‘Arap Baharı, Latin devrimlerini örnek alsın’

Şili’nin, Pinochet sonrasında demokrasiye geçişinde etkin rol alan eski Devlet Başkanı Michelle Bachelet ülkesinin deneyimlerinin, bugün yaşanan ‘Arap Baharı’ için model olabileceğini söyledi ve ekledi “ancak mücadele daha yeni başlıyor”

‘Arap Baharı, Latin devrimlerini örnek alsın’

Şili eski Devlet Başkanı Michelle Bachelet, ‘Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı’ için geldiği İstanbul’da ntvmsnbc’nin sorularını yanıtladı.

Şili’de devlet başkanı Salvador Allende’nin General Pinochet tarafından devrilmesinin ardından yaşanan dikta döneminde işkence gören eski devlet başkanı ülkesinin acı bir süreçten geçtiğini ancak sonunda demokrasinin kazandığını anlattı.

Birleşmiş Milletler Kadın Platformu’nun ilk genel sekreteri olan Bachelet Latin Amerika ülkelerindeki diktatörlüklerin yıkılmasının ardından demokrasiye geçiş sürecinin Arap dünyasındaki isyanlar için bir model olabileceğini vurguladı.

Ntvmsnbc: Siz de Şili’de Pinochet döneminde zarar gören insanlardan birisiniz. Babanız öldürüldü, siz tutuklandınız ve yıllarca sürgünde kaldınız. Geçmişle yüzleşme süreci nasıldır sizin için?

Bachelet: Pinochet döneminde ülkemde çok büyük acılar yaşandı, yıllarca. Hepimiz acı çektik. Sonra seçimlerde insanlar, Şili halkı Pinochet’in iktidarda kalmasını istemedi. İnsanlar yeni bir parlemento, yeni belediye başkanları seçti, yeni bir anayasa oluşturduk. Bütün bu süreç çok zordu, çok acılıydı ama Şili değşim için gerekli kapasite ve olgunluğa ulaşmıştı ve tuğla tuğla yeni bir toplum yaratmaya çalıştık. Elbette dediğim gibi çok eksiklerimiz var, hala fakirler var, eşitsizlikler var, moderleşme sürecinde problemlerimiz var ama çaba da var, hala değişim isteği de var.

Ntvmsnbc: Latin Amerika kıtasında da köklü değişimler yaşandı ve hatta “Latin Amerika Modeli” olarak bahsedilen bir demokratikleşme modeli var. Bu tam olarak ne demek?

Bachelet:Latin Amerika kıtası olarak 1980’lerle karşılaştırıldığında çok gelişti. 80’li yıllara baktığımızda Şili’nin de aralarında olduğu bir çok ülkede neredeyse hiçbir özgürlük yoktu. Basın özgürlüğünden söz edemezdiniz, görüşlerinizi belirtemezdiniz, hatta oy kullanmanızın bile önünde çok ciddi engeller vardı. Bunun ötesinde her 5 kişiden beri aşırı yoksul, toplumun neredeyse yarısı yoksuldu. Daha sonra ülkelerin otokratik ve diktatörlük rejimlerinin yerine demokrasi talepleriyle bu değişmeye başladı. Tabi ki her şey bir anda olmadı ama süreç içerisinde “Latin Amerik Modeli” olarak bahsedilen bir oluşum ortaya çıktı. Kendi ülkem bu sürece General Pinochet’nin görevden, seçimler sonucu çekilmek zorunda kalmasıyla katıldı bu yüzden geç bile kaldık diyebiliriz. Yine de iyi bir aşama kaydettik.

Ntvmsnbc: Şu anda herşey çok iyi diyebilir misiniz?

Bachelet:Demokratikleşme sürecini yaşıyoruz ama dediğim gibi bu bir iki yıl içinde olacak bir şey değil, özgürlüklerin demokrasinin oturması yıllar alır. Bizim en büyük gelişmemiz yeni bir anayasaydı ama hala bunda bile çeşitli eksiklikler var ve gelişmesi gerekli. Seçim sisteminde de daha iyileştirmeler yapılabilir. Burada demokrasiyi ve demokratikleşmeyi de tanımlamak gerekir.

Ntvmsnbc: Nasıl tanımlayabiliriz?

Bachelet: Demokrasiden bahsediyorsanız tüm partilerin, görüşlerin topluma ve yönetime katılımını sağlamalısınız. Demokrasi sadece insanlara ihtiyaçları olan servisleri sağlamak değildir. Demokrasi insanların hayatlarını iyileştirmeli. Eğer demokrasi insanların hayatını iyileştirmiyorsa, onlar neden demokrasiye inansın ki. Bu anlamda biz de insanların hayatını nasıl iyileştirebiliriz diye bu yönde çalıştık. Bu noktada ekonomik olarak yaptığımız reformlar, halkın refah düzeyini üste taşıma çabalarımız oldu. Demokrasi ekonomik olarak kalkındık demek de değildir, bu sadece bir yanıdır, siz insanlara sosyal bir eşitlikle yaklaşmalısınız. Eşitlik, özgürlük ve haklar, bunların hepsi tanımlanmalı ve herkes için geçerli olmalı.

Ntvmsnbc: Arap dünyasındaki isyanları ve özellikle Mısır ve Tunus’ta yaşananların ardından, Latin Amerika’nın bu bölge için bir model olabileceği dile getiriliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Bachelet: Arap dünyasında yaşanan olaylara baktığımızda insanların taleplerinin temelinde eşitlik ve özgürlük var. Mısır’a gittim insanlarla, hükümettekilerle, kadın örgütleriyle konuştum. Başardıkları ile gerçekten gurur duyuyorlar çünkü değişmez sanılan bir şeyi değiştirdiler. Ancak asıl mücadele şimdi başlıyor. Ne yöne gideceklerine karar vermeliler. Sadece Mısır ya da Tunus değil, gösterilerin sürdüğü bütün ülkeler için bu geçerli. Bu ülkelerdeki insanlar bize de modeli soruyorlar, anlamaya çalışıyorlar ve bu çok güzel bir şey. Çünkü kendi geleceklerini kurmaya çalışıyorlar. Benim söyleyebileceğim en önemli şey demokrasiyle ilgili. Demokrasi sadece seçme özgürlüğü değildir, çoğunluğun istediği değildir. Bir toplumdaki herkesin eşit olması ve herkesin toplumun bir parçası olarak kabul edilmesidir. Kadın, erkek, din, ırk ayrımı yapmadan bu böyle olmalı. Bizlerin yaşadıkları Arap dünyası içinde ilginç bir model olabilir. Tabi ki başka deneyimlerden de yararlanmalılar. Mesela Güney Afrika’ya, Portekiz’e, İspanya’ya bakmalılar, otokratik rejimlerin nasıl değiştiğini ve daha sonra neler yaşandığını anlamaya çalışmalılar. Hepimiz değişim süreçlerinde hatalar yaptık ve bunlardan ders aldık. Sonuçta bir kez yapılmış hataları tekrarlamaya gerek yok.

Ntvmsnbc: Sizin başlıca öneriniz nedir?

Bachelet:Karşılaşacakları en büyük zorlukların başında ekonomi geliyor. Demokrasiye geçtiğinizde insanlar ekonomik olarak değişimleri görmezlerle inançlarını yitirebiliyorlar. Dinamik bir ekonominizin olması, halkınızın refah seviyesinin yükselmesi ve krizlerle baş edebilmeniz çok önemli. Bunun içinde siyasi partilerin katılımı ve ortak bir ekonomi programı çok işe yarayabilir. Ayrıca kadınlar bütün gösterilerde, protestolarda erkeklerle omuz omuzaydı. Değişim sürecinde, demokratikleşmede de omuz omuza olmalılar.

Ntvmsnbc: Birleşmiş Milletler bünyesinde ilk kez bir kadın komisyonu kuruldu ve bu komisyonun ilk genel sekreteri de siz oldunuz. Birleşmiş Milletler Kadın Komisyonunun çalışmaları ve önceliklerinden bahsedebilir misiniz?

Bachelet:Tarihte ilk kez Birleşmiş Milletler bünyesinde bir kadın komisyonu kurulduğu için çok heyecanlıyım. Bizim bu komisyonda 5 önceliğimiz var. Öncelikle cinsiyetler arası ayrımcılığını azaltılması için çalışacağız. Bunun için kadınların gelişmesi gerekli ve biz de çeşitli aktiviteler ile kadınların ekonomik ve politik güçlerini kazanması için çalışacağız. Kadınların sesleri daha çok yükselmel, kadın lider sayısı artmayı. Sayısı ülkeden ülkeye bölgeden bölgeye değişse bile genel olarak kadının daha arka planda bir konumu var. Bu mutlaka değişmeli. İkinci olarak kadınların ekonomik bağımsızlıkları için çalışacağız. Kadınların geliri kendilerine yetecek kadare olursa kadınlar bağımsız olacak. Ayrıca kadınların yüksek poziyonlarda yer alabilmesi, yükselme fırsatlarında eşitlik için de çalışacağız. Bunun dışında son olarak erken yaşta evlilik, zorla evlilik, kadın sünneti gibi konularda da çalışmalarımız olacak. Elbette bunun yanında sağlık, eğitim ve çocuk alanlarında da BM’nin diğer organizasyonları ile ortak çalışmalar yapacağız.

Şu anda çalışmalarınız ne düzeyde?

Bachelet:Birlemiş Milletler Kadın Komisyonu ocak ayı itibariyle çalışmaya başladı ve şu anda 78 ülke için projeler hazırlandı bile. Hükümetlerle, kadın kuruluşlarıyla görüşüyoruz ve tabi bu nokta da ulusal önceliklere de dikkat ederek projeler hazırlıyoruz.

Ntvmsnbc: Dünyada kadının yerini nasıl görüyorsunuz?

Bachelet:Dünyada kadınların katetmesi gereken hala çok yol var. Öncelikli olarak politik ve ekonomik katılım da kadınlar hala geride. Kadının güçlenmesi gerekli, bir sesinin olması gerekli çünkü böylece kendisine yönelik her türlü şiddetle çok daha kolay başedebilir. Öteki türlü susmak zorunda kalır, şiddet görür, dövülür, aşağılanır ve hatta öldürülür. Bu sürekli tanık olduğumuz bir manzara.

Sayfa Yükleniyor...