Yunanistan'daki iki askeri ataşe, aileleriyle İtalya'ya kaçmış

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, darbe girişiminden sonra bazı ataşelerin büyükelçilere yönetimin kendilerinde olduğunu söylediklerini aktardı. Çavuşoğlu, Yunanistan'daki iki ataşenin de aileleriyle birlikte feribotla İtalya'ya hareket ettiklerini açıkladı.

Yunanistan'daki iki askeri ataşe, aileleriyle İtalya'ya kaçmış

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, NTV canlı yayınında Funda Görey'in sorularını yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya ziyareti konusundaki soruya Çavuşoğlu, ziyaretin son derece başarılı geçtiği yanıtını verdi.

İkili ilişkilerin her boyutunun değerlendirildiği ziyarette bundan sonra atılacak adımların uygulanabilmesi için oluşturulacak mekanizmaların ele alındığını söyleyen Çavuşoğlu, ilk adımın da atıldığını, üçlü mekanizmayı bürokrat düzeyinde yürüteceklerin St. Petersburg'a gönderildiğini, sürecin daha sonra da bakanlar düzeyinde takip edileceğini anlattı.

Bu bağlamda charter seferlerinin başlayacağını, ticaretin önündeki kısıtlamaların kaldırılacağını belirten Çavuşoğlu, Türk ve Rus şirketlerin üçüncü ülkelerde işbirliği yapacağını, oluşturulacak ortak fonla her iki ülkede ve üçüncü ülkelerde yatırımların destekleneceğini kaydetti.

Siyasi alanda ilişkileri uçak düşürme olayından önceki seviyenin üzerine çıkarma konusunda kararlı olduklarını vurgulayan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uçak düşürme hadisesinden önce Rusya ile ilişkilerimiz çok iyiydi. O zaman 'de bir eksen kayması var mı' diye sormayan ülkelerin şimdi bunu sorgulamaya başlaması manidar. Uçak düşürme olayından sonra, ''ye Rusya ile ilişkilerinizi düzeltin, tamam siz haklısınız, bunu görüyoruz ama gerginliğin bir faydası yok, hatta Rusya ile ilişkileri düzeltirseniz bölgenin istikrarı ve güvenliği ile Suriye sorunun çözümüne katkı sunabilir. O nedenle siz yine de düzeltmeye bakın, hatta Türkiye'nin sabırlı tutumunu takdir ettiklerini' söylediler. Şimdi aynı ülkeler ve aynı siyasetçiler ilişkiler normalleşince bu sefer 'neden oldu' diye arkasında başka şeyler aramaya başladılar. Ya o zaman samimi değildiniz ya şimdi değilsiniz."

Çavuşoğlu, Batı'nın Rusya ziyareti konusundaki değerlendirmeleri hakkında ise Rusya ile normalleşme sürecinin 15 Temmuz'dan önce başladığını anımsattı.

Avrupa'nın ve Batı'nın bundan rahatsızlık duymasına gerek olmadığına dikkat çeken Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Çünkü 15 yıldır bu dengeli, çok yönlü ve dengeli dış politikayı gayet başarılı şekilde yürütüyoruz. Sorunlar olabiliyor. İlişkilerimiz çok iyiyken, Suriye'deki mevcut durumdan dolayı birden bu duruma geldi, olabilir. Fakat genel anlamda anlayışımızda bir değişiklik yok. İslam dünyasıyla ilişkilerimizi üst düzeye çıkardık, Körfez bölgesi, Afrika ve Latin Amerika açılımı, Asya ile ilişkiler, Orta Asya ilişkilerimizi daha da kurumsallaştırdık. Bunların hiçbiri AB sürecimize alternatif değil, tam tersine tamamlayıcıydı. Hiçbiri bizim NATO üyeliğimizi sorgulayacak düzeyde olmadı. Olmaz da. Şimdi niye rahatsız oluyorsunuz Biz diyoruz ki Batı'ya, AB'ye 'Siz, Türkiye'yi Rusya ile veya dünyanın başka bölgeleriyle ilişkilerimizin iyi olmasından dolayı kaybetmezsiniz' diyoruz. Bu dengeyi çok iyi sağlıyoruz. Dengeli politikayı yürütüyoruz. Siz Türkiye'yi kaybederseniz bu darbe girişimi sonrasındaki ortaya koyduğunuz tutumla, Türkiye karşıtlığıyla, nefretle, İslam karşıtlığıyla, yürüttüğünüz politika ve tutumdan dolayı kaybedersiniz. Kendi hatalarınızdan dolayı kaybedersiniz. Aksi takdirde Türkiye başka ülkelerle iyi ilişkiler içerisine giriyor, dolayısıyla sırtını Batı'ya döner gibi bir anlayış içerisinde hiçbir zaman olmadı. Tehditler, ortaya koyduğunuz tehditler şu olursa AB ile ilişkileri keseriz, Türkiye'yi dışlarız. Bu tür yaklaşımlardan dolayı Türkiye'yi kaybeder."

Türkiye'de halkın hissiyatının da bu yönde olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, Türk halkının, bu süreçte AB 'ye ve birçok Batı ülkesine olan güveninin azaldığını söyledi.

Çavuşoğlu, İsveç dışişleri bakanının da Türkiye'ye gelmek istediğini bildirdi.

"SURİYE'NİN GELECEĞİYLE İLGİLİ RUSYA İLE AYNI DÜŞÜNÜYORUZ"

Rusya ile oluşturulan yeni mekanizma konusundaki soru üzerine Çavuşoğlu, bölgede çok ciddi sorunların bulunduğunu söyleyerek şöyle devam etti:

"Suriye'de durum giderek kötüleşiyor. Burada özellikle sivillerin zarar görmemesi, uçak düşürme hadisesi gibi bir hadisenin veya kazanın yaşanmaması, aynı şekilde arazideki bilgiler konusunda, ılımlı muhalefet ile terör örgütlerinin ayırt edilmesi veya ayrılması saldırılar bakımından, insanı yardımlar ve Suriye'deki kesin kalıcı çözümün siyasi çözüm olduğunu biz her zaman söylüyoruz. Rusya da aynı düşüncede. Tüm bu konularda siyasi, askeri ve istihbarat konularında işbirliğimiz, hem ikili ilişkilerimizin daha sağlam zeminde yürümesini sağlayacak hem de Suriye'deki soruların çözümüne katkı sağlayacaktır. Suriye'nin geleceğiyle ilgili Rusya ile aynı düşünüyoruz. Suriye'nin sınır ve toprak bütünlüğü, Suriye'de bu dönüşümden sonra oluşacak yönetimin herkesi kapsayıcı bir şekilde olması gerekiyor. Çok değişik etnik gruplar ve dinlere mensup gruplar var. Dolayısıyla herkesi kapsayacak bir yönetim ve seküler bir yönetim. Herkesin inancını özgürce yaşayabileceği ve bunu garanti altına alacak bir yönetim olması konusunda Rusya ile biz zaten eskiden beri hemfikiriz."

Suriye’de Rusya ve rejimin saldırıları sonucu çok sayıda sivilin öldüğünü, çok sayıda saldırıda hastane ve okulların vurulduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Rusya’nın bir iddiası var. Buna da belli bölgelerde katılıyoruz. Özellikle bu saldırıdan sonra ılımlı muhalefetle El Nusra’nın bazı bölgelerde birbirinin içine girdiğini görüyoruz. Bunların da ayırt edilmesi gerekiyor. El Nusra, El Kaide’den ayrıldığını ilan etti vekendisine yeni bir isim verdi. Bundan sonraki süreçte El Nusra kendi arasında ayrılacak mı, ılımlı çizgiye mi gidecek… Tüm bunlar arazideki dengeleri değiştirebilir. Dikkatlice takip etmemiz gereken konular ve terör örgütlerine yönelik tabii ki tolere olmamalı. Ama bunu yaparken ılımlı muhalefet ve sivillere yönelik saldırılar da olmamalı ve ateşkes tamamen sağlanmalı" diye konuştu.

Bakan Çavuşoğlu, Rusya ile Türkiye arasında oluşturulan mekanizmanın bu sürece katkı sağlayacağına yönelik inancını dile getirdi.

Angajman kurallarına yönelik bir değişiklik olup olmadığına yönelik soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, Türkiye’nin bu kuralları zaten NATO’nun kurallarıyla uyumlu hale getirdiğini hatırlatarak bu konudaki yakın işbirliğinin hem terörle mücadelede hem de kazaları önlemede daha etkili olacağını vurguladı.

Çavuşoğlu, "Burada birçok ülke faaliyet içindeyken kaza da olabilir, yanlışlık da olabilir. Bunu önleyebilmek için daha önce aramızda olan dayanışma ve işbirliğinin, anlık bilgi ve istihbarat paylaşımı dahil daha güçlü şekilde harekete geçirmek lazım" ifadelerini kullandı.

"HAİNLERİ AYIKLAMAK İÇİN KISITLAMA GETİRİLDİ"

Koalisyon içindeki Türk savaş uçaklarının uçuşlara katılması noktasında yaşanan sıkıntıların hatırlatılması üzerine Çavuşoğlu, İncirlik üssünde darbe girişimini sağlayan hainler olduğunu ve bu nedenle bu kişilerin ayıklanması gerektiği için doğal olarak bazı faaliyetlere kısıtlama getirildiğini belirtti.

Bakan Çavuşoğlu, şunları söyledi:

"Koalisyon üyelerine yönelik bir kısıtlama değildi. Kendi içindeki sorunları çözmek için bizim aldığımız tedbirler vardı. Şimdi hiçbir sorun yok. Gerek istihbarat amaçlı gerekse DAEŞ’e yönelik operasyon amaçlı uçaklar kalkabiliyor. Şimdi Avrupa’daki saldırılara bakın. Libya’da şimdi kendilerine yer buldular. Afrika ülkelerinde yayılıyorlar. Afganistan’da güçleniyorlar. Terör örgütlerini hemen başında yok etmezsek salgın bir hastalık gibi tüm hücrelere saldırıyorlar. O nedenle bundan sonraki süreçte yine aktif bir şekilde uçaklarımızla DAEŞ’e yönelik operasyonlara katılacağız. Biz uçak düşürme hadisesinden sonra da Rusya’ya ‘Sizin vurduğunuz yerlerde siviller ölüyor. Buralara öncelik vermeyin. Bu süreçte hep birlikte DAEŞ’e odaklanalım’ diye çağrılarda bulunduk. İlişkilerimizin bu süreçte koptuğu noktada bile biz bu çağrıları Rusya’ya her zaman yaptık."

Mevlüt Çavuşoğlu, "Genelkurmay Başkanlıkları arasında bir kırmızı hat olduğu konuşuluyor. Var mı böyle bir karar?” sorusuna, "Evet. Hem Cumhurbaşkanları arasında hem de askerler arasında anlık iletişim kurmak lazım tüm gelişmelere yönelik ve alınması gereken tedbirler için. Dolayısıyla bunlar zaten teknik ve kolayca sağlanacak şeyler." yanıtını verdi.

FETÖ soruşturması kapsamında yaptıkları çalışmalar hakkında da bilgi veren Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, dün itibarıyla ilk 'geri dön' çağrısında bulundukları kişiler için sürenin dolduğunu ve gelmeyenler için yasal işlem yapacaklarını bildirdi.

"BAZI ATAŞELER, ARTIK YÖNETİMİN KENDİLERİNDE OLDUĞUNU BİLDİRMİŞLER"

Çavuşoğlu, darbe girişimi akşamı bazı ataşelerin büyükelçilere bildirimde bulunup, artık yönetimin kendilerinde olduğunu söylediklerini ifade etti.

''YUNANİSTAN'DAKİ İKİ ATAŞE AİLELERİYLE İTALYA'YA DOĞRU HAREKET ETMİŞLER''

Soruşturmaların detaylı bir şekilde devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, “Yunanistan'daki iki ataşe, Silahlı Kuvvetler Ataşesi Kurmay Albay İlhan Yaşıtlı ve Deniz Ataşesi Albay Halis Tunç 6 Ağustos Cuma’yı Cumartesi'ye bağlayan gece özel araçları ve aileleriyle feribotla İtalya‘ya doğru hareket etmiştir. Bizim talebimiz üzerine sınırlardaki kameralar incelendi ve Yunan makamları bunu tespit etti. Tunç’un kardeşi Hollanda’da yaşıyor. Oraya kaçmış olabileceği ihtimalini de değerlendirerek İtalya, Hollanda ve diğer Avrupa ülkeleri nezdinde gerekli çalışmaları yapıyoruz ki Türkiye’ye geri getirelim."

Abdullah Büyük’ün de dün Bulgaristan’dan iade edildiğini hatırlatan Çavuşoğlu, gösterdiği işbirliği için Bulgaristan makamlarına teşekkürlerini iletti.

15 Temmuz darbe girişiminden sonra bir askerin ABD'den sığınma talep ettiği yönündeki haberlerle ilgili soruya yanıt veren Çavuşoğlu, konunun ABD makamlarına sorulduğunu ve henüz yanıt alınmadığını söyleyerek şöyle devam etti:

"Ama bizim ABD'den esas beklentimiz, Gülen'i yani FETÖ'yü Türkiye'ye iade etmesi. Bu konuda işbirliği sinyallerini görüyoruz. (ABD) Adalet Bakanlığından bir mektup aldık ve Adalet Bakanlığımıza ilettik. ABD Adalet Bakanlığından bir heyet geliyor, buradaki muhataplarıyla bir araya gelecekler. Daha sonra üst düzey ziyaret de bekliyoruz. Arkasından dosya hazır olduktan sonra Adalet Bakanı'yla ABD'ye giderek bu delillerle, dosyalarla, bilgilerle tekrar bu talebimizi yineleyeceğiz."

Bakan Çavuşoğlu, ilerleyen günlerde gerçekleşmesi muhtemel resmi ziyaretlerle ilgili soruya karşılık ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'ın daha önce Başbakan Binali Yıldırım'la yaptığı telefon görüşmesinde ziyarette bulunmak istediğini söylediğini hatırlattı. Çavuşoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin de Türkiye'ye gelmek istediğini belirterek önümüzdeki günlerde ziyaretlerin netleşeceğini bildirdi.

MOSKOVA'DAKİ PYD OFİSİ

PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD'nin Moskova'daki ofisiyle ilgili soruyu cevaben Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e konuyla ilgili bilgi verdiğini, Putin'in de ilk defa haberinin olduğunu söylediğini aktardı. Çavuşoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yanındaki arkadaşlar, (Putin'e) kendisine bir sivil toplum örgütü olarak açıldığını söylediler, o da bunu yineledi. Bu konuda Rusya'dan adımlar atmasını bekliyoruz. Cumhurbaşkanımız da bir sivil toplum örgütü değil, Türkiye'deki teröristbaşının posterleri var ve aynı sembolleri kullanıyorlar, zaten Türkiye'deki ve Suriye'deki terör örgütlerinin, teröristbaşı Öcalan'a bağlı olduğunu söyledi. (Cumhurbaşkanı Erdoğan) Moskova'daki ofisle ilgili fotoğrafları da Putin'le paylaştı. Hem Putin hem de daha sonra konuştuğum (Rusya Dışişleri Bakanı Sergey) Lavrov, bu konuyu değerlendireceklerini söylediler."

Rusya'nın da Türkiye gibi Suriye'de bir başka devlet ya da kantonun kurulmasına karşı olduğunun altını çizen Çavuşoğlu, Suriye'nin toprak ve sınır bütünlüğü konusunda Rusya ile bir görüş ayrılığının olmadığını belirtti.

SURİYE'DE SİYASİ ÇÖZÜM SÜRECİ

Suriye'de siyasi geçiş sürecinde Devlet Başkanı Beşşar Esad'ın yer alıp almayacağı, ne şekilde rol oynayacağı sorusuna Çavuşoğlu, şöyle cevap verdi:

"Esad konusu, sadece Türkiye ve Rusya arasındaki bir mesele değil. Suriye'nin tamamını ilgilendiriyor. Suriye ile ilgilenen tüm ülkeleri ilgilendiriyor. İran, Suriye, Rusya ve Lübnan gibi bazı ülkeler ve Suriye'nin içindeki bazı gruplar, Esad'ın kalması yönünde görüş belirtiyorlar. Ama Esad'ın gitmesi gerektiğini söyleyen ülke sayısı çok daha fazla. Batı ve ABD'nin tutumu belli. Özellikle Körfez ülkeleri, Esad'ın mutlaka gitmesi gerektiğini söylüyor. Biz de aynı şekilde Esad'ın mutlaka gitmesi gerektiğini söylüyoruz. Ama bu duygusal tepki değil. 500 bin insanı katleden bir rejimin bundan sonra bir ülkeyi yönetmesi doğru ve gerçekçi olmaz. Ayrıca bizim ne düşündüğümüz kadar Suriyelilerin ne düşündüğü de önemli. Muhalefet var, Esad'a karşı mücadele edenler var."

Çavuşoğlu, Rusya ile Esad konusunda hemfikirolunmadığını vurgulayarak, "Esad konusunda farklı düşünüyoruz diye tüm Suriye konusunda diyaloğu sona erdirmek ya da başka tutumlar içine girmek doğru olmaz" dedi.

"ESADLI GEÇİŞ OLMAZ"

Türkiye'nin, Esadlı siyasi geçiş konusundaki tutumunun sorulduğu Çavuşoğlu, "Suriye'de Esadlı geçiş olmaz. Gerçekçi düşünmek lazım. Şu anda Esad'ın, Suriye'yi siyasi anlamda dönüştürebileceğine inanmıyoruz. Bir dönüşüm istiyorsak geçiş hükümeti olması lazım. Esad ile kapsayıcı geçiş hükümeti olmaz." diye konuştu.

TÜRKİYE-NATO İLİŞKİLERİ

Çavuşoğlu, Türkiye’ye yönelik saldırıların arttığına işaret ederek, NATO'nun, Türkiye’de bulundurduğu hava savunma sisteminin tüm ülkeyi kapsamadığını ve bu konuda NATO'nun somut adımlar atmadığını söyledi.

NATO’nun görevinin tüm müttefikleri savunmak ya da savunmasını garanti altına almak olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, "Bugüne kadarNATO'nun aldığı kararlar tamamen uygulanmadı. NATO’nun müttefikiyiz, NATO’ya çok katkı sağlıyoruz. Ama NATO’dan da beklentimiz, Türkiye tehditlerle karşı karşıya kaldığı zaman somut destek vermesi, sözle değil." ifadelerini kullandı.

15 Temmuz gecesi, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in kendisini arayarak "amasız" güçlü bir bir destek verdiğini anımsatan Çavuşoğlu, "Bu konuda güven eksikliği yok. Somut destek de görmek istiyoruz. Sadece genel sekreterin değil, diğer müttefiklerin de bu konuda adım atması gerekiyor.” dedi.

"Türkiye olarak, her ülke gibi kendi savunma sistemimizi kurmak istiyoruz." diyen Çavuşoğlu, Türkiye’nin, kendi tankını, uçağını, hava savunma sistemini üretmek ve savunma sistemini güçlendirmek istediğini dile getirdi.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin, her zaman kendi müttefikleri ve NATO üyesi ülkelerle işbirliği yapmak istediğini fakat benzeri bir yaklaşımla karşılaşılmadığını belirterek, Türkiye’ye "know-how" verilmesi, teknoloji transferinin yapılması konusunda olumlu yaklaşılmadığını ifade etti.

Türkiye'nin savunma sanayisindeki Altay Tankı ve Atak Helikopteri gibi bazı ürünleri, diğer dost ülkelere de vermek istediğini belirten Çavuşoğlu, bu ürünlerin bazı parçalarının farklı ülkelerde üretilmesi nedeniyle o parçayı üreten ülkenin başka ülkelere satış konusunda Türkiye’ye lisans vermediğini kaydederek, şu ifadeleri kullandı.

"Bizim Türkiye olarak bağımsız savunma sanayimizi kurma hakkımız yok mu Bu konuda bunu oluştururken, teknoloji transferi ortak üretim dahil. Tabii ki her zaman ilk tercihimiz müttefiklerimiz. Ama müttefiklerimizin çoğunda da bu anlayış yok. Türkiye ne yapacak, kendi savunma sanayini kurmak için başka arayışlar içine girmek durumunda, bizim bunu öyle veya böyle başarmamız lazım. O zaman kimse bize NATO dışında başka bir ülkede niye böyle bir işbirliğine girdiniz dememeli. Bu zamana kadar denediğimiz NATO üyelerinin hiçbiriyle bunu başaramadık. Sadece Rusya da değil, bundan sonraki süreçte birinci tercihimiz tabii ki NATO üyeleri, müttefiklerimiz. Ama bu olmadığı şartta, biz bunu mutlaka yapmak durumundayız. Teknoloji transferi ve ortak üretim konusunda bizimle kim işbirliği yaparsa biz de pekala onlarla işbirliği yapabiliriz. Ondan sonra kimse bize 'Türkiye NATO üyesi, nasıl böyle bir şey yapar yapmak ister' gibi eleştiri içinde olmasın, sorgulamaya da hiç bir zaman tevessül etmesin."

Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi kapsamında, uzlaşıya varılan mutabakat metninin, TBMM tatile girmeden onaylanacağını hatırlatan Çavuşoğlu, söz konusu metnin, 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşmeseydi meclis gündemine gelmiş olacağını belirtti.

Sayfa Yükleniyor...