Çavuşoğlu, France 24 haber kanalına konuştu

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, "(Suriye'de)İlk olarak en az 45 kilometre aşağıya inebiliriz, inmek zorundayız, Münbiç bölümünü kapatmak için" dedi.

Çavuşoğlu, France 24 haber kanalına konuştu

France 24 haber kanalına konuşan Çavuşoğlu, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ABD'den iadesine ilişkin bir soruya, "Biz bu terör örgütünü suçlamıyoruz, FETÖ terör örgütünün Türkiye'deki başarısız darbe girişiminin arkasında olduğundan yüzde yüz eminiz. ABD dahil herkes Fetullah Gülen ve ona bağlı olanların bu darbe girişiminin arkasında olduğunu biliyor. Biz ABD'den onun bize iade edilmesini istedik. Amerikalılar bizimle işbirliği yapacaklarını söylediler ve kanıtları istediler." karşılığını verdi.

Çavuşoğlu, darbe girişimiyle ilgili kanıtların ABD'ye gönderilmesine ilişkin soruyu şöyle cevapladı:

"Evet, Gülen'in ve ona bağlı olanların darbe girişimi öncesi karıştığı yasadışı faaliyetlere ilişkin bazı kanıtları gönderdik. Darbe girişiminin arkasında Gülen'in kendisi ve ona bağlı olanların bulunduğunu gösteren delilleri de şimdi gönderdik. Dolayısıyla yasal süreç başlamıştır. Müttefikimiz ABD'den, bu süreci tamamlamasını, mümkün olan en kısa sürede onu iade etmesini bekliyoruz."

Gülen'in iadesinin ne zaman gerçekleşeceğine ilişkin bir soruya ise Çavuşoğlu, "Buna mahkeme karar verecek. İyimseriz. Bunun gibi teröristlerin demokratik toplumlarda yeri yok." karşılığını verdi.

"MAALESEF TOPLANTIDAN BİR SONUÇ ÇIKMADI"

Çavuşoğlu, "Ne yazık ki daha önce yaptığımız anlaşma rejim ve onun destekçileri tarafından defalarca ihlal edildi. Bazen biz Uluslararası Suriye Destek Grubu olarak bir anlaşmaya vardık, bazen ise Rusya ve ABD anlaşmayı yaptı ve biz onlara tam destek verdik. Fakat hiçbir zaman bu işlemedi. Dün de bir araya geldik, maalesef bir sonuç çıkmadı. Herkesin gözü bu toplantıdaydı, toplantıdan bir sonuç çıkmadı. Bu nedenle düşmanlıkların sona erdirilmesi ve insani yardımın dağıtılması için çabalarımıza devam etmeliyiz ve bu sefer bu anlaşma uygulanmalı." diye konuştu.

Kendisinin de anlaşmaların uygulanamaması konusunda hayal kırıklığı yaşadığını vurgulayan Çavuşoğlu, "Anlaşmalar yapılıyor fakat uygulanmıyor. Bunu kim ihlal ediyor? Rejim ve onun destekçileri. Bunu etkileme gücü, bir gözetim mekanizması var mı? Hayır, olduğunu düşünmüyorum. Peki bu kısır döngüyü kim kıracak? Bunun hesabını kim verecek? Eğer ihlallerin hesabı sorulmaz ve eğer etkili bir gözetim mekanizmasına sahip olmazsak, rejimin ve destekçilerinin, 'Düşmanlıkların sona erdirilmesi' ve insani yardım anlaşmasını ihlalini durduramayız." dedi.

İNSANİ YARDIM KONVOYUNUN BOMBALANMASI

Çavuşoğlu, "İnsani yardım konvoyunu kim bombaladı? Avrupalılar ve ABD, Rusların bombaladığını söylüyor, siz de böyle mi düşünüyorsunuz?" sorusuna şu karşılığı verdi:

"Rejim ve onun destekçileri. Başka kimse uçmuyor. Muhalefetin uçağı yok. Koalisyon güçleri değildi. Rejim ve bütün destekçileri. Bunu kimin yaptığını bulmak için şeffaf bir soruşturma yapılmalı."

Olayda 8 BM çalışanı şoförün öldürüldüğünü anımsatan Çavuşoğlu, Türkiye'nin BM'yi insani yardım konusunda çok desteklediğini ve bütün kamyonların Türkiye sınırından geçerek gittiğini kaydetti.

Şu anda kamyonların çoğunun beklemekte olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, bu kamyonların hep beraber organize edilmiş olan insani yardımları dağıtabileceğinin garantisi olmadığını söyledi.

Çavuşoğlu, "Şu çok açıktır ki, rejim ve destekçileri BM konvoyunu vurmuştur." dedi.

FIRAT KALKANI HAREKATI

Fırat Kalkanı Harekatı'na işaret edilerek Türkiye'nin Suriye'ye asker gönderdiği ve Suriye'de uçuşa yasak ve güvenli bölge istediği hatırlatılarak, "Suriye'de ne kadar derine gitmeye hazırsınız?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Çavuşoğlu, "İlk olarak en az 45 kilometre aşağıya inebiliriz, inmek zorundayız, Münbiç bölümünü kapatmak için. Bundan sonra bu bölge de facto bir güvenli bölge olabilir. 5 bin kilometrekare civarında." dedi.

"Buradan daha ileriye gitmek istemiyor musunuz?" sorusunu yanıtlarken de Çavuşoğlu, askeri yetkililerin DAEŞ'e karşı Rakka'da bir operasyon yapılması konusunu görüştüklerini ifade etti.

Mevlüt Çavuşoğlu, bu operasyonun ne zaman gerçekleşeceğinin henüz belli olmadığını ve hazırlıkların yapılması gerektiğini kaydetti.

"Rakka'ya Türkiye mi saldıracak?" sorusu üzerine Çavuşoğlu, "Saldırı derken neyi kastediyorsunuz? Rakka'ya saldırmıyoruz, DAEŞ'e saldırıyoruz. Suriye halkıyla hiçbir sorunumuz yok. Biz DAEŞ'e karşı savaşan ılımlı güçleri destekliyoruz. Şimdi yerel güçler kendilerine güvenlerini yeniden kazandı. Özgür Suriye Ordusu ve ılımlı muhalefet güçlerine gittikçe daha fazla asker katılıyor. Onlara yardımcı olabiliriz, destek olabiliriz. Türkiye, ABD, Birleşik Krallık, Fransa, Almanya ve bazı başka ülkelerin özel kuvvetleri onlara alanda destek olurlar ancak yerel kuvvetlerin Cerablus'ta, Çobanbey'de olduğu gibi kendi şehirlerini ele geçirmeleri daha iyi. Yerel güçlerin o bölgeyi ele geçirmeleri önemli. Burası güvenli bölge olduktan sonra, bölgenin güvenliğini sağlamak için devam etmeliler." diye konuştu.

Uçuşa yasak bölge uygulamasının bu alanın güvenli bölge olarak kalabilmesi için çok faydalı olacağını vurgulayan Çavuşoğlu, böylece yerinden edilmiş insanlar için evler ve altyapı oluşturulabileceğini anlattı. Çavuşoğlu, Türkiye'deki binlerce sığınmacının bölgedeki hayatın normale dönmesi üzerine Cerablus ve civarına gittiğini anımsattı.

DAİŞ'in Rakka'da ve Musul'da yenilmesi gerektiğini belirten Çavuşoğlu, "Ordular ve teknisyenler bu operasyonun şeklini tartışmak zorundadır. Şu anda konuşuyorlar." dedi.

ABD'NİN PYD'YE DESTEĞİ

ABD'nin Suriye'de terör örgütü PYD/YPG/PKK'yı doğrudan silahlandırma konusundaki adımlarının sorulması üzerine Çavuşoğlu, bu örgütlerin Kürtleri temsil etmediğini, Kürtlerin Suriye'nin dört bir yanına dağılmış olduğunu, PYD'nin terörist bir grup olduğunu söyledi.

Çavuşoğlu, "Bunlarla direkt savaşmak isteseydik, Suriye'ye Kobani'den veya başka bir yerden girerdik. Bizim amacımız DAEŞ'i yenmek." dedi.

Münbiç'in alınması operasyonu öncesinde ABD ile yaptıkları anlaşmada sadece birkaç yüz YPG'linin Fırat'ın batısına geçmesini ve operasyondan hemen sonra geri dönmelerini kabul ettiklerini anlatan Çavuşoğlu, onlardan bazılarının halen orda olduklarını tespit ettiklerini ifade etti. Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

"Herkes yaptığımız anlaşmaya uymalı. Aksi takdirde müttefik olmamızın veya DAEŞ'e karşı güçlerimizi birleştirmemizin bir anlamı olmaz. İkinci olarak bir terörist gruba karşı mücadele ederken bir başka terörist gruba bel bağlamak en büyük hatadır. Onları silahlandırmak çok tehlikelidir. Bunlara verilen silahlar DAEŞ ve diğer terör örgütlerine satıldı. Bu, ekonomik durum nedeniyle Irak'ta da oldu. Bu nedenle çok dikkatli olmalıyız. Cerablus ve devamında bir başarı gördük. Neden ülkenin toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı için mücadele eden ılımlı güçleri desteklemiyoruz? PYD/YPG Suriye'nin toprak bütünlüğü için mücadele etmiyor. Kendi devletlerini kurmak için kendi kantonlarını oluşturmaya çalışıyorlar. Suriye'nin toprak bütünlüğünden mi yanayız yoksa ülkenin bölünmesinden mi yanayız? Soru budur. Fakat sebep ne olursa olsun, bir terör örgütüyle işbirliği yapmak uygun değil ve kabul edilemez. ABD her zaman terörizmle savaşıyor. Ancak bu olayda talihsiz bir biçimde Türkiye'ye de saldıran terörist bir örgütle işbirliği yapıyor. Ankara'daki iki intihar saldırısını yapan teröristler ABD'nin silah verdiği bu kamplardan geldi. Bu kabul edilemez."

Sayfa Yükleniyor...