'İsrail Van yardımıyla özür diledi'

İsrail-Türkiye ilişkileri konusunda önemli çalışmaları bulunan İsrailli akademisyen Ofra Bengio, Van Depremi'nin ardından, İsrail'in Türkiye'ye yaptığı yardım önerisini 'özür niteliğinde bir adım' olarak değerlendirdi.

'İsrail Van yardımıyla özür diledi'

Tel Aviv Üniversitesi Ortadoğu Tarihi Bölümü Moşe Dayan Ortadoğu ve Afrika Çalışmaları Merkezi'nde baş uzman olarak görev alan Ofra Bengio, Türkiye-İsrail ilişkilerindeki son gelişmeleri ntvmsnbc'ye değerlendirdi.

'Arap Baharı' ile birlikte yeni bir değişim sürecine girildiğini vurgulayan Bengio, iki ülke ilişkilerinin bölgedeki istikrarın korunması açısından kilit önemde olduğunu vurguladı.

İsrail'in Türkiye’ye Van Depremi’nin ardından yaptığı yardım önerisini nasıl karşılıyorsunuz? Sizce bu İsrail tarafından atılan bir adım mı?
İsrail'in Van Depremi'nden sonra Türkiye’ye yardım önermesi, ilişkilerin düzelmesine yönelik atılan bir adım. Hatta bu yardım önerisi, bir nevi özür anlamına da geliyor. Van Depremi nedeniyle kurulan bu diyalog, iki ülke ilişkilerinin düzelmesi için önemli bir gelişme. Bu noktadan sonra atılacak adımlar ve verilen söylemler çok büyük önem taşıyor.

Başbakan Erdoğan, İsrail Mavi Marmara saldırısı nedeniyle özür dilemediği sürece, ilişkilerin normalleşemeyeceğini söylemişti. Van Depremi sonrası İsrail'in yardım önerisinin özür olarak değerlendirilebileceğini söylediniz fakat ortada net olarak edilmiş bir özür yok.
İsrail hükümetindeki problemler, koalisyon problemleri, özür dilenmesini engelledi. Fakat bu durum nedeniyle ilişkilerin sonsuza kadar kötü kalması, iki ülke için de tatsız sonuçlar doğurur. İsrail ve Türkiye, Ortadoğu coğrafyasında, yıllardır iki önemli müttefik. İki ülkenin birçok ortak noktası var. Demokrasi, AB ve ABD ile ilişkiler ve daha birçok şey…

İsrail şu an bölgede birçok ülke ile sorunlar yaşıyor. Suriye ve Türkiye şu anda İsrail için iki büyük problem. 'Arap Baharı', Suriye'de yaşanan iç karışıklıklar ve Türkiye-İran ilişkileri, İsrail’i endişelendiriyor. Çok sıcak ve farklı dinamikleri olan bu bölgede politikacılar çok dikkatli olmalı.

1990’larda yazdığınız, İsrail-Türkiye ilişkilerini konu alan kitabınızda, Suriye’nin hem bölge hem de iki ülkenin ilişkileri için kilit bir konumda bulunduğunu belirtmiştiniz. Suriye’deki son durumu da düşündüğümüzde bu savınız hala geçerli mi?
Suriye, bölgedeki en önemli ülkelerden biri. Bu ülkede meydana gelen karışıklıklar sadece İsrail değil Türkiye için de büyük problem. Öncelikle Suriye, Türkiye için PKK nedeniyle büyük bir problem olabilir. Bu ülkede ciddi bir Kürt nüfusun olduğunu da hatırlamak gerekiyor. En büyük problem ise istikrarsızlık.

Suriye'de yaşanan karışıklık bölge güvenliği açısından büyük bir tehdit oluşturuyor. Suriye’nin geçireceği süreç hem ülkelerin Ortadoğu politikaları hem de bölge gerçeklerinin belirlenmesinde etkileyici unsurlardan biri olacak.

'İsrail Van yardımıyla özür diledi' - 1

İsrail-Filistin arasındaki son durumu da değerlendirecek olursak, son dönemde gerçekleşen tutuklu takası konusunda ne düşünüyorsunuz?
Tutuklu takasının Filistin probleminin çözümü konusunda çok etkileyci bir rolü olacağını düşünmüyorum. Elbette 5 yıldır ailesinden uzak kalan bir askerin serbest kalması ve özellikle de Hamas'ın böyle bir adım atması olumlu bir adımdı ama bu yeterli değil.

Tutuklulardan bir kısmının Türkiye'ye gitmesi çok konuşuluyor. Türkiye, Filistin sorununun çözüm sürecinde önemli bir rol oynamak istiyor ama İsrail'le ilişkileri, Davos ve Mavi Marmara krizi sonrası bu kadar kötüyken, şu an Filistin sorununun çözüm sürecinde bu zor görünüyor.

Elbette Türkiye bölgede çok önemli bir konumu olan sratejik bir ülke, Filistin sorununun çözüm sürecinde de yer almalı fakat bu sorun tek arabulucu ile çözülemez.

Filistin sorununun çözüm sürecinde kimler arabulucu olmalı?
Henüz bu konuyu konuşmanın çok erken olduğunu düşünüyorum. Öncelikle iki tarafta, çözüm için hazır olup olmadığına odaklanmalı. İsrail, Hamas'ın saldırılarıyla karşı karşıya kalmaktan korkuyor.

Sonuçta, Gazze ambargosundan önce hergün İsrail’e füzeler yağıyordu. Bir sorunu gözden geçirirken iki taraflı düşünülmesi gerektiğine inanıyorum.

Mahmud Abbas’ın, Filistin’in devlet olarak tanınması için Birleşmiş Milletler'e gitmesini nasıl karşılıyorsunuz?
Mahmud Abbas, kendi için çok önemli bir adım attı. Sudan örneği var önümüzde. Filistin bir ülke olarak tanınmak istiyor ama BM tarafından tanınsa bile sonuçta bu onun bir devlet olmasını tam olarak sağlar mı; bunların tartışmaya açık konular olduğunu düşünüyorum.

Sayfa Yükleniyor...