocuk televizyonu kapatıldı. Fransa’da OHAL’de bir kişi bile mağdur edilmedi, bizde milyonlarca kişi mağdur edildi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nu anlamakta zorlanıyorum. Fransa’da bir maddeye çekince koymuş, biz de 13 maddeye çekince koyduk.

"12 EYLÜL'DEN FARKI YOK" 

Senin adaletin sorgulanacaksa ben sorgulayacağım. Ben bu ülkede kim olursa olsun adaletle yargılanmasını istiyorum. Gazetecileri hapse atıyorlar. Ellerine silah alıp birini mi yaraladılar? Gazetecinin bir tek silahı var, o da kalem. Bilim insanlarını da hapse atıyorsunuz. 

Necmiye Alpay 12 Eylül döneminde de hapisteydi, şimdi de hapiste. Bu dönemin de 12 Eylül döneminden hiçbir farkı yoktur. Aslı Erdoğan'ı hangi gerekçe ile hapse atıyorsunuz. Dünya çapında bir yazar. Binali Bey'e söyledim; 'bu kadar gazeteciyi, akademisyeni hapse atarsanız Türkiye'de darbe olduğu lafına kimseyi inandıramazsınız. Tam tersine evet, Türkiye'de darbe oldu, darbeyi AKP yaptı. Gazetecileri, aydınları, öğretmenleri, öğrencileri hapse attı'...

"GÜCÜ GARİBANA YETİYOR"

Sadece Hatay'da 929 öğretmen açığa alındı. Bu çocuklara kim ders verecek? Gücü onlara yetiyor. Garibanlara yetiyor. Çocuklarla öğretmenleri ayırıyorlar. Benim size sözüm söz öğretmen kardeşlerim; CHP iktidarında Ferhat ile Şirin'i buluşturur gibi sizi öğrencilerinizle buluşturacağım.

Bunlar aynı menzile giden iki farklı yapıydı. Kendi aralarında kavga ettiler. Atamalara bakın. Bu atamaları kim yaptı Bereket versin, 'CHP yaptı' demediler. Çünkü Resmi Gazete'de yayımlanıyor, altında hiçbir CHP'linin imzası yok. FETÖ dolayısıyla CHP'yi suçluyorlar ya ben size bir örnek vereyim. Üçüncü sınıf emniyet amiri B.A. 1999 yılında Fethullahçı olduğuna dair 15 kişilik listede yer alıyor. 5 Mart 2005'te Sayın Binali Yıldırım, Ulaştırma Bakanı iken Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nı kuruyor. Bu başkanlığın dinlemelerle ilgili dairesinin teknik daire başkanlığına bu B.A'yı getirmek istiyor. Ama bir sorun var; dönemin Cumhurbaşkanı izin vermiyor, 'Bu kişi devlet açısından uygun değil' diyor. O zaman Meclis'e bir kanun getiriyorlar, diyorlar ki 'Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na ve teknik daire başkanlığına yapılacak atamalarda cumhurbaşkanının imzası olmaz'. Ve B.A'yı o dairenin başına getiriyorlar. Biz bununla ilgili önerge veriyoruz, şikayet ediyoruz, dava açıyoruz. Ama kimse bir şey demiyor. Şimdi bu kişi, 8 Eylül 2016'da tutuklandı. Kim kimi kandırdı? Kim ne yaptı? Kim FETÖ'nün hamisi konumundaydı? Bir kişiyi dinlemelerle ilgili dairenin başına getirmek için özel kanunu size kim çıkarttırdı? Sevgili Binali Yıldırım, bu soruları sana soruyorum. Bunların arasında simbiyotik, yani birbirinden beslenen bir ilişki var.

"NE İSTEDİLER, SİZ NELERİ VERDİNİZ?"

Sayın Cumhurbaşkanı ‘Ne istediniz de almadınız’ dedi. Sayın Binali Yıldırım’a soruyorum; Neleri istediler, siz neleri verdiniz. verdiniz Biz bunu öğrenmek istiyoruz. Sadece ben değil, Türkiye Cumhuriyeti'nde vergi ödeyen herkes öğrenmek istiyor.

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök, 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonun'da hükümete geçmişte uyarıda bulunduklarını söyledi. "Binali Bey bundan son derece rahatsız. Şöyle bir açıklama yapıyor; 'Eski bir Genelkurmay Başkanı çıkıp diyor ki biz 2004'te uyardık'. Ne uyardınız kardeşim? Ne zamandan beri cemaatler terör örgütü oldu? 'Bizim için kırmızı çizgi terör faaliyetinin başladığı gündür, o da 17 Aralık'tır. Bu örgüt devletle bilek güreşine 17 Aralık'ta başlamıştır'. Sayın Başbakanın konuşmasından anlıyoruz ki bir yapının terör örgütü olup olmadığına devletin güvenlik raporlarına bakarak değil, AKP ile ilişki durumuna bakılarak karar veriliyor. 17 Aralık silahlı bir eylem değil. 17 Aralık'ta ayakkabı kutularından çıkan paralar, çikolata kutularında giden rüşvet ve 700 bin liralık kol saati vardı. Kimsenin elinde silah yoktu. Niye 17 Aralık'ı milat olarak alıyorlar? Kendi yolsuzluklarını kapatmak için alıyorlar. Biz bu yolsuzlukların üstünü kapatacak mıyız? Asla kapatmayacağız. Kul hakkına sonuna kadar sahip çıkacağız. 17 Aralık; aynı menzile gittiğiniz, iş birliği ve güç birliği yaptığınız FETÖ ile ortaklığınızın bozulmasıdır.

FETÖ'nün başındaki 12 Eylül referandumunda Pensilvanya'dan 'mezardakileri bile kaldırarak evet oyu kullandırmak lazım’ dedi. Ben ‘hayır oyu vererek bunlara tokat atın, bu tokat okyanus ötesinden de duyulsun dedim. Aramızdaki fark bu. Peki Erdoğan ne diyordu? Okyanus ötesine teşekkür ediyor, iyi niyet elçileri gönderiyordu. 17 Aralık’ta süratle bir gazeteciyi gönderdiler. 'Aman aramızı bul' dediler.

"ERDOĞAN BAŞKAN OLSUN DİYE ŞEHİT OLMADI"

Böylece darbe gecesi Sayın Cumhurbaşkanı'nın 'Bu bize Allah'ın bir lütfu. Sonu iyi olacak' derken neyi kast ettiğini Başbakan açıkladı. Bu söz 15 Temmuz'da tankların önüne yatan, kurşunlara hedef olan şehitlerimize ve gazilerimize ihanettir. Şehit Astsubay Ömer Halisdemir, Recep Tayyip Erdoğan başkan olsun diye şehit olmadı. 15 yaşında şehit olan Halil İbrahim Yıldırım, Erdoğan darbeden sonra başkan olsun diye şehit olmadı. Kazanlı Mustafa Amca darbeden sonra Erdoğan başkan olsun diye şehit olmadı. Şehitlerimize yazıktır. Darbeyi fırsat bilip, 'Ben nasıl koltuğumu sağlamlaştırırım, nasıl tek yetkili olurum, nasıl her şey bana bağlanır' arayışına girdiler. Bu arayışa 1940'lı yıllarda Hitler de girmişti. Avrupa, dünyayı kana buladı. Bu sevdadan vazgeç kardeşim. Senin başkan olma gibi bir niyetinin olmaması gerekir, bu ülkeye ve bu Cumhuriyete saygılıysan.

"KABİLE REİSİ BİLE TÜRKİYE'Yİ AZARLIYOR"

Cumhurbaşkanı anayasal sınırlar içine ��ekilsin. Hükümet, yargı, medya kendi işine baksın. Bu ülkenin başbakanı var, bakanları var. Bir hükümetten iki farklı ses çıkıyor.

Diyorlar ki 'Peşmerge izin verdi, Başika'da Türk topçusu ateş etti'. Peşmergelerden açıklama; 'Biz böyle bir şey yapmadık. Biz izin vermedik' diyorlar. Ağırıma giden, koskoca Türkiye Cumhuriyeti ordusunun, Peşmergenin emrine verilmiş olması. 'İzin verdiler Musul'a gireceğiz. Musul'da biz de varız. A planımız var, B planımız var, C planımız var'. Binali Bey söylese sorarız, 'Kardeşim planlar nedir, Meclis'e gel, bilgi ver' diye. Kim söylüyor? Cumhurbaşkanı söylüyor. Yetkisi var mı? Yok. Görevi var mı? Yok. Sorumluluğu var mı? Yok. Niye konuşuyorsun kardeşim, Türkiye'yi zor duruma sokuyorsun?

Türkiye bölgede akıl alınan bir ülkeydi. Artık sorunun kaynağı Türkiye oldu. Kabile reisi bile Türkiye’yi azarlıyor.

BAHÇELİ'YE: GEL BU KİŞİYİ KRAL YAPALIM

Deniyor ki; 'Sayın Cumhurbaşkanı anayasayı ihlal ediyor. Sınırların dışına çıktı. Ne yapalım?  O zaman anayasayı, kuralları değiştirelim. Bu kişiye göre yeni bir anayasa yapalım'. Peki yeni bir anayasa yaptık, ona da itiraz etse ne yapacağız?  Sayın Bahçeli'den istirhamım; şu açıklama bence yeterli, gel bu kişiyi kral yapalım ve serbest bırakalım. Ne istiyorsa yapsın, bir televizyon kanalını da bağlayalım, 24 saat canlı yayın yapsın, sen de kurtul, biz de kurtulalım.

Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partiyle ilişkisi kesilir. Kesildi mi? Kesilmedi. Cumhurbaşkanı tarafsız davranmak zorundadır. Davranıyor mu? Davramıyor. Bu kadar yetkiyi niye istiyorsun? Hangi gerekçeyle istiyorsun?

Ettiğin yemini unutacaksın, anayasayı çiğneyeceksin, mahkeme kararlarını tanımayacaksın, Meclis'i ve güvenoyu almış hükümeti yok sayacaksın, her önüne geleni kandıracaksın, ülkenin başını belaya sokacaksın, peki yarın seni biri kandırdı sen de Türkiye'nin başına bela açtın, o zaman biz ne yapacağız? Bu kadar yetkiyi sen niye, hangi gerekçe ile istiyorsun. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni Pensilvanya'daki meczup bir kişi karşısında acze düşüreceksin, yüzlerce insan ölecek, sonra çıkıp da 'başkanlık, başkanlık' diye tutturacaksın. İnsanda biraz ar, biraz edep olur.

"HER TÜRLÜ SORUŞTURMAYA VAR MISIN?"

Sayın Başbakan’a çağrı yapıyorum. Ucu nereye giderse gitsin, her türlü soruşturmaya var mısın? 60’lı, 70’li, 80’li, 90’lı yıllar... Bu türlü bir soruşturmaya her türlü desteği vereceğiz. Gelir mi? Abisi izin vermez.

"ONUN MAĞDURU RIZA SARRAF"

Ben mağdurlara sahip çıkıyorum, onun mağduru da Rıza Sarraf. Amerika'ya gidiyor, herkes konuşuyor. 'Ne güzel bizim bakanlara rüşvet veriyordu? Biz mağdur olduk. Serbest bırakın aynı kervan yoluna devam etsin. Ben de 15 Temmuz sonrası haksız yere zindanlarına öğretemenine, öğrencisine, erine, erbaş, uzman çavuşuna, akademisyenine, gazetecisine, yazarına, çizerine sahip çıkıyorum. Bizim aramızdaki fark bu. Biz insanı seviyoruz, onlar doları seviyorlar. Biz insan diyoruz, onlar cüzdan diyorlar. Biz Berkin Elvan diyoruz. onlar diyorlar ki bizim fayanslar kırıldı. Onların derdi fayans, bizim derdimiz insan. İnsanı yaşatacağız, insanı yücelteceğiz. Adaletle bu ülkeyi yöneteceğiz. 

Sayfa Yükleniyor...