Şahin: Uludere'de 'vur' emrini komutan verdi

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, 34 kişinin hayatını kaybettiği Uludere’deki bombardımanın emrini Başbakan Erdoğan’ın değil, insansız hava aracı görüntülerini izleyen komutanın verdiğini açıkladı.

Şahin: Uludere'de 'vur' emrini komutan verdi

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, NTV Ankara Temsilcisi Nilgün Balkaç’ın sorularını yanıtladı.

Şahin, Uludere'de 34 kişinin yaşamını yitirmesine neden olan bombardıman emrini kimin verdiğine yönelik tartışmalara son noktayı koydu.

Terörle mücadele konusunda bilgiler veren İdris Naim Şahin, "Terör olaylarında artış beklendiği" uyarısı yaptı.

Şahin, Suriye yönetiminin PKK'nın saldırılarına göz yumduğunu da dile getirdi.

BDP'yle müzakereye yeşil ışık yakan Bakan Şahin, "Öcalan'la görüşme olmaz" dedi.

Gaflarıyla gündeme gelen İdris Naim Şahin, basının kendisini yanlış aktardığını savundu.

Şahin, "Geçmişte light militandım" şeklindeki sözlerine de açıklık getirdi.

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, 34 kişinin yaşamını yitirdiği Uludere olayıyla ilgili bir soru üzerine “Her kurumun, her işleyişin bir denetim mekanizması vardır. TSK, emniyet ve yargının belli bir mekanizması vardır. Terörist görünümlü bir gruba yönelik ateş açılması olayı soruşturulmaktadır. Bu olay, güvenlik güçlerimizin tecrübe hanesine kaydedilmiş bir olaydır. Daha dikkatli, daha doğru tespitler yapıp ona göre hareket etme durumundayız" dedi.

Şahin, "vur" emrinin kimin verdiği yönündeki bir soru üzerine de "Olay ani gelişen bir olaydır. Görüntüler alınmış değerlendirme yapılmıştır. İlgili kademeler zamanla yarışmaktadır.

'Vur' emri Sayın Cumhurbaşkanı verecek değil. Gündelik yönetimi Başbakan, Genelkurmay Başkanı yapacak değil. İçişleri Bakanı olarak ben de 81 ildeki olayları anlık yönetecek durumda değilim. O zaman diğer yetkililere, görevlilere hiç ihtiyaç yok demektir. Bunu sorgulamak bile mantıki olarak yanlıştır. Mutlaka yönetim sorumludur. Aşağının yaptığı yanlıştan yukarısı da hukuken ve siyaset olarak sorumludur. Olayı anlık yönetecek, askeri ve emniyet yetkililerdir. O anda emri Ankara’da Hava Kuvvetleri'nde o görüntüleri analiz eden komutanlar vermiştir" dedi.

'ÖLEN 34 KİŞİ SADECE FİGÜRAN'
Yaşamını yitirenlerin kaçakçılık yaparak geçimlerini sağladıklarının gözden kaçırılmamasını söyleyen Şahin, şöyle konuştu:

"Yanlıştan doğru çıkmaz, yanlıştan doğru sonuca gidilmez. Bu hayatını kaybeden insanlarımız kaçakçılık yaparken hayatlarını kaybettiler. Tabi hayatın kaybedildiği noktada kaçakçılık gölgede kalıyor. Ama hayatlarını kaybetmemiş olsalar ve onlar sağ ele geçirilmiş olsalardı, kaçakçılık suçundan yargılanıyor olacaklardı. Ama şimdi daha ağır bir sonuçla karşılaşınca o tabii ki yargılanamaz hale gelince onlar hayatlarını kaybettiği için kaçakçılık tarafı gölgede kalıyor. O bölge Kandil'e doğru bölücü terör örgütü KCK’nın kontrolünde olan bir bölgedir. Gelir kaynakları var.

Bölücü terör örgütünün sıktığı kurşun, attığı bomba, yediği ekmek, giydiği ayakkabı para ile alınıyor. Ayrıca tabii o baronların da bir payları var bu paradan. Şimdi bu para hareketinin kaynaklarından birisi kaçakçılıktır. Orada 34 insanımız ki çoğu yaşı küçük insanlar, gençlerimiz, bunlar, bu olayın sadece figüranlarıdır. Esas filmin büyüğüne bakmak lazım. Filmin senaristi var, filmin baş oyuncuları var ve bu filmin başka benzeri versiyonları var. Orada biz figüranlara takılıp kalıyoruz. Olayın geri tarafını, ilerisini sorgulamak için ya zaman bulamıyoruz, ya sinirleniyoruz aklımıza gelmiyor. Büyük film, bölücü terör örgütünün yönettiği kaçakçılık olayıdır. Bu gençler de oraya götürülmüşlerdir, kaçakçılık yaptırılmışlardır. Daha da başka oyunlar olabilir.

İstihbarata yönelik yanıltma oyunu da olabilir, arka tarafında. Yanıltma yönü de olabilir ve daha başka şey de olabilir. Bunlar zamanla belki aydınlanacak. 34 hayatını kaybeden kişinin dışında orada, onlarla birlikte bir yere kadar gelip sağ geri dönen bir takım insanlar da olabilir ve bunlar terör örgütünün doğrudan militanları da olabilir. Yani olay bir bütündür, bütünün parçasına takılıp parçanın üzerinden kavgayı götürüyoruz. Bu çok eksik ve yanlış bir tartışma oluyor.

'KAÇAKÇILIK RANTI PKK'YA'
O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür. Kaçakçılığın rantını elde eden KCK terör örgütüdür. CHP ve BDP bu olayı istismar ediyor. BDP bu olayın bir yerde parçası durumunda. Hele hele cenazelerde yaptığı iğrenç davranış, esasında oradaki 34 kişinin, hayatını kaybeden insanımızın sorgulanmasının ötesinde, sorgulanacak bir olayın henüz daha açılmamış dosyasının faili... Nedir? O 34 insanın cenazesinin üzerine, tabutunun üzerine örttüğü iğrenç bez parçalarının hesabını vermek durumunda BDP. Bunu anlatmak durumunda. BDP'nin bayrağı mıdır o bayrak? Neyin işaretidir o işaret? Nedir BDP'nin yaptığı veya yapmak zorunda kaldığı? Bunları sorgulamamız lazım."

'ÖZÜR DİLENECEK BİR OLAY DEĞİL'
Bakan Şahin, özür talebiyle ilgili olarak ise "Bu, özür dilenecek mahiyete dönüşmüş bir olay değildir henüz. Arka planı vardır. Filmin bütününe bakıldığında özür dilenecek bir yanı yoktur. Çünkü Hantepe olayı vardır. Çünkü başka sınır karakollarına katırlar sırtında getirilen ağır silahlar ve yapılan saldırılar, onlarca askerimizin şehit edilmiş olayları vardır. Dolayısıyla tam da ona benzer bir olayın sonucunun böyle olmasını biz doğrudan suçluluk psikolojisine girilecek bir olay olarak görmüyoruz. Bu gençlerimiz orada olmamalıydı esas itibarıyla. Yani oradan başlamalıyız" dedi.

'ÖCALAN'LA MÜZAKERE OLMAZ'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın BDP'yle görüşebileceği açıklamasını da değerlendiren Şahin, "Müzakere ön şartı terör örgütünün silah bırakmasıdır. Başbakan çağrı yapmıştır. BDP’nin buna yeteneği, iradesi var mıdır? Ben hiçbir zaman umudumu kaybetmedim. BDP, KCK’nın güdümlü bir uzantısı görünümündedir. Öcalan’la müzakere mümkün değil. Terör suçundan ömür boyu mahkum olmuş, 'terörist başılığı' tescil edilmiş birisiyle görüşülmesi mümkün değildir. Parlamentodaki siyasi partiyle görüşülebileceği ifade ediliyor."

'TERÖR SALDIRILARI ARTACAK'
Bir soru üzerine terör olaylarında artış beklediklerini ifade eden Şahin, "Teröristlerle mücadelede önemli yöntemimiz istihbarattır. İstihbarat sayesinde eylemlerin yüzde 90’ı engelleniyor. Terör olaylarında belli bir artış bekliyoruz. Tedbirlerimiz devam ediyor. Terör olayı, son terörist kontrol altına anınca bitecek. Şırnak'ta AK Parti İl Başkan Yardımcısı'nı şehit ettiler. Neydi o insanın suçu?" diye konuştu.

'SURİYE PKK'YA GÖZ YUMUYOR'
Şahin, Amanos Dağları'nda son dönemde artan saldırıların hatırlatılması üzerine Suriye'deki olayların, terör örgütü açısından da uygun bir ortam oluşturduğunu belirterek, bu durumun 'nin istihbarat birimleri tarafından tespit edildiğini ifade etti.

Sınırlarda tedbirlerin alındığını, Suriye tarafında ise haber kaynaklarının kullanılabildiği kadar kullanıldığını dile getiren Şahin, ''Orada terör örgütünün geçen yıl olmayan yuvalanması, yapılanması tespit edildi. Bu tabi Suriye yönetiminin, maalesef Türkiye ile bir siyasi uyumsuzluk içine düşmüş olması, hükümetimizin Suriye'deki ihtilafta Suriye halkından, masum halktan, mağdur ve mazlum halktan yana bir politikayı tercih etmemiz ve bunu dünyaya deklare etmemizin verdiği rahatsızlık karşısında, Suriye hükümetinin, belki de bir anlamda Türkiye'den intikam alma, Türkiye'yi biraz zora sokma amacıyla özellikle terör örgütünün, Suriye'nin kuzey bölgelerine yerleşmesi ve orada bazı kasabaların bile yönetimini ele geçirmesine göz yumması şeklinde kendini gösterdi, gösteriyor. Ama Suriye yönetiminin bu yaptığı da çok devlet adabına uyan bir davranış değil'' dedi.

Dostlukların ve düşmanlıkların iyi hesaplanması gerektiğini dile getiren Şahin, ''Bugünkü kriz yarın gidebilir. Yarın yine Suriye ile Türkiye birbirine muhtaç iki ülkedir. Yüz yüze bakılacaktır. Bu tür ucuz politikalara meyletmesini doğru bulmuyoruz, uluslararası siyaset bakımından'' ifadesini kullandı.

'BENİ YANLIŞ ANLATIYORLAR'
Sözlerinin bazı basın kuruluşlara tarafından yanlış aktarıldığını söyleyen Şahin, şöyle konuştu:

"Yanlış anlaşılma değil, yanlış anlatılma var. Türkiye’nin her yerinde ben varım, yanlış anlaşılma sıkıntım yok. Bir kısım medyada yanlış anlatılmam yönünde alınmış bir karar var. Beni yanlış anlatmaya çalışırken komik duruma düşüyorlar. Birileri toplumu yanıltıp kandırmaya çalışıyor.

Viyana’da lokantanın bahçesinde halkla buluşmuşum. Yüksek ağaçların altında sohbet ediyoruz. Çınar ağacı gibi bir ağaç... 'Çınar ağacının gölgesine oturduk' dedim. Ihlamur ağacıymış. Önemli olan ağaçtır, cinsi önemli değil. 'Ihlamur ağacı da bizim kültürümüzde vardır, faydalıdır' dedim. Şu anda ağacı suçlamıyorum, birileri böyle gösterebilir. Bu konuşmanın neresinde bir gariplik var? Asıl anlatılmak istediğim aktarılmıyor."

'LIGHT MİLİTAN' TARİFİ
Geçmişte "light militan" olduğu açıklamasının sorulması üzerine ise Şahin, "1980 öncesi üniversite yıllarında, bana sorulan soru... Yani soruya bakmadan cevabı anlamak mümkün değil. 'Siz militan mıydınız?' 'Hayır militan değildim, ama light militandım' dedim. Light militan kavgadan, gürültüden, kandan, silahtan yana olmayan ama aktif, çalışkan, iyi insan demek, hareketli insan demek, memleket için çalışan aktif insan demek" dedi.

Sayfa Yükleniyor...