AB'den Türkiye'ye: Ya viski, ya rakı!

AB Ankara'dan, ya viski gibi ithal içeceklere getirilen gümrük vergilerinin düşürülmesini, ya da rakının  vergisinin artırılmasını talep ediyor.

AB'den Türkiye'ye: Ya viski, ya rakı!

AB Dönem Başkanı olan Çek Cumhuriyeti, Türkiye ile müzakereleri sürdürmekte güçlükler yaşandığını belirtti.

30 Haziran'da sona erecek dönem başkanlığı esnasında iki müktesebatı müzakereye açmayı hedefleyen Prag yönetimi, Ankara'dan bazı pürüzleri halletmek için bir an önce harekete geçmesini bekliyor.

AB Ankara'dan, viski gibi ithal içeceklere getirilen gümrük vergilerinin, rakı ile aynı seviyeye indirilmesini talep etti. AB, Ankara'nın bu konuda adım atmaması karşısında, vergilendirme müktesebat başlığının müzakereye açılamayacağını bir kez daha hatırlattı.

Ankara, Türkiye'nin ulusal içkisi olan "rakı" konusunda toplumsal bir hassasiyetin bulunduğunu dile getirirken, bunun siyaseten de yıpratıcı bir adım olacağına vurgu yapıyor. Ankara, Türk halkının tükettiği alkollü içeceklerin başında gelen rakıya, 'uzo' için uygulanan derogasyonunun aynısının uygulanmasını talep ediyor.

Avrupa Komisyonu ise 1981 yılında Yunanistan'a bir istisna uygulamış ve uzo için düşük vergi uygulamasını kabul etmişti. AB'ye daha sonra dahil edilen İspanya, Portekiz ve yine rakıya yakın bir ulusal içkiye sahip olan Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin 'uzo'su için ise, bu uygulama geçerli olmamıştı. Avrupa Komisyonu, bu konunun sadece müzakereler bağlamında değil, aynı zamanda Gümrük Birliği müktesebatına da tamamen aykırı olduğunu hatırlatıyor.

VERGİLER YÜKSELİRSE, 'İSLAMCI' DİYE SUÇLARLAR
Hükümet yetkilileri ise rakının vergi oranının arttırılmasının sadece toplumsal değil siyasi bir krize de sebep olabileceğini hatırlatıyor.

Hükümet yetkilileri, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bu yönde alacağı bir kararın başta ana mualefet olmak üzere tüm siyasi partiler tarafından yanlış yorumlanabileceğini ve ülkeyi bir kez daha siyasi gerginliğe sürükleyebileceğini belirtiyor.

Sosyal Politikalar ve İstihdam müktesebatında da çok sayıda sorunlar yaşanıyor. Bunların başında sendikalaşma oranı yer alıyor. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO'ya göre, sendikaların iş yerlerinde toplu sözleşme müzakere edebilmeleri için personelin yüzde 30'unun sendikalı olması gerekiyor. Oysa Türkiye'deki yasalara göre bu oran yüzde 50.

DEVLET MEMURLARININ SENDİKAL HAKLARI YOK
AB'nin sendikal haklar konusunda ortak bir müktesebatı olmamasına karşın, ILO'nun standartlarını harfiyen uyguluyor. Oysa başta Türk-İş olmak üzere, birçok kuruluş bu oranın düşürülmesini istemiyor.

Devlet memurlarının sendikal hakları da yine AB tarafından yasal bir eksiklik olarak gösteriliyor. Şirketler içerisinde sendikal girişimciliğe izin veren düzenlemeler de yine AB'nin beklentileri içerisinde yer alan yasal değişiklikler arasında yer alıyor. Ancak Ankara bu konularda adım atmayı reddediyor.

NTV'ye bilgi veren AB dönem başkanlığı kaynakları "Çek Cumhuriyeti olarak Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyoruz. Ancak bu konularda AB'den çok, Türkiye'nin adım atması gerekiyor. Bu alanlarda bir gelişme yaşanmazsa Ankara ile bu iki başlık müzakereye açılamaz" dedi.

Sayfa Yükleniyor...