MİT Müsteşarı Hakan Fidan görevden alınacak mı?

Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın görevden alınacağı iddialarına ilişkin "MGK'da böyle bir konu gündeme gelmedi. Kulislerdeki konuşmalara göre hareket edemeyiz" dedi.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan görevden alınacak mı?

TBMM'de dün güvenoyu alan 65. Hükümet, ikinci Bakanlar Kurulu toplantısını bugün Çankaya Köşkü'nde gerçekleştirdi.

Kurul toplantısının ardından Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş açıklama yaptı ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Yeni hükümetin yol haritasını aktaran Kurtulmuş,  "Başkanlık sistemi başta olmak üzere siyasi reformları tamamlamak önceliğimizdir" ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, şöyle konuştu: 

"Sur, Silopi, Cizre, İdil ve Yüksekova ilçelerinde ortaya çıkan tablo detaylarıyla masaya yatırıldı. Bu 5 ilçede, yıkılan toplam bina sayısı 6 bin 320'dir. Bunları daire ölçeğinde düşünürsek yaklaşık 11 bin birimdir. Bu yapıların yıkılması ve onarımıyla ilgili süreçte öngörülen toplam maliyet ise 855 milyon lira civarındadır.  80 maddelik eylem planımızın 34 tanesi bitmiştir.

"AVRUPALI BAZI SİYASETÇİLERİ ANLAMIYORUZ"

(Vize serbestisi) 'nin bu ciddiyeti ve meseleye sağlam bir iradeyle yaklaşmasının hiçbir şekilde istismar edilmemesini temenni ederiz. Bir mızıkçı anlayış içerisinde 'nin vize serbestisine yaklaştığı noktalarda, bu meseleyi geri bıraktırma, bu meseleyi tehir etmek için Avrupa'dan bazı siyasetçilerin içine girmiş olduğu tavırları, davranışları anlamadığımızı, bu söz ve tavırları uygun bulmadığımızı da ifade etmek isterim.

"PARALEL YAPI İLE MÜCADELEDE YENİ SAFHA"

(Paralel yapı) MGK'nın tavsiye kararıyla birlikte paralel yapı ile mücadelede yeni bir safhaya geçilmiştir. Paralel Devlet Yapılanması ilk kez MGK toplantısında tavsiye kararı olarak, bir terör örgütü olarak nitelendirilmiş ve bundan sonraki mücadelenin ana çerçevesi de bir terör örgütüyle mücadele şekline getirilmiştir. Dolayısıyla bunun gerektirdiği her şey hem hükümet hem gerekli yargı birimleri tarafından yerine getirilecek, uygulama aksatılmadan sürdürülecektir.

"TERÖRLE MÜCADELE TEK BİR ÖRGÜTLE YÜRÜTÜLMÜYOR"

(Terörle mücadele) Terörle mücadele Türkiye'nin sadece bir tek örgüte karşı yürüttüğü bir mücadele değildir. Sınırlarımızın içerisinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da maalesef şehirlerin yeniden özgürleştirilmesi, barış ve esenlik ortamına kavuşması için bir dizi operasyonlar yapılıyor. Ayrıca sadece şehirler değil kırsal alanlarda da halkımıza zarar verecek terör faaliyetlerini sürdürenlere karşı da son derece kararlı, ciddi bir mücadelenin de verildiğini biliyoruz. Bu mücadelenin zaman zaman neyi gerektiriyorsa o şekilde hareket etmesi gereken öncelik sıralaması olduğunu ifade edeyim. Ancak terörle mücadele gibi ciddi bir konuda hangi meselenin nerede, ne şekilde uygulanacağını takdir edersiniz ki bunu medya üzerinden konuşmak, birtakım köşe yazıları, haberler üzerinden konuşmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Ciddi bir iştir. Her gün çok sayıda şehit verdiğimiz bir mücadele ortamındayız. Her gün şehirlerimize, sivillere karşı saldırıların olduğu bir mücadele ortamındayız. Dolayısıyla 'Şimdi şunu yapacağız, bunu yapacağız' gibi bu konuyla ilgili medya üzerinden konuşmanın doğru ve sağlıklı olmadığını düşünüyorum

(Suriye'deki gelişmeler) Özellikle Mare-Careblus hattı Türkiye'ye karşı saldırıların korunabilmesi için hayati bir hat olarak belirlenmiştir. Bu hem stratejik hem askeri olarak böyledir. Dolayısıyla bu hattın korunması, bu hatta Türkiye'yi doğrudan hedef alan birtakım terör örgütlerinin hareketli olmamasını sağlamak için Türkiye üzerine ne düşüyorsa yapmakta kararlıdır. Bu anlamda da Mare-Cerablus hattı içerisinde IŞİD'in durdurulması ve diğer terör örgütlerinin durdurulması da önceliklerinden birisidir.

"RUSYA VE TÜRKİYE BİRBİRİNİ GÖZDEN ÇIKARAMAZ"

(Rusya ile gerginlik) Rusya ile ilgili uçak krizi ortaya çıktığından beri sürekli olarak şunu söyledik, 'Ne Türkiye Rusya'yı gözden çıkarabilir ne Rusya Türkiye'yi gözden çıkarabilir'. Çünkü Türkiye ve Rusya bu bölgede, bu coğrafyada iki kadim komşudur, zaman zaman rakiptir, zaman zaman dostluk içerisinde olmuş, her alanda da ilişkilerini geliştirmiş olan iki ülkedir.

Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere olayın ardından şunu ifade ettik, 'Uçağın vurulma anında zaten uçağın kimliği bilinmiyordu, eğer kimliği bilinseydi böyle olmazdı' dedik. Tüm bunları göz önünde bulundurursak, Türkiye bile bile, kasten bu uçağın düşürülmesi meselesi içerisinde yer almamıştır. Bu, oradaki sıcak ortamın gereğidir. Çeşitli defalar yapılmış uyarıların sonucudur. Uçağın düşürülme anında da Türkiye uçağın kimliğini bilmediğini resmi olarak en üst düzeyden ifade etmiştir. Dolayısıyla ben Rusya tarafının da bu meseleyi daha fazla uzatmasının Rusya'ya bir fayda sağlamayacağı kanaatindeyim. Türkiye kendi sınırlarını, egemenliğini korumak için angajman kuralları içerisinde o günkü şartlarda gereğini yerine getirmiştir. Ama keşke böyle bir durum, gerilim ortaya çıkmasaydı. Keşke Rus uçakları Suriye'deki iç savaşın tarafı olarak bu savaşa müdahale etmeselerdi.

Turizm eylem planımızla ilgili olarak orada da eğer eksiklikler varsa, ilave bazı tedbirler almamız gerekiyorsa Kültür ve Turizm Bakanımız bunu gündeme getirir. Sektörden gelen talepler göz önüne alınarak gerekli her türlü adım atılır.

İSRAİL İLE OLAN İLİŞKİLER

(İsrail ile olan ilişkiler) Normalleşmesi konusunda üç ön şartımız vardı. Bunların iki tanesi gerçekleşti. Özür ve tazminat konusunda İsrail kararını vermiş bulunuyor. Üçüncü teklifimiz, Gazze’deki ablukanın azaltılması ya da bütünüyle kaldırılması. Bununla ilgili görüşmeler devam ediyor. Abluka meselesi, ambargo meselesi en azından insanların hayatlarını kolaylaştırıcı bir hale dönmeden Türkiye’nin bu anlaşmaya evet demesi çok kolay görülmüyor.

ALMANYA'DAKİ ERMENİ TASARISI

(Almanya’daki Ermeni tasarısı) Aradan bir asır geçtikten sonra o hesabı, o defteri karıştırmak isteyenleri anlamak mümkün değil. 915'teki olayların ne olduğu, ne şekilde cereyan ettiği, hangi saiklerle o noktalara gelindiğinin tespiti ve bu konuda söz söyleme, parlamentoların vazifesi değildir. Bu konuda hiçbir parlamentonun söyleyeceği söze hiç kimse itibar etmez. Bunu, sadece Türkiye olarak söylemiyorum. Dünyada hiçbir kimse, hangi parlamento hangi konuda ne karar aldı diye bunu merak etmez. Parlamentoların vazifesi tarihi olaylar üzerinden eski defterleri karıştırıp, eski günlerdeki birtakım kirli hesapları bugün önümüze sermek değildir.

Parlamentoların, daha doğrusu ülkelerin vazifesi, eğer samimiyseler, ellerinde avuçlarında ne bilgi, belge varsa bunları tarihçilere, araştırmacılara sunmak ve tarihçilerin, araştırmacıların bilimsel tarafsızlık içerisinde 1915 olaylarının aydınlanmasına destek olmaktır. Bu kadar. Hiçbir parlamentonun bundan başka görevi yoktur, bundan başka ortaya koyacağı herhangi bir sözü, itibarı da kıymeti de değeri de yoktur.

Türkiye-Almanya ilişkileri, Birinci Dünya Savaşı'ndan itibaren devam eden, dostluk ve müttefikliğin ötesinde halkların da iç içe geçmiş olduğu son derece samimi, son derece yakın, sosyolojik bir ilişkidir. Bu ilişkiyi, üç beş tane politikacının hatırını yapmak için Alman parlamentosunun yıkacağını zannetmiyorum. Eğer böyle bir şey yaparlarsa, bizim için hiçbir ilmi değeri olmayan bir metinden ibaret olur, hiçbir kıymeti olmayan bir metinden ibaret olur. Başka parlamentolar bu tür karar aldıklarında ne yaptıysak, aynısını yapar yolumuza devam ederiz.

"RENCİDE EDİCİ"

(ABD askerlerinin YPG armasıyla görünmesi) Amerika Birleşik Devletleri askerlerinin YPG armasıyla sahada görülmesi, gerçekten rencide edicidir, dostluk ilişkisine zarar vericidir. Türkiye'nin Amerika Birleşik Devletleri ile özellikle NATO kapsamında sürdürmüş olduğu dostluk kurallarıyla da bağdaşır bir görüntü değildir.

Türkiye'ye birinci derecede zarar veren ve Türkiye'nin birinci derecede bir terör örgütü olarak benimsemiş olduğu bir örgütün armasını, şu ya da bu şekilde Amerikan askerlerinin kullanması dostluk ve kabili telif değildir. Amerika Birleşik Devletleri'nin bu hatasından döneceğini ümit ediyoruz. Kaldı ki Amerika Birleşik Devletleri'nin şu andaki Suriye senaryosundaki geçici birtakım hesaplar yüzünden, geçici birtakım ihtiyaçlar yüzünden Türkiye gibi çok sağlam bir müttefikini rencide edecek bir tavrı sürdüreceğine de ihtimal vermiyoruz.

"BAŞKANLIK TEKLİFİ EN KISA SÜREDE MECLİS'E GELECEK"

(Başkanlık sistemi) Biz en kısa zamanda bu meseleyi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne getirmek isteriz. Bu şartların hem Mecliste oluşması, hem Türkiye kamuoyunda oluşması için gerekli çalışmaları yaparız. Ümit ediyorum ki tabii bugün getiririz, şu gün getiririz gibi bunu söylemek şu anda mümkün değil ama en kısa zamanda bizim başkanlık sistemi ile ilgili teklifimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilecektir.

(Erken seçim) Türkiye'nin ufkunda falan hiçbir şekilde bir erken seçim yoktur. Bunu konuşmak, bir kere öncelikle milletin iradesine saygı göstermemek olur. Daha şurada seçimin mürekkebi yeni kurudu. Dolayısıyla, bu kadar taze bir parlamentonun hemen erken seçimi konuşmasını doğru bulmayız.

"YADIRGANACAK BİR DURUM DEĞİL"

(Yüksek Yargı Başkanlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gezisine katılması) Niye bu kadar siyasalaştırıldığını anlamak mümkün değil. Yüksek yargı mensupları cumhurbaşkanı çağırdığında toplantılarına katılır. Cumhurbaşkanı da yargı toplantılarına katılır. Yadırganacak bir durum değildir. Yargıya müdahalede bulunmuyor. 

Cumhurbaşkanı ne bu toplantılarda onların yargı faaliyetlerine müdahale etmiştir ne de bu insanlar Cumhurbaşkanımızla birlikte çay bahçesinde çay toplama faaliyetine katıldıkları zaman yargı bağımsızlıklarını ihlal etmişlerdir. Son derece normal, son derece insani bir durum vardır. Yargının herhangi bir yargılamasıyla ilgili 'şöyle yapın' demiyor. Herhangi bir mahkeme toplantısına katılmıyor.

MİT MÜSTEŞARI GÖREVDEN ALINACAK MI?

(MİT Müsteşarı’nın görevden alınacağı iddiası) MGK’da böyle bir konu gündeme gelmedi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan, MGK toplantısında başından sonuna kadar bulundu. Kulislerdeki konuşmalara göre hareket edemeyiz.

Sayfa Yükleniyor...