'Tek istediğim dövüşün adil olması'

Müzisyen, aktör, yapımcı... Hollywood’un önemli isimlerinden Mark Wahlberg, bu hafta gösterime girecek yeni filmi Bitik Şehir'i, polisiye sinemasını ve perdedeki suç dünyasını anlattı.

'Tek istediğim dövüşün adil olması'

90’ların rap yıldızı "Marky Mark" olarak tanınan Mark Wahlberg artık Hollywood’un ses getiren projelerinde hem aktör hem de yapımcı koltuğunda yerini alıyor. 'The Fighter' ve 'The Departed' ile hem Oscar'a hem de Altın Küre’ye iki defa aday oldu.

Wahlberg’in dikkat çekici kariyeri 'Renaissance Man' ve 'The Basketball Diaries' ile başladı. Tanınması ise 'Boogie Nights' ile oldu. Daha sonra onu, 'The Perfect Strom'da George Clooney, 'The Italian Job'ta Chalize Theron ile görüdük.

Aynı zamanda 'Broadwalk Empire', 'Entourage', 'In Treatment' ve 'How to Make It in America' gibi televizyon serilerinin de yapımcılığını yapan Wahlberg, bu Cuma gösterime girecek 'Bitik Şehir'de (Broken City) New York şehirinin yozlaşmış sırları arasında kendi hayatını kurmaya çalışan gözü pek bir dedektifi canlandırıyor.

Projeye nasıl dahil oldun ve yönetmen Allen Hughes ile çalışmak nasıldı?
Times Square’de “Menace II Soceity”i gördükten sonra ona ulaşmıştım. O zamanlar daha kariyerine yeni başlayan bir aktördüm ve sadece ne kadar büyük bir hayranı olduğumu ifade ettim. Yıllar içinde özel organizasyonlarda karşılaştık. 'Bitik Şehir'in senaryosunu biliyordum ama okumamıştım. O okuduktan sonra beni aradı “Bunu okuduğumda senin yüzünü daha çok görmeye başladım. Bir bakabilir misin? ”diye sordu. Bende okudum, buluştuk ve yapmayı çok isteyeceğimi söyledim.

Senaryo o kadar iyiydi ki, herkesi cezbetti. Russell (Crowe) okuduğu gibi cevap gönderdi. Catherine (Zeta-Jones) ve Jeffery (Wright) ve Barry Pepper ve Kyle Chandler ve diğer herkes okudukları gibi geri döndüler. Komik olan şu; senaryoyu okuyan herkes Belediye Başkanı rolü ile ilgilendi, ben de okuduğumda o rolü istemiştim. Ama ben o rol için çok gençtim ve bazıları da Billy rolünü oynamak için çok yaşlıydı.

'Bitik Şehir'de oynadığın polis ile Köstebek'te (The Departed) oynadığın polis karakterlerini karşılaştırabilir misin?
Köstebek'teki karakterimin günahını bağışlatmak gibi bir derdi yoktu. Bu karakter ise tamamen farklı tür tercihler ve zorluklarla karşılaşıyor. İlginç olan şey ise filmin başında neden bunları yaptığını ve geçmiş hikâyesini anlayabilmem oldu. Adaletin çok yanlış bir şekilde yerine getirilmesi sonucu davası sistemin başarısızlığı oldu. Ama olay doğru şeyi yapmayı istemek ve sistemin doğru şekilde işlemesini istemek. Doğru şeyi yapmak adına kendi özgürlüğünü tehlikeye atacak. Onun bu yönünü çok seviyorum ve bana babamla 'Chinatown'u izlediğim zamanı hatırlattı. Güzel bir hikâye ve ilginç dönemeçleri ile harika bir karakter. Eğer son yılların Hollywood'una bakarsanız bu tarz filmleri yapmak gibi bir eğilimi olmadığını görürsünüz.

'Chinatown'dan bahsettin, bu filmin de suç ile alakalı bir yanı var, çekimlerden önce Hughes ile konuştuğunuz bir konu muydu?
Evet, bu baştan itibaren Allen’ın yapmak istediği, ilgilendiği ve benim de kesinlikle katıldığım bir şeydi. Bir tek, filmin ilk sahnesinde ne olduğunu ve niye olduğunu anlayamıyoruz, bunun dışında bir yanlışı ve büyük bir haksızlığı düzeltmeye çalıştığımı anlıyorsunuz. Kendimi sürekli saldırılara karşı koruyorum. Aldatan bir eşin pencereden fotoğrafını çekerken komşusu bir sopayla bana saldırıyor. Film boyunca bir sürü iri yapılı manyak tarafından saldırıya uğrayacağım. Benim tek istediğim ise dövüşün adil olması.

'Tek istediğim dövüşün adil olması' - 1

Russell Crowe ile çalışmak nasıldı?
Russell geldiğinde biz beş haftadır çekim yapıyorduk ve herkes “Nasıl olacak?” diye merak ediyordu. Sette harika bir atmosfere ve enerjiye sahiptik. O geldi ve çok kısa zamanda yapılacak çok iş vardı. Monolog üstüne monoloğu vardı ve geldi, odanın içine girdi ve Allen (Hughes) “Prova yapmak ister misin?” diye sordu. O bana baktı, ben ona ve “Boş ver çekelim gitsin.” dedim. Harika olan şey senaryonun yazılışı itibariyle bunu yapabiliyorduk, hemen başlayabildik.

Karakterlerimiz olarak birbirimizi saf dışı bırakmaya çalıştık ama aktör olarak ya da kişilik olarak değil. Harika atışmalarımız var ama film adına tabii ki. O inanılmaz bir usta. Geldi ve tam 12'den vurdu. Kendin kadar hazırlıklı gelen birini görmek çok güzeldi. Şöyle düşündüm, hala umursayan birileri var ve ciddiye alıyorlar. Benim için en iyilerle çalışmak kendini göstermene şans sağlıyor ve her zaman oyununu bir üst seviyeye taşıyor. Harika aktörleri, kötü filmler içinde, kötü materyallerle görüyoruz; herkesin birlikte çalışması ve aynı sayfada olması gerekli. Ondan sonra film tanrısının sihirli peri tozunu serpmesini umuyorsun çünkü iyi bir film yapmak zor. Bugüne kadar katıldığım hiçbir proje de çaba eksikliği yok fakat her zaman iyi sonuçlanmıyor.

Sayfa Yükleniyor...