Kaddafi sonrası tartışılıyor

İngiliz basını şimdiden üçüncü gününe giren harekatın geleceğini ve Kaddafi sonrasını tartışmaya başladı.

Kaddafi sonrası tartışılıyor

Kaddafi’ye karşı başlatılan ‘Şafak yolculuğu’ operasyonu üçüncü gününe girdi. Koalisyon güçlerinin yaptığı saldırılarla ilgili her dakika yeni haberler geliyor. İngiliz basını ise şimdiden harekatın geleceğini ve Kaddafi sonrasını tartışmaya başladı.

HAREKATIN GELECEĞİ
Harekatın nihai amacının ne olduğu, bu konudaki muğlaklığın bir an önce giderilmesi gerektiği tartışması İngiltere basınında bir hayli hararetli.

Guardian gazetesini dış politika yorumcusu Simon Tisdall, amacın sivilleri korumak olarak açıklanmasına karşın, gerçek niyetin rejim değişikliği olduğuna şüphe olmadığını dile getirdi. Kaddafi'nin de, bunu gayet iyi bildiği için daha da sertleşeceğini, sivil ölümleri gibi, özellikle Arap dünyasında bölünme yaratacak propaganda fırsatlarını da kaçırmayacağını vurguladı. Tisdall. En büyük tehlikeye ise şu satırlarla dikkat çekti:

"Bu kadar şeytanlaştırdıktan sonra, Batılı liderler Kaddafi'nin iktidarda kalmasına göz yumamaz. Ancak uzak durma sözü verdikleri işgal olmadan da, Kaddafi fiilen bölünmüş bir Libya'nın batı ve güneyinin hakimi ve intikam yemini etmiş son derece tehlikeli bir lider olarak hayatta kalacaktır."

Guardian sivilleri koruma-rejim değişikliği ikilemini ele aldığı başyazısında da, önümüzdeki günlerde ortaya çıkabilecek şu somut soruna dikkat çekti:

"Askeri güç dengesi isyancılardan yana değişince, hesaplar da değişmeye başlayacak. Kaddafi güçleri Trablus'a gerileyecek. Bu durumda siviller ayaklanıp yönetimi devirebilir ve bu iyi bir sonuç olur."

"Ama ya Kaddafi'nin yanında yer alıp savaşmaya karar verirlerse? O zaman ne olacak? Bu durumda BM kararının gereği, taraflar arasında ateşkes sağlanması gerekecektir. Bu da Kaddafi'nin iktidarda kalması demektir."

‘ASIL SORUN KADDAFİ SONRASI’
Cumartesi günü başlayan harekatın çok uzun sürebileceği, Libya liderinin bir şekilde uzun süre dayanacağı görüşü İngiltere basınında yaygın ancak Independent'ın deneyimli Orta Doğu muhabiri Patrick Cockburn aynı fikirde değil. Cockburn yazısında Afganistan'da Taliban, Irak'ta Saddam Hüseyin ordusu örneklerinde olduğu gibi, Libya'da da Kaddafi güçlerinin kısa sürede dağılacağını belirtti ve şöyle devam etti:

"Libya'da Afganistan ve Irak'takini andıran bir felakete neden olacak olan, Kaddafi'nin devrilmesinden sonraki aşamadır. Aynı sorun Libya'da da yaşanacak. Güvenilir bir yerel müttefik bulmak zor olacak. İsyancıların sadece askeri açıdan değil siyasi açıdan da zayıf oldukları anlaşılmış durumda. Böyle olmasıydı, son anda böyle bir dış müdahaleye gerek olmazdı zaten."

‘SAVAŞ ZAYİATLARI’
Amerika Birleşik Devletleri 1986'da, Berlin'deki bir gece kulübüne yönelik saldırıdan sorumlu tuttuğu Libya liderinin konutuna bomba yağdırmış, Kaddafi kurtulmuş ancak üvey kızı Hannah ölmüştü.

Independent'ın bir başka deneyimli kalemi olan Robert Fisk, da yazısında yakınlardaki evi isabet alınca hayatını kaybeden 18 yaşındaki Raafa al Ghosain'i hatırlattı. Fisk Amerikalı yetkililerin, önce evin Libya uçaksavarları tarafından vurulmuş olabileceğini açıkladığını, ancak üç hafta sonra sorumluluğu kabul ettiklerini belirtti. Fisk’in yazısı şu satırlarla devam etti:

"Hep olduğu gibi kendi ölülerimizi hatırlıyoruz sadece. Libyalı, Lübnanlı, Afgan ya da Suriyelilerinkini değil. Biz mavi gözlüleriz önemli olan. Gerisi savaş zayiatı."

'TEK YOL İŞGAL'
Daily Telegraph'ta tek yolun işgal olduğu yorumunun altındaki imza, AKP iktidarının İran'dan 25 milyon dolar aldığı iddiası tartışma yaratan Con Coughlin'e ait. Kaddafi'nin devrilmesinin tek yolunun işgal olduğunu belirten Coughlin, Kosova ve Irak müdahalelerinin de uçuşa yasak bölge uygulamalarıyla başladığını, ancak Slobodan Miloseviç ve Saddam Hüseyin'in ancak asker gönderildikten sonra devrilebildiğini dile getirdi.

'CENAZELERDE ÖFKE PATLAMASI'
Harekatın ikinci gününde . Libyalı yetkililer 64 kişinin hayatını kaybettiğini açıklamıştı. Financial Times bağımsız kaynaklarca doğrulanamadığından üzerinde fazla durulmayan bu açıklamayı 'Cenazelerde öfke patlaması' başlığı altında haberleştirdi.

Ölenlerden üç sivil ve 23 askerin Trablus'taki cenazesini haberleştiren gazete, ölenler arasında üç aylık bir bebeğin de olduğunu aktardı. Gazeteye göre cenazeye katılanların söyledikleri, en azından bazı Libyalıların Kaddafi'nin yanında savaşma kararlılığını ortaya koyuyor.

Gazete başyazısında ise, harekata zemin hazırlayan Birleşmiş Milletler kararının çıkmasında büyük rol oynayan Arap Birliği'nin tavrını eleştirdi. Financial Times, Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa'nın, "Biz sivillerin korunmasına onay verdik, daha fazla sivilin ölmesine değil" açıklamasını şu satırlarla değerlendirdi:

"Amr Musa yanılıyor. Açıklaması da sorumsuzca. Birleşmiş Milletler kararı sivillerin korunması adına gerekli tüm önlemler için yetki verdi. Uçuşa yasak bölge ilanının tek başına yetersiz olacağının teslim edilmesiydi bu. Batı'yı harekete geçiren sebeplerle ilgili şüphe devam etse de, Arap dünyasında bir çok insan Kaddafi'in devrilmesini Batı kadar istiyor. Bunda haksız sayılmazlar. Arap liderleri bu çabaya gereken maddi ve manevi desteği sunmalıdır."

Sayfa Yükleniyor...