Suriye-Irak tezkeresi Meclis'ten geçti

Irak ve Suriye'ye sınırötesi operasyon konusunda hükümete verilen yetkiyi bir yıl süreyle uzatan tezkere, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.

Suriye-Irak tezkeresi Meclis'ten geçti
Arşiv

TBMM, seçim kabinesine dışarıdan atanan bakanların yemin etmesi ve Suriye-Irak tezkeresi için olağanüstü toplandı.

Saat 13.00'te başlayan oturumda uzun tartışmaların ardından bağımsız bakanlar yemin etti. Ardından sınırötesi operasyona ilişkin Başbakanlık tezkeresinin görüşülmesine geçildi. AK Parti, CHP ve MHP'nin evet oyu kullandığı tezkere kabul edilirken, HDP ise hayır oyu kullandı. 

Tezkere'de, "'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şeklide korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde, TSK'nın gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması, bu kuvvetlerin hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilebilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkan sağlayacak düzenlemelerin TBMM kararı ile hükümete verilen bir yıllık izin süresinin, aynı kararda belirlenen ilke ve esaslar dahilinde, 2 Ekim'den itibaren bir yıl uzatılması Anayasa'nın 92. maddesi uyarınca kararlaştırılmıştır" ifadesine yer veriliyor.

Tezkere'nin gerekçesinde, Türkiye'nin güney kara sınırları boyunca ulusal güvenliğine dönük risk ve tehditlerin arttığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:

"Irak'ın kuzey bölgesinde silahlı PKK terör unsurları varlığını sürdürmektedir. Suriye ve Irak'ta diğer terör unsurlarının sayısı ve ortaya koydukları tehditte de önemli artış gözlenmektedir. Nitekim, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 2170 (2014) ve 2178 (2014) sayılı kararlarıyla Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğünü ve bağımsızlığını teyit etmiş, bu ülkelerdeki terör faaliyetlerini kınamış, DEAŞ ve benzeri terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkelere 1373 (2001) Sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı ve uluslararası hukuk çerçevesindeki sorumluluklarına uygun şekilde gerekli tedbirleri alma çağrısında bulunmuştur. Komşumuz Irak'ın toprak bütünlüğünün, milli birliğinin ve istikrarının korunmasına büyük önem atfeden Türkiye, terör gruplarının Irak'taki mevcudiyetine ve bunun doğurduğu tehditlere karşı askeri, siyasi ve diplomatik tedbir ve girişimlerini artırarak sürdürmek durumundadır."

"HER TÜRLÜ TEDBİR ALINACAK" 

Suriye'de rejimin beşinci yılına giren şiddet politikalarının, terör gruplarına desteğinin ve halkının etnik ve mezhepsel farklılıklarını fiili çatışmaya dönüştürme siyasetinin insani durum, bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrar bakımından yol açtığı risk ve tehditlerin devam ettiği vurgulanan tezkerede, şu ifadelere yer verildi:

"Bu çerçevede, ilk olarak 2007 yılında kabul edilen ve altı defa uzatılan Irak tezkeresi ile 2012 yılında kabul edilen ve bir defa uzatılan Suriye tezkeresinin 2014 yılında tek bir metin halinde kabulünü zaruri hale getiren ve ulusal güvenliğimizi tehlikeye atabilecek her türlük risk, tehdit ve eyleme karşı uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız doğrultusunda gerekli önlemlerin ulusal düzeyde tespit edilerek hayata geçirilmeye devam olunması, bunun yanı sıra DEAŞ ve benzeri terör örgütleriyle mücadele amacıyla oluşturulan uluslararası koalisyon bünyesinde Türkiye'nin de iştirak ettiği faaliyetlerin sürdürülmesi önem taşımaktadır."

Tezkerede, Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri alacağına dikkat çekilerek, Irak ve Suriye'deki tüm terörist örgütlerden ülkeye bundan sonra yönelebilecek saldırıları bertaraf ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı ulusal güvenliğin idame ettirilmesinin sağlanacağı bildirildi

OKTAY VURAL: REKLAM ARASI VAR

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, TBMM Genel Kurulu'nun olağanüstü toplantısında, sınır ötesi operasyon konusunda hükümete verilen yetkiyi 1 yıl süreyle uzatan tezkerenin görüşmelerinde MHP Grubu adına söz aldı.

Tezkerenin, "azınlık hükümeti" döneminde 21 Ağustosta Meclis'e geldiğini söyleyen Vural, Meclis'in ise seçim hükümeti kurulduktan sonra olağanüstü toplantıya çağrıldığını anımsattı.

Suriye-Irak tezkeresi Meclis'ten geçti - 1 MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural

"Neden bu iradenizi AK Parti'nin azınlık hükümetinin arkasına koymadınız?" diye soran Vural, şunları kaydetti:

"Neden böyle bir Bakanlar Kurulu iradesini aramadınız? Neden, 'Buyurun, imzayı açıyorum, imzayı vermeyenle ilgili gereğini yaparım' demediniz? Ortaklar ürkmesin. Çözüm ortaklığı devam ediyor. Meclis'e tezkere gönderme iradeniz yok ama Meclis'in verdiği tezkereyi kullanacaksınız öyle mi? Bakanlar Kurulunda terörle mücadele konusunda bir tereddüt, bir irade eksikliği olacağını düşünüyorsanız bu eksikliği giderip bir bütün halinde bir Bakanlar Kurulu kararı getirmeliydiniz, getirecektiniz. Niye getirmediniz çünkü çözüm devam ediyor, çözüm ortaklığı devam ediyor, reklam arası var. Terörle mücadele konusunda, askerim, polisim öldürülüyor da buna yönelik bir tedbir konusunda bir bakan bununla ilgili bir tedbire imza atmıyorsa azlederim gider, biter gider, bu kadar açık ve seçik. Böyle dik duracaksınız, dimdik duracaksınız ama bunu oluşturmadınız, oluşturamadınız." 

MİTHAT SANCAR: MÜZAKEREYE DÖNÜŞÜ İSTİYORUZ

HDP Grubu adına konuşan Mardin Milletvekili Mithat Sancar, 2,5 yıl süren çözüm sürecinin, 28 Şubat 2015'te son noktaya çok yaklaştığını ancak bugün o noktadan çok uzakta olduklarını söyledi. Sancar, bunun tarihi bir fırsat, büyük bir şans olduğunu belirterek, bakanlar, Cumhurbaşkanı, HDP ve AK Parti milletvekilleri, sivil toplum örgütlerinin büyük emek harcadığını belirtti.

Suriye-Irak tezkeresi Meclis'ten geçti - 2 HDP Mardin Milletvekili Mithat Sancar

Sancar, çözüm sürecinin, Dolmabahçe'de müzakereye evrilmek üzere olduğunu kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tam da Dolmabahçe'de evrensel şartlara ve niteliklere uygun bir barış sürecini yaratma imkanı yakalanmışken neden o noktadan geri dönüldü? Neden Dolmabahçe toplantısının ve mutabakatının mimarları, o mutabakatın oluşması için cidden emek sarf eden Başbakan Sayın Davutoğlu bugüne kadar tek bir kelime etmemiştir bu konuda? Sayın Cumhurbaşkanı da bunun iyi bir gelişme, olumlu bir gelişme olduğunu söylemişti. Daha sonra kendisi bundan vazgeçtiğinde, siz bu sürecin siyasi sorumlusu ve kurucu ortağı olarak neden buna karşı bir ses çıkarmadınız, neden bugüne kadar bir açıklama yapmadınız? Sayın Yalçın Akdoğan, o gün o metni okuyan milletvekillerinden biri olarak neden bugüne kadar o süreci samimiyetle sahiplenen bir tutum sergilemediniz? Dolmabahçe mutabakatını bozmak savaşa yeniden dönmenin yollarını açıyor.

Silahların sustuğu döneme, çatışmasızlık dönemine geri dönüş istiyoruz. Bu sorunu barışçıl temelde, demokratik çerçevede çözmeyi sağlayacak tek yol olan müzakereye dönüşü istiyoruz. Müzakereye dönüş halinde ise artık keyfe bağlı bir süreç değil, kurallı ve kurumsal bir müzakere süreci istiyoruz. Bütün bunları hükümet kabul etmişti, müzakereye geçmeyi kabul etmişti. Müzakere için ayrı bir salon dizayn edilmişti İmralı'da, fiziksel olarak dahi masa kurulmuştu. Niye vazgeçtiniz?"

Sayfa Yükleniyor...