Yargıtay: Taslağın hedefi yargıyı ele geçirmek

Hükümetin 26 maddelik anayasa değişiklik paketine en sert tepki Yargıtay'dan geldi. Başkan Gerçeker, "Taslak yüksek mahkemeleri devreden çıkarmaya çalışıyor. Düzenlemenin anayasaya aykırılığı çok açıktır" dedi.

Hükümetin 26 maddelik anayasa değişiklik paketini açıklamasından sonra Yargıtay Başkanlar Kurulu toplandı.


1,5 saatlik toplantının ardından Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, kameraların karşısına geçerek Yargıtay'ın görüşünü açıkladı.

Yargıtay Başkanı Gerçeker, "Bugün taslak metine baktığımızda, değiştirilmek istenen Anayasa maddelerine baktığımızda bizim isteğimizin aksine yargı bağımsızlığını daha da geri götüren, kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı olan bir takım  düzenlemeler yapıldığını görüyoruz. Şunu çok açıklıkla belirtmek istiyorum, yargı ile ilgili olan düzenlemeler Anayasa'ya aykırı düzenlemelerdir. Anayasa'nın başlangıç kısmında kuvvetler ayrılığı ilkesinin benimsendiği belirtilmiştir ve bu kuvvetler ayrılığı ilkesi Anayasa'nın değiştirilemeyecek maddeleri içinde yer almaktadır" dedi.

Yargıtay olarak Başkanlar Kurulunu topladıklarını ve konuyu görüştüklerini ifade eden Gerçeker, konunun daha detaylı irdelenmesi için bir komisyon oluşturulduğunu, bünyelerindeki Anayasa Komisyonundaki kişilerin de bu komisyonda görev aldığını söyledi.

Gerçeker, taslak metnin incelenmesinin ardından bir rapor hazırlanacağını ve kamuoyuna sunulacağını bildirdi.

Yargının, yasama ve yürütme ile birlikte Anayasa'da yer alan ana erk olduğunu vurgulayan Gerçeker, yargının yetkisini Anayasa'dan aldığını ve Türk milleti adına kullandığını kaydetti.

Yargının, Cumhuriyeti'nin temelini oluşturan laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olmanın en temel güvencesi olduğunu bildiren Hasan Gerçeker, ''Biz yargı ile ilgili bir şeyler isterken yargı bağımsızlığının güçlendirilmesini isterken kendimiz için bir imtiyaz olsun diye istemiyoruz. Yargı bu toplumun her kesimin, her kurumun en son noktası, en son teminat noktası, en büyük güvencesidir. Bu nedenle de demokratik ülkelerde yargı bağımsızlığı her zaman en üst seviyede tutulmuştur'' diye konuştu.

Yapılacak ''reform'' denilen düzenlemelerin mutlaka yargı bağımsızlığını güçlendirmesini, kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olmasını istediklerini belirten Gerçeker, şunları söyledi: ''Bugün taslak metine baktığımızda, değiştirilmek istenen Anayasa maddelerine baktığımızda bizim bu isteğimizin aksine yargı bağımsızlığını daha da geriye götüren, kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı olan bir takım düzenlemeler yapıldığını görüyoruz. Bu yargı ile ilgili olan düzenlemeler Anayasa'ya aykırı düzenlemelerdir. Anayasa'nın başlangıç kısmında kuvvetler ayrılığı ilkesinin benimsendiği belirtilmiştir. Bu kuvvetler ayrılığı ilkesi Anayasa'nın değiştirilemeyecek maddeleri içinde yer almaktadır. Ayrıca tarafsız olan herkesin, bilim adamlarının da çeşitli kereler, devamlı suretle ortaya koyduğu gibi böyle kurumsal konularda geniş çaplı düzenlemelerin mutlaka geniş bir mutabakat içinde yapılması gerekir ama biz bu konuda bu mutabakatı da göremiyoruz.''

Yapılan düzenlemelerde HSYK'nın 21 üyeden oluştuğunun görüldüğünü, Yargıtaya üç, Danıştaya da bir üyelik verildiğini ifade eden Gerçeker, Cumhurbaşkanı tarafından HSYK'ya dört üyenin seçilmesinin öngörüldüğünü anımsattı.

İlk derece mahkemelerinde de yedisi adli yargıdan, üçü idari yargıdan olmak üzere 10 üyenin olmasının öngörüldüğünü kaydeden Gerçeker, bir üyenin de Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçilmesinin istendiğini belirtti. Yargıtay Başkanı Gerçeker, Adalet Bakanı ve müsteşarının da kurulda başkan ve üye olarak devam edeceğinin öngörüldüğünü söyledi.

Gerçeker, şöyle konuştu: ''Bu düzenlemeler şunu gösteriyor ki yüksek yargının, yüksek mahkemelerin devreden çıkarılmak istenmesi, etkisinin azaltılmak istenmesi öngörülüyor. Biz buna kesinlikle karşıyız. Şöyle bir öneri de getirebiliriz bu konuda, yüksek mahkemelerden hiç üye almasınlar bu düzenlemeden belki daha sağlıklı olabilir, diye düşünüyoruz. Burada yüksek mahkeme mensuplarının ilk derece hakimler ve savcılar arasından seçildiği, dolayısıyla onları da temsil ettikleri gözardı edilerek sanki ilk derece mahkemeleri ayrı bir kurummuş gibi bir anlayış içine girildiği de gözleniyor. Bu da yargının birliği ve bütünlüğünün bozmaya yönelik bir uygulama olarak görülmektedir.''

'BÜTÜNLÜĞÜ BOZAN...'
Yargının bir bütün olduğunu, ilk derece mahkemelerinin yüksek mahkemelerle birlikte bütünlük içinde çalıştığını ifade eden Gerçeker, ''Bu bütünlüğü bozan aslında Adalet Bakanı ve müsteşarının kurulda yer alması ve etkinliğinin sürdürmesidir. Bütün bu düzenlemeler kuvvetler ayrılığı ilkesine, yargı bağımsızlığı ilkesine tamamen aykırı düşen ilkelerdir ve getirilmek istenen kuralların Anayasa'ya aykırılığı çok açıktır'' diye konuştu.

Yargının çok büyük sorunlarının bulunduğunu, bunun her zaman dile getirildiğini vurgulayan Gerçeker, kendilerinin öncelikle bu sorunların halledilmesini istediklerini dile getirdi.

Hasan Gerçeker, yargının iş yükü sorununun altından kalkılmayacak derecede büyük boyutlara ulaştığını, Yargıtaya gelen dosya sayısının 1.5 milyonu geçtiğini anlattı.

Hakim, savcı açığının had safhada olduğunu söyleyen Gerçeker, 15 bin hakim, savcı kadrosunun en az 3-4 bininin boş olduğunu kaydetti.

Personelin, özellikle Yargıtayın fiziki koşullarının korkunç derecede yetersiz olduğunu anlatan Gerçeker, ''Biz diyoruz ki aslında acilen bu sorunların çözümlenmesi gerekiyor. 2005'te çıkan yasanın gereği olan istinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesi sağlanamamıştır. Şimdi bütün bunlar yapılmadan, bu üst yapı değişikliklerini yapmak, yargı bağımsızlığının geriye götürecek düzenlemeleri yapmak, kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı bu düzenlemeleri yapmak daha önce de söylediğimiz gibi yargıyı kuşatmanın da ötesinde yargıyı ele geçirmekle eş anlamladır'' diye konuştu.

Anayasa değişikliği paketindeki parti kapatmalara yönelik düzenlemelere değinen Gerçeker, daha önce şahsi görüşü olarak partilerin kapatılmasından çok suçları işleyenlerin cezalandırılmasının daha uygun olacağını belirttiğini anımsattı.

Gerçeker, ''Ama bugün görüyoruz ki yine yargı bağımsızlığı ile taban tabana zıt olan parti kapatma davasının TBMM iznine bağlanması da kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı bir sistemdir'' dedi.

Hasan Gerçeker, bu görüşleri kurum olarak, kurumsal görüşleri olarak, tüm başkanlarla paylaştıklarını ifade eden Gerçeker, şunları söyledi:

''Başkan arkadaşlarımız da kendi dairelerindeki üye arkadaşlarımızla paylaştılar ve bunlar bizim kurumsal olarak ortaya koyduğumuz temel görüşlerdir. Bunlardan da geri adım atmamız söz konusu olamaz. Ama son söz yasama meclisinindir. Takdir yasama meclisinin olacaktır. Ama biz uyarı görevimizi yapıyoruz. Zaman en iyi göstergedir. İleride bu şekilde kurulan kurumların, Anayasa Mahkemesi'nin, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun ne getirip ne göstereceğini göreceğiz. O zaman da tabi bunun sorumluluğunu bugün bu düzenlemeyi yapmak isteyenler üstleneceklerdir mutlaka.''

Hiç bir zaman yargı sisteminde söylendiği gibi kast sistemi, oligarşik sistem, jüristik sistem gibi bir şeyin söz konusu olamayacağını ifade eden Gerçeker, şöyle devam etti:

''Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, adı üstünde, hakim olmayan, savcı olmayan üniversitelerden, barolardan, başka kurumlardan olsun kişilerin o kurullarda yer alması ne kadar yargı bağımsızlığına uygun olur kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bu şekilde kurulan kurulların sağlıklı şekilde işleyebileceğine hiç bir zaman inanmıyoruz. Onun biz son bir defa daha kurumsal görüş olarak şunu söylüyoruz; yargı bağımsızlığını, kuvvetler ayrılığını zedeleyecek bu tür görüşlerden vazgeçilsin. Biz bu düzenlemeleri, Anayasamızda belirlenen temel ilkelere uygun görmüyoruz.''

Gerçeker, bu düzenlemeler yapılırken genellikle Avrupa Birliği müktesebatı, Avrupa'daki uygulamaların örnek gösterildiğini ifade ederek, Avrupa'nın çeşitli ülkeleriyle kendilerinin de zaman zaman görüşmeler yaptıklarını, onların sistemlerini incelediklerini anlattı. Hasan Gerçeker, ''Ama her ülkenin kendine özgü koşulları, değişik sistemleri var. Yani hiç bir sistemi alıp da Avrupa'nın öbür ülkesindeki sistemle aynı diye gösteremezsiniz. Her ülke kendi koşullarına göre, kendi koşullarına uygun modeller oluşturmak zorundadır'' diye konuştu.

Avrupa Birliği ilerleme raporlarında yargı bağımsızlığı için öngörülen koşulların en başında Adalet Bakanı ile Müsteşarının kurulda olmamasının geldiğini vurgulayan Gerçeker, ''Ama, Avrupa Birliği kriterleri, Venedik Komisyonu kriterlerinin işimize gelen tarafını işimize gelmeyen taraflarını göz ardı edersek bu da herhalde uygun bir düşünce olmaz'' dedi.

Başkanlar Kurulunda değerlendirilerek oy birliğiyle kabul edilen görüşleri ortaya koymaya çalıştığını belirten Gerçeker, ilerde ayrıntılı şekilde raporun hazırlanarak kamuoyuna açıklanacağını bildirdi.




Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, ''Bizim siyasetle, politikayla, şu partiyle, bu partiyle hiçbir ilişkimiz olamaz. Bizim tek derdimiz, tek sorunumuz yargı bağımsızlığının korunması ve ileri götürülmesidir'' dedi.

Gerçeker, Yargıtay Başkanlar Kurulu toplantısının ardından yaptığı basın toplantısında, anayasa değişiklik taslağıyla ilgili görüşlerini paylaşmak üzere Yargıtay Başkanlar Kurulu'nu toplayarak konuyu görüştüklerini söyledi.

Başkanlar Kurulu'nda konunun daha detaylı irdelenerek bir sonuca varılması için bir komisyon oluşturduklarını bildiren Gerçeker, daha önce kurulan Anayasa Komisyonu'ndaki üyelerin bu komisyonda da görev aldıklarını kaydetti.

Gerçeker, ''Daha sonra bu anayasa taslak metnini inceledikten sonra bir rapor halinde kamuoyunun bilgisine sunmayı düşünüyoruz'' diye konuştu. Yargının Anayasa'daki üç ana erkten biri olduğunu ifade eden Gerçeker, yargının yetkisini Anayasa'dan aldığını ve Türk milleti adına kullandığını vurguladı.

Yargıtay Başkanı Gerçeker, şöyle devam etti:

''Yargının demokratik meşruiyet sorunu yoktur. Yargı Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturan laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olmanın en temel güvencesidir. Onun için biz yargıyla ilgili bir şeyler isterken, yargı bağımsızlığının güçlendirilmesini isterken bunu kesinlikle kendimiz için bir imtiyaz olsun diye istemiyoruz. Yargı bu toplumun her kesiminin her kurumun en son teminat noktası, en büyük güvencesidir. Bu nedenle de demokratik ülkelerde yargı bağımsızlığı her zaman en üst seviyede tutulmuştur. Yapılacak düzenlemelerin, reform denilen düzenlemelerin mutlaka yargı bağımsızlığını güçlendirici kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olacak düzenlemeler olmasını istiyoruz. Ama bu gün taslak metne baktığımızda değiştirilmek istenen Anayasa maddelerine baktığımızda, bizim bu isteğimizin aksine yargı bağımsızlığını daha da geriye götüren, kuvvetler ayrılığı ilkesine tamamen aykırı olan bir takım düzenlemeler yapıldığını görüyoruz.''

SORULAR
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Gerçeker, Anayasa değişiklik taslağında yer alan Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı tanınmasına ilişkin düzenlemeyi nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, bireysel başvuru hakkının Anayasa Mahkemesi'ne verilmesinin ilk etapta çok ilerici, demokratik, özgürlükçü bir düşünce gibi geldiğini söyledi.

Türkiye'de istinaf mahkemeleri kurulup üçlü sisteme geçildiğinde zaten yüksek mahkemelerin bu görevi yapacaklarını ifade eden Gerçeker, bu konuda AB'nin bir dayatmasının da olmadığını belirtti.

Gerçeker, ''Yargı kararlarına karşı, idarenin işlemlerine karşı bireysel başvuru hakkı kullanılacak. Yarın yüz binlerce dosya bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi'ne gittiği zaman bunun altında Anayasa Mahkemesi'nin kalkması mümkün değil'' dedi. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı verilmesinin iç hukuk kurallarının sonlandırılması anlamına gelmediğini ifade eden Gerçeker, Anayasa Mahkemesi'nden sonra yine Avrupa İnsan hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurma hakkı olacağını kaydetti.

Gerçeker, ''Bu nedenle biz diyoruz ki Anayasa Mahkemesi'ne yapılacak yüz binlerce başvuru sonuçta yine büyük bir oranda AİHM'e taşınacak. Orada Türkiye ile davaların azalmasına değil, çoğalmasına neden olacak'' diye konuştu. Bu konudaki endişelerinden birinin de ''yeni bir temyiz aşaması yaratmak yoluyla yargılama safhasının çok daha uzayacağı'' olduğunu belirterek, ''Bu nedenlerle Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı verilmesine karşı çıkıyoruz'' dedi.

''TASLAK BİZE ULAŞMADI''
HSYK kararlarına karşı itiraz yolunun açılması konusunu da bir soru üzerine değerlendiren Gerçeker, ''O konuda hem fikiriz. Daha önce de söyledik, ikili bir uygulama yapılabilir. HSYK'nın bir takım kararlarına karşı kendi bünyesinde ikili bir kurul oluşturularak o kararların diğer kurul tarafından incelenmesi sağlanabilir, belli konularda da idari yargıya gitme hakkı verilebilir'' şeklinde konuştu.

''Taslak size ulaştı mı, yoksa televizyon veya internet yoluyla mı incelediniz?'' sorusuna karşılık da Gerçeker, ''Hayır, biz kendimiz elde ettik'' dedi.

''Oluşturulan komisyonun hazırlayacağı raporu hükümete sunacak mısınız?'' sorusunu da yanıtlayan Gerçeker, ''Hayır. Sizler aracılığıyla kamuoyuna açıklayacağız'' karşılığını verdi.

Yargıtay Başkanı Gerçeker, bir başka soru üzerine de raporun büyük ihtimalle bu hafta içinde hazırlanacağını bildirdi.

''Taslakta askere sivil yargı yolunu açan süreçle ilgili bir düzenleme var. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine Gerçeker, taslağın tüm maddelerini henüz inceleme imkanları olmadığını belirterek, askeri yargıyla ilgili de uluslararası, evrensel hukuk kurallarına uygun düzenlemeler yapılabileceğini kaydetti.

''(Her ülkenin kendine özgü koşulları var) dediniz, bu koşullar nelerdir?'' sorusunu Gerçeker, şöyle yanıtladı:

''Bizim anayasal sistemimiz ve Türkiye Cumhuriyeti'nin oturduğu temel ilkeler, kuvvetler ayrılığı ve yargı bağımsızlığı ilkelerine dayanıyor. Kuvvetler ayrılığı dediğimiz zaman yasama, yürütme, yargı birbirinden bağımsız olarak görev yapacak. O zaman da zaten yargı organına yargıyla ilişkisi olmayan kurumlardan kişilerin görev alması yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı ilkesine de aykırı düşer. HSYK'da üniversiteden gelecek kişilerin, başka kesimlerden gelecek kişilerin ne gibi yararı olabilir? Bunların sakıncası olacağı çok açık ortada. Onun için karşı çıkıyoruz.''

''SORUNLARIN HİÇBİRİSİ HALLOLMAYACAK''
Hasan Gerçeker, ''23 maddelik taslakta 'doğrudur, destekliyoruz' dediğiniz maddeler de var mı?'' sorusu üzerine şunları kaydetti:

''Mesela biraz önce söyledim, HSYK kararlarının yargı denetimine açılması konusu elbette olabilir. Olmaması mümkün değil ama biz burada şunu sezinliyoruz; burada yargının gücünün azaltılması, yargının etki alanının azaltılması gibi bir konu seziyoruz. Öyle görülüyor. HSYK'nın yapısını bozmakla, değiştirmekle söylediğimiz sorunların hiçbirisi hallolmayacak ki...Belki vatandaşta öyle bir imaj oluşuyor, bunlar yapılırsa bir takım sorunlar ortadan kalkacakmış gibi düşünüyor. Ama ne yargının bugünkü iş yükü azalacak ne adalete olan güven, hızlı adalet, güvenli adalet gerçekleşecek ne de sorunların çaresi bulunacak. Biz öncelik altyapı sorunlarının çözümlenmesindedir diyoruz.''

''Daha önce yargının kuşatma altında olduğunu söylemiştiniz. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da 'yasama kuşatma altında' demişti. Bu süreç yasama ile yargı arasında bir kutuplaşmaya mı gidiyor?'' sorusuna, Gerçeker şu yanıtı verdi:

''Ben hiç kimseyle karşılıklı cevaplaşma konuşma şeklinde bir diyalog içine girmek istemiyorum. Biz kendi düşüncelerimizi ortaya koyuyoruz. Herkes kendi düşüncelerini ortaya koymakta özgürdür. Bunlar bizim kurumsal görüşlerimizdir. Bu yapılacak olan düzenlemelerin yüksek yargının etkinliğini azaltmaya yönelik olduğunu düşünüyoruz. Yani 21 kişilik HSYK'da Yargıtay'dan 3 üye, Danıştay'dan 1 üye öngörülüyor. En bariz göstergesi budur. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi'ne yüksek yargıdan seçilecek üyelerin sayısını da düşünürseniz 19 kişi içinde, yine dediklerimizin doğru olduğunun göstergesi bunlar.''

Bir başka soru üzerine Gerçeker, taslakla ilgili Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç ve Danıştay Başkanı Mustafa Birden ile görüşmediğini belirterek, ''Görüşebiliriz tabii. Bu kadar köklü değişiklikleri kurumların yapısını kökünden değiştirecek değişikliklerin mutlaka geniş bir mutabakat sağlanarak yapılması gerekir. O zaman daha sağlıklı olur, toplum tarafından daha rahatlıkla kabul edilir'' dedi.

''DOĞRU OLDUĞUNA İNANDIĞIMIZ İLKELERİN GEREĞİ''
''Adalet Bakanı Sadullah Ergin, taslakla ilgili görüşlerinizi sormaya geldiğinde siz bu sakıncalarınızı iletmiş miydiniz?'' sorusu üzerine Gerçeker, o zaman bu kadar net bir paketin bulunmadığını, ancak kendilerinin aynı yöndeki görüşlerini ilettiklerini söyledi.

Gerçeker, bu görüşlerin kendisinden önceki Yargıtay Başkanları tarafından da daha önceki hükümetler zamanında da dile getirildiğini ifade ederek, ''Bunlar bizim doğru olduğuna inandığımız ilkelerin gereği olan görüşlerdir. Yoksa bizim siyasetle, politikayla, şu partiyle, bu partiyle hiçbir ilişkimiz olamaz. Bizim tek derdimiz, tek sorunumuz yargı bağımsızlığının korunması ve ileri götürülmesidir. Bundan başka hiçbir amacımız yok'' şeklinde konuştu.

''HSYK'ya parlamentodan üye seçimi konusunda geri adım atıldığı görülüyor. Sizce bu bir uzlaşma çabası mı?'' sorusuna Yargıtay Başkanı Gerçeker, ''Olabilir. Parlamentodan üye atamanın sakıncalarını daha önce söylemiştik ama Cumhurbaşkanı tarafından atanması da yürütme tarafından atama yapılması anlamına geldiği için çok fazla da bir şey fark etmiyor'' cevabını verdi.

Sayfa Yükleniyor...