Kürt hareketinin vadesi doldu

Irak Cumhurbaşkanı Talabani, NTV Haber Müdürü Mete Çubukçu'nun sorularını yanıtladı. Kürt hareketinin artık vadesi dolduğunu söyleyen Talabani, "Kürtler bağımsızlığın imkânsız olduğunu anladılar" diye konuştu.

Kürt hareketinin vadesi doldu

Beşinci Su Forumu'na katılmak üzere İstanbul'a gelen Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani ile NTV Haber Müdürü Mete Çubukçu görüştü.

Talabani röportajda, Kürt hareketinin Irak'ta demokrasi için mücadele verdiğini söyleyerek, "Bence Kürt hareketinin artık vadesi doldu. Bağımsızlığın imkânsız olduğunu anladılar" dedi.

Talabani ayrıca, Irak topraklarında her türlü silahlı güce karşı olduklarını belirterek, "PKK, Irak Anayasası'na göre yasal değildir. PKK'yı silahlı eylemlerden vazgeçirmeye, barışı, kardeşliği benimsemeye ikna etmeye çalışıyoruz." diye konuştu.

2011’in sonunda Amerikan askerleri Irak’tan çekiliyor. Amerikan askerlerinin çekilmesi sonrasındaki döneme dair endişeleriniz var mı? Herhangi bir fikir ayrılığının ya da itirazların yaşanması sizce muhtemel mi?
Hayır. Amerikan askerleri bundan önce bile çekilse Iraklılar ve Iraklı askeri güçler, ülkenin güvenliğini sağlayabilir. Halkın terörizme karşı, polisle ve askeri güçlerle birlikte hareket etmesi, bence bölgedeki terör tehlikesini sona erdirmenin başta gelen nedenidir. Kürtler, Sünniler ya da Şiiler. Artık Irak halkı birlik olmuştur. Kürt ve Arap çevrelerinden birlikte hareket eden, birlikte çalışan birçok önemli güç var. Yani Irak’ta Arapların herhangi bir sorun çıkarması tehdidi bulunmuyor.

Bazı çevreler, Amerikan güçlerinin ülkenizden çekilmesi sonrasında, güvenlik güçlerinin yetersizliği nedeniyle Araplar ve Kürtler arasında bir takım anlaşmazlıkların çıkacağı kanısında...
Bu doğru değil. Abartılan bir şeydi. Iraklı güçler, peşmergeler ve Amerikalı güçler birlikte seçim döneminde güvenliği sağladı. Gayet de samimi ilişkileri oldu. Ondan sonrasında da bir sorun yaşanmadı. Irak’ın düşmanlarının yürüttüğü bir propaganda bu. Sözde ihtilaf tehdidini abarttılar.

Bir Cumhurbaşkanı ve bir Kürt lideri olarak, Irak’ın, Iraklıların ve Kürtlerin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Size öncelikle artık Irak’ın Cumhurbaşkanı olduğumu söyleyeyim. Artık Irak ve tüm Iraklılar için görev yapıyorum. Kürtler, Araplar, Müslümanlar, Hristiyanlar, herkes için. Yani Kürt lideri değilim. Irak’ın lideri olarak görev başındayım. Ancak Kürt lideri olarak soracak olursanız, Irak’ın geleceğinin çok aydınlık olduğunu söyleyebilirim. Irak’ın ulus olarak güçleneceğini düşünüyorum. Terör tehlikesi bitince, Irak yapılanmaya başlayacak ve refaha doğru yol alacak. Çünkü Irak’ta zengin kişiler var. Irak zengin bir ülke. İyi öğrenim görmüş, iyi üniversitelerden mezun olmuş kişiler var. Yapılanma için ihtiyacımız olan uzmanlara sahibiz. Aynı zamanda da zengin bir ülkeyiz. Petrol dışında, ülkeyi inşa etmek için ihtiyaç duyacağımız doğal gaz gibi kaynaklarımız, altın gibi madenlerimiz var. Bence geleceğimiz aydınlık.

Peki bir Kürt lideri olarak nasıl görüyorsunuz?
Aynı zamanda Irak, birleşik, demokratik, federe bir devlet. Kürtler de bu cumhuriyete katılacak. Ulusal birliği güçlendirmek için Kürtler, diğer halklarla birlikte çalışacak. Tüm Iraklıların refahı için birlikte çalışacaklar. Kürtlerin, demokrasinin korunmasında büyük bir rol oynadığını düşünüyorum. Irak’ta Kürtler, önemli ve laik bir güç.

KÜRT HAREKETİNİN VADESİ DOLDU

Türk halkının çok merak ettiği bir soru da, bağımsız bir Kürt devleti olup olmayacağı...
Her zaman bunun imkânsız olduğunu söylüyorum. Kürtlerin hareketi, demokratiktir. Kürt hareketi, Irak’ta demokrasi için mücadele veriyor. Aynı şekilde anayasanın uygulanması için. Irak anayasasının ilk maddesi, Irak’ın demokratik, parlamento ile yönetilen, federe ve bağımsız bir devlet olduğunu söyler. Kürtlerin yüzde 95’inden fazlası bu anayasanın lehinde oy kullandı. Yani Irak’ın bütünlüğü için oy verdiler, Kürdistan’ın bağımsızlığı için değil. Bence Kürt hareketinin artık vadesi doldu. Bağımsızlığın imkânsız olduğunu anladılar.



Irak ve Türkiye arasındaki ilişkilerin eskiye nazaran daha iyi olduğunu görüyoruz. Bugün Ankara ve Bağdat arasındaki güvenlik ağının, diyalogların ve karşılıklı anlayışın arttığını gözlemliyoruz. İki tarafın da terör eylemlerinden nasibini aldığını da biliyoruz. Türkiye penceresinden bakıldığında bu konudaki başlıca sorun PKK. Bu meseleyi kendi tarafınızda nasıl halletmeyi planlıyorsunuz?
Irak ile Türkiye’nin ilişkisi artık çok güçlü. Bu ilişki, Irak’ın eski başbakanı ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında, kendisi Irak’a geldiğinde yapılan antlaşmayla kurulan stratejik ittifaka dayalıdır. Bu uzatılan ittifak, kardeşim Abdullah Gül’ü buraya ziyarete geldiğimde önerilmişti.

Şu anda bu antlaşmamız var. İkincisi, ortak amaçlarımız ve ortak düşmanlarımız var. Irak anayasası, terörü düşman sayar ve önlemeye çalışır. Anayasamız, Irak topraklarında her tür yabancı silahlı gücün karşısındadır. Bu nedenle PKK, Irak anayasasına göre yasal değildir. PKK şiddete başvurmaya, silahlı eylemlere devam etmektedir.

Şu anda PKK’yı silahlı eylemlerden vazgeçirmeye ve barışı, kardeşliği benimsemeye ikna etmeye çalışıyoruz. Bunun Irak ile Türkiye arasındaki ilişkiyi güçlendirmeye katkısı olacağını da umuyoruz. Aynı zamanda üç ülkenin oluşturduğu bir komitemiz bulunuyor. Amerika, Irak ve Türkiye’den oluşan bu komite, önlemleri konuşacak, fikir alışverişinde bulunacak.

GERİLLA SAVAŞI DÖNEMİ ARTIK BİTTİ

Bu meseleyi biraz daha açmanız mümkün mü? PKK’yı nasıl ikna etmeye çalışıyorsunuz? Önümüzdeki ay Erbil’de bir Kürt Konferansı yapılacak, bu konferanstan nasıl bir sonuç çıkabilir?
Evet. Erbil’de yapılacak olan bu Kürt konferansında, dünyanın dört bir yanından her Kürt partisi katılacak. PKK’ya şiddetten vazgeçmeleri, sözde silahlı mücadeleyi sona erdirmeleri çağrısında bulunacaklar. Çünkü bu hareket, Kürtlerin ve Türklerin çıkarına değildir. Tarihte yaşadığımız bu dönem, artık gerilla savaşı dönemi değildir. Gerilla savaşları, Mao ze Dong, Che Guevara gibi isimlerle bitmiştir. Dünyanın her yanındaki insanlar, günümüzde barışçıl yöntemlerle mücadele vermek zorundadır. Parlamentoda, diplomasi yoluyla, politik eylemlerle, medyayla. Günümüzde her tür silahlı eylem, dünyanın her yerinde terör kabul ediliyor. Bu tür eylemleri kesinlikle hiç kimse, hiçbir yönetici anlayışla karşılayamaz. Bu şiddetin sona ermesi hem Türk halkının, hem de Kürt halkının çıkarınadır.

Peki burada Türkiye’yle ilgili herhangi bir beyanatta bulunulacak mı ya da bir tasarı paylaşılacak mı?
Konferans öncesinde bir şey söyleyemem. Ancak bu konferansın yapılmasının başlıca amacının, PKK’yı silahlı eylemlerden vazgeçirmek olduğunu söyleyebilirim.

Türkiye’den bir “genel af” beklentisi söz konusu mu?
Bu konuda bir şey söyleyemem.

Cumhurbaşkanı Gül, Kürt meselesiyle ilgili yaptığı son konuşmada güzel gelişmeler yaşanacağını söylemişti. Sayın Gül’ün bu yorumu hakkında ne düşünüyorsunuz? Sonuçta biz uzlaşmaya varılacaksa, bu karşılıklı olmalı.
Bu konuda çok açık bir yanıt vereyim. Türkiye’nin iç işlerine karışamam. Bu Türk hükümetine bağlıdır.

Türkiye’nin bir hükümeti var. Sayın Abdullah Gül gibi, Sayın Recep Tayyip Erdoğan gibi bilgili yöneticileri var. Sorunlarıyla nasıl başa çıkacaklarını biliyorlar. Türk halkına faydası olan, Türkiye’de istikrara ve güvenliğe yararı olacak her tür haberi duymak bizi mutlu eder. Bu benim görevim değil. Dediğim gibi, iç işlerine müdahale edemem

Sayın Cumhurbaşkanı bugün yaptığı açıklamada, mantığımızı ve aklımızı kullandığımız takdirde mutluluğu, kullanmadığımız takdirdeyse acıyı paylaşacağımızı söyledi. Siz Sayın Gül’ün bu sözünü nasıl yorumluyorsunuz?
Bence Cumhurbaşkanı Gül çok bilge bir kişi. Ona saygım büyük. Onu seviyorum. Bence kardeşi Recep Tayyip Erdoğan’la sorunları çözeceklerdir. Benim tavsiyeme ihtiyaçları olduğunu düşünmüyorum.

ORTADOĞU'DAKİ HERKESİN ORTAK DÜŞMANI TERÖR

Ankara ve Bağdat arasındaki ilişki söz konusu olduğunda, Türkiye’nin öncelikleri başta güvenlik, daha sonraysa ticaret ve enerji. Bağdat’ın öncelikleri neler?
Önceliklerimiz aynıdır. Ortadoğu’da yaşayan herkesin ortak düşmanı terördür. Hepimiz için bir tehdit oluşturuyor. İkincisi, iki ülke için de ekonomik ve politik bağları ve ticareti güçlendirmenin öncelik taşıdığını görüyoruz. Petrol ve doğalgaz konusu öncelikli. Boru hattı projemizi biliyorsunuz. Türkiye’ye doğalgaz vermeye başlayacağız. Doğalgaz kaynağımız zengin. Bu nedenle bir boru hattına daha ihtiyacımız var. Irak’tan Türkiye’ye, oradan Avrupa’ya uzanacak bir boru hattı. İşte bu yüzden iki ülkenin birçok ortak çıkarı bulunmaktadır. Bu iki ülke, bölgede ülkeler arası iyi ilişkiler anlamında örnek teşkil edebilir. Bir anlaşmamız var. Irak’ın bir ülkeyle yaptığı ilk anlaşmadır. Bu da Iraklıların anlaşma yapmayı seçtiği ilk ülkenin Türkiye olduğunu gösteriyor.

PKK SİLAH BIRAKMALI

PKK’ya silah bırakma çağrısının olumlu bir sonuç vermesini bekliyor musunuz? Bu konuda umudunuz var mı?
Öncelikle onlardan bu silahlı eylemleri bırakmalarını istiyoruz. Şiddeti sona erdirmelerini istiyoruz. Barıştan yana, barışçıl bir grup haline geldiklerinde Türkiye’deki kardeşlerimizle bu sorunu nasıl ele alacağımızı konuşuruz. Belirttiğim gibi, üç ülkenin üyesi olduğu bir komitemiz var. Amerika, Irak ve Türkiye’den oluşan bu komite, bu sorunla ilgileniyor. Bu komitede bu insanların geleceği için konuşmalar yapılacaktır. Bu silahlı eylemleri sona erdirmeleri, şiddeti bırakmaları konusunda ümitliyim. PKK’nın bunu kabul etmesini umuyorum.

Kerkük sorununa daha ılımlı yaklaştığınız biliniyor. Kerkük meselesi uzlaşmayla sonuçlanabilecek mi?
Öncelikle Kerkük’te yaşayan farklı halkların, Kürtler, Türkler ve Arapların ilişkilerini normalleştirmek konusunda çaba harcadım ve bunda başarılı oldum. Şimdi bu toplumlar arasında normal bir ilişki var. İdari sorumlulukların dağıtılması konusunda da büyük bir adım attık. Her topluluğa 32, Hristiyanlara yani bölgedeki Asurilere 4 idarecilik mevkii verdik. Yani artık üç topluluk arasında bu görevlerin paylaşmı konusunda uzlaşmaya vardık. Kerkük sorunlarını konuşmak için de parlamentoda bir komite kurduk. Uzlaşma, diyalog ve müzakere sayesinde anlaşmanın sağlanacağını umuyorum.

YORULDUM DİNLENMEK İSTİYORUM

Bu yıl sonunda cumhurbaşkanlığını bırakıp Süleymaniye’ye dönecek misiniz?
Umarım. Yoruldum. Dinlenmek istiyorum. Ama bu benim şahsi kararım. Partimin ve diğer partilerin kararının ne olacağını bilmiyorum.

Eğer görevimi sürdürmemi isterlerse, sağlığımın nasıl olduğuna göre karar vereceğim.

Elbette Süleymaniye’de yaşamayı tercih ederim, fakat ülkem için başka görevler üstlenmem gerekirse bundan kaçmam.

Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyareti öncesi son olarak ne söylemek istersiniz?
Irak ile Türkiye’nin ilişkisinin daha da iyiye gitmesini; politik, ekonomik ve ticari anlamdaki ilişkilerimizin gelişmesini umut ediyorum. Cumhurbaşkanı kardeşim Abdullah Gül’ün ziyaretinin iki ülke arasındaki ilişkiyi güçlendirmeye katkısı olmasını umuyorum. Türk halkı için refah, barış ve güvenlik temenni ediyorum. Bence Türk halkına yararı olan her şey, Irak halkının da çıkarına olacaktır.

Sayfa Yükleniyor...