11 üyeden Türkiye'ye 'makaleli' destek

11 AB üyesinin dışişleri bakanları yayımladıkları ortak makalede güçlü ifadelerle övdükleri Türkiye'nin AB katılım sürecine tam destek verdi.

11 üyeden Türkiye'ye 'makaleli' destek

EUobserver'da, Almanya, İngiltere, İtalya, İsveç, Finlandiya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Litvanya, Letonya ve Estonya dışişleri bakanlarının imzasıyla yayımlanan makalede, AB'nin içinde bulunduğu ekonomik krizin komşularına sırtını dönmesini gerektirmediği vurgulandı.

''Özellikle Ortak Pazar için yeni bir ekonomik güç merkezi ve büyüyen bir bölgesel güç olarak Türkiye, ortak dış politika çabalarımıza katkı yapabilir. Biz Türkiye'nin katılım sürecinin her iki tarafa faydalı olduğuna ve ekonomik rekabet gücü, enerji güvenliği ve bölgesel istikrar gibi ortak hedeflere ulaşmada önem taşımaya devam ettiğine güçlü inancımızı koruyoruz'' denilen makalede, Türk dış politikası şu ifadelerle övüldü:

'DAVUTOĞLU KİLİT BİR ARABULUCU'
''Bu yüzyılın başlangıcından itibaren bölgesel bir güç olarak Türkiye, Batı Balkanlar, Orta ve Güney Asya ve Afrika Boynuzu'nda etkisini ve otoritesini artırdı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, sadece geçen ay İstanbul'daki konferansa büyük kişisel katkı yaptığı Afganistan konusuyla sınırlanmayacak şekilde kilit bir arabulucu olmayı sürdürdü. Türkiye'nin ev sahipliğinde ilk kez Afganistan ve komşuları barış hedefini besleyen politik ve güvenlik önlemlerini uygulama konusunda uzlaştı. Arap Baharı, bölgenin daha iyi yönde değişiminin güvence altına alınmasında AB ve Türkiye'nin birlikte çalışmasının ne kadar faydalı olduğunu tekrar gösterdi. Türkiye'nin AB dış politika tartışmalarına artan katılımını memnuniyetle karşılıyoruz. Burada basireti ve etkisiyle Türkiye, küresel belirsizlik döneminde AB'nin küresel erişimini nasıl güçlendirebileceğini gösteriyor.''

Makalede hızla büyüyen Türkiye ekonomisi de övülerek ''Dünyanın 16'ncı büyük ekonomisi olan Türkiye, 2015 yılında G20 dönem başkanlığını üstlenecek. Türkiye, AB'nin 7'nci büyük ticaret ortağıdır ve bu büyüklük, AB ile yakın ekonomik bağlarla desteklenmektedir. Türkiye'nin dış ticaretinde AB'nin payı yüzde 46'dır. Türkiye'ye gelen doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının üçte ikisinden fazlası AB'den gitmektedir. Türkiye'nin bu yılın ilk yarısında yüzde 10 civarında büyüdüğü dikkate alınırsa AB-Türkiye ekonomik ilişkilerinin derinleştirilmesinde devasa potansiyel vardır'' denildi.

Türkiye'nin iç siyasi reformlarına da destek verilen makalede ''Türkiye demokrasisini, halkını ve idaresini dönüştürdü. Ordunun sivil kontrolü sağlamlaştırıldı ve yargı reformu devam ediyor. Azınlık hakları son olarak azınlık vakıflarının el konulan mülklerinin iadesiyle kademeli olarak iyileştirildi. Şimdi Türkiye 1980'de ordunun hazırladığı mevcut anayasasını değiştirmeyi tartışarak yeni bir dönüşüm girişiminde bulunuyor'' ifadesi kullanıldı.

MÜZAKERELER YAVAŞ İLERLİYOR
Son 10 yıldır AB'nin Türkiye'nin dönüşümünün merkezinde yer aldığı belirtilen makalede, katılım müzakerelerindeki tıkanıklık eleştirildi.

Makalede ''Son dönemde katılım müzakereleri hayal kırıklığı yaratacak kadar yavaş ilerliyor fakat Türkiye AB müktesebatına uyum için reformlara devam ediyor. AB Genişleme Komiseri Stefan Füle'nin AB-Türkiye ilişkilerinde 'yenilenmiş pozitif gündem' önerisini memnuniyetle karşılıyoruz. Bu öneri, ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesinde, diyaloğun derinleştirilmesinde, Türkiye'nin iç reformlarının desteklenmesinde ve AB ve Türkiye arasında yasal seyahati kolaylaştırarak yasadışı göçle mücadelede yeni fırsatlar sunuyor'' denildi.

Katılım müzakerelerinin doğası gereği Türkiye'nin AB standartlarını karşılamasını gerektirdiği belirtilen makalede, AB Komisyonu'nun son ilerleme raporunda basın özgürlüğü ve azınlık haklarıyla ilgili endişelere yer verdiği hatırlatıldı.

Makalede yeni anayasanın Türkiye'nin dönüşümünün daha da ilerletilmesi için önemli bir fırsat teşkil ettiği vurgulanarak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın tüm vatandaşların 'benim' diyebileceği bir anayasa taahhüdünde bulunması memnuniyetle karşılandı.

Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözümünü desteklemesi ve limanlarını Rum kesimi gemilerine açması gerektiği savunulan makalede, Kıbrıs sorununun çözülmesinin havayolu güvenliğinden AB-NATO işbirliğinin ilerletilmesine kadar boyutlarını aşan faydalar sağlayacağına dikkat çekildi.

Ortak makalede ''Türkiye'nin katılım süreci her iki taraf için hayati derecede stratejik ve ekonomik önem taşımaktadır. Türkiye'nin AB hedefine ulaşmak için reformları sürdürme taahhüdünü memnuniyetle karşılıyoruz ve tam desteğimizi veriyoruz. AB ve Türkiye birlikte, mevcut küresel ekonomik ve siyasi fırtınalarda daha güvenli şekilde yol alabilecektir'' ifadesi kullanıldı.





AB'nin, özellikle finans, petrol ve gaz sektörünü hedef alarak Suriye'nin yaptırım listesini genişlettiği bildirildi.

Diplomatik kaynaklar, Avrupa Birliği'nin bu kapsamda, Suriye'den 11 şirket ve 12 kişiyi daha yaptırım listesine almaya karar verdiğini belirtti.

Kaynaklar, amacın "rejimin finansman kaynaklarını kesmek" olduğunu kaydetti.

Diplomatik kaynaklar, AB üyelerinin prensipte uzlaştığı kapsamlı ilave yaptırımlar arasında, Avrupalı şirketlerin Suriye'de enerji yatırımlarına katılmasının yasaklanması, internetteki yazışmaların izlenmesini sağlayan yazılımların bu ülkeye satışının durdurulması ve Suriye tahvillerine alım yasağı bulunduğunu belirtmişti.

İlave yaptırımlarla birlikte Avrupalı sigorta şirketleri sağlık sigortası haricinde Suriye'deki faaliyetleri donduracak, Suriye bankalarının AB'de yeni şubeler açması ya da Avrupalı bankalarla ortaklıklar kurması engellenecek.

Dışişleri bakanları ayrıca, Şam yönetiminin şiddet politikasında sorumluluğu bulunan 12 kişiye daha seyahat yasağı getirerek AB'deki malvarlıklarını donduracak.

AB, Suriye'ye yaptırımlar kapsamında bugüne dek 74 kişi ve 19 kuruluşu kara listeye almış, silah ambargosu başlatmış ve bu ülkeden petrol ithalatını durdurmuştu.

Suriye'nin tepkisi
Bu arada, Suriye Akdeniz İçin Birlik üyeliğini askıya aldığını bildirdi.

Sana ajansının yayımladığı bildiride, "Avrupa'nın Suriye halkına yönelik aldığı haksız önlemlere cevaben, Suriye, Akdeniz İçin Birlik üyeliğini askıya alıyor" denildi.

Suriye televizyonunda, "AB'nin, Suriye'nin egemenliğinin açık ihlali olan ve içişlerine müdahale teşkil eden bir dizi önlem aldığı" ifadeleri yer aldı.

Sayfa Yükleniyor...