Bir gazetecinin gözünden Libya isyanı

Beş gün boyunca isyanın merkezinden haber geçen NTV kameramanı Cumhur Çatkaya Libya’da yaşananları yerinden yazdı.

Libya’da neler oluyor? Hergün karşılaştığımız haber bombardımanına rağmen gerçeği öğrenmenin tek yolu yine de oralara girmek. 5 gün boyunca NTV muhabiri İrfan Bozan’la birlikte Libya’yı arşınlayan kameraman Cumhur Çatkaya, isyanın merkezindeydi.

Çatkaya yaşadıklarını ntvmsnbc için yazdı;

YOLCULUK BAŞLIYOR
İsyan ateşi Libya’ya ulaşınca “buraya da gitmemiz gerek” dediğimi hatırlıyorum. Beklediğim haber 25 Şubat günü geldi; Kuzey Afrika’nın en kapalı rejimi Libya’ya yolculuk var.

Kaddafi iktidarı sallanıyor... NTV Haber Merkezi için Libya yolculuğumuz böyle bir ortamda Yeşilköy havaalanında başladı. Türkiye’den Mısır’a giderek, Mısır üzerinden Libya’ya gitmeye karar verdik.

Kahire uçuşu için bekliyoruz, uçağımız 23:50’de, rötar gözükmüyor. Havaalanında ilk günlerin hareketli saatleri geride kalmış. Uçağımız saatinde kalkıyor, çoğunlukla yabancı yolcular var.

İLK DURAK; KAHİRE
Mısırla saat farkımız yok. Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuğun ardından Kahire havaalanına iniyoruz . Çantama özenle yerleştirdiğim kameramın görünmemesi için yoğun çaba sarfediyorum. Havaalanından vizemizi alıp, pasaport kontrolünden geçiyoruz. Gece devam eden sokağa çıkma yasağı yüzünden Kahire temsilcimiz Nuran Milli ile sabah 06:00 gibi alanda bulıuşmayı planlıyoruz bir sorun çıkarsa kameram ile ilgili yardımcı olmaya çalışacak. Ama biliyorum ki çıkarken son kontrolde çantam açtırılacak ve kamerama el koyacaklar.

Sabah altıya doğru Nuran Milli’nin telefonuyla kapıya yöneliyoruz. Aklıma sadece kameramı kontrolden geçirmek var. Görevli dalış için gelen yabancılardan olduğumuz zannedip, çantaları aramıyor. Böylece kameramla birlikte Kahire’deyim artık.

LİBYA’YA YAKLAŞTIKÇA İNTERNET GİDİYOR
Nuran Milli ile yolculuğumuzun detaylarını konuşuyoruz. Bizi Libya sınırındaki Sellum sınır kapısına kadar yaklaşık 9 saatlik bir yol bekliyor. Vakit geçirmeden hareket ediyoruz şoförlerimiz Mısırlı Seyid ve arkadaşı çok güleçler. Biraz İngilizce biliyorlar, Nuran tarafından da Arapça talimatlandırılmışlar. Onlarla anlaşmaya çalışarak yola çıkıyoruz. Yolculuk ilerledikçe iletişim olanaklarımız azalıyor önce twitter kayboluyor sonra e-mailler...Sınıra yaklaşınca gprs sinyali tamamen gidiyor.

SINIRDA...
Saat 14:30’da Sellum sınır kapısına varıyoruz. Tam burası çok da yoğun değil derken, Duty Free dükkanının içinde neredeyse alt alta üst üste yığılmış çok sayıda Pakistanlı görüyorum. Birer battaniye altında titriyorlar. Kimse onlarla ilgilenmiyor.

Bizi sınırdan almaya gelecek diğer şoförümüz Musa’ya ulaşmaya çalışıyoruz. Ne cep telefonu ne de uydu telefonları çalışmadığı için Musa ile konuşamıyoruz. Uzun uğraşlar sonucu Saat 16:00’da nihayet bir sinyal yakalayıp Musa’ya ulaşıyoruz. Hızla yerimizi anlatıyoruz. Sonunda Musa geliyor. Libya’ya giriş işlemlerimizi yaparak Sellum’dan yola çıkıyoruz.

YENİ BAYRAKLARIYLA İSYANCILAR
Libya içinde ilerledikçe resmi üniformalı askerlerin yerini, yeni bayrakları ve ağızlarında sigaralarıyla yeni yönetimin gönüllüleri alıyor bizi. Bingazi’ye kadar olan yolculuğumuzda bize sınırda tanışdığımız Libya kökenli bir Alman gazeteci, Avustralyalı bir kameraman ve Japon foto muhabiri de eşlik ediyor.

Yol boyunca gözüme çok sayıda kontrol noktası çarpıyor. Ellerinde keleş olan gencecik çocuklar nereye gittiğimizi, kim olduğumuzu soruyorlar. Gazeteci olduğumuz söylediğimizde sevgi gösterilerinde bulunuyorlar.

MUHALEFETİN KALESİ BİNGAZİ
Sabaha karşı Bingazi’ye varıyoruz. Musa bizi kendi evine götürüyor ve tavuklu pilav ikram ediyor. Saatler süren yoldan sonra ilaç gibi geliyor. Daha sonra otel aramaya çıkıyoruz ancak büyün oteller dolu. Otellerde olabilecek bütün tarifeleri zorluyoruz. Sonuçta gazeteci arkadaşlara otel buluyoruz, biz ise Musa’nın evine dönerek sabahın gelmesini bekliyoruz.

Libya’nın Trablus’tan sonraki ikinci büyük şehri Bingazi’de çalışmaya başlıyoruz. Akdenize kıyısı olan bu güzel şehirde muhalefet güçleri hakim.

Bingazi Kaddafi için de, buranın kontrolünü ele geçiren milisler içinde önemli bir şehir. Kaddafi Trablus’ta sağladığı hakimiyetin ardından Brega ve Ecdebiyah kentlerini de ele geçirerek Bingazi ye ulaşmayı hedefliyor. Aynı şekilde Bingazi de stratejik noktaları kaybetmemek için çatışıyor.

Bingazi’deki ilk sabahımıza kahvaltıyla başlıyoruz. Poşet çay, zeytin ve baget ekmekten oluşan sabah kahvaltımız ülkenin içinde bulunduğu koşullara oranla oldukça zengin sayılıyor.

CEZAEVİ BOMBOŞ
Sağanak yağmur altında şehri geziyoruz, yollarda araç neredeyse hiç yok. Bingazi cezaevine gidiyoruz. Bin 500’e yakın mahkumun kaldığı cezaevi, olaylar başladığında diğer kamu binaları gibi yakılıp yıkılmış ve mahkumlar salınmış.

Gözüme ilk olarak cezaevinin büyük avlusu ve oldukça temiz görünen yürüyüş alanları çarpıyor. Cezaevinde bizden başka sadece bir kaç kişi var, bazıları cezaevinde anı fotografı çektiriyor. Vatandaşlar, mahkumların salıverilmesinden dolayı korku içinde olduklarını söylüyor. Bu kaçan mahkumlardan olduğu zannedilen bir kişinin bir Türk haber ajansı ekibine de silah doğrulttuğunu ve cep telefon ile parasını alarak kaçtığını öğreniyoruz.

Cezaevindeki çekimleri bitirdikten sonra. Şehrin ikinci büyük oteli olan Tibesti Otel’e varıyoruz. Otel adeta bir medya üssü olmuş. Otelin üçüncü katındaki teras canlı yayın ve stand up noktaları için ayrılmıs. Çok sayıda Arap ve Batılı gazeteci bu otelde kalıyor. Libya basını ise yok denecek kadar az. Otele yerleştikten sonra Bingazi’de gösterilerin merkezi konumundaki eski mahkeme binasına hareket ediyoruz. Mahkeme önü Mısır’daki Tahrir Meydanı’nı andırıyor. Bayrak direklerinde Kaddafi kuklaları asılı öfke kendini yazılı çizili şekilde heryerde gösteriyor. Tüm pankartlar Kaddafi’ye öfke kokuyor. Kurulan çadırlarda çatışmalarda ölenlerin resimleri var. Aileler de bu çadırlar önünde soğuğa yağmura aldırmadan nöbetteler.



TANKLARA ÇİZİLEN RESİMLER
Mahkeme’nin karşısında karşısında ele geçirilen tanklar var. Gencinden yaşlısında bir çok Bingazili bu tanklara çıkıp resim çektiriyor. Yere atılan Kaddafi resimleri ve Kaddafi Libya’sının bayrakları yoldan geçen araçların altına atılıyor. 42 yıllık Kaddafi iktidarı Bingazi’de bastırılmış derin bir öfke ve nefret bırakmış.

Arap televizyonları kesintisiz haberler yayınlıyor an be an gelişmeleri aktarıyorlar. Ekranlar sürekli kırmızı son dakika spotlarıyla dolu. Bu yayınlar gün boyu bu şehrin sakinleri tarafından takip ediliyor. Cep telefonuna kaydedilen çatışma görüntüleri de yayınlarda kullanılıyor.

Bingazi sokaklarını haberleştirmeye devam ediyoruz. Mahkeme binasının hemen yanında daha 17 Şubat’a kadar istihbarat binası olarak kullanılan merkez bugünde güvenliği sağlayan milislerin elinde. Diğer kamu binaları gibi yakılmış yağmalanmış. Burada Kaddafi ye sadık askerlerden ele geçirilen ağır mühimmat ta bulunuyor. Ele geçen silahlar ürkütücü uçaksavar mermileri, roketatarlar füzeler TNT kalıpları…

HAYAT AKMAYA DEVAM EDİYOR
200 km öteden Brega ve Ecdebiya kentlerindeki bombalama ve karşılıklı çatışmalar devam etse de günlük yaşamda tüm oğlanlığıyla devam ediyor. Gün içinde kapalı olan dükkanlar akşamüstü açılmaya başlıyor. Evlerden çıkılıyor alışveriş yapılıyor.

KADDAFİ’NİN SARAYI
Şehrin göbeği sayılacak bir noktada Kaddafinin devasa duvarlarla örülü evlerinden biri bulunuyor. Kaddafi’nin Bingazi’ye geldiğinde burada kaldığını öğreniyoruz. En kanlı çatışmalar da bu evi savunan askerlerle halk arasında yaşanmış. Kaç kişinin bu çatışmalarda öldüğü bilinmiyor. Ele geçtikten sonra burası da yağmalanmış. Kaddafi’nin evini merak edenler yüzünden ev adete bir müzeyi andırıyor. Ziyaretçiler hiç içini bilmedikleri bir duvar yığınlarının arkasındaki yaşamı merak ettiklerini söylüyorlar.

Evin orta avlusunda Kaddafi’ye ait araçları bağırarak patinaj sesleri çıkarıyorlar. Bu da Kaddafi’ye duydukları öfkenin bir dışa vurumu... Yine bu avluda selamlama yaptığı bir trübün var burası da öfkeli bir gurup tarafından yakılmış. Evin en dikkat çekici kısmı ise yeraltındaki tüneller olduğu söyleniyor. Bu tünellerin nereye çıktığı ise bilinmiyor.

İŞKENCEHANE
Evden çıktıktan sonra beş yüz metre kadar yürüyoruz ve kendimizi yapılan işkencelerle anılan bir merkezde buluyoruz. Burası Bingazi’lerin ne önünden geçmek istedikleri ne de düşmek istemedikleri bir yer. Kötü hatıraları hafızalara kazınmış. Bu işkenceleri bizzat yaşamış olanlarla konuşuyoruz. Cımbızla eti çekilen ihtiyar Bingazili “Çok şükür bu günleri gördük, ama kaddafi burada yatmadıkça içimiz rahat etmeyecek” diyor acısının ancak böyle geçeceğini söylüyor.

Libya’da vakit geçirdikçe halkın 42 yıl boyunca Kaddafi yönetimi altında yaşadıklarına şahit oluyoruz. Ülkenin büyük çoğunluğu, zengin petrol kaynaklarına tezat bir şekilde fakir. Halk yıllarca süren dikta yönetimi ve korku rejimleri nedeniyle tedirgin. Bingazi’deki hükümet karşıtları şimdi bu düzeni değiştirmek için bir şansları olduğunu ve sonuna kadar mücadele edeceklerini söylüyor.

Sayfa Yükleniyor...