ABD’nin Gül ile savaş pazarlığı

Wikileaks belgelerinde Irak’a saldırmayı düşünen dönemin ABD Başkanı Bush’un Türkiye’den istekleri ortaya çıktı; "Amerikan ve İngiliz askerleri buradan geçsin, Türkiye de bizimle savaşa girsin."

“WikiLeaks Türkiye Belgeleri,” Türk-Amerikan ilişkileri tarihinin en kritik dönemeçlerinden biri olan Irak Savaşı’na ilişkin pazarlıklara da ışık tutuyor.

George W. Bush, 2001 yılı başında göreve gelmesinden itibaren Saddam Hüseyin’i devirmeyi aklına koymuş, aynı yılın 11 Eylül günü gerçekleşen saldırılar sonrasında ise bunu sağlayacak bir savaş için uluslararası zeminin artık çok daha kolay oluşturulabileceğini düşünmeye başlamıştı.

Bu kapsamda, ABD ve Britanya hükümetleri, Irak’ın elinde kitle imha silahları olması halinde bunun kendileri ve bölgedeki müttefikleri için büyük tehdit oluşturacağı savıyla, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni harekete geçirdiler.

Güvenlik Konseyi’nin 1441 sayılı kararı böyle çıktı; bu karar, Birleşmiş Milletler silah denetçilerinin, Saddam’ın elinde kitle imha silahı ile “cruise” füzeleri bulunmadığını teyid etmek amacıyla Irak’ta kapsamlı inceleme yapmasını öngörüyordu.

Irak’ın elinde ABD’nin iddia ettiği türden kitle imha silahlarının bulunmadığını bugün artık biliyoruz. Ancak 2002 yılı sonunda, dünyanın birçok merkezinde olduğu gibi Ankara’da da bu bilgi yoktu. AK Parti 3 Kasım seçimlerinde zafer kazanmasının ardından, 18 Kasım’da 58. hükümeti kurmuş; Abdullah Gül Başbakanlığındaki hükümet 28 Kasım günü 170 ret oyuna karşılık 346 vekilin desteğiyle Meclis’ten güvenoyu almıştı.

Gül ve kabine arkadaşları, siftahı Türkiye tarihinin en büyük savaş pazarlıklarından biriyle yapmak zorunda kaldılar. Başkan Bush, yeni Türk hükümetinin “savaşta ABD’nin yanında olup olmayacağını” bir an önce bilmek istiyor ve eğer cevap “evet” ise askerî hazırlıkların derhal başlatılmasını talep ediyordu.

Bu amaçla, Pentagon’ın iki numarası, Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ile ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi, o gün itibariyle de Dışişleri’nin üç numarası, Müsteşar Marc Grossman’ı Ankara’ya gönderdi.

İki yetkili, hükümetin güvenoyu almasından sadece beş gün sonra, “Hadi söyleyin bakalım, ne yapacaksınız” sorusuyla Gül’ün karşısına çıktılar. 1 Mart 2003’teki Meclis kararına kadar uzayacak çetin pazarlık sürecinde en kritik safhaya böylece girilmiş oldu.

Taraf gazetesi bugün bu sürecin Wikileaks’ten alınan belgelerini yayımladı. İşte o belgelerde anlat Tarih, 20 Aralık 2002. ABD’nin o günkü Ankara Büyükelçisi W. Robert Pearson uzun bir Noel tatili yapamayacağını biliyordu. Yine de mesaisine birkaç günlük ara verebilmek için oturdu, merkeze uzun bir telgraf yazdı. “GİZLİ” ibareli bu telgraf, “Wolfowitz ve Grossman Irak’ta destek için Türklere bastırıyor” başlığını taşıyordu. Pentagon ve ABD Dışişleri’nin iki kilit isminin Ankara’daki yoğun görüşme trafiği, bu telgrafa cümle cümle yansıdı:

ÖZET: (1) 3 Aralık'ta Savunma Bakan Yardımcısı (Paul) Wolfowitz ile Dışişleri Müsteşarı (Marc) Grossman yeni Türk Başbakanı Abdullah Gül, Dışişleri Müsteşarı (Uğur) Ziyal başkanlığında kurumlararası bir grup, Türk Genelkurmay İkinci Başkanı General (Yaşar) Büyükanıt, muhalefet lideri (Deniz) Baykal ve Milli Savunma Bakanı (Vecdi) Gönül’le görüştüler.

Savunma Bakan Yardımcısı her bir görüşmede, Türkiye’nin Irak’a karşı muhtemel askerî eylemlerde nasıl bir rol oynamaya hazır olduğu konusunda acilen netlik sağlanması gerektiğini vurguladı. Savunma Bakan Yardımcısı, spesifik olarak, asker-askere görüşmelerin (iki ülkenin askeri yetkilileri arasında işbirliğinin netleştirileceği Irak konulu toplantılar kastediliyor), Türk tesislerinin (askeri hava alanları ve üsler kastediliyor) yerinde incelenmesinin ve tesislerdeki hazırlıkların derhal başlamaması halinde, “Kuzey Opsiyonu”nun (Irak'ın kuzeyinden de işgal edilmesi kastediliyor) yakın zamanda olanaksız hale geleceğini kaydetti.

'6 ARALIK'A KADAR CEVAP LAZIM'
Savunma Bakan Yardımcısı, ABD hükümetinin 6 Aralık tarihine kadar bir cevap alması gerektiğini söyledi ve Türkiye’nin tam bir ortak haline gelmesi durumunda ABD hükümetinin sağlayacağı hatırı sayılır yardım paketinin ana hatlarını açıkladı. Türk hükümeti yetkilileri bir Irak harekâtı konusundaki kırmızı çizgilerini tekrarladı ve Türkiye ve ekonomisi açısından potansiyel riskleri vurguladı. Gül asker-askere planlamanın başlatılmasına ve Türk askerî tesislerini yerinde incelemesi için ABD’ye izin verilmesine razı oldu.

Ancak tesislerdeki hazırlıklar, askerî birliklerin listeleri, koalisyon güçlerinin rolü ve Kuzey Opsiyonu’na Türklerin katılımı dahil olmak üzere Türkiye’nin muhtemel katkılarına ilişkin köklü kararlar için ek süre ricasında bulundu. Türk hükümeti, Türkiye’nin AB ile ilişkisinin ve Kıbrıs’ın önemini vurgulamak için de bu fırsatı kullandı.

TÜRK BAŞBAKANI GÜL
(2) Savunma Bakan Yardımcısı, Gül’ü yeni kurduğu hükümet için tebrik ettikten sonra, kendisinin ve Müsteşar Grossman’ın, Irak’a yönelik muhtemel askerî harekâtın hazırlıklarına Türkiye’nin potansiyel katkısını ele almak üzere, Başkan Bush tarafından Ankara’ya gönderildiklerini söyledi. Savunma Bakan Yardımcısı, Başbakan Gül’ün göreve çok kısa bir süre önce geldiğinin gayet iyi farkında olmakla birlikte, Türkiye’nin oynamak isteyeceği rolle ilgili kararın “gerçek bir aciliyet” arz ettiğini vurguladı.

'YA RIZASIYLA OLUR YA DA ZORLARIZ'
(3) Türkiye ile ABD’nin bu konu üzerinde geçen temmuzdan beri iyi ve ayrıntılı görüşmeler yaptıklarını kaydeden Savunma Bakan Yardımcısı, Başkan Bush’un Irak’la savaşa girmek konusunda henüz bir karar vermediğini de Gül’e hatırlattı: ABD hükümeti bu krizi barışçı yollardan çözmek için çaba gösteriyor ama Başkan, Irak’ı elindeki kitle imha silahlarından arındırmaya da kararlı, “mümkün olursa bunu Irak’ın kendi rızasıyla ama gerekirse de kuvvet kullanarak yapacak.” Savunma Bakan Yardımcısı, ABD’nin Türkiye’den Irak’a karşı kuvvet kullanımının planlamasına ve hazırlıklarına katılmasını istediğini de ekledi: Barışçı bir sonuç için tek şans kararlı bir güç gösterisi oluşturmak. Askerî güç diplomasimizin dayanağıdır.

'ASKERLERİMİZİN LİSTESİNİ VERELİM'
(4) ABD hükümetinin Ankara’dan neler istediğini tekrarlayan Savunma Bakan Yardımcısı bazı temel talepleri yeniden gündeme getirdi:

- Asker-askere planlama görüşmelerinin başlaması;

- Belli bazı Türk askerî tesislerinin yerinde incelenmesine ve tesislerin hazırlanmaya başlamasına izin verilmesi;

- Kuzey Opsiyonu’nun geliştirilmesine Türk katılımının sağlanması;

- Birleşik Krallık gibi muhtemel koalisyon güçlerinin rolü dahil olmak üzere önerilen askerî birlik listelerinin kabulü;

- Operation Northern Watch (1 Ocak 1997'de başlayan,ABD,Britanya ve Türkiye'den katılımla devam ettirilen toplam 45 uçaklık hava operasyonu... "Operasyon Kuzey İzleme" olarak da adlandırılan operasyonun amacı, Irak uçaklarının 36. paralelin kuzeyinde uçuş yapmasını engellemekti. Türkiye, İncirlik Üssü merkezli operasyonun devamına altı ayda bir Meclis kararıyla onay veriyor ve bunun daimi hal almasını istemiyordu. ABD ise bu periyoduk "onay" mecburiyetinin kaldırılmasını ediyordu.)

- Türk hava sahasının kullanım haklarının (ABD'ye uçuş hakkı verilmesinin) onaylanması;

- Gerekirse Kuzey Irak’taki teröristlere karşı destek sağlanması (Savunma Bakan Yardımcısı, Hurmal’da terörist olmasından şüphelenilen birkaç yüz kişinin bulunduğunu söyledi.)



'TEK CEPHEYE KAYARIZ SONRA!'
(5) Savunma Bakan Yardımcısı, planlamanın, hem Kuzey Opsiyonu’nu hem de Güney Opsiyonu’nu içeren bir hazırlıktan sadece Güney Opsiyonu’nu hedefleyen bir hazırlığa kaymasının gerekli olacağı zamana yaklaşıldığından Türkiye’den bir cevap alınmasının gerektiğini yeniden vurguladı. ABD’nin Saddam Hüseyin’e karşı askerî bir girişimde bulunması halinde, bunu önemli sayıda ülkeyle birlikte yapacağını da sözlerine ekledi.

BÜTÜN KIRMIZI ÇİZGİLER ORTAK
Savunma Bakan Yardımcısı Türkiye’nin askerî harekât konusundaki kırmızı çizgilerinin ABD’nin de kırmızı çizgileri olduğunu yeniden ifade etti:

- Irak’ın toprak bütünlüğü korunacak,

- Bağımsız bir Kürt devleti olmayacak,

- Türkmen halkının hakları ve refahı gözetilecek,

- Kerkük ve Musul’un Irak’ın ulusal denetiminde olması durumu sürecek ve

- Irak’ın petrolünün ulusal kontrolde kalması sağlanacak.

YARDIM PAKETİNİZİ HAZIRLIYORUZ
(6) Savunma Bakan Yardımcısı, Irak’a karşı askerî eyleme katılması halinde Türkiye’nin kazanacağı çok şey olduğunu söyledi. Böylece savaş daha az riskli olabilir, daha kısa sürebilir ve Türkiye’nin ve bölgenin ekonomisine daha az zarar verebilir. Kuzey Irak’ta bir otorite boşluğu oluşma potansiyeli de azalır. Savaştan sonraki dönemin idaresi kolaylaşır. Savunma Bakan Yardımcısı, ABD’nin, Türkiye’nin böyle bir askerî harekâtın neden olabileceği iktisadi risklerle ilgili endişelerinin gayet iyi farkında olduğunu da söyledi. Bu nedenle, ABD Başkanı’nın Türkiye’ye sağlam bir yardım paketi sağlamak için Kongre ile işbirliği yapmaya hazır olduğunu bildirdi. Eğer ABD ile Türkiye Irak’a karşı savaşa girerlerse, bu pakete şunlar dahil olacak:

- İki yıl için yılda iki milyar dolarlık bir tür karma Dış Askerî Finansman (FMF) ve Ekonomik Destek Fonu (ESF) desteği; bunlardan ikincisi Bankası ve IMF’nin kredi dilimlerinin serbest bırakılması ile eşzamanlı olarak verilecek;

- Başka ülkelerce yapılacak 1 milyar dolarlık petrol hibesi; (Kuveyt ve Suudi Arabistan kastediliyor)

- ABD savunma güçlerinin Türkiye’den yapacağı beş yüz milyon dolara kadar alımlar.

(7) Eğer Türkiye tam katılım taahhüdüne girerse ama savaşmak gereksiz olursa, Başkan Kongre’den 2004 mali yılı için Türkiye’ye 250 milyon dolarlık yardım talebinde buılunmaya hazır ve bu miktarı 105 milyon dolar arttırmayı da ümit ediyor. Bu 175 milyon dolar FMF, 175 milyon dolar ESF ve Uluslararası Askerî Eğitim Fonu (IMET) kapsamında 5 milyon dolar demektir. Füze savunmasında işbirliği, ihtiyaç fazlası savunma malzemesine daha fazla erişim ve İncirlik ile Konya askerî üslerindeki tesislerin iyileştirilmesi de buna eklenecektir.

(10) Savunma Bakan Yardımcısı Türkiye’nin bu talebi reddetmesi halinde, Irak’a karşı bir savaşın daha uzun süreceği, daha maliyetli (burada "costlier" kelimesi kullanılıyor ki bu insan kaybını ifade edebileceği gibi savaşın daha masraflı olacağı anlamına da gelebilir) olacağı ve Kuzey Irak’taki gelişmeler konusunda daha fazla belirsizlik yaşanacağı uyarısında bulundu. Savunma Bakan Yardımcısı, gerekli planlamanın yapılabilmesi için ABD’nin Türkiye’den net tavır beklediğinin de altını çizdi. Bu sağlanmazsa, planlamanın Türkiye’siz bir şekilde sadece Güney Opsiyonu’na odaklanması gerekecekti. Savunma Bakan Yardımcısı haftasonuna, yani 6 aralık gününe dek bir karar verilmesini istedi.

'HAFTASONUNA KADAR MI?!'
(11) Başbakan Gül, “Haftasonuna kadar mı?!” diye hayret gösterdi. Türkiye’nin ve ABD’nin on yıllardır stratejik ortak olduklarını belirterek devam etti ve Türkiye’nin bu ilişkiyi sürdürmek ve derinleştirmek istediğini söyledi. Ancak hükümet, güvenoyunu daha yeni almıştı ve bu konuda sadece iki brifing almıştı. Gül, “Bu konuyu takip ediyorduk ama, tabii, görev başında olunca iş farklı” diye ekledi. Dahası, hükümetin gündeminde yaklaşan AB Kopenhag Zirvesi ve Kıbrıs gibi ivedi meseleler de var.

Sayfa Yükleniyor...