Veysi Kaynak: FETÖ ile irtibatlı 123 vakıf kapatıldı

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, FETÖ ile irtibatlı 123 vakfın kapatıldığını, bunlara ait 2 bin 110 parsel taşınmazın Vakıflar Genel Müdürlüğüne intikal ettiğini bildirdi.

Veysi Kaynak: FETÖ ile irtibatlı 123 vakıf kapatıldı
Arşiv

TBMM Genel Kurulunda, Türki̇ye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Afet ve Aci̇l Durum Yöneti̇mi̇ Başkanlığı, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Atatürk Kültür, Di̇l ve Tari̇h Yüksek Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, Atatürk Kültür Merkezi̇, Türk Di̇l Kurumu ve Türk Tari̇h Kurumunun 2017 yılı bütçeleri kabul edildi.

Başbakan Yardımcısı Kaynak, bağlı kuruluşların 2017 bütçesi hakkında söz aldı.

İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumunun bağımsız, idari ve mali özerkliğe sahip bir kamu tüzel kişiliği hüviyetine sahip olduğunu belirten Kaynak, "İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumumuzun, kurulumuz oluştuğunda kurulun ne kadar çoğulcu bir yapıda ve tamamen adaylık usulüyle seçilen bir kurul olduğunu hep birlikte göreceğiz." dedi.

AK Parti hükümetleri ve Meclis tarafından insan haklarının korunması ve geliştirilmesi alanında yapılan düzenlemeleri anlatan Kaynak, "İşkenceye asla tolerans göstermeyiz. Neden? Her varlık değerlidir, insan da varlıkların en değerlisidir. Suçlu olabilir, terörist olabilir; başka şey olabilir ama insan onuru her şeyin üstündedir." diye konuştu.

İnsan hakları konusunun, AK Parti'nin iddialı olduğu bir alan olduğunu belirten Kaynak, "Her şey mükemmel değil, eksiğimizi gediğimizi tamamlayacağız. insan hakları alanında on dört yıldan beri büyük gelişmeler sağlamış ve bu gelişmelerine devam edecektir." dedi.

"15 Temmuz darbe girişimi gibi büyük bir hadiseyi olağanüstü halin bize verdiği hızlı ve etkin mücadele imkanı olmadan telafi edemeyiz." ifadesini kullanan Kaynak, "Türkiye'de, seyahat özgürlüğü, ticaret özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşleri özgürlüğü, siyaset özgürlüğü, aklınıza hangi alanda gelirse gelsin bu özgürlükler sonuna kadar kullanılmaktadır. Olağanüstü hal bir olağanüstü durumdan neşet etmiştir ve tabii ki bir kısım olağanüstü tedbirler alınacaktır." dedi.

KURU GIDA VE NAKDİ YARDIM

2003-2016 yılları arasında il ve bölge ayrımı yapılmadan yaklaşık 4 bin 750 vakıf eserinin proje ve onarım çalışmaları tamamlandığını bildiren Kaynak, Vakıflar Genel Müdürlüğünün her ay 15 kalemden oluşan kuru gıda paketlerini 81 ilde 20 bin 315 ihtiyaç sahibine ulaştırdığını söyledi.

Vakıflar Genel Müdürlüğünün, yüzde 40'tan fazla engeli olan, hiçbir sosyal güvencesi olmayan ve kendisinin geçimini temin edecek bir mal varlığına sahip olmayan bütün herkesin, kendisi ve yetim çocuklar için aylık 584 lira hayır yardımında bulunduğunu ifade eden Kaynak, bu kişilerin şu anda 3 bin 800 civarında olduğunu bildirdi.

Kaynak, vakıfların, ecdadın şanlı tarihinin emaneti olan bütün eserlere sahip çıkmaya bu dönemde de devam edeceğini söyledi.

KAPATILAN VAKIFLAR

Milletvekillerinin sorularını da yanıtlayan Kaynak, FETÖ ile mücadele kapsamında, 17-25 Aralık'tan sonra Devlet Denetleme Kurulunun harekete geçtiğini, çalışmaların o tarihte başladığını belirterek, "(Bir günde, bir haftada bunları nereden bilebildiniz?) sorusunun cevabı da budur. Hem personel hem de oluşumlar bakımından önemli mesafeler alınmıştı." dedi.

FETÖ ile irtibatlı 123 vakfın kapatıldığını bildiren Kaynak, bunlara ait 2 bin 110 parsel taşınmazın Vakıflar Genel Müdürlüğüne intikal ettiğini söyledi. Bunların arasında tavuk çiftliğinden roof bara, samanlıktan kahvehaneye, evden iş yerine kadar birçok taşınmazın bulunduğunu ifade eden Kaynak, bu taşınmazların ihtiyacı olan kamu kurumlarına verildiğini kaydetti.

"978 AFET VE ACİL DURUM OLAYI MEYDANA GELDİ"

Kaynak, AFAD'ın alacağı ihbarlar neticesinde kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehdit ve tehlikelere karşı da hazır olduğunu belirtti.

2016 yılında Türkiye'de sel baskını, fırtına, yaralı tahliyesi, boğulma, kayıp gibi toplam 978 afet ve acil durum olayı meydana geldiğini, bu olaylara 4 bin 314 personelle müdahale edildiğini, 3 bin 832 kişinin bu afetlerden sağ olarak kurtarıldığı bilgisini veren Kaynak, 620 vatandaşın da cenazelerine ulaşılarak ailelerine teslim edildiğini kaydetti.

Türkiye'de ilk defa, afet riskini önceleyecek, afetler olmazdan önce tedbirler alınabilecek bir sistem üzerinde çalıştıklarını ifade eden Kaynak, "Bundan sonra AFAD, ilgili paydaş kuruluşlarla risk oluşturacak yerleri belirleyecek. Bu yerlerle ilgili gerek ikaz alarm sistemlerini hayata geçirecek gerekse afet olmadan önce bu riskleri, ortadan kaldırılabilir hususlarsa bunların tamamını hayata geçirecek." diye konuştu.

SURİYELİ SIĞINMACILAR

AFAD'ın 2011 yılından beri önemli bir yükünün Türkiye'ye sığınan mültecilerle ilgili olduğunu belirten Kaynak, şunları söyledi:

"Türkiye bu meseleyi bir insanlık meselesi olarak görmüş ve açık kapı politikası uygulamıştır. Hem de öyle bir açık kapı ki asla kimsenin ırkına, diline, dinine, cinsine bakmadan Arap, Kürt, Türkmen, Ezidi, bunların tamamına kapılarımızı açtık. 2 milyon 753 bin Suriyeli topraklarımızda. Bunun yaklaşık yüzde 10'unu kamplarımızda barındırıyoruz. Kamp dışında yaşayan Suriyelilerden, insanlık onurunu zedeleyici muameleye tutulduğunu kimse söyleyemez. Hiç sokaklarımızda, köprü altlarında, parklarda yatan Suriyeli görüntüsü hatırlıyor musunuz ya da çöplerden ekmek arayan? Bizim milletimiz ensar bilinciyle bu insanları sahiplenmiştir.

Kamplarımızda yaşayan ve kamp dışında yaşayan mültecilere yönelik 21 milyona yakın poliklinik muayene, 900 bin cerrahi müdahale yaptık. 180 binden fazla Suriyeli çocuk bizim topraklarımızda hayata gözlerini açtı. Eğitim çağındaki 900 binden fazla çocuğun 510 binini bu sene eğitim şemsiyesi altına aldık. Bu hususta asıl düşünmesi gerekenler biz değil, kendisini medeni dünyanın temsilcisi sayanlardır. Mülteciler savaştan, ölümden, açlıktan kaçıyor; zengin ülkeler de mültecilerden kaçıyor.

Fert başına geliri 45 bin dolar olan İngiltere'de sadece 9 bin mülteci varken dünyanın fert başına geliri en az olan ülkelerden Lübnan'da 1 milyondan fazla mülteci var. Dünyanın en büyük coğrafyasına sahip Yeni Zelanda'da yüzlerle ifade edilen mülteci varken Ürdün'de 600 bin mülteci var ve 300 mülteci almak için referandum yapma ayıbını işlemiştir modern dünya."

"NEREYE HARCANACAĞI BELLİ"

"Asla mültecileri bir pazarlık konusu yapmayız, yapmadık da. Bunu nasıl pazarlık konusu yapabiliriz? Bu bizi insanlığımızdan utandırır." diyen Kaynak, 3 milyarlık mali yardımla ilgili herhangi bir duraklama ve kesinti olmadığını bildirdi.

Bu 3 milyarlık yardımın hangi sektörlere harcanacağının belirlendiğini ifade eden Kaynak, "Bundan 15 gün önce sorsaydınız 'Bu hususta bize henüz önemli bir para gelmedi.' derdim ama 15 günden beri 90 milyon avro Milli Eğitim Bakanlığımıza, 120 milyon avro Sağlık Bakanlığımıza, 12 milyon avro Göç İdaremize ve en son Dünya Gıda Programı üzerinden gönderilecek şekilde, Kızılay tarafından kamp dışındaki mültecilerin günlük yaşamlarında harcamak üzere de 262 milyon avro serbest bırakılmıştır." bilgisini verdi.

AB'nin bu paraları kendi sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla harcamayı istediğini belirten Kaynak, Türkiye'nin de buna karşılık "Türkiye bir çadır devleti değil, Türkiye güçlü bir devlettir. Türkiye kendi kurumları olan bir devlettir, Türkiye'nin bu paraları harcamaya gücü de yeter imkanı da yeter. Eğer mevzuatımızda bir kısım değişiklikler istiyorsanız da bunu müzakere etmeye varız." dediğini aktardı.

"HİÇ KİMSENİN TOPRAĞINDA GÖZÜMÜZ YOK"

Sözlerini "Bütün mevcudiyetimle temin ederim ki biz DEAŞ'la çatışırken, dünyada da DEAŞ'la en etkin mücadeleyi sürdürürken asla bize 'Kamplarda IŞİD'çiler barındırılıyor, onlara eğitim veriliyor.' denmesin. Bu büyük bir iftira, bühtan olur." ifadelerini kullanan Kaynak, DEAŞ'la tek somut mücadeleyi Türkiye Cumhuriyeti'nin gösterdiğini kaydetti.

Fırat Kalkanı operasyonunun yüz günü geçtiğini dile getiren Kaynak, şunları söyledi:

"Bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok. 786 bin kilometrekare toprağımız bizim için yeter. Biz 786 bin kilometrekare toprağımızda müreffeh yaşamak istiyoruz, demokratik bir ülkede yaşamak istiyoruz, insan hakları ve özgürlüklerinin sonuna kadar kullanıldığı bir ülkede yaşamak istiyoruz. Fırat Kalkanı'nın asla bir işgal ya da bir ilhak olarak düşünülmeden, Türkiye'ye terörist geçişinin ve terör ihracının merkezi olan Suriye'nin devlet otoritesi kalmamış topraklarından, bunların önlenmesi için yapıldığını kabul etmemiz gerekir.

Sayfa Yükleniyor...