Sadece Dink davasıyla ilgilenecek savcı talebi

Hrant Dink'in ailesi, ''cinayet planının soruşturulabilmesi için zamanının ve mesaisinin mümkün olabildiğince çoğunu bu soruşturmaya ayıracak savcıların görevlendirilmesini” istedi.

Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine gelen Dink ailesinin avukatı Fethiye Çetin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’ne bir dilekçe sunarak, Hrant Dink cinayetiyle ilgili soruşturmanın genişletilerek, soruşturmaya yeni savcı ya da savcıların atanmasını talep etti.

Şişli'de uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen gazeteci Hrant Dink'in eşi Rakel Dink, çocukları Delal ve Arat Dink ile kardeşi Hosrof Dink'in ''başvuran'' olarak yer aldığı dilekçede, İstanbul 14. Ağır Ceza ve Trabzon 2. Sulh Ceza mahkemelerinde yürütülen yargılama faaliyetleri, Başbakanlık Teftiş Kurulu müfettişlerince açıklanan rapor ve İçişleri Bakanlığı müfettişlerince yürütülen ön incelemeler sonrasında hazırlanan raporlar ışığında tartışmasız gerçeklerin ortaya çıktığı belirtildi.

Dilekçede, ''Tartışmasız olan gerçek şudur ki Hrant Dink'in öldürülmesi eylemi, profesyonel bir örgüt tarafından çeşitli safhalardan oluşan bir operasyon şeklinde örgütlenmiş ve hayata geçirilmiştir'' ifadesi kullanıldı.

Sürecin, ''hazırlık, kamuoyu oluşturma ve eylem ile eylemden sonra manipülasyon, delillerin yok edilmesi, karartılması safhalarından oluştuğu'' iddia edilen dilekçede, bütün safhaların üç yılı aşkın bir süreyi kapsadığı aktarıldı.

Dilekçede, sürecin hazırlık safhasının, ''Hrant Dink'in hedef gösterilmesi, aleyhine kamuoyu oluşturmak üzere medyada haberler yapılması, köşe yazılarına konu edilmesi, tek tip dilekçelerle hakkında suç duyurularında bulunularak, kamuoyunda hedef haline getirilmesi, hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığı halde ya da iddia edilen eylem, yasada düzenlenen hiçbir suç tipine uymadığı halde hakkında iddianame düzenlenmesi ve hukuka tamamen aykırı kararlar verilmesinden oluştuğu'' savunuldu.

''GÖREVLİLERCE ÖNLEM ALINMADI''
Söz konusu aşamada, MİT, Jandarma ve Emniyet İstihbaratı görevlilerinin hiçbir önlem almadıkları ileri sürülen dilekçede, ''Görevlilerin, birtakım eylem ya da eylemsizlikleriyle Hrant Dink cinayetine ortak olmaları ve bu cinayeti kolaylaştırması son derece önemli ve dikkat çekici bir olgudur'' denildi.

Eylem safhasında cinayetin işlenmesinin yer aldığı ve eylem sonrasında dikkatlerin başka yöne çekilmesi amacıyla manipülasyon aşamasına geçildiği anlatılan dilekçede, şu ifadeler yer aldı;

''Eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın açıklamaları, cinayetin diaspora tarafından işlendiğine dair spekülasyonları medyada yoğunlaştırma çabaları, soruşturmaya dair bütün ayrıntıların basın-yayın organlarında yer alması ve bu suretle olası delillerin gizlenmesi ve tahrif edilmesine yol açılmış olması, Hrant Dink öldürüldükten sonra bile bu cinayete haklılık kazandırma girişimleri, bahsettiğimiz planın parçaları olarak değerlendirilmelidir. Çok önemli delillerin karartılması, kaybedilmesi, sahte evrak düzenlenmesi gibi eylemler, cinayet planının önemli bir parçasını oluşturmaktadır.''

OLAYLAR KOPUK BİÇİMDE ELE ALINIYOR
Dilekçede, ''Kafes Eylem Planı'' olarak bilinen ve İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesinde davası açılan iddialara ilişkin bir çalışma ve irdeleme yapıldığı hatırlatılarak, bütünün parçaları olarak, her biri ayrı soruşturma veya kovuşturmaların konusu olan olaylar ve yargılamaların birbirinden kopuk bir biçimde ele alındığı savunuldu.

Süreçteki tüm olayların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkatin çekildiği dilekçede, ''Bu haliyle yapılacak yargılamalar ne mağdurların ne kamuoyunun vicdanını tatmin edecek ve bu olay aydınlığa kavuşturulmamış olarak kabul edilecektir'' denildi.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşmada, olayların bir bütün olarak değerlendirilmesi taleplerine ilişkin dilekçeyi kabul ettiği ve bu hususta taleplerin gereği için Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına karar verildiği hatırlatılan dilekçede, ''Ancak, kabul edilmelidir ki Savcılığın bu soruşturmayı, gereği gibi ve layıkıyla yürütebilmesi için zamanını ve mesaisini salt bu işe hasredecek savcılara ihtiyacı vardır'' ifadelerine yer verildi.

Dilekçede, ''söz konusu eylemlerin üç yılı aşkın bir süreyi kapsaması, süreçte rol alan kişi ve kurumların sayıca fazlalığı, taleplerin yerine getirilmesinin yoğun bir tempo ve zaman gerektirmesi gibi nedenlerle bu soruşturmada görev alacak savcı ya da savcıların mümkün olduğunca diğer işlerinden ve duruşma yükünden kurtarılmasının gerektiği'' kaydedildi.

''Halen iş yükü ve yoğunluğu ağır olan sayın savcılardan dilekçemizde belirttiğimiz kapsamda bir soruşturmanın kısa sürede ve gereği gibi sonuçlandırılmasının beklenemeyeceği açıktır'' denilen dilekçede, ''Hrant Dink cinayeti planının soruşturulabilmesi için zamanının ve mesaisinin mümkün olabildiğince çoğunu bu soruşturmaya ayıracak savcıların görevlendirilmesi ve bu savcılara söz konusu soruşturma dışında başka görev verilmemesi'' talep edildi.

Sayfa Yükleniyor...