Ölümsüzlüğü arayan adam

Güzellik, seks, trajedi, uyuşturucu, Marilyn Monroe, tehlike, plastik, Hollywood.... Zor geçen çocukluk yıllarında hayalini kurduğu her şeye fırçasıyla dokundu. Filmleri en az resimleri kadar ses getirdi. Popüler kültürü ters yüz etti. Yaptığı tablolar bugün hâlâ milyon dolarlık fiyatlara satılıyor. İşte Pop Art'ın tanrısı Andy Warhol'un dünyası...

Ölümsüzlüğü arayan adam

Pop Art’ın kült ismi, toplumsal olayları kendi tarzında, farklı tonlarda ikonalaştıran Andy Warhol’un, Galerist’te açılan ilk ve en geniş kapsamlı sergisi sanatseverlerle buluşmaya devam ediyor.

20. yüzyılın en önemli ve ikonik sanatçılarından Warhol’un, 1962 yılında New York’ta kurduğu ve ‘Fabrika’ adını verdiği atölyesindeki işlerini, Galerist’in Akaretler, Galatasaray ve Tepebaşı olarak üç farklı galerisinde birden ziyaret etmek mümkün. Polaroid resimler, oto portreler ve televizyon şovu görüntüleri Akaretler’de, deneysel ve uzun metrajlı filmleri, ekran testleri ise Tepebaşı ve Galatasaray’da 9 Temmuz'a kadar görülebilir.

Warhol In Motion - Warhol Hareket Halinde adıyla duyurulan sergi, sanatçının radikal bir yaklaşımla hazırladığı resimlerinin dışında, adeta ayın gizemli yüzüne yapılan bir keşif gezisi gibi… Underground filmleriyle örtüşen sıradışı kimliğinin, her otoportrede başka başka Warhol’lara dönüşünü izlemek için son 5 gün!

Andy Warhol’un hareketli dünyasına ve pop sanata daha yakından bakacak olursak; Warhol’un çocukluğu, Büyük Buhran olarak bilinen dünya tarihinin en bunalımlı dönemlerinden birine denk gelir. I. ve II. Dünya Savaşı sonrası, tüketim talebi iyice azalmıştı. Yaşanan ekonomik krizle azalan talepleri arttırmak için Amerika’da başlayan reklam furyası, Hollywood’un ikonları ile lokomotif bir güce dönüştü.

Ölümsüzlüğü arayan adam - 1 Roy Lichtenstein
Ölümsüzlüğü arayan adam - 2 Pop kelimesinin isim babası Eduardo Paolozzi'nin çalışması.

Sanatsal çevreler bu dönemde, savaş sonrası toplumda çöken değerleri ve trajik olayları, daha düz, basit, ve anlaşılır bir şekilde yorumlamaya başladı. 50’li ve 60’lı yıllarda gelişen, klasik tarzın oldukça dışında duran, grafik tasarımdan, illüstrasyondan, çizgi roman ve fotoğraftan beslenen bu anlayış Pop Art’tan başka birşey değildi.

Pop Art da aynı Kübizm gibi rutinleşen sanat akımlarına karşı bir başkaldırıydı. İngiltere’de 50’li yıllarda, nesne ve figürler arasında mantıksal bir bağ kurmadan yapılan kolaj çalışmalarla ilk şeklini aldı. 60’lı yıllarda Amerika’da çok daha etkili, doğrudan ve saldırgan bir şekilde kullanılan bu yeni sanat anlayışı, 1917’da Marcel Duchamp’ın Çeşme adını verdiği R.Mutt imzalı pisuvarı ile 1919’da bıyık ve sakal çizdiği Mona Lisa’sı, Robert Rauschenberg, Pop kelimesinin isim babası heykeltraş ve ressam Eduardo Paolozzi, Roy Lichtenstein, Keith Haring ve Andy Warhol’la yolunu çizdi.

Ölümsüzlüğü arayan adam - 3

HOLLYWOOD İKONLARINI YENİDEN ŞEKİLLENDİRDİ
Warhol, insanı ve yaşamı; ölüm, trajedi, cinsellik, şiddet, inanç temalarında, her defasında görmenin binlerce biçimini kullanarak estetize etti. Çocukluğundan beri dergilerden resimlerini biriktirdiği Hollywood ikonları, onun ellerinde yeniden şekillendi, ölümsüzleşti. Marilyn Monroe, Michael Jackson, Liz Taylor, Liza Minelli, Elvis Presley ve daha birçok ismi sanat eserine dönüştürdü.

Ölümsüzlüğü arayan adam - 4

Coca-Cola şişesi ve Campbell Çorbaları Warhol’un kariyerinde en çok bilinen çalışmalar olarak yerini aldı. Heinz ketçaplarının kutularını boyadı. Rock grubu Velvet Underground’un ilk albümlerinin kapaklarını tasarladı. Ayrıca Miller ayakkabıları gibi bir dizi marka için de tasarımlar yaptı.

Ölümsüzlüğü arayan adam - 5

Warhol 1962 yılında New York Stable Galeri’de bir sergi açtı. 100 kola şişesi, 100 çorba kutusu ve 100 kağıt paradan oluşan sergi adeta onun gelecek kariyerini şekillendiren bir dönüm noktası oldu. Sergide tanıştığı ve artık hayatında hep yeri olacak olan şair John Giorno, Warhol’un sinemaya adım atmasında büyük rol oynadı. Nitekim Warhol 1963 yılında kendi tarzında filmler çekmeye başladı ve ilk filminde yine ona ilham kaynağı olan şair John Giorno vardı.

Ölümsüzlüğü arayan adam - 6 Şair John Giorno

Giorno, Warhol’un ilk statik filmini çektiği 6,30 saatlik filmi Uyku’nun (Sleep) hikayesini şöyle anlatıyor:

''1963te haftasonuna denk düşen Ulusal Anma gününde birkaç günlüğüne bir yere gitmiştik. Gecenin bir yarısında uyandığımda Andy'i bana öylece bakarken buldum. Film yapmak fikri de buradan çıkmıştı. Görsel birşeyler arıyordu ve o aradığı şey tesadüfen ben olmuştum. Eve dönüş yolunda bana 'bir film yıldızı olmak ister miydin' diye sordu. Elbette dedim. Marilyn Monroe gibi olmak isterdim.''

Warhol, aslında 6,30 saat olan filmden 90 dakikalık bir kısmı çıkartıp yeniden ekleyerek, normal bir uyku süresi olan 8 saate tamamladı. Filmin ilk gösterimi New York’taki Dramursy Art Theatre’da gerçekleşti ve New York Post’un haberine göre salonda sadece 9 kişi vardı.

“Empire State Binası gerçek bir yıldız.” (Andy Warhol)

Ölümsüzlüğü arayan adam - 7

Warhol’un kamerası bu sefer New York’un en önemli sembollerinden birinin portresi olan Empire’a dönüktür. 25 – 26 Temmuz tarihleri arasında, akşam saat 20:00’dan sabah saat 2:30’a kadar Time-Life binasında bulunan Rockefeller vakfının bir odasında sabitlenen kamera, 6 saat boyunca Empire’ı kaydetti. İlk gösteriminde filmi yavaş çekim oynatan Warhol, filmin süresini sekiz saatin biraz daha üstüne çıkartıp, epik bir film portresi yarattı. ('Empire'ı Tepebaşı'nda görebilirsiniz)

Warhol, 1963’ten 1968’e kadar 60’ın üzerinde film çekti. 1964 ve 1966 yılları arasında da 500’e yakın kısa film tadında ekran testleri dediği bir dizi filme imza attı.

Ölümsüzlüğü arayan adam - 8 Bob Dylan, Warhol'un ekran testleri çekimi için Fabrika'da... (1965)

10-15 dakika boyunca kamera karşısında sabit durmasını istediği tanınan tanınmayan birçok isimle deneme çekimleri yaptı. Bunların arasında Salvador Dali, Bob Dylan, Dennis Hopper, Cass Elliot, Charles Henri Ford, Ingrid Superstar, Edie Sedgwick, İtalyan model Benedetta Barzini, Barbara Robin (film yapımcısı), Gerard Malanga (ilk asistanı), Marcel Duchamp gibi isimler vardı. Warhol, Fabrika’yı ziyaret edenlerden poz vermelerini ve olabilidiğince hareketsiz durmalarını isterdi. ('Ekran Testleri'ni Mısır Apartamanı'nda görebilirsiniz)

Ölümsüzlüğü arayan adam - 9

THE CHELSEA GIRLS
The Chelsea Girls, güzellik, seks, uyuşturucu ve tehlikenin etrafında dolaşan yaşamları bir apartmanda birleştiren Warhol’un ilk ticari başarı yakalayan filmidir. 1 Aralık 1966 yılında Manhattan’daki gösterilen film oldukça olumsuz eleştiriler alsa bile iki hafta gösterimde kaldı. The Chelsea Girls, underground tarzıyla bu kadar uzun gösterimde kalabilen ilk film olma özelliğine sahip ayrıca Newsweek dergisinden Jack Kroll’un film ile ilgili ‘The Iliad of the underground’ başlıklı bir haberi yayınlandı.

Siyah beyaz, renkli ve sesli olarak çift ekran formatında çekilen film, her biri 33’er dakikalık 12 bölümden oluşuyor. (Chelsea Kızları'nı Mısır Apartamanı'nda görebilirsiniz)

Ölümsüzlüğü arayan adam - 10

''Para kazanmak sanattır, çalışmak sanattır ama iyi iş yapmak en iyi sanattır.'' (A. Warhol)

Warhol’un çok yönlü bakış açısı,-her ne kadar yalnızlığı seven biri gibi de dursa aslında insanlarla samimi ve gerçekçi bir yaklaşımla iletişim kurmaktan hoşlanan biri olarak- bu kadar çok deneme filmi çekmesine, seri halde resimler yapmasına olanak sağladı. Onun Marilyn'leri fotoğraf kadar güzel, fotoğraf kadar gerçek değildi. Belirsiz hatlarda, trajedinin renklerle bezendiği bağıran ama suskun, temsili Marilyn’lerdi.

Ölümsüzlüğü arayan adam - 11

ÖLÜMSÜZLÜĞE GİDEN YOL
Bu tablosunda bireylerin ölümlerinden sonra yayımlanan kopya görüntüleriyle ‘ölümsüzlüğe’ ulaşabilmenin yollarını sorguluyordu.

Hollywood, onun için her zaman bir çekim ve cazibe merkezi olmuş, basit, sıradan ve plastik olan ne varsa da bu çekimle birbirine bağlanmıştı. Mick Jagger, Diana Ross, Michael Jackson, Bridget Bardot, John Lennon gibi birçok ünlü ismin portrelerini yapmış ve büyük ilgi görmüştü.

Ölümsüzlüğü arayan adam - 12

60’lı yıllarda ölüm ve felaket temalı resimlerinde işlediği elektrikli sandalyeler, araba kazaları, intiharların yerini, 70’li yılların sonuna doğru rönesans resimlerindeki figüler, İsa, azizler ve kurukafa çizimleri aldı. Andy Warhol’un şu sözleri, ölümle ilgili düşüncelerini anlatıyor gibi...

Ölümsüzlüğü arayan adam - 13

“Binaları inşa eden ve artık bu dünyada olmayan insanları düşünürüm hep. Ya da içinde bir kalabalık sahnesi geçen bir filmi, ama herkes ölmüş. Korkunç.”

Ölümsüzlüğü arayan adam - 14

Andy Warhol, zor geçen çocukluk yıllarında hayalini kurduğu her şeye fırçasıyla dokundu, tuvalinde yaşattı. Atölyesinde yaptığı çalışmalarla Pop Art’a yenilikçi ve bambaşka bir yön verdi. Filmleri en az resimleri kadar ses getirdi. 80’li yıllara gelindiğinde artık şöhretinin doruk noktasında Pop Art’ın zirvesindeki isimdi. Bugünse, onun yaptığı tablolar milyon dolarlık fiyatlara alıcı buluyor. Örneğin, Michael Jackson tablosu 278 bin 500 dolara, 'Kola Şişesi' tablosu 35,36 milyon dolara ve otoportresi 32,5 milyon dolara satıldı.

Ömrünün son yıllarına yaklaştığı bir dönemde ise söylediği şu sözler onun sanatını ve yaşam şeklini özetliyor.

Ölümsüzlüğü arayan adam - 15

“Los Angeles'ı seviyorum. Hollywood'u seviyorum. Çok güzeller. Herşey plastik. Ama plastiği severim. Plastik olmak istiyorum.“

Yararlanılan kaynaklar:
Andy Warhol “Plastik Suretler” Belgesel
Çekirdek Film (Durmuş Akbulut)
------------------------------
Andy Warhol Felsefesi kitabı

Sayfa Yükleniyor...