Güle Güle El Comandante

Dünya en güçlü liderlerinden birini kaybetti. Hugo Rafael Chavez Frias, sadece 29 milyon Venezuelalının değil, hep birleştirmeyi düşlediği 600 milyon Güney Amerikalının da lideriydi. Ardından dökülen gözyaşları, tüm kıtaya yayılan yas, bunun en açık göstergesi.

Güle Güle El Comandante

Chavez hiç kuşkusuz, son dönemin en sıradışı ve başarılı lideriydi. Sıradışılığı, geçmişinden ve savunduğu fikirlerden kaynaklanıyordu. 1954'te yoksul öğretmen anne-babanın altı çocuğundan biri olarak dünyaya gelen Chavez 22 yaşındayken orduya katıldı.

DARBECİ YARBAYDAN DEVLET BAŞKANLIĞINA
Tüm ülke adını, 1992'de 38 yaşındaki bir yarbayken başını çektiği "Devrimci Bolivar Hareketi"nin başarısız darbe girişimiyle tanıdı. Afla son bulan iki yıllık hapisane hayatı, iktidar hevesini dindirmedi. Ancak bu kez yöntemi farklı olacaktı. "Beşinci Cumhuriyet Hareketi" adıyla girdiği 1998 seçiminde, ülkedeki petrol gelirlerine rağmen yolsuzluk ve yoksulluktan bunalan halka bambaşka bir dünya vaadetti. Beş büyük hedefi vardı; "tam bağımsızlık", "kapitalizme alternatif 21. yüzyıl sosyalizmi", "Güney Amerika ve Karayip ülkeleri arasında ekonomik ve siyasi işbirliği", "çok kutuplu dünya jeopolitiği" ve "doğal yaşamla insanlığı korumak". 6 yıl önce tanklarla dayandığı başkanlık sarayı Miraflores'e bu kez, halkın %56'sının desteğini alarak girdi. Ancak bordo beresini ve asker üniformasını hiçbirzaman tamamen terketmedi.

İKİ CHAVEZ
İktidara geldiğinde Venezuelalar ve dünyanın geri kalanı, nasıl bir politika izleyeceğinden emin değildi. Onunla seçimin ardından Karakas-Havana uçuşu sırasında röportaj yapan Gabriel Garcia Marquez izlenimlerini "İki Chavez'in Gizemi" başlığıyla aktarmış ve şöyle özetlemişti: "Yolculuğun sonunda iki farklı insanla konuştuğum duygusuna kapıldım. İlki kendine has vizyonu olan, ülkesini kurtarma fırsatı elde eden bir lider. Diğeriyse tarihe despot olarak geçecek bir illuzyonist".

21. YÜZYIL SOSYALİZMİ
İktidarda vakit kaybetmeden, ülkenin en büyük zenginliği olan petrol gelirleri üzerinde devlet kontrolünü artırdı. Petrol şirketlerinin yanısıra bazı bankaları ve büyük tesisleri kamulaştırdı. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyelerini tek tek ziyaret ederek bir üretim tavanı belrilenmesini sağladı. 1998'de varil başında 9-10 dolar olan petrol fiyatı önce 28 dolar, daha sonra 100 dolar seviylerine yükseldi. Venezuela'nın petrol geliri 14 milyar dolardan 60 milyar dolara yükseldi. Bu geliri yoksullara yönelik sosyal politikaları hayat geçirmek için kullandı. İktidara geldikten sadece bir yıl sonra halk desteği %80'e ulaştı. Başarılıydı çünkü 14 yıllık iktidarı sırasında işsizliği %14.5'ten, %7.6'ya düşürdü. Milli gelir 4 bin dolardan, 11 bin dolara çıktı. Yoksulluk oranı %23'ten %8.5'e geriledi. Sağlık hizmetleri bedava oldu. Bir milyon topraksız köylüye toprak dağıttı. Özellikle Venezuela'da orta ve yoksul kesimde "efsane" haline geldi ve ilk zaferinin ardından art arda 3 seçim daha kazandı.

DOMİNO ETKİSİ
Chavez , yıllardır cuntalar ve sağ iktidarların hüküm sürdüğü Güney Amerika'daki diğer ülkeler için de işaret fişeğiydi. Başarısı, Güney Amerika'da diğer ülkelerdeki sol dinamikleri de harekete geçirdi. Bolivya, Şili, Arjantin, Brezilya, Ekvador gibi birçok ülkede sol partiler uzun bir aradan sonra peş peşe iktidara geldi. Petrol gelirlerini sadece yoksul Venezuelalılar için değil, Küba, Bolivya, Ekvador ve Bolivya gibi "dost" ülkelere destek vermek için de kullanmakta tereddüt etmedi.

ANTİ-EMPERYALİST POLİTİKA
İzlediği devletçi ve sosyalist politikalar, ülke içinde iş çevrelerinin tepkisini çekerken, izlediği dış politika bölgeyi "arka bahçesi" olarak gören ABD için "yenir yutulur" gibi değildi. Seçildikten sonra ilk ziyaretini koşarak Beyaz Saray'a yapan liderlerin aksine, oraya hiç uğramadı. Aksine ilk iş olarak "idolüm" dediği Fidel Castro'nun ambargo altındaki Küba'sına gitti. ABD ambargosu altındaki İran, Irak ve Libya'yı ziyaret etti. Rusya ve Çin'le yakın ilişkiler kurdu. ABD'nin Irak'ı işgaline şiddetle karşı çıktı. 2002'de ordunun bir bölümünün yer aldığı darbe girişiminden de ABD'yi sorumlu tuttu. İki gün sonra halkın ve kendisine bağlı askerlerin desteğiyle iktidara geri döndüğünde Washington'a karşı tutumunu daha da sertleştirdi. Petrol ithalatının %15'ini Venezuela'dan karşılayan ABD'yi, içişlerine karışması halinde "vanaları kapatmakla" tehdit etti. BM kürsüsünde ABD başkanı George W. Bush'a "şeytan" diye seslendi. Dünyada ve Güney Amerika'da yaşanan olumsuzluklardan sorumlu tutuğu Amerikan emperyalizmine savaş açtı. Sadece Venezuela ve Güney Amerika değil, Asya’dan Ortadoğu’ya kadar tüm dünyada büyük bir sempati kazandı.

İNSAN, ASKER, DEVRİMCİ
Chavez düşlerini gerçekleştirmek için 2021'e kadar iktidarda kalmayı hedefliyordu. Bu uğurda sağlığını hiçe saydı ve kanser tedavisinin hemen ardından yorucu bir seçim kampanyası yürüttü. Devrimin sürmesini isteyen halk, %55 destekle ona olan güvenini yineledi. Ancak olmadı. Son kazandığı seçimin ardından yemin etmeye fırsat bulamadan, 58 yaşında hayatını kaybetti. Son verdiği röportajlarından birinde kendini "insan, asker ve devrimci" olarak tanımlayan Chavez, 14 yılda ülkesinin çok ötesinde bir etki yaratmayı başardı. Venezuela ve Güney Amerika ülkeleri, ekonomik krizleri aşmak ve gelişmek için ABD ve Avrupa'nın hala ısrar ettiği, hiçbir sosyal boyutu olmayan başarısız modellerinin alternatifsiz olmadığını gösterdi. Güney Amerika'da son 10 yılda siyasi, sosyal ve ekonomik açıdan önemli değişimler geçirdi. Kıta ekonomik ve siyasi açıdan son 500 yılın en bağımsız günlerini yaşadı. Ancak Venezuela’da ve Güney Amerika’da Chavez'in rüyasının gerçekleşmesi için değişimin, onun yokluğunda da sürmesi gerekiyor.

Sayfa Yükleniyor...