Televizyon ve internet gazetelerin sırtında...

Mevlüt Tezel - Sabah

NTVMSNBC sitesinde dolaşırken, 'Bu öpüşmenin bedeli: 1470 lira' başlıklı habere tıkladım... Bu derleme haber, pazar günü GÜNAYDIN'ın manşetiydi. NTVMSNBC, haberi direkt kopyalamış, üçüncü paragrafta satır arasına da hiç görülmeyecek şekilde "SABAH'ın haberine göre" lafını geçirmiş. Nerede bu haberin muhabir imzası? İlker Gezici, İstanbul'daki belediyelerin dizi çekimleri için uyguladığı ücret tarifelerine ulaşmak için belediyelerin çoğuna telefon açtı, e-posta yolladı. Çoğu tarifelerini açıklamak için İlker'i Mali Hizmetler Müdürlüğü'ne yönlendirdi falan... Sonuçta İlker, bu haberi üç günde hazırladı. Sadece NTVMSNBC (niye bu siteyi örnek gösterdiğimi ikinci yazıda açıklayacağım) değil, birçok haber sitesi, SABAH'a rakip diğer büyük gazetelerin internet siteleri de bu haberi kullandılar. Onların kopyalama işlemine harcadıkları süre ise sadece 10 saniye! SABAH gazetesinin magazin sitesi 'haber hırsızlığı' yapmadığı için gönül rahatlığıyla soruyorum: Bu sitelerin ilan geliri yok mu? İlker'in maaşını siz mi veriyorsunuz?

HABER REKABETİ ÖLÜYOR
Daha önce de yazdım... İnternet sitelerinin ilan geliri çok arttı, artık bu haber hırsızlığına karşı önlem alınması gerekiyor. Bir haber sitesini yönetmek dünyanın en kolay işi... Aç bir site, oturt iki editör, sabahtan akşama kadar gazetelerin haberlerini kopyalayıp yapıştırsınlar... En çok kızdığım nokta ise büyük gazetelerin hiç utanmadan, sıkılmadan, başka gazetelerin haberlerini muhabir imzası koymadan sayfalarına taşımaları... Üstelik bu durum haberciliği ve rekabeti de öldürüyor... Benim haberimi diğer gazeteler imzasız kullanıyorsa ben niye özel haber yapayım ki? Televizyonlarda ise durum daha vahim... Hıncal Uluç geçenlerde durumu bir cümlede özetledi aslında: "Dünyada gazetenin kaynağı TV'dir. Bizde TV'nin kaynağı gazete..." Sevgili okurlar, akşamları TV'de izlediğiniz ana haber bültenlerinin haber kaynağı da gazeteler. Gazetelerde çıkan özel haberleri akşam direkt size okuyorlar. Haberi geliştirmek diye bir dertleri yok. Sadece olaya görsellik katıyorlar, o kadar... Hadi o kadar acımasız olmayayım. Özel haber, canlı bağlantılar vs. yapılıyor ama haberin asıl kaynağı yine yazılı basın...

KÖŞELERİN OKUNMASI...
Televizyonların bir diğer ayıbı da; gazetelerdeki köşe yazılarını okumaları... Eskiden sabah haberlerinde okuyorlardı, şimdi bütün bir güne yaydılar. Bütün önemli yazarların köşelerini satır satır okuyorlar. Şimdi işi iyice abartılar, özel dokunmatik ekranlarla gazetelerdeki haberleri de gün boyu ekrana taşıyorlar. Sevgili arkadaşlar şimdi bu yaptığınız habercilik mi? Size göre çok düşük maaşla çalışan gazetecilerin haberlerini sömürmek mi habercilik? Sömürüyü geçtim, asıl gazetelerin tirajlarına darbe vuruyorlar. Sabah şöyle bir saat ekran başında durun, gazete almanıza gerek kalmıyor! Nasıl olsa sevdiğiniz yazarların yazılarını da okuyorlar. Bu kadar çok haber kanalı olmasına da şaşırmamalı. Ne de olsa yazılı basın beleşe çalışıyor... Tamam, yazılı basın da haber kaynağıdır ama internet siteleri ve televizyon kanalları, bu kaynağı kurbanlık koyun misali sömürüyorlar. Abartmayın arkadaşlar! İleride otlanacak gazete kalmayacak, haberiniz olsun!

Özel haberlere telif ücreti ödensin

Gelelim NTVMSNBC'yi neden örnek gösterdiğime... İlker Gezici'nin üç gün uğraşarak hazırladığı haberi direkt hortumlayan sitede, Doğuş Yayın Grubu'nun 26 Ekim'de İstanbul'da düzenleyeceği Yeni Medya Düzeni Konferansı ile ilgili haberler vardı. Yeni medya düzeni hakkında konferans düzenle, sonra da başka gazeteden aldığın habere muhabir imzası atma! Bu mudur yeni medya düzeni yani? Sitede konferansa konuşmacı olarak katılacak efsanevi Wired dergisinin editörü Chris Anderson ile yapılmış bir röportaj da vardı...

HABERCİLİK HOBİ OLACAK
Röportajda Chris Abi özetle, yıllarca yazılı basını bedava sömürüp gelişen internet medyasını yüceltmiş. "Biz daha çok okunuyoruz. Yazılı basın bitecek" demiş. En çok kıl olduğum da internet medyasının bu küstahlığı... Eyvallah, yazılı basın da bir gün bitecek ama haberi yine muhabirler yapacak. Bu noktada Chris Abi'nin fantezisi ise şöyle: "Habercilik gelecekte iş değil hobi olacak." Alın size tartışma konusu: Hobi olarak yapılan habercilik ve haberin güvenilirliği... İnternet medyasına karşı tutucu bir profil çiziyor gibi göründüğümün farkındayım. Aksine tutucu değilim, internet sayesinde haberciliğin özgürleştiğini, sansürün yıkıldığına inanıyorum. Benim derdim emeğe karşı yapılan haksızlık. İnşallah bu konferansta 'Basında emek sömürüsü' de tartışılır. Aslında yazılı basının, televizyon ve internet medyası tarafından sömürülmesi konusunda Gazeteciler Cemiyeti çoktan harekete geçmeliydi. Bu cemiyet, Abdi İpekçi'yi ölüm yıldönümünde anmak dışında ne iş yapar, çok merak ediyorum... Örneğin yazılı basında çıkan özel haber ve köşe yazılarının başka haber kaynakları tarafından kullanılmasıyla ilgili yeni düzenlemeleri hayata geçirebilirler... Özel bir haberin başka haber kaynakları tarafından imza ve kaynak gösterilerek 24 saat sonra kullanılmasını sağlayabilirler. "Neden bahsediyorsun? Haber beklemez, medya artık ışık hızında yaşıyor" diyorsanız; o zaman ben de özel haber ve köşe yazılarının anında kullanılması karşılığında telif ücreti ödenmesini gündeme getiririm... Yani İlker Gezici'nin üç gün emek harcayarak yarattığı haberin, başka kaynaklar tarafından kullanılmasının bir karşılığı olmalı... Radyolar, internetteki siteler, TV'deki haber programları, hatta Okan Bayülgen yaptığı gece talkshow'unda İlker'in haberinden yarım saat bahsediyorsa; telifini ödemeli... Bir de cep telefonları var değil mi? Acaba internet siteleri, TV kanalları, İlker'in ya da başka bir muhabirin özel haberini cep telefonlarına kaç paraya geçiyorlar? Rupert Murdoch da benimle aynı fikirde ama boşuna yazıyorum değil mi? Muhabirin imzasını bile atmıyorlar yahu! Not: Chris Anderson'ın görüşlerinin hepsine karşı değilim. Röportajda hem fikir olduğum birçok açıklama var. İşte internet adresi: (www.ntvmsnbc.com/id/25132 504) Tezel'in yazısı için tıklayın

Sayfa Yükleniyor...