İran'da seçim heyecanı başlıyor

İran 12 Haziran'da cumhurbaşkanlığı seçimleri gerçekleştirecek. Seçimin iki favori adayı Ahmedinejad ve Musavi.

İran'da 12 Haziran'da yapılacak cumhurbaşkanı seçimi iç ve dış dengelere etkisi bakımından ülke seçim tarihinin en önemli ve hassas seçimi olarak görülüyor.

Önceki seçimler belirgin bir şekilde muhafazakarlar ile reformcular arasında geçerken, bu seçimlerde her iki kampın içindeki bazı gruplar, saf değiştirmiş durumda.

İki kamptan farklı görüşlere mensup 240 kadar siyasi grubun katıldığı seçim yarışında, farklı renkte olsalar da, aynı tondakilerin yan yana durduğunu görmek mümkün.

Seçimlerde belirgin ve kayda değer etkileri olduğu düşünülen grup, kurum ve şahısların kesine yakın bir ifadeyle tarafsızlıklarını ilan etmeleri, ipi kimin göğüsleyeceğini tahmin etmeyi güçleştiriyor.

Binlerce yıllık ülke tarihinde millet iradesinin ülke yönetiminde gölgede kaldığı, hatta yok sayıldığı hatırlandığında, son 30 yılda ortalama her iki yılda bir halkın hakemliğine başvurulması önemli ve tarihi bir kazanım olarak değerlendiriliyor.

Kendine özgü dinamikleriyle oluşturulan sistemde dini lider, cumhurbaşkanı, meclis, yerel yönetimler, Düzenin Yararını Teşhis Konseyi, Uzmanlar Meclisi ile Anayasayı Koruyucular Konseyi, doğrudan ve dolaylı halk tarafından seçiliyor.

SEÇİMİN İKİ MÜTEVAZI ADAYI: AHMEDİNEJAD VE MUSAVİ
Seçimlerin tartışmasız iki güçlü adayı Mahmud Ahmedinejad ile Mir Hüseyin Musavi, muhafazakar ve reformcu kimlikleriyle farklılık arz etseler de, ''halk adamlığı'', ''sade ve mütevazı" yaşam tarzlarıyla ortak paydada buluşuyor.

Ahmedinejad ve Musavi'nin devlet adamlığı ve ülke yönetimindeki tecrübeleri bakımından da benzer özellikler taşıdığı söylenebilir. Adayların başka bir ortak özelliği de ''önce vatan ve millet'' kavramını ''kırmızı çizgi'' olarak belirlemeleri. Her iki adaya meşruiyet kazandıran diğer bir özellik de İslam Cumhuriyeti'nin ilke ve değerlerine sadakatleri ve bağlılıkları.

İki adayın ayrıştığı en önemli konuların başında ise ekonomi ve dış politika geliyor. Bu bağlamda Batı ile ilişkilere bakış açılarının büyük ölçüde farklılık arz ettiğini kaydetmek gerek. Büyük güçlerle ilişkilerde Ahmedinejad ''karşılıklılık'' ilkesini ön plana çıkarırken, Musavi ''diplomasi dili''ni tercih ediyor.

Adayların bireysel hak ve özgürlükler ile farklı düşüncelerin ifadesine yaklaşımlarının da temelde aynı olmadığı, başka bir gerçek.

SONUCU KÜSKÜN SEÇMENLER BELİRLEYECEK
İran'da seçmen kitlesi de ikiye ayrılmış durumda: Geleneksel ve dini değerleri ön planda tutan muhafazakarlar ile hayata çağdaş yorumlar getiren, aynı zamanda dini değerlere saygıyı esas kabul eden reformcular diye sınıflandırmak mümkün.

Ahmedinejad ve Musavi'nin farklı kulvarlarda olsalar da aynı hedef için yarıştığına inananlar, üçüncü bir grup olarak sayılabilir. Bu grubun kararsızlığını son güne kadar sürdürmesi bekleniyor.

Seçim sonuçlarına etkileri tahminlerin de ötesinde olan küskünler ve tarafsızlar ise dördüncü grup olarak görülebilir. Bu gruptakileri sandık başına gitmeye ikna edebilen adayın ipi daha rahat göğüsleyeceğinden ise şüphe edilmiyor.

HAMANEY: BİR OYUM VAR, KİME VERECEĞİMİ SÖYLEMEM
Seçimlerde doğrudan ve dolaylı etkileri olan dini liderler, medya, ordu ve diğer sistem dinamikleri arasında da farklı renkler olduğu söylenebilir.

Dini lider Ayetullah Ali Hamaney'in son açıklamasında, ''Bir oydan başka oyum yok. Onu da kime vereceğimi kimse açıkça bilmiyor. Kimseye de şuna oy verin, buna oy vermeyin demedim, demiyorum, demeyeceğim. Oyum sadece beni ilgilendirir'' ifadesini kullanması, bu yöndeki olası beklentilere net bir cevap olarak değerlendiriliyor.

Silahlı Kuvvetler, Devrim Muhafızları ve gönüllü ''Besic''lerden oluşan ordunun tek bir aday etrafından toplandıklarını söylemek oldukça güç.

Sayfa Yükleniyor...