Kuzey Akım 2: Yeni krizler kapıda mı?

ABD Başkanı’nın Almanya’ya “Rusya’nın tutsağı” olduğu suçlamasını yöneltmesine neden olan “Kuzey Akım - 2” adlı yeni doğal gaz hattı projesi, Washington ile Berlin arasında yeni gerilimlere yol açabilir.

Kuzey Akım 2: Yeni krizler kapıda mı?

"Kuzey Akım - 2” adını taşıyan doğal gaz hattı projesinin, yıllar önce Baltık Denizi'ne döşenen başka bir hatta paralel olarak Rusya'nın Narva Körfezi'nden Almanya'nın Greifswald kenti yakınındaki Lubmin kasabasına uzanması öngörülüyor. 1.200 kilometre uzunluğundaki projenin 10 milyar euroya yaklaşacağı tahmin edilen finansmanı özel sektör tarafından karşılanacak. Maliyetin yarısını Alman BASF-Wintershall ve Uniper, Fransız Engie, Avusturyalı OMV şirketleri ve İngiliz-Hollandalı ortaklık Shell, diğer yarısını ise Rus devletinin kontrolü altındaki enerji şirketi Gazprom üstlenecek.

ABD Başkanı Donald Trump NATO zirvesinde, Rusya’dan petrol ve doğal gaz alımları nedeniyle Almanya’nın “Rusya’nın tutsağı” olduğunu iddia etmiş, ayrıca Almanya’nın gayri safi milli hasılasının “sadece yüzde 1’inden biraz fazlasını” savunmaya harcadığı eleştirisini yinelemiş ve Almanya Federal Hükümeti’nin savunma harcamalarını “derhal” yükseltmesini talep etmişti.

Almanya Başbakanı Angela Merkel ise “Almanya’nın tamamıyla Rusya tarafından kontrol edildiği” iddiasına, "bağımsız bir şekilde” siyaset yürüten bir ülke oldukları cevabını vermişti. Ancak "Kuzey Akım - 2” projesine eleştiri sadece Trump'tan gelmiyor.

Avrupa Parlamentosu da, proje hayata geçirildiği takdirde Avrupa Birliği'nin (AB) tek bir doğal gaz sevkiyatçısına, Rusya ve siyasi açıdan zorlu yönetimine bağımlı duruma geleceği gerekçesiyle, inşaatın durdurulmasını talep ediyor.

AB Komisyonu da, boru hattının işletilmesine müdahale etme hakkı kazanmaya çalışıyor, ancak şu ana kadar ne hukuki ne de siyasi açıdan başarılı olabildi.

ABD'DEN YAPTIRIM TEHDİDİ

AB enerji alanında Rusya ile işbirliğinin artısını eksisini tartadursun, ABD "Kuzey Akım - 2” projesine karşı ciddi adımlar atıyor. Kısaca CAATSA olarak bilinen ve "Yaptırımlar Aracılığıyla Amerika'nın Düşmanlarına Karşılık Vermek” isimli yaptırım yasaları Ağustos 2017'de yürürlüğe girdi. Bu yasa paketi ABD'nin, Rusya'nın da aralarında sayıldığı düşmanları ile iş yapan tüm şirketlere yaptırım uygulanmasını öngörüyor. Paket içinde, doğal gaz konusuna dair ayrı bir bölüm de mevcut. Bu nedenle olası ABD yaptırımları Demokles'in Kılıcı gibi "Kuzey Akım - 2” projesinin üzerinde sallanıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı bu konuya açıklık getirdi ve "2 Ağustos 2017 tarihinden önce yapılan yatırımlar ve finansman anlaşmalarının” yaptırım tehdidi altında olmadığını bildirdi. "Kuzey Akım - 2” sözcüsü bunun rahatlatıcı bir sinyal olduğu kanısında.

Deutsche Welle'ye konuşan Jens D. Müller, "ABD hükümetinin belirlediği çerçeveye göre, bizim projemizin olası yaptırımların hedefi olmaması gerek” dedi. Alman Federal Ekonomi Bakanlığı ise bu konuda daha itidalli davranıyor. Bakanlık sözcüsü, ABD'nin belirlediği çerçevenin nasıl yorumlanabileceğine dair daha fazla bilgi edinmeye çalıştıklarını belirtti.

AMERİKALILAR ENERJİ ALANINDA KENDİ ÇIKARLARINI DÜŞÜNÜYOR

Donald Trump’ın "Kuzey Akım - 2” projesine yönelik eleştirileri ve bunu Almanya’nın savunma bütçesiyle ilişkilendirmesi Brüksel’de bir ilk değildi. Geçen hafta Montana’daki bir mitingde, proje konusunda konuşan Trump, "Rusya’dan korunmak istiyorlar ve buna rağmen Rusya'ya milyarlarca dolar ödüyorlar. Biz de bunun faturasını ödeyen budalalarız” ifadesini kullanmıştı. Trump, başta Almanya olmak üzere Avrupalı müttefiklerinin ABD'yi kandırdığı kanısında ve uzun süredir Avrupalıların savunma bütçelerini artırmalarını talep ediyor.

Piyasa gözlemcileri ve politikacılar, Washington'dan Alman-Rus doğal gaz hattına gelen tepkilerin arkasında, ABD'nin kendi ekonomik çıkarları olduğu görüşünde. Amerikan enerji endüstrisi, kendi sıvılaştırılmış doğal gazını (LNG) Avrupa'da pazara sokmak istiyor.

Almanya Sosyal Demokrat Partili (SPD) eski Başbakanı Gerhard Schröder geçen Aralık ayında, "Hatır için ABD'den aşırı pahalı doğal gaz almak istiyor muyuz? Yoksa makul fiyatlara güvenilir tedarik mi istiyoruz? Soru bu ve bu sadece ekonomik bir soru” şeklinde konuşuyordu. Schröder lobicilik yapıyor ve "Kuzey Akım - 2” projesinde de denetleme kurulu başkanlığı görevini yürütüyor. SPD'li Federal Milletvekili ve enerji uzmanı Bernd Westphal de LNG'nin Avrupa pazarında rekabet şansının olmadığını belirtiyor ve "ekolojik olarak da Rus doğal gazına tercih edilemeyeceğini” vurguluyor. Bu, Almanya'da çoğunluk tarafından kabul görebilecek bir yaklaşım.

FEDERAL HÜKÜMET ZARARI KISMAYA ÇALIŞIYOR

Başta Polonya ve üç Baltık cumhuriyeti olmak üzere Doğu Avrupa'daki siyasetçiler ve uzmanlar, projenin jeopolitik ve stratejik yönünün de olduğuna dikkat çekiyor ve "Kuzey Akım - 2” sayesinde Ukrayna'ya bypass uygulanacağını hatırlatıyor. Şu ana kadar Ukrayna, Rusya'nın Batı Avrupa'ya doğal gaz sevkiyatındaki en önemli transit ülke konumunda. Doğusundaki Donbas havzasına ve Kırım Yarımadası'na yönelik Rusya'nın saldırgan politikası nedeniyle zaten kriz içinde olan ülkenin, doğal gaz hattı üzerinden elde ettiği gelir de kesildiğinde bir derece daha istikrarsızlaşma tehdidi ile karşı karşıya kalacağı dile getiriliyor.

Federal Hükümet, en azından bu konudaki zararı azaltmaya çalışıyor. Gelecek hafta ortasında Ukrayna, Rusya ve AB Komisyonu'ndan temsilciler Berlin'de bir araya gelerek, "Kuzey Akım - 2” projesi Brüksel'in muhalefeti ve ABD'nin yaptırım tehditlerine rağmen hayata geçirildiği takdirde, Ukrayna'nın doğal gaz taşıma sisteminin gelecekte nasıl bir rol oynayabileceği masaya yatırılacak.

Sayfa Yükleniyor...