Henüz bu iddia doğrulanmamışken haftalık der Spiegel dergisi yeni bir iddia daha ortaya attı: Merkel, 2002 yılından, yani henüz başbakan değilken bile dinleniyordu.
ABD Ulusal Güvenlik Kurumu NSA'nın küresel dinleme ve izleme programını basına sızdıran Edward Snowden’in verdiği bilgiler ve kendi araştırmalarından yola çıkan dergi, dinleme mekanı olarak başbakanlık binasına çok yakın bir yerde bulunan Amerikan Büyükelçiliği’ni gösterdi.
ELÇİLİKTEKİ ÖZEL ANTENLE DİNLENDİ
Amerikan istihbaratı, büyükelçilik binasına yerleştirdiği dışarıdan görünmeyen özel bir anten yardımıyla çevredeki hükümet binaları ve Federal Meclis’de internet ya da uydu anteni üzerinden yapılan konuşmaları kolayca izlemeye almış.
MERKEL DELEGASYON GÖNDERECEK
Çarşamba gününden bu yana büyükelçiliğin üzerinde Alman Gizli Servisi’ne ait helikopterlerin dolaşması bu iddiaların ne kadar ciddi olduğuna işaret ediyor. Başbakan Angela Merkel’in ABD Başkanı Barak Obama’yı arayıp iddiaların hemen açıklığa kavuşturmasını istemesi de bu yöndeki bir başka işaret. Merkel, olayın aydınlanması için ABD’ye özel bir delegasyon da gönderecek.
Federal Savcılık da, istihbarat girişiminin suç unsuru içerip içermediğini incelemek üzere bir ön soruşturma başlattı. Bu ön soruşturmanın şimdilik kanuni ya da cezai bir bağlayıcılığı yok.
Dişişleri Bakanı Guido Westerwelle, durumun ciddiyetini anlamak üzere ABD büyükelçisini makamına çağırdı. Yaptığı telefon görüşmesinde ABD Başkanı Obama’nın Merkel’e “Telefonlarının dinlenmiş olduğunu bilmediğime garanti veririm. Bilseydim engel olurdum” dediği belirtildi.
Ancak Alman Bild gazetesi, NSA ajanlarından aldığı bilgiye dayanarak verdiği haberde, Merkel'in dinlendiğinden Obama’nın haberdar edildiğini, Obama’nın da ses çıkarmadığını iddia etti. Obama ile Merkel arasındaki ilişkinin başlarda pek iyi olmadığı hatta Merkel’in Obama adayken tarihi Brandenburg kapısında konuşma yapmasına bile izin vermediği düşünüldüğünde bu bilginin doğru olma ihtimali büyük.
RICE: GEÇMİŞLE İLGİLİ GARANTİ VEREMEM
Hatta Bild gazetesi Merkel’in selefi Gerhard Schröder’in de Irak müdhalesine "hayır" dediği dönemden itibaren dinlenmiş olduğunu da öne sürüyor. Barack Obama’nın güvenlik danışmanı Susan Rice hafta sonu yaptığı açıklamada “Başbakan Merkel’in bugün dinlenmediği, yarın dinlenmeyeceğini söyleyebilirim ama geçmiş ile ilgili bir iddiada bulunamam” şeklindeki açıklaması da şüpheleri doğrular nitelikte.
Almanya ile ABd arasında bilgi alışverişini içeren bir anlaşma olduğu düşünülürse Başbakan Angela Merkel’in Obama hükümetine geçmişteki istihbarat girişimleri konusunda fazla baskı yapamayacağı açık.
Hatırlanacak olursa, yaz aylarında Alman Haber Alma Dairesi BND’nin milyonlarca bilgiyi yasal olmayan bir biçimde NSA’ya ilettiği iddia edilmiş, ancak bu iddialar doğrulanamamıştı. Hükümet partileri genel seçimin yaklaşıyor olması nedeniyle konunun üzerine gitmek yerine hasır altı etmeyi başardı.
Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, ABD'ye gitti eli boş döndü. O’nun “NSA skandalını ispat edecek bir belge yok” açıklamasının ardından Başbakan Merkel’in sağ kolu Başbakanlık Müsteşarı Ronald Pofalla da bu skandalın halledilmiş olduğunu söyledi.
YEŞİLLER'DEN SORU ÖNERGESİ
Yeşiller’in verdiği soru önergesinin 50 sayfalık yanıtından da özetle benzer bir sonuç çıktı. Seçim kampanyaları sırasında muhalefet partileri hükümeti NSA konusunda sıkıştırmak istediler ama beceremediler. Şimdi bu skandal hem muhafazakarların hem de ana muhalefetin ayağına dolanıyor.
NSA’nın Merkel’i dinlediği iddialarının muhafazakar ve sosyal demokratlar arasında koalisyon pazarlıklarının resmen başladığı güne denk gelmesi tuhaf bir tesadüf. Hal böyle olunca, kişisel bilgilerin korunması konusu koalisyon görüşmelerinin birinci gündem maddesi haline geldi.
Bunu sadece Sosyal Demokrat Parti SPD değil, koalisyonun küçük ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi CSU da istiyor. Zamanında Washington’dan eli boş dönen İçişleri Bakanı Friedrich, şimdi ABD'ye en çok veryansın eden muhafazakar siyasetçilerin başında geliyor.
Pofalla ise, sözleriyle “NSA değil, BND’nin istihbarat yolladığı iddiasının açtığı skandalın bittiğini kastetmiştim” şeklinde yeniden ifade ederek manevra yaptı. Merkel’in dinlenme iddiaları üzerine dikkatli davranan eleştiri oklarını başbakan yerine ABD’ye çevirmeyi tercih eden sosyal demokratlar, Yeşiller ve Sol Parti’nin “Federal Meclis Araştırma Komisyonu kuralım” önerisine geç de olsa katıldı.
'SNOWDEN İFADE VERSİN'
Seçimde barajı aşamayan Liberaller, şaşırtıcı bir biçimde ABD ile yapılacak serbest ticaret anlaşmasının, NSA skandalı açıklığa kavuşana kadar rafa kaldırılmasını istiyor. Yeşiller de, “Edward Snowden’e mülteci hakkı tanıyalım, gelsin ifade versin” diyor. Snowden’in ifade vermesini isteyen sadece Yeşiller değil.
Almanya dinlenme skandalı, Bild gazetesinin deyimi ile "Handygate" olayının ilk şokunu atlattı, şimdi saflar kuruluyor. Meclise giren Yeşiller ve Sol Parti ile giremeyen FDP’nin muhalefeti ilk sınavını verecek. Aldıkları oylara bakınca küçük muhalefetten çok şey beklemek doğru olmaz. Asıl koz büyük koalisyonu kurmaya hazırlanan sosyal demokratlarda.
İktidar hırsına kapılmadan, Başbakan Angela Merkel’i ürkütme kaygısı olmadan kişisel bilgilerin korunması yönünde AB’yi de dikkate alarak radikal bir öneri yapmak ve bu öneride bastırmak zorundalar.
'SWIFT'I DURDURALIM' ÖNERİSİ
Geçtiğimiz hafta yapılan AB zirvesinden anlaşıldı ki, ABD’ye baskı yapmak güç görünüyor. Avrupa Parlamentosu’nun SWIFT Sözleşmesi'ni dondurma talebi fazla rağbet görmedi. 1 Ağustos 2010’da yürürlüğe giren ve bir uluslararası hukuk anlaşması olan SWIFT Sözleşmesi (Society for Worldwide Interbank Financial Telecommunication), ABD gizli servisinin para transferlerini görmesini sağlıyor.
- Etiketler :
- Haberler
